25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında İlke TV’nin sorularını yanıtlayan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi (DBB) Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Özden Gürbüz Sümer, yürüttükleri ve hedefledikleri çalışmaları anlattı. “Diyarbakır’ı bir ‘Kadın Kenti’ yapma projemiz var” diyen Sümer, 8 yıllık kayyım döneminin ardından kapatılan kadın kurumlarını, bundan kaynaklı doğan boşlukları bunun yanı sıra 7 aylık çalışmalarını ve saha deneyimlerini aktardı.
Yaptığı kadın çalışmaları ile bir ‘Kadın Kenti’ hedefi olan ve kadın istihdamı ve kadına yönelik şiddetle mücadele kapsamında birçok çalışma yürüten Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi yeni bir kampanyaya hazırlanıyor. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü kapsamında ‘Sözümüz bitmedi: Şiddeti Birlikte Durduracağız’ kampanyası başlatan DBB bu kampanyayı bir yıl sürdürecek.
Kayyım döneminde kapatılan kurumlar: ilk adım istasyonu, DİKASUM, Alo Şiddet Hattı
Görevde bulundukları 7 ay boyunca karşılaştıkları sorunlar ve yürüttükleri çalışmaları İlke TV’ye anlatan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanı Özden Gürbüz Sümer, kayyım uygulamaları ile belediyedeki kadın çalışmalarının durumunu anlatarak başladı. “8 yıllık bir boşluk var tabi. Kadına yönelik çalışmalarda boşlukların olduğunu, çalışmaların yeteri kadar yürütülmediğini gördük. Bu alanlardan en temeli kadına yönelik şiddetle mücadele. 2008 yılında ilk kez Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı sığınak kurulmuştu. Yine sığınak olarak İlk adım istasyonumuz vardı. Ancak 2016 yılında bu ilk adım istasyonumuz kapatıldı. Yine şiddet mağduru, şiddet tehdidi atında olan ya da danışma hizmeti almak isteyen kadınlar için destek hattımız olan Alo Şiddet Hattı da yine kayyım döneminde kapatıldı. 2001 yılından beri Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde faaliyet gösteren ve kadınların daha çok danışma hizmeti aldığı (Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi) DİKASUM da kapatıldı. Bu nedenle göreve geldiğimiz andan itibaren bu alanda bir boşluk olduğunu gördük. Hala bir sığınak var ama hem kapasite olarak yetersizdi, hem de bu sığınağa giderken başvuru mekanizmaları çok eksik kalmıştı. Saha çalışmalarının yetersizliği yine karşılaştığımız sorunlar arasındaydı.”
‘Temel hedefimiz kadın ekonomisini güçlendirme alanları ve şiddetle mücadele alanlarında çalışmalar’
Kadına yönelik şiddete karşı faaliyet yürüten birçok kurumun kapatıldığını belirten Sümer, göreve başlar başlamaz bu kurumları tekrar faaliyete soktuklarını aktardı, yeni yol haritaları çizdiklerini anlattı ve şunları söyledi:
“Göreve geldikten sonra bu eksikleri toplamaya çalıştık. Katılımcı-toplumcu belediyecilik esaslı saha çalışmaları yaparak veri topladık. DİKASUM tekrar kurulma aşamasında, ekonomik alanda ciddi anlamda zayıf kalan alanı da (Kadın İstihdamını Geliştirme Merkezi) KİGEM adı altında bir müdürlüğümüz var ve çalışmalarına başladı. Şu an için saha araştırmalarını yapıyor. Şu an en temel saha çalışmamız Benusen Mahallesi ve bu mahalle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin temel pilot bölgesi olarak seçildi. Benusen’de şu ana kadar 327 hane ziyaret edildi. Bu ziyaretlerin ardından arkadaşlarımız saha çalışması sonrası bir raporlama yapıyorlar. Burada bir kadın yoksulluk haritası çıkarılacak ve bununla birlikte o mahallede yoksullukla mücadele ve kadınların yaşadığı sorunlara dönük projeler gerçekleştirilecek. Örneğin kadın istihdam sorunundan madde bağımlılığına, park sorunundan, çocukların eğitim sorunlarına kadar birçok sorunla karşı karşıya kaldık. Bu sorunların çözümüne dair ilgili daire başkanlıkları ile çalışmayı düşünüyoruz. Temel olarak kadın ekonomisini güçlendirme alanları ve şiddetle mücadele alanlarında ciddi bir boşluk vardı ve bu boşluğu doldurmak adına da geçmişte yapılmış ve getirisi olan faaliyetleri yeniden hayata geçirmek niyetindeyiz. Hem de bunları geliştirmek, çağa uydurmak adına çalışmalar yürütüyoruz.”
Diyarbakır’da kadın sığınma evi yetersizliği
Yaklaşık 2 milyon nüfuslu Diyarbakır’da 3 kadın sığınma merkezi olduğunu belirten Sümer, bu konudaki yetersizliğe de dikkat çekti ve ürütecekleri kampanyada temel hedeflerinin bu sorunu çözmek olduğunu söyledi:
“12 kadın kapasiteli bir kadın sığınma evimiz var ama kapasitenin çok yetersiz olduğunu biliyoruz. Daha önce açtığımız ama kapatılan ilk adım istasyonu yani ikinci sığınağımızı tekrar hayata geçireceğiz. Yine Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’nün de iki kadın sığınma evi var. Toplamda üç sığınaktan bahsediyoruz. Nüfusa göre değerlendirdiğimizde çok yetersiz. Ama ihtiyacı olan kadın sayısı fazla. Bunlar için de kadına yönelik şiddete karşı 25 Kasım dolayısıyla deklare ettiğimiz bir kampanyamız var. Bir yıl sürecek kampanyamızda ‘Sözümüz bitmedi: Şiddeti birlikte durduracağız’ dedik. Bu kampanya çerçevesinde de ilk hedeflerimizden biri ilk adım istasyonumuzu hayata geçirmek. Kadınların sosyal, hukuki, psikolojik süreçlerinin yönlendirileceği bir alan olacak ama kalıcı barınma için hizmet verecek bir sığınağımızın olacağını öngörüyoruz.”
‘Sözümüz Bitmedi: Şiddeti Birlikte Durduracağız’ kampanyası
Yine bu kampanya çerçevesinde “Alo Şiddet Hattı’nın kurulması, tekrar danışma dayanışma merkezlerimizin ilçe belediyelerimizde açılıyor olması hedefimiz var” diyen Sümer, kayyım uygulamaları ile kadınların sığınma evine başvurma mekanizmasındaki azalmaya da dikkat çekti. Belediyelere yeniden başvuruların yapılması, en azından doğru yönlendirmeler yapılması için çalıştıklarını söyledi ve şu bilgileri verdi: “Sadece barınma yeri olarak değil, şiddet mağduru, şiddet tehlikesi altında olan veya barınma ihtiyacı olan kadınlara doğru bir yönlendirme de önemli ve kadınların hukuki sürece doğru yönlendirilmesi konusunda da çalışmalar yapacağız.”
‘Diyarbakır Barosu ile imzaladığımız adli yardım protokolü elimizi güçlendirdi’
Sümer, hayata geçirdikleri bir diğer çalışmanın ise Diyarbakır Barosu ile imzaladıkları şiddet mağduru kadınlara yönelik adli yardım desteğini sağlayacak protokolün imzalanması olduğunu söyledi. Bu protokol ile kadınlara destek konusunda güçlü bir işbirliği yaptıklarını belirten Sümer, “İşbirliğimiz devam ediyor. Genel olarak bir memnuniyet var. Kadınlar bu noktada destek amaçlı geldiğinde gönül rahatlığı ile yönlendirdiğimiz, fikir alışverişi yaptığımız bir durumdayız. Normalde de bu işbirliğini yapıyorduk. Ama protokol elimizi güçlendirdik” dedi.
‘Kadınlar bu kentte kendi sorunlarının tespitini yapıyor ve çözüm önerileri de var’
Göreve geldiklerinden beri saha çalışmaları yaptıklarını, mahalle buluşmaları düzenlediklerini hatırlatan Sümer, kadınlardan aldıkları dönüşlerle proje çalışması yaptıklarını belirtti. “Kadın çalışması yürüten kadın arkadaşlarla ortak çalışmak ve gerçekten sahada olmak önemli. Çünkü biz şunu gördük: Kadınlar bu kentte kendi sorunlarının tespitini kendileri yapıyor ve çözüm önerileri de var. Bu noktada karşılaştığımız manzara bizi çok güçlendiriyor. Dört duvar arasında çalışmalar ağır aksak gidebiliyor ama sahaya indiğimizde ve sahadan aldığımız dönüşlerde kadın arkadaşlar bize ne yapmamız gerektiğinin yol haritasını çiziyor. Çaba ve destek anlamında tam destek aldığımızı söyleyebilirim. Örneğin bir JİNKART kentte yaşayan özellikle geliri olmayan kadınlara verdiğimiz bir hizmet. Bir ulaşım hizmeti değil sosyal bir kart, bunun bile mümkünse daha fazlasını yapmak istiyoruz kuşkusuz ama, elimizdeki imkanlarla 7 bin kadına bu hizmeti sunduk. Özellikle derin yoksulluğun en mağdur ettiği kesim kadınlar oldu yine. Yaptığımız saha görüşmelerinde özellikle temel ihtiyaçlar anlamında, örneğin sağlık kuruluşuna giderken, çocukları okula getirip götürürken zorlandıklarını belirttiler. Erişilebilirlik anlamında zorluk çektiklerini söylediler. Önceden de bilinen bir proje idi ama tam zamanı dedik. İlerde daha da geliştireceğiz bu kartı. Bunlar bizi motive ediyor.”
DBB’den 25 kadına otobüs ehliyeti eğitim desteği
Sümer, kadın çalışmalarının kendilerini motive etmesinden bahsederken hayata geçirecekleri, kadınların otobüs ehliyeti eğitimleri projesine de parantez açtı. Sümer, bu projeyi ise şöyle anlattı: “Bizim kadın kenti projemiz var. Genel siluetinden tutalım da kadınlar için tüm alanlarının, sokaklarının, parklarının güvenli hale getirilmesinden, ulaşımındaki güvenliğine birçok alanı kadınların şiddetsiz yaşayacakları bir noktaya getirmek. Otobüs ehliyeti projesi buradan doğdu açıkçası. Kentte otobüs şoförlüğü erkek alanı olarak görülüyor. 2015’te böyle bir proje yapılmıştı. Ama Diyarbakır için önemi şuydu, kadın otobüs şoförlüğü ya atıla bırakılmış, ya masa başına verilmişti ve trafikten yok edilmişti. Otobüs şoförü olarak kadın alımı konusunda yapacağımız duyuruda başvurunun çok az olacağını tahmin edebiliyoruz. Nitekim öyle oldu. Fırsat eşitsizliğinden kaynaklı kadınlar ya bu alanda kendini geliştirmekten imtina ediyor, ya da varsa da geliştirecek imkanlar sağlanmıyor. Bu noktada biz imkan sağlayıp, ehliyet edindirip bunu bir meslek edindirmeye dönük bir projemiz var. Mülakatlar yapıldı, tahminimizden çok fazla sayıda başvuru oldu ve bu bizi mutlu etti. Bunların arasından şimdilik 25 kişi belirlendi ve Aralık sonuna doğru eğitimleri verilecek. Bu bir istihdam projesi değil ama ilerleyen süreçte hem kamusal hem özel sektörde istihdamı yönlendirecek projeler yapmayı düşünüyoruz.”
Kampanyaya destek çağrısı: Kadına şiddet suçtur bu suça ortak olmayalım
Sümer son olarak kentte yaşayan yurttaşlara çağrıda bulundu. Kampanyalarını hatırlatarak, “Diyarbakır’da yaşayan kadınlara, bu kentte yaşayan gençlere, erkeklere bu yıl yürüteceğimiz kampanyamıza destek olmaya, birlikte kadına yönelik şiddete artık ‘dur’ denilmesi gerektiği, bunun bir suç olduğunu ve bu suça ortak olmamamız gerektiği duyarlılığı ile hareket etmek ve bizimle birlikte her alanda ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda yapacağımız çalışmalarda destek olmaya dayanışmaya çağırıyorum” dedi.