4 Kasım 2016…Türkiye siyasetinin kırılma noktalarından biri.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da aralarında olduğu çok sayıda milletvekili, aynı gece gözaltına alındı ve tutuklandı.
HDP bu tarihi “4 Kasım Darbesi” olarak tanımladı.
Peki bu sürece nasıl gelindi?
7 Haziran 2015: Değişimin eşiği
AK Parti, 13 yıl sonra ilk kez tek başına iktidarı kaybetti. 7 Haziran 2015 seçimleri, Türkiye’nin siyasal tarihinde büyük bir dönüm noktasıydı. AK Parti, 13 yıl sonra ilk kez tek başına iktidar çoğunluğunu kaybetti. HDP, yüzde 13,1 oyla Meclis’e 80 milletvekili gönderdi. Ancak bu sonuç, iktidar cephesinde kabul görmedi.
7 Haziran 2015’in ortaya çıkardığı tablo, iktidar açısından bir dönüm değil, bir kayıp olarak görüldü ve aradan altı yıl geçtikten sonra, 9 Haziran 2021’de Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında o güne yeniden döndü: “7 Haziran’ı asla unutmayın.”
Katliamlarla gelen seçim
Diyarbakır, Suruç, Ceylanpınar, Ankara Garı… 7 Haziran ile 1 Kasım seçimleri arasındaki dört ay, katliamlarla geçti. Diyarbakır, Suruç, Ceylanpınar ve ardından Ankara Garı…Yüzlerce insan yaşamını yitirdi. Yeni seçim kararı, bu kanlı atmosferin gölgesinde alındı.
Çözümden operasyonlara
Çözüm süreci buzdolabına, operasyonlar sahaya… Aynı dönemde “çözüm süreci” de sona erdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 21 Ocak 2016’da 19. Muhtarlar Toplantısı’nda yaptığı konuşmada hem “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan akademisyenleri hedef aldı, hem de HDP’nin artık muhatap alınmayacağını söyledi.
Dolmabahçe’deki masadan, “buzdolabına kaldırılan” bir sürece gelindi. Erdoğan, 19 Nisan 2016’da 24. Muhtarlar Toplantısı’nda operasyonların başlayacağını duyurdu: “Önce demokratik açılım dedik, milli birlik, kardeşlik dedik, olmadı. Çözüm süreci dedik, yine olmadı. Çözüm sürecini buzdolabına koyduk. Şimdi operasyonlar dönemi.”
Bölgede “özyönetim ilanları” ve ağır operasyonlar yaşandı.
Cumhurbaşkanı’nın “ağır bedel ödeyecekler” sözlerinin ardından binlerce siyasetçi gözaltına alındı.
10 Ekim 2015’te Türkiye tarihinin en kanlı saldırılarından biri Ankara’da yaşandı: Ankara Gar Katliamı. Barış mitingine IŞİD’in düzenlediği saldırıda 103 kişi hayatını kaybetti.
Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, 19 Ekim’de katıldığı televizyon programında oylarının arttığını söyledi. Aynı günlerde Davutoğlu, saldırıları “kokteyl terör” olarak nitelendirdi ve “Ankara saldırısı da bu hedefe matuf bir eylemdi. Bizim toplumsal psikolojiyi tekrar doğru yerine oturmamız lazımdı. ‘Kokteyl terör’ dediğimizde, anlamına oturan bir şey var.” diye konuştu.
AK Parti iktidar oldu, siyaset giderek sertleşti
1 Kasım 2015’te AK Parti yüzde 49,5 oyla yeniden tek başına iktidar oldu. Davutoğlu 5 Mayıs 2016’da “Benim tercihim değil, zarurettir” diyerek istifa etti, yerine Binali Yıldırım geçti.
Siyaset giderek sertleşti. 15 Temmuz 2016 darbe girişimi, Türkiye’nin yönünü tamamen değiştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, o geceyi “Allah’ın lütfu” olarak nitelendirdi ve “Bu çıkış, bu hareket, Allah’ın bize büyük bir lütfu. Niye lütfu? Çünkü bu tertemiz olması gereken silahlı kuvvetlerimizin temizlenmesine vesile olacak bir harekettir.” dedi.
15 Temmuz darbe girişimi Türkiye’nin yönünü değiştirdi
15 Temmuz darbe girişiminin ardından, 21 Temmuz’da OHAL ilan edildi. Ülke iki yıl boyunca Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetildi. Aralarında İMC TV ve Hayat Televizyonu gibi kanallar ile haber ajansları kapatıldı. OHAL yalnız darbecilere değil, iktidarı eleştiren herkese yöneltildi.
Dokunulmazlıkların kaldırılması
AK Parti’nin yasa teklifine CHP lideri Kılıçdaroğlu destek verdi. Aynı dönemde AK Parti, dokunulmazlıkların kaldırılması için harekete geçti.
Teklif, 18 Mart 2016’da CHP’ye iletildi. Dönemin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı bir programda AK Parti’nin teklifine “evet” diyeceklerini söyledi: “Milletvekillerinin dokunulmazlıklarıyla ilgili gönderelim, bakanları bunun dışında tutalım. Biz bu teklife de evet diyeceğiz. Bizim korkumuz yok ki.”
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, bu desteği eleştirdi ve “Açıkça anayasaya aykırı bir teklifin sorgusuz sualsiz destekleneceğini ifade etmiş olmaları doğrusu şaşırtıcıdır. Bizim Allah’tan başka hiç kimseden korkumuz yok. Verilmeyecek bir hesabımız yoktur. Soyguncuların, talancıların dokunulmazlığı olacak, bizim fikirlerimizden dolayı kaldırılacaksa bu bizim şeref madalyamız olur.” dedi.
19 Nisan 2016’da TBMM Anayasa Komisyonu teklifi kabul etti. 17 Mayıs’ta Meclis Genel Kurulu’na geldi, 20 Mayıs’ta 376 oyla geçti.
“Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında değişiklik yapılması hakkındaki kanun teklifi kabul edilmiştir, hayırlı olmasını temenni ediyorum.”
7 Haziran 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayıyla yürürlüğe girdi. Fezlekesi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasının önü açıldı.
Ertesi gün, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, Meclis grubunda konuştu ve barış, çözüm çağrısı yaptı: “Bizler bu nefret karşısında insanlığın, büyük insanlığın demokrasi, çözüm ve barışı var etme iradesini kuşanacağız. Öyle büyük bir nefret içerisindeler ki, dokunulmazlıkların kaldırılması yasasını Meclis’ten geçirdiler.”
4 Kasım 2016 tutuklamaları
HDP, ‘Bu bir siyasi darbedir’ diyerek operasyonlara tepki gösterdi.
HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dahil 12 milletvekili gözaltına alındı, 9’u tutuklandı. HDP, bu günü “siyasi darbe” olarak nitelendirdi. Ardından 102 belediyeden 94’üne kayyım atandı.
Başkanlık sistemi dönemi
15 Temmuz’un ardından başkanlık sistemi yeniden gündeme geldi. MHP lideri Devlet Bahçeli, 11 Ekim 2016’daki grup toplantısında AK Parti’ye çağrı yaptı: “AK Parti başkanlık sistemiyle ilgili inadını sürdürecekse, anayasa taslağını TBMM’ye getirmelidir.” AK Parti, 10 Aralık’ta anayasa değişikliği teklifini Meclis’e sundu.
16 Nisan 2017 referandumunda, mühürsüz oyların da sayıldığı oylamada ‘Evet’ yüzde 51,4 çıktı. Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçti. Yeni sistemle birlikte baskılar azalmadı, arttı. 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde HDP’nin kazandığı 65 belediyeden 48’ine kayyım atandı.
Belediyelere kayyım atama uygulaması üç dönemdir sürüyor.
Son olarak, CHP’li iki belediyeye ve DEM Parti’nin kazandığı, ikisi büyükşehir olmak üzere 11 belediyeye kayyım atandı.
Parti hakkında kapatma davası açıldı.
4 Kasım’ın gölgesi hâlâ Türkiye siyasetinin üzerinde
4 Kasım yalnızca bir tutuklama tarihi değil,
Türkiye’de demokratik siyasetin sınırlarının yeniden çizildiği bir dönüm noktası.
Aradan dokuz yıl geçti.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İkinci Dairesi, 8 Temmuz 2025’te açıkladığı kararında Demirtaş’ın yeniden tutuklanmasını “hukuken sorunlu” buldu.
Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine hükmetti.
Türkiye, AİHM’in Selahattin Demirtaş kararıyla ilgili olarak itirazda bulundu.
Dosya şimdi Büyük Daire’de yeniden görüşülüyor.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş ve Osman Kavala kararları da dahil olmak üzere uygulanmayan AİHM kararlarıyla ilgili denetim sürecini sürdürüyor.
Ama o gecenin gölgesi hâlâ Türkiye siyasetinin üzerinde.




