Uzun yıllar çocuk ve kadın hakları konularında sosyal çalışmacı olarak aktif görev alan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Serra Bucak, göreve başladığı 31 Mart seçimlerinin ardından birçok kadın çalışmalarına imza attı. Kayyım yönetiminden devraldıkları Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nde sosyal hizmet çalışmalarının yanı sıra, şiddet mağduru kadınlara yönelik hukuki destek sağlanması amacıyla Diyarbakır Barosu ile protokol imzalanması, kadınların gündelik hayatını kolaylaştırmak amacıyla hayata geçirilecek JINKART uygulamasının hayata geçirilmesi gibi çalışmalar gerçekleştirdi. Yine kadınlara yönelik kültür-sanat aktivitelerini de hayata geçirdi.
‘Kadına yönelik şiddeti kabul etmeyeğiz’
Öte yandan DEM Partili belediye eş başkanları ile 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir yıllık kampanya başlattı. Bu kampanyanın detaylarını paylaşan ve ‘Sözümüz bitmedi’ diyen Eşbaşkan Serra Bucak, kampanyayı çok önemsediklerini anlattı: “Bu kampanyanın içeriğini ve bununla birlikte kadına yönelik şiddete karşı toplumda duyarlılık geliştirmek, belediye çalışmalarımızla duyarlılık geliştirmek ve bu alanları büyütmek istiyoruz. Kampanya kapsamında etkinlikler, atölyeler gerçekleştireceğiz. En önemlisi kadına yönelik şiddeti kabul etmediğimizi belirteceğiz. Farklı şiddet türleri ve bununla mücadeleyi konuşacağız. Birbirimizi geliştirip güçlendirmek zorundayız ki şiddetle mücadele edelim.”
‘10 ayda 357 kadın katledildi ve failleri en yakınları’
Kadın cinayetlerinin politik olduğunu her zaman vurgulayacaklarını belirten Bucak, “Çünkü sistemden, iktidardan ya da sistemin yargı mekanizmalarından bağımsız değildir. 10 ayda 357 kadın katledildi ve bu kadınların failleri hep en yakınındaki erkekler bununla ilgili soruşturma süreçlerinden yargılama süreçlerine bir zafiyet var. Yargı mekanizmalarında, hukukun işletilmesinde bir zafiyet var. Bu sebeple kadına yönelik şiddet politiktir diyoruz. Faillerin ceza almadığı, hafifletilmiş cezalar aldığı veya bir müddet sonra dışarı bırakıldığını görüyoruz. Çocuk istismar, taciz davaları da böyle. Faillerin sebepsiz yere bir ya da iki mahkeme sonra serbest bırakıldıklarını görüyoruz. Buna karşı bir mücadele geliştirmemiz lazım. Tüm kadın kurumları, sivil toplumla, yerel yönetimler olarak ‘Sözümüz bitmedi, birlikte değiştireceğiz’ şiarıyla bir kampanya startı verdik. Sözümüz bitmedi daha çok şunu ifade ediyor; ‘Sözün bittiği yerdeyiz’ diyoruz ya en üzgün olduğumuzda, kadınların mezar başlarında işte bunu tersine çevirmek istiyoruz. Sözümüz bitmedi, daha kuracak sözümüz ve değiştirecek gücümüz var” dedi.
‘Narin’in duruşması için kaygı duyuyoruz’
Son yaşanan çocuk ve kadın cinayetlerine de değinen Bucak, Narin ve Rojin Kabaiş’i hatırlattı. “Narin’in duruşması başladı, hepimiz kaygı duyuyoruz nasıl sonuçlanacağına dair. Bir köyde bir çocuk katledildi ve biz neden buna dair şeffaf, adil bir yargılamayı karşımızda göremiyoruz? Yine Rojin Kabaiş cinayeti de böyle. İntihar deniyor böyle bir algı yaratılmaya çalışılıyor biz bunun intihar olmadığını düşünüyoruz, ailesi de böyle düşünüyor. Muhakkak failler yargılanmalı. Bizler Narin’in de Rojin’in de davalarının takipçisi olacağız. Rojin’in dava süreci başlamadı ama dava sürecinin başlaması için de takipçisi olacağız. Pek çok süreçte bir araya gelerek örgütlü mücadelemizi de büyüterek sürdüreceğiz.”
‘Biz ne zaman kadına yönelik şiddeti bu coğrafyadan silebilirsek o zaman yürüttüğümüz mücadelenin bir manası olacak’
Kadınların ortak mücadelesinin önemli olduğunu söyleyen Bucak, çoklu baskı ve problemlere işaret etti, “Bakın şiddet her yerde diyoruz, kimden geldiği ve nasıl geldiği fark etmiyor biz kadınlar bir bütün siyasetçiler, yerel yönetimlere seçilmişler, kadın hakları aktivistleri evde-dışarda, kamusal alanda yoğun bir şiddetle karşı karşıyayız. Buna karşı mücadele birlikte örgütlü mücadele ile oluyor” şeklinde konuştu.
Her an mücadele ettiklerini belirten Serra Bucak, “Kişisel olarak zorlanmalarımızın çok detaylarına inmiyoruz” diyerek kadın mücadelesinin sonuç almasını hedeflediklerini söyledi. “Bu kolektif bir zorlanma. Ben zorlanıyorsam, yanımdaki kadın arkadaşımda, bu alanda mücadele eden tüm kadın arkadaşlarımız da zorlanıyor. Bu sebeple bir araya gelerek ne istediğimizi doğru ifade ederek ve sonuçlanmasını istiyoruz. Aslında bu mücadelenin sonuç alması bizim için önemli. Biz ne zaman kadına yönelik şiddeti azaltabilirsek, bu coğrafyadan silebilirsek yürüttüğümüz mücadelenin bir manası olacak. Dolayısıyla kişisel olarak gecemiz gündüzümüz kalmadı belki, bir süreç daha böyle bitecek belki ama önemli olan bu demokratik siyasetin, yerel seçilmiş siyasetin sürebilmesi. Bunun öncülüğünü yürütebilmemiz, mesela kayyım politikalarına geri adım attırabilmemiz kadınların bu yönlü de çok yoğun bir mücadelesi var” diyerek kayyım politikalarına karşı da mücadele yürüttüklerini belirtti;
Kadınlara çağrı: yeni örgütlemeyi mümkün kılmaya davet ediyoruz
“Kadınlar nereye kayım atanıyorsa ön saflarda, eylemlerde kendi demokratik haklı mücadelesini yürütüyorlar. Çünkü kayyımın doğrudan kadın karşıtı bir siyaset olduğunu biliyoruz. Kadın kazanımlarını nasıl yerle bir ettiğini 8 yıllık deneyimlerle görüyoruz. Bu sebeple önemli olan kayyıma karşı direnişte de, kadına yönelik şiddete karşı da yan yana durup bu mücadeleyi büyütebilmek. Tüm kadın arkadaşları da bu vesileyle 25 Kasım’da bizlerle birlikte olmaya, yeni örgütlemeyi mümkün kılmaya davet ediyoruz.”