• Ana Sayfa
  • Gündem
  • 23’üncü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan ihlallerle ilgili açıklama

23’üncü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan ihlallerle ilgili açıklama

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü sonrasında 112 kişi gözaltına alınmıştı.

23’üncü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan ihlallerle ilgili açıklama
23’üncü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü ve sonrasında yaşanan ihlallerle ilgili açıklama
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 10 Mart 2025 20:40

23’üncü 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü düzenleyicileri yürüyüş ve sonrasında yaşanan gözaltılar ve insan hakları ihlalleriyle ilgili, bir açıklama metni yayımladı.

8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü sonrasında 112 kişi gözaltına alınmıştı. Aynı gün Kadıköy İskele Meydanı’ndaki mitingte de 24 kişi gözaltına alındı.

Yapılan açıklama şu şekilde:

“23 yıldır Taksim’de düzenlediğimiz Feminist Gece Yürüyüşü, her yıl onca baskıya, yasağa, engellemeye rağmen durmaksızın büyümeye devam ediyor. Bu yıl 8 Mart’ta on binlerce kadın ve LGBTİ+, birbirimizden aldığımız güçle, dayanışma ile erkek egemen sistemin bize dayattığı eşitsiz hayata, ayrımcılığa, sömürüye ve şiddete karşı bir araya geldik. Feminist isyan ve dayanışmamızın coşkusunu yükselttik.

2003 yılından bu yana taleplerimizi dile getirmek ve sokakları terk etmediğimizi göstermek için buluştuğumuz Feminist Gece Yürüyüşleri, 2019 yılından bu yana sistematik bir biçimde engellenmeye çalışılıyor. Yürüyüşü engellemek adına pek çok anayasal hak ihlal ediliyor, eyleme katılan feministler ise kötü muamele ve polis şiddetine maruz kalıyor.

7 Mart Cuma günü mesai bitiminde Beyoğlu Kaymakamlığı, yaptığı açıklama ile 8 Mart’ta Beyoğlu ilçesinde her türlü eylemi yasakladığını duyurdu. Oysa geçen yıl İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, valilik ve kaymakamlığın verdiği yasak kararını iptal etmişti ve “Barışçıl toplantı hakkının korunması devletin görevidir” demişti. Ancak, bu yıl da yasak kararları ve engellemeler devam etti. 8 Mart’ta Taksim’de, saat 14.00 itibariyle en işlek metronun iki durağı ve füniküler kapatıldı. Taksim Meydanı’ndan Karaköy’e kadar barikatlar kuruldu, İstiklal Caddesi ve ara sokaklar polis ve tomalarla dolduruldu. Sokaklarda özgürce yürüyebilme hakkımız engellendi.

Feministler olarak Sıraselviler Caddesi’nde buluşarak, en başından beri istediğimiz gibi 8 Mart’ta bir araya gelmenin yolunu aradık. Yürüyüşümüzü Cihangir Caddesi’nde basın açıklaması yaparak sonlandırdık. Eylemin bitişini, kalabalıkta hep birlikte anons ederek örgütledik. Ancak polis, yol kapatmaları ve barikatlarla eylemin sonlanmasını zorlaştırarak, yaklaşık 200 arkadaşımızı keyfi bir biçimde çembere aldı ve hareket etmelerine izin vermedi. Ardından, 112 arkadaşımız ters kelepçelenerek, cinsiyetçi hakaretlerle gözaltına alındı.

Gözaltı süreci boyunca, arkadaşlarımız uzun saatler boyunca, su, tuvalet, yemek gibi ihtiyaçları karşılanmadan, ters kelepçeyle bekletildiler. Avukatlar da içeri alınmadı ve haklarına erişim engellendi. Gözaltı araçlarında, polisler tarafından arkadaşlarımızın fotoğrafları çekildi ve LGBTİ+’lara yönelik cinsel saldırı, ayrımcılık ve şiddet tehdidi içerikli küfürler kullanıldı. Bu durumu, devletin en üst kademelerinden başlayan homofobik ve transfobik nefret siyasetiyle bağlantılı olarak değerlendiriyoruz.

Emniyet binasında, feminist avukatlar gözaltındaki arkadaşlarını görmek için giriş yapmak istediklerinde engellendiler. Gözaltına alınan kişilerin isimleri ve sayıları hakkında bilgi verilmedi. Emniyetin içinde, dışarıda tek bir açık alan olmadığı halde, tuvaletler dahi engellendi. Ayrıca, ifadeleri alındıktan sonra hastane kontrolleri için bilgilendirme yapılmadan, sabaha kadar arkadaşlarımızla görüşmemiz engellendi.

Saatler sonra hastaneye götürülen arkadaşlarımızın durumu hakkında bilgi almak da polis tarafından engellendi. Öyle ki, polis hastaneye gitmeleri gereken yeri değiştirdi ve arkadaşlarımızın hangi hastaneye gidecekleri konusunda bile dalga geçerek bilgi verdiler. Bütün bu engellemeler ve şiddet karşısında, feminist dayanışmamız ve birbirimize duyduğumuz güvenle, hiçbirimiz yalnız değildik.

Emniyet sorgusunda, gözaltına alınan arkadaşlarımıza “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ve “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlaması getirildi. Ancak, 20 bin kişilik bir eyleme katılanlardan sadece 112 kişinin suçlu gösterilmesi, bu durumun kanunla ilgisi olmadığını, tamamen bizi korkutmak ve itibarsızlaştırmak amaçlı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Arkadaşlarımıza, feminist mücadelemizi kriminalize etmeye çalıştılar. Ancak biz bu mücadelemizi asla kriminalize ettirmeyeceğiz.

Bu gözaltı ve şiddet, kimliklerimize, cinsiyetimize, cinsel yönelimimize, özgürlük arzumuz ve sokaklarda sesimizi yükseltmeye dair ısrarımıza yönelikti. Ama şunu biliyoruz: Biz hayatlarımızı istiyoruz! Bizim mücadelemiz, her ne olursa olsun devam edecek.

Feminist Gece Yürüyüşü’nü 23 yıldır sürdürüyoruz ve engellemeler, baskılar, şiddet ne olursa olsun sokakları terk etmiyoruz. Kadınların ve LGBTİ+ların özgürce yaşamını savunmaya, birbirimize sahip çıkmaya, mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.”