Suriye’de 10 Mart’ta Suriye Demokratik Güçleri Genel Komutanı Mazlum Abdi ile geçici Şam yönetimi Başkanı Ahmed Şara arasında imzalanan 8 maddelik anlaşma, Esad rejiminin 8 Aralık 2024’te yıkılmasından sonra en önemli gelişmeydi.
Anlaşma, özellikle Lazkiye ve Tartus’ta Alevi sivillere yönelik, 5 Mart’ta başlayan şiddet olaylarının ardından hızlandırılmış bir şekilde imzalandı.
10 Mart’tan bu yana taraflar arasında ve kendi içlerinde birçok gelişme yaşandı. Son olarak bugün, Ahmed Şara SDG, Türkiye ve ABD ile dört taraflı bir mutabakat sağlandığını söyledi.
10 Mart’ta imzalanan anlaşma, uluslararası toplum tarafından da yakından takip edilirken, taraflar arasında 10 Mart’tan bu yana çeşitli toplantılar, görüşmeler ve tartışmalar gerçekleşti.
Anlaşmanın imzalanmasından bir gün sonra açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Dün varılan mutabakatın eksiksiz uygulanması Suriye’nin güvenliğine ve huzuruna hizmet edecek. Bunun da kazananı Suriyeli kardeşlerimizin tamamı olacaktır” dedi.
Tepki çeken anayasa taslağı
13 Mart’ta Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın’dan oluşan Ankara heyeti Şam’a gitti.
Aynı gün Şam yönetimi, bir anayasa taslağ açıkladı. Öncelikle SDG’nin tepkisini çeken ve içinde Esad döneminden farksız bir şekilde Suriye Arap Cumhuriyeti ibaresi geçen anayasa taslağına Suriyeli Kürtlerden “otoriterliği yeniden üretme” eleştirisi geldi.
Suriyeli anayasa hukuku profesörü Sam Dallah beyannamenin yasama, yürütme ve yargı güçlerini Şara’nın elinde topladığını ve azınlıklar için yeterli koruma sağlamadığını belirtti. Dallah “Anayasa bildirgesi, geçici cumhurbaşkanına mutlak yetkiler veriyor” dedi
Paris Schiller Üniversitesi profesörü Tigrane Yegavian da “Suriye’deki azınlıklar olayların gidişatından son derecede endişeli, zira her şey Suriye Arap Cumhuriyeti’nin kademeli olarak Suriye İslam Cumhuriyeti’ne dönüşme sürecine işaret ediyor” dedi. Yegavian “Yeni rejimin haklı olarak tehdidi altında hisseden azınlıklara güven verebilecek tek şey, eğitim ve adalet alanlarında özerkliğin garanti edildiği bir tür federalleşmedir” diye belirtti.
Taslakta ayrıca “Cumhurbaşkanının dini İslam’dır ve İslam hukuku (fıkıh), yasaların temel kaynağıdır.” ibareleri yer aldı.
Barzani-Abdi görüşmesi
12 Mart’ta SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi Irak Federe Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile bir telefon görüşmesi yaparak anlaşmanın detaylarını paylaştı. Barzani, görüşmede tüm tarafların Suriye’nin istikrarı için çalışması gerektiğini ve Kürtlerin birlik olması gerektiğini vurguladı.
Halep’in iki mahallesinde anlaşma
1 Nisan’da SDG ile Şam arasında imzalanan yeni bir anlaşmayla, rehinelerin serbest bırakılması ve Halep’in Şeyh Maksud e Eşrefiye mahallelerinin güvenliği konusunda mutabakata varıldı.
Buna göre SDG, anlaşma kapsamında 400 tutuklu kişiyi serbest bırakacak ve çatışmalar sonucu ölen silahlı grup üyelerinin cenazelerini teslim edecek. Karşılığında, yeni Suriye yönetimi 170 SDG’li tutukluyu serbest bırakacak ve SDG mensuplarının cenazelerini teslim edecek.
Ayrıca Kuzey ve Doğu Suriye’ye bağlı Asayiş (iç güvenlik) güçleri, Halep’teki Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinde kalacak ancak genel güvenlik gücü haline gelerek Şam yönetimi İçişleri Bakanlığı’na bağlanacak.
Mazlum Abdi: Halep’teki iktidar paylaşım anlaşması Suriye için model olabilir
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Al-Monitor’dan Amberin Zaman’a verdiği kapsamlı röportajda 10 Mart anlaşmasının Halep modelinin ülke geneline yayılabileceğini belirterek, “Bu model anayasada güvence altına alınmalı. Yerel yönetime dayalı bir sistem istiyoruz ve bunu Şam ile görüşüyoruz” dedi.
Abdi, anlaşmanın geçici olduğunu vurgulayarak, “Nihai anlaşmaya kadar yerel güvenlik asayiş güçlerinde olacak. Okullarımız ve belediyelerimiz kalacak. Tutuklama olmayacak, esir değişimi yapılacak” ifadelerini kullandı.
Tişrin Barajı anlaşması
8 Aralık 2024’te Esad rejiminin düşmesiyle birlikte SMO gruplarının saldırısı altında kalan stratejik önemdeki Tişrin Barajı için 12 Nisan’da SDG ile Şam arasında anlaşmaya varıldı.
10 Mart’a entgre bir mutabakat olduğu belirtilen anlaşmaya göre, 2015’te IŞİD’den kurtarıldığından beri güvenliğini SDG’nin sağladığı barajı, Şam yönetimine bağlı güçler koruyacak.
Barajın yeniden tam kapasiteyle işletilmesi ve bakım faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla, Şam yönetimi ile Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nden oluşan ortak bir yönetim ve teknik komite kurulacak.
10 Mart anlaşması için çalışma komisyonu kuruldu
SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, 12 Nisan’da Şam heyetiyle gerçekleştirdiği görüşmede, Tişrin Barajı’nın askeri saldırılardan korunması ve yerinden edilenlerin geri dönüş süreci gibi başlıkları gündeme aldı. Aynı toplantıda, 10 Mart tarihinde imzalanan anlaşmanın hayata geçirilmesi için çalışacak komisyonun üyeleri de belirlendi.
Komisyonda yer alacak isimler şöyle:
Fause Yusuf
Abdulhamid el-Mehbaş
Ahmed Yusuf
Sanhrib Barsum
Sozdar Haci
Komisyon sözcülüğünü ise Meryem İbrahim ve Yaser Süleyman yürütecek.
Kamışlo’da Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı
26 Nisan’da Kamışlo’da Kürt Birliği ve Ortak Tutum Konferansı gerçekleşti. Ortak Tutum ve Birlik Konferansı, Kürt partileri, sivil toplum kuruluşları, kadın hareketleri, kadın örgütleri ve Suriye’nin farklı bölgelerinden Kürt toplumunun çeşitli yapılarının katılımıyla düzenlendi.
Ortak Tutum ve Birlik Konferansı’nda, Kürtlerin ortak siyasi iradesini güçlendirmeyi ve Suriye’de demokratik çözüm arayışına katkı sunmayı hedefleyen sonuç bildirgesi yayımlandı.
Suudi Arabistan’da Trump-Şara görüşmesi
ABD Başkanı Donald Trump, Suudi Arabistan’da Suriye geçiş hükümetinin başkanı Ahmed Şara ile bir araya geldi. Trump ve Şara’nın buluşması, ABD’den 25 yıl sonra Suriye’yle gerçekleşen ilk üst düzey temas oldu.
14 Mayıs’taki görüşmede Trump, Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırılacağını duyurdu
ABD’nin yeni Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack
ABD Başkanı Donald Trump’ın 14 Mayıs’ta Ankara büyükelçiliği için seçtiği Tom Barrack, 23 Mayıs’ta Suriye özel temsilcisi olarak atandı. Görev süresi boyunca zaman zaman yaptığı çıkışlarla dikkat çeken Barrack, Trump’ın yakın dostu.
Trump, Aralık 2024’te kendi sosyal medya platformu Truth Social’dan yaptığı açıklamada, “Tom, 30 yıl boyunca küresel bir özel sermaye şirketini başarıyla yönetti. Hem siyaset hem de iş dünyasındaki çok çeşitli kanaat önderleri nezdinde saygı duyulan, deneyimli ve makul bir isim olarak tanınmaktadır” demişti.
Barrack, 2021 yılında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) adına kurallara aykırı şekilde lobi faaliyeti yürüttüğü iddiasıyla tutuklanmıştı.
O zaman 250 milyon dolar kefalet ödeyerek hapse girmekten kurtulan Barrack,, 2022 yılında suçlamalardan beraat etti.
SDG ile Şam arasında Hol Kampı anlaşması
27 Mayıs’ta Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile Şam yönetimi, Hol Kampı’nda kalan Suriyelilerin tahliye edilmesi ve kendi bölgelerine geri döndürülmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Yapılan açıklamada tarafların bir önceki hafta bir toplantı gerçekleştirdiği ve burada “Hol Kampı’ndaki Suriyeli ailelerin tahliye edilerek kendi bölgelerine geri dönmelerini sağlayacak ortak bir mekanizma kurulması” konusunda uzlaştıkları belirtildi.
Toplantıya Irak Şam İslam Devleti’ne (IŞİD) karşı kurulan uluslararası koalisyon temsilcileri de katıldı.
Yerel kaynaklara göre, Şam yönetiminden bir heyet cumartesi günü Hol Kampı’nı ziyaret etti. Aralarında bakanlık yetkililerinin de bulunduğu 10 kişilik heyet, geçici hükümetin kampa gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret oldu. Ziyarete IŞİD karşıtı uluslararası koalisyon yetkilileri de eşlik etti.
Hol Kampı anlaşması da 10 Mart’a entegre mutabakatlar arasında yer alıyor.
Barrack’tan Abdi ile görüşme ve Abdi’den ‘Ankara ile temas’ açıklaması
ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack,30 Mayıs’ta SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile telefonda görüşerek IŞİD’e karşı mücadelede desteğin süreceği mesajını verdi.
Barrack, Mazlum Abdi’ye IŞİD’e karşı yürütülen mücadelede ABD’nin SDG’ye desteğinin süreceği güvencesini verdi ve Türkiye ile SDG arasında ABD arabuluculuğunda sürdürülen gerilimi azaltma görüşmelerine devam etmesini teşvik etti.
Aynı gün Mazlum Abdi Erbil merkezli Arapça yayın yapan Shams TV’ye verdiği demeçte Türkiye ile bir ateşkes sağladıklarını dile getirdi.
Abdi “Türkiye ile iki buçuk aydır bir ateşkesimiz var. Geçici ve şartlı bir sükunet söz konusu. Bunun kalıcı bir ateşkese dönüşmesini umuyoruz. Türkiye ile doğrudan ilişkilerimiz ve doğrudan kanallarımız var, aynı zamanda arabulucular da mevcut. Bu ilişkilerin gelişmesini umut ediyoruz.” diye belirtti.
Şam’da ABD arabuluculuğunda üst düzey toplantı
9 Temmuz’da Mazlum Abdi Ahmed Şara ile Şam’da bir araya geldi. Toplantıya ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack da katıldı.
Mazlum Abdi’nin liderlik ettiği heyette SDG Dış İlişkiler Başkanı İlham Ahmed ile Kuzey ve Doğu Suriye Temsilciliği sözcüleri Foza Yusif ve Abid Hamid Mihbaş’ın da bulunduğu, toplantıya ayrıca Fransa’nın Suriye Özel Temsilcisi Jean-Baptiste Faivre’ın da katıldığı belirtildi.
Görüşmede, SDG ile Şam yönetimi arasında Mart ayında imzalanan, ancak hayata geçirilmesinde tıkanıklık yaşanan mutabakatın ele alındığı bildirildi. Mutabakatın en önemli maddelerinden birini, ülkenin kuzey ve doğusunda özerk bir yapı oluşturan Kürtlerin askerî ve idarî olarak Suriye merkezî yapılarına entegrasyonu oluşturuyordu.
Kaynaklar, üçlü görüşmede mutabakatın bazı maddelerinde değişikliklere gidilmesinin gündemde olduğunu, SDG’nin talebiyle gündeme gelen değişiklikler arasında mutabakatta belirlenen takvimin uzatılmasının da yer aldığını belirtti. Mutabakat, maddelerin tümünün 2025 yılı sonuna kadar hayata geçirilmesini öngörüyor.
Barrack’tan ‘tek bayrak, tek ordu’ açıklaması: 10 Mart anlaşması işe yaramadı
Şam’daki toplantı sonrası 12 Temmuz’da açıklama yapan Tom Barrack, 10 Mart anlaşmasının ‘işe yaramadığını’ belirterek, Şam-SDG anlaşması işe yaramadı, SDG artık makul olmalı. SDG ya makul olur ya da alternatif gündeme gelir” ifadelerini kullandı.
SDG’nin ‘PKK’nin bir türevi’ olduğunu savunan Özel Temsilci, “Onlara, bir devlet içinde kendi bağımsız yönetimlerini kurma hakkını borçlu değiliz. Onlara, makul bir şekilde yeni bir yönetime geçiş sürecinde bir yol sunma borcumuz var” dedi.
Barrack, “Ayrı ayrı Dürzi güçleri Dürzi gibi giyinip, Alevi güçleri Alevi gibi giyinip, Kürt güçleri Kürt gibi giyinip böyle devam eden bir yapı olmaz. Tek bir yapı olacak” ifadelerini kullandı.
Daha sonra bir açıklama daha yapan Barrack, “SDG’nin PKK’nin bir türevi olduğunu hiç söylemedim” dedi.
Tom Barrack, 22 Temmuz’da yaptığı açıklamalarda, Suriye’deki geçiş hükümetine verdikleri desteği vurguladı ve İsrail’in Suriye’ye yönelik adımlarını eleştirdi.
Lübnan ziyareti sırasında Amerikan Associated Press (AP) haber ajansına konuşan Barrack, İsrail’in Suriye’de güçlü bir merkezi devletin egemen olması yerine parçalanmış bir Suriye’yi tercih ettiğini savundu.
ABD’li yetkili İsrail’in güçlü ulus devletleri, özellikle de Arap devletlerini, tehdit olarak gördüğünü belirtti ve Suriye’deki tüm azınlıkların “Birlikte ve merkezi olarak güçlüyüz” diyecek kadar akıllı olduğunu düşündüğünü ifade etti.
Suriye’nin yıllarca süren iç savaştan ve mezhep çatışmaları döneminden henüz çıkmakta olduğunu belirten Barrack, Şam yönetimiyle iş birliği yapmaya alternatif bir “B planına” sahip olmadıklarını kaydetti.
Paris görüşmeleri ertelendi
25 Temmuz’da Paris’te ABD ve Fransa arabuluculuğunda Mazlum Abdi ile Ahmed Şara arasnda yapılması planlanan görüşme ertelendi.
Görüşmenin Süveyda’daki saldırılar nedeniyle Şam yönetiminin talebiyle ertelendiği iddia edildi.
İlham Ahmed: 10 Mart anlaşmasına göre SDG ordunun bir parçası olmalı
28 Temmuz’da Rudaw’a konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Dış İlişkiler Eş Başkanı İlham Ahmed, Şam ile yürütülen sürecin tam anlamıyla bir “müzakere” olmadığını, daha çok Suriye krizine çözüm bulmayı amaçlayan bir “diyalog” ve “görüşme” olduğunu belirtti.
İlham Ahmed, temel hedeflerinin Suriye’nin birliği içinde, tüm kimliklerin tanındığı bir ortaklık kurmak olduğunu vurguladı. Görüşmelerdeki en büyük anlaşmazlığın “entegrasyon” kavramının tanımı olduğunu; Şam’ın bunu bir “devralma” olarak gördüğünü, kendilerinin ise “karşılıklı tanıma ve iradeli katılımı” esas aldığını söyledi.
İlham Ahmed, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonunun 10 Mart anlaşmasında yer aldığını ancak bunun bir “teslimiyet” şeklinde olamayacağını belirtti. Mevcut koşullarda silah bırakmanın gündemlerinde olmadığını, bunun “intihar” anlamına geleceğini ifade etti.
Suriye’yi bölmek istedikleri yönündeki suçlamaları kesin bir dille reddeden İlham Ahmed, asıl amaçlarının merkeziyetçi sistemin yarattığı sorunları aşmak olduğunu söyledi.
İlham Ahmed, eğitim, sağlık, iç güvenlik gibi yerel yetkilerin bölgelere devredildiği, “adem-i merkeziyetçi” bir Suriye modeli savunduklarını; sınırlar, pasaport ve dış politika gibi konuların ise merkezde kalabileceğini belirtti.
Türkiye ile “dolaylı” ve “açık bir kanal” üzerinden görüşmelerin olduğunu doğrulayan İlham Ahmed bunu çatışma yerine diyaloğu tercih etmek olarak niteledi.
Barrack’tan geri adım, Abdi’den ‘ademi merkeziyet’ vurgusu
31 Temmuz’da Mazlum Abdi ve Tom Barrack Türkiye ve Suudi Arabistan basınına açıklamalarda bulundu.
Habertürk’e konuşan ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Abdi için “Bu süreci son derece sorumlu ve akıllıca yürütüyor” dedi.
Barrack, “Hem Suriye hükümetinin bu sürece yaklaşımından hem de Mazlum Abdi’nin tutumundan gurur duyuyorum” dedi, Abdi’nin Türkiye’ye karşı tehdit oluşturmadığını söyledi.
Türkiye’nin de sürece “yol gösterici şekilde” katkı sağladığını belirten Barrack, Şam yönetiminin azınlıkları entegrasyon sürecine dahil etmek konusunda kararlı olduğunu vurguladı.
Tom Barrack, sosyal medya hesabından Abdi’nin Suudi Arabistan basınına verdiği röportajı alıntıladı, SDG komutanının süreçteki rolünü övdü.
Suudi Arabistan merkezli El-Hadath ve El Arabiya kanallarına konuşan Mazlum Abdi, SDG’nin Suriye’nin savunma sisteminin parçası olması gerektiğini söyledi.
Abdi, SDG’nin Suriye Savunma Bakanlığı’na dahil olacağını, 10 Mart’ta merkezi hükümetle vardıkları anlaşmanın Suriye’nin “tek bir bayrak ve ordu” altında birleşmesini öngördüğünü vurguladı.
Abdi, entegrasyon sürecinin Kürtlere anayasal güvenceler verilmeden ilerlemesinin ise kendileri için endişe verici olduğunu kaydetti.
ABD Kongre Üyesi Hamadeh Abdi ile görüştü
ABD Kongre Üyesi İbrahim Hamadeh, 5 Ağustos’ta SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi ile bir video görüşmesi gerçekleştirdi.
Hamadeh’in ofisinin sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, “Kongre Üyesi Hamadeh, IŞİD’e karşı mücadelede ABD’nin müttefiki olan SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi’den Suriye’deki gelişmelere ilişkin bir brifing aldı” denildi.
Kongre Üyesi Hamadeh ayrıca SDG’nin, Suriye’nin geleceğinde merkezi bir rol oynayacağını belirtti.
SDG’nin, Suriye topraklarının üçte birini oluşturan kuzeydoğu bölgesini 10 yılı aşkın süredir kontrol altında tuttuğunu hatırlatan Hamadeh, bu bölgede Araplar, Kürtler ve Hristiyanlar dâhil olmak üzere farklı etnik ve dini grupları kapsayan merkez dışı bir yönetim modeli kurulduğunu belirtti.
25 Temmuz 2025’te Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot da Mazlum Abdi ile bir görüşme gerçekleştirmişti.
Fransa Dışişleri Bakanlığı, görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, Paris’te, SDG ile Suriye geçiş hükümeti arasında 10 Mart Anlaşması’nın uygulanmasını hedefleyen müzakerelerin, Fransa ve ABD gözetiminde gerçekleşeceğini teyit etmişti.
Bakan Barrot’nun, Fransa’nın “Suriye’deki Kürt halkının haklarının güvence altına alınmasına” yönelik desteğini yinelediği de bildirildi.
Geniş katılımlı Kuzey ve Doğu Suriye Ortak Tutum Konferansı
Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm etnik ve dini bileşenlerin katılımıyla düzenlenen ‘Ortak Tutum Konferansı’ Haseke’de gerçekleştirildi.
8 Ağustos’ta düzenlenen ve Kürt, Arap, Süryani Asuri, Türkmen, Ermeni, Çerkes ve diğer halk temsilcilerinin katıldığı Kuzey ve Doğu Suriye Bileşenleri Ortak Tutum Konferansı, ülkenin geleceğine dair ortak yol haritasını açıkladı.
Konferans, çeşitlilik temelinde demokratik bir anayasa, adalet mekanizmalarının işletilmesi ve demografik değişimlerin reddi çağrısında bulundu.
Şam Paris sürecinden çekildi
Şam yönetimi 9 Ağustos’ta yaptığı açıklamayla Haseke’de düzenlenen konferansın “müzakere çabalarına darbe vurduğunu” öne sürerek, Paris’te yapılması planlanan toplantılara katılmayacağını duyurdu.
Şam yönetimi, konferansın “Suriye’yi bölmeyi amaçlayan eski planları” andırdığını ve “10 Mart anlaşmasına aykırı” olduğunu savundu.
Şam yönetimi ayrıca, tüm müzakerelerin Şam’a taşınması çağrısında bulundu.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 7 Ağustos’ta Suriye’nin başkenti Şam’ı ziyaret etmişti.
SDG’den Şam’a ‘iç barışı koruma’ çağrısı
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) 11 Ağustos’ta Şam yönetimi güçlerinin Deyr Hafer beldesi ile Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresindeki askeri faaliyetlerine ilişkin bir açıklama yaptı.
Son günlerde, Şam yönetimi güçlerine bağlı bazı grupların, Deyr Hafer beldesi çevresinde, ateşkesi tehlikeye atan askeri hareketliliği gözleniyordu.
Benzer şekilde Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresinde de askeri faaliyetler içindeki bu gruplar, her iki mahalle üzerinde insansız hava araçları uçuruyordu.
Suriye geçiş hükümeti güçlerinin bir intihar (kamikaze) dronesiyle Halep’in Şeyh Maksud Mahallesi’nin çevresindeki İç Güvenlik Güçleri’nin bir güvenlik noktasını hedef aldığı bildirildi.
Saldırı da İç Güvenlik Güçleri’nin 2 üyesinin yaralandığı belirtildi.
Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Şam yönetimi güçlerinin Deyr Hafer beldesi ile Halep’in Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahalleleri çevresindeki faaliyetlerine ilişkin bir açıklama yaptı.
SDG, bu tür eylemlerin Şeyh Maksud ve Eşrefiye Mahalleleri Genel Meclisi ile Şam yönetimi arasında 1 Nisan’da varılan anlaşmayı ihlal ettiğini ve her iki mahallenin sakinleri tarafından kınandığını belirtti.
SDG açıklamasında, Şam’ı bu grupları kontrol etmeye ve yapılan anlaşmaları bozma girişimlerini engellemeye çağırdı.
Açıklamada, bu faaliyetlerin devam etmesi halinde SDG’nin meşru savunma kapsamında yanıt vereceği belirtildi.
Söz konusu askeri faaliyetler içindeki grupların ‘başıbozuk’ olarak tanımlandığı SDG açıklamasında, “Bu nedenle, ‘Suriye hükümetini’ bu başıbozuk unsurların davranışlarını dizginlemeye, aramızda imzalanan anlaşma ve mutabakatların bozulmasına yol açmamaya, gerginliği artıracak her türlü eylemden kaçınmaya ve Halep başta olmak üzere tüm bölgelerde iç barışı korumaya davet ediyoruz.” ifadelerine yer verildi.
İlham Ahmed Şam’da
13 Ağustos’ta Agence France Press (AFP), Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Yürütme Konseyi Eşbaşkanı İlham Ahmed ile Şam yönetimi Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani’nin Şam’da bir araya geldiğini aktardı.
AFP’nin Kürt bir kaynağına dayandırarak aktardığı habere göre İlham Ahmed ile Esad Şeybani, adem-i merkeziyetçi bir sistem için uygun bir yöntem üzerine görüştü.
Bu gelişme, Şam yönetiminin, tarafları bir araya getirecek ve müzakere sürecini somutlaştıracak olan Paris’teki toplantıyı boykot etmesinin ardından gerçekleşti.
Söz konusu kaynağa göre, toplantı Şam yönetiminin talebi üzerine, pazartesi akşamı İlham Ahmed ile Esad Şeybani arasında düzenlendi.
Görüşmelerin, takvimi belirlenmemiş olsa da, adem-i merkeziyetçi bir sistem konusunda uygun bir formül bulma üzerine gerçekleştiği belirtildi.
Her iki taraf da, aralarındaki görüşmelerin uluslararası gözetim altında, komiteler aracılığıyla devam etmesi gerektiğini vurguladı ve askerî seçeneğe başvurulmayacağı konusunda mutabakata varıldı.
Hakan Fidan: Burada bir meydan okuma, bir zorluk var
Hakan Fidan, 13 Ağustos’ta Şam yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra ve İstihbarat Başkanı Hüseyin es Seleme ile Ankara’da bir araya geldi.
Dışişleri Bakanı Fidan, Şeybani ile düzenlediği ortak basın toplantısında, SDG’ye karşı son dönemdeki en sert tonda açıklamaları yaptı.
Fidan, SDG’ye “İsrail’in Suriye’deki maşası olmaktan vazgeçmesi” çağrısı yaptı.
Bakan Fidan, “Lazkiye’de başlayan olaylar ve daha sonra Süveyda’daki hareketlilik, YPG’nin bir türlü sisteme entegre olmamadaki oyunbozanlık rolü gösteriyor ki Suriye’de açılan bu olumlu sayfanın, insanların umduğu gibi, istediği gibi gitmesi bir hayli zor olacak gözüküyor. Burada bir meydan okuma var” dedi.
Hakan Fidan’ın açıklamalarına DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan’ın da aralarında bulunduğu birçok isim tepki gösterdi ve açıklamaların Türkiye’de devam eden sürece uygun olmadığı belirtildi.
MSD: Şam ile müzakereler sürüyor
Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Eş Başkanı Mahmud El- Mıslat, Şam’daki yeni yönetimin başarılı olmasını desteklediklerini ve Şam ile ikili müzakerelerin devam ettiğini açıkladı.
Mıslat, nihai hedefin SDG’nin, müzakerelerle varılacak bir çözümün ardından Suriye ordusuna entegre edilmesi olduğunu belirtti.
16 Austos’ta Rûdaw’a açıklamalarda bulunan Mahmud el-Mıslat, Şam ile Rojava arasındaki diyaloğun kesilmediğini, ancak bazı “teknik engellerle” karşılaşıldığını ifade etti.