Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan sönük, 31 Mart yerel seçimlerinde yüzde 64,52 oy oranı ile Türkiye’de en çok oy alan belediye başkanı oldu. Ancak 4 Kasım’da “silahlı terör örgütüne üye olma” suçlamasıyla yürütülen soruşturma gerekçe gösterilerek yerine Batman Valisi kayyım olarak atandı.
Kayyım haberini aldıktan sonra belediye önüne giderek kayyım kararını kabul etmeyecekleri konusunda ısrarcı olacaklarını gösteren Gülistan Sönük, günlerdir mücadele ediyor. 8 yıldır kayyım politikalarına şahit olan Sönük, halka çağrıda bulundu ve ‘diline, kültürüne, yaşamına sahip çıkmak için halkı belediye önüne direnişe çağırıyoruz, işgal öldürür, direniş yaşatır’ cümlelerini tarihe not bıraktı.
‘Biz şiddetle mücadele eden kadınlar da şiddete maruz kalıyoruz’
‘Kayyım şiddeti’ ile karşı karşıya olduğunu defaatle belirten Sönük, bir kadın, bir siyasetçi, bir kadın hakları savunucusu kimliği ile yaşadıklarını anlattı.
“Bizler politik kimliğimiz ne olursa olsun ya da resmi bir kurumda çalışan kadın olalım, yaşamın neresinde yer alırsak alalım sırf kadın kimliğimizden kaynaklı şiddete maruz kalıyoruz. Bu engelli kadınlar açısından farklıdır, siyasetçi kadın açısından farklıdır. Ben de yerel yönetimlerde çalışan bir kadın olarak çok yakın zamanda bir yargı şiddeti ile yüz yüze kaldım. Binlerce kişinin oyu ile seçilmiş bir belediye eş başkanıydım. Türkiye’deki en yüksek oy oranı ile seçilen belediye eş başkanıydım ve bir kayyım şiddeti ile karşı karşıya kaldım. O kadar emekle aldığımız belediyelerimiz bir erkek tarafından gasp edildi ve şuan belediyelerimize giremiyoruz. Yine seçim sürecinde belki en çok tartışılan en çok saldırıya uğrayan adayların başında geliyordum. Benim şahsımda aslında tartışılan bir bütün kadın temsiliyetiydi. Biz aslında şiddetle mücadele eden kadınlar da şiddete maruz kalıyoruz.”
‘Kadın çalışmalarımdan kaynaklı hakkımda ceza verildi’
Kayyımların yargı şiddetinin bir örneği olduğunu belirten Sönük, “Mart ayında yine kayyıma gerekçe gösterilen kadın çalışmalarımdan kaynaklı hakkımda ceza verildi. Aslında şunu söyleyebiliriz yani yaşamın her alanında şiddete maruz kalıyoruz yani. Yargıda şiddete maruz kalıyoruz, resmi kurumlarda şiddete maruz kalıyoruz. Elbette bunlar bizi yolumuzdan geri döndürecek mi? ‘Yok’. Bizler kazanımlarımızın daha kalıcılaşmasında, gerekirse yargı şiddeti ile mücadele edeceğiz. Gerektiğinde kayyım şiddeti ile mücadele edeceğiz. Kendi evlerimizdeki erkek şiddeti ile mücadele edeceğiz. Çünkü kurumlarda yer alan, siyasette yer alan kadınlar aynı zamanda evde de şiddete maruz kalıyoruz. Yeri geldiğinde babamızdan, kardeşimizden, eşimizden şiddet görebiliyoruz. Bir baskı altında yürüttüğümüz kadın mücadelemiz yine evde de bir hedef haline getiriliyor. Dolayısıyla kimliğimiz yaptığımız iş ne olursa olsun sırf kadın kimliğimizden kaynaklı yaşamın her alanında bir şiddete, baskıya maruz kalıyoruz”dedi.
‘Erkek iktidarı Kürtlere ve kadınlara 2016’da yaptığı darbeyi tekrar etmek istedi’
Kasım ayını kadına şiddetle mücadele ayı olarak değerlendirdiklerini söyleyen sönük, bu ay içerisinde kayyım şiddeti ile karşı karşıya kaldıklarını ve bunun bilinçli bir politika olduğunu belirtti. Tam da bu ayda, Kasım ayında bir kayyım şiddeti ile karşı karşıya kaldık. Sanırım erkek iktidarı Kürtlere ve kadınlara 2016’da yaptığı darbeyi tekrar etmek istedi. Çünkü 4 Kasım 2016’da da vardı ve yine Kürtlerin tüm siyasetçileri bir darbeyle gözaltına alınıp tutuklandı. Dolayısıyla o tarih tesadüf bir tarih değildi özellikle seçilen bir tarihti” şeklinde konuştu.
Kayyım atamalarının gerçekleştiği kendilerine herhangi bir karar tebliğ edilmediğini belirten Sönük, o gün yaşadıklarını şöyle anlattı; “Biz şöyle öğrendik, bizim emekçi arkadaşlar belediyeye girmek istediklerinde içeri alınmadıklarını bize ilettiler. Batman’da normal yaşamını sürdüren insanlar bütün belediye binalarının su depolarına kadar bir abluka altında olduğunu söylediler. Tabi biz bunu duyar duymaz bir şok hali yaşadık. Bir kayyım varsa neden bize bir tebliğ gelmedi? Biz de belediye önüne gittik ve aslında bizim oradaki tepkimiz şuydu; yüzde 65’in iradesi gasp edilmişti. Binlerce kadının iradesi gasp edilmişti. Bariyerler kurulmuştu ve o bariyerlerin arkasında aslında topluma neler yapacağını biz biliyorduk.”
‘Bariyerleri gördüğümüzde gözümüzde 8 yıllık kayyım uygulamaları canlandı’
Öte yandan bölgedeki 8 yıllık kayyım politikalarının etkilerini hatırlatarak, “2016’dan beri biliyoruz bunu. 8 yılda kentlerin nasıl talan edildiğini, kadın kurumlarının nasıl kapatıldığını, kalan kadın kurumlarının da eril aklıyla nasıl yönetildiğini, toplumu nasıl yoksullaştırdığını, gençleri nasıl madde bağımlılığına mahkum edildiğini 8 yıl boyunca yaşadık. Aslında o bariyerleri gördüğümüzde gözümüzde o 8 yıl tekrar canlandı. Tekrar mı başlıyor? Tekrardan mı bu kaderi bize yaşatacaklar? O yüzden bizler de tepkimizi ortaya koyduk. Yine kadınlar ilk saatlerde tepkisini ortaya koymak için geldi. İpek Er’in annesi tepkisi çok anlamlıdır. Çünkü kendi kızı da bu sistemin kurbanı oldu. Kendi kızı da çözümsüz bırakıldığı intihara sevk edildi. Bizim oradaki tepkimiz o 8 yıl yapılan talana karşıydı. Bin bir emekle kazandığımız bir yer ve biz kadınlar olarak kolay bir seçim süreci geçirmedik. Dolayısıyla bizim tepkimiz bunaydı. Anneler geldi, kadın özgürlük mücadelesine emek veren kadınlar geldi ve bu belediyenin bir binadan ibaret olmadığını söylediler” şeklinde konuştu.
‘Kadın kurumunda resmiyette kadın olacak ama fiiliyatta her şeyi erkek yapacak şekilde atama yapıldı’
Batman’a kayyım atanmasının ardından özellikle kadın çalışmalarına ilişkin neler yapıldığını da çarpıcı bir örnekle anlatan Sönük, kayyım ile ‘eril zihniyetin’ tekrar yönetime geçtiğini belirtti. Çalışmalarının da askıda bırakıldığını belirterek, “Biz Batman’da bir kadın kurumu açtık. Kayyım bu kuruma bir müdür atamış ama müdür yardımcısı olarak bir erkek atamış. Erkek müdür atasa çok tepki alacağını biliyor dolayısıyla daha kenarda ama şunu net olarak biliyoruz, resmiyette kadın olacak ama fiiliyatta her şeyi erkek yapacak. Yaptığımız diğer çalışmaların tümü askıda ve Batman Belediyesi şuan hizmet veremeyecek durumda. Çünkü etrafı metrelerce bariyerlerle çevrili ve insanlar günlük ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumda. Çünkü belediyenin önünde bir abluka, zırhlı araçlar, binlerce polis var ve iki üç kat bariyer getirilmiş” dedi.
‘Yani mücadeleye devam..’
Kadın mücadelesinin dört duvar içerisinde olmadığını sokakta olduğunu dile getiren Sönük, mücadele mesajı verdi, “Biz kadınlar özellikle de siyasette yer alanlar olarak yaşamımızı kadına yönelik şiddetle mücadele ederek geçiriyoruz. Yaşamın her alanına sözümüzü kuruyoruz. Gördüğümüz her şiddetin karşısında tepkimizi koruyoruz. Bundan sonra da böyle olacak. Belki dört duvarlarımıza kayyım atandı ama kayyım kararının geri çektirilmesi noktasında netiz. Muhakkak o belediyeler kadınlara, halka teslim edilmelidir. Ama bu dört duvar abluka altında kalsa da bizler yine sokakta olacağız, dilimiz döndükçe kadına şiddeti teşhir edeceğiz. Kadın haklarını savunacağız, nerede olursak olsun yaşanılabilir kentler, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı kentleri inşa edeceğiz. Yani mücadeleye devam.. “