6 Şubat depremlerinde Adıyaman’ın Merkez ilçesi Yeni Mahallesi’nde bulunan Sueda Kent Sitesi B Bloku yıkıldı. Enkaz yığınına dönen binada 65 kişi yaşamını yitirdi ve 14 kişi de yaralandı.
Adıyaman Cumhuriyet Başsavcılığı, müteahhitler Mehmet Murat Bulut ve Muhittin Büyük ile şantiye şefi ve statik proje sorumlusu Ömer Yılmaz hakkında, “bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan 22 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açtı.
7,5 ay hapis yattılar…
Soruşturma aşamasında 2023 yılında mart ayında tutuklanan dönemin Kızılay Adıyaman Şube Başkanı da olan müteahhit Mehmet Murat Bulut ve ortağı Muhittin Büyük 7,5 ay hapis yattıktan sonra tahliye edildi. Sanık Ömer Yılmaz hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı, ancak hala bulunamadı.
Sueda Kent Sitesi’nde kardeşleri Mustafa ve Muzaffer Özçiriş’i kaybeden ve annesiyle enkazdan 29 saat sonra akrabaları tarafından yaralı olarak kurtarılan Hatice Özciriş, süreci ANKA Haber Ajansı’na anlattı.
Özciriş, “Biz annemle oturma odasındayken deprem oldu. Kardeşlerime seslendiğim anda evimiz yıkıldı. Ben hala vicdan azabı çekiyorum. Kardeşime dön Muzaffer’e seslen demeseydim belki bu tarafa geçip kurtulabilir miydi” dedi.

65 kişinin hayatını kaybettiği Sueda Kent Sitesi
‘Ben kardeşlerimin umutlarını kaybettim’
“Bu müteahhitler nasıl başlarını yastığa koyup rahat uyuyorlar” diye soran Özciriş, şöyle konuştu:
“65 insan öldü. Duruşmada ‘vicdanımız çok rahat, deprem çok şiddetliydi’ diyorlar. Bizim binamıza 6 kat için ruhsat verilmişti. Eski Adıyaman Belediye Başkanı Necip Büyükaslan rüşvet alarak 9 kata çıkartmıştır. Binamız 9 kata çıkmasaydı, 6 katta kalsa belki 65 kişi ölmezdi, hasarlı olurdu. Bunları mahkemede beyan ettik. 17 Temmuz 2024’te görülen ilk duruşmada bilirkişi raporumuz Ege Üniversitesi’ne gönderildi hala bir sonuç çıkmadı. Bizden helallik isteyenlere hakkımı helal etmiyorum. Gelip şak şak yapıp gidiyorlar. Ben kardeşlerimin umutlarını kaybettim. Biz hala enkaz altındayız, kimse sesimizi duymuyor. Artık sesimi duymalarını istiyorum. Ben adalet istiyorum. Kamu görevlilerinin, bakanların ve üst düzeydeki herkesin yargılanmasını istiyorum.”

Yukarı Şehir Kooperatif Evleri B bloku
Kayıplara karışan müteahhit İşitmen hala bulunamadı
Adıyaman’ın Besni ilçesi 15 Temmuz Şehitler Mahallesi’nde bulunan Yukarı Şehir Kooperatif Evleri B blokun tamamı, D blokun ise yarısı yıkıldı.
Enkaz yığınına dönen binalarda 80 kişi yaşamını yitirirken bir kişi de yaralandı.
Besni Cumhuriyet Başsavcılığı, AK Parti eski Besni İlçe Yönetim Kurulu Üyesi müteahhit Şükrü İşitmen ve diğer 14 sanık hakkında, “Taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçundan dava açtı.
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 22 Ekim’de görülen duruşmada müteahhit İşitmen’in yeniden tutuklanmasına karar verilmişti. Sanık Şükrü İşitmen hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
Adıyaman 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 21 Ocak’ta görülen ikinci duruşmada mahkeme heyeti, müteahhit Şükrü İşitmen hakkında istenen kırmızı bülten talebini reddetmişti.
‘Şükrü İşitmen her neredeyse tutuklanıp yakalansın’
Yukarı Şehir Kooperatif Evleri’nde yakınlarını kaybedenler ve avukatları, kayıplara karışan Şükrü İşitmen’in bir an önce yakalanması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya çağrıda bulundu.
Binada eşi ile 3 çocuğunu kaybeden ve enkazdan akrabaları tarafından çıkarılan Hatice Elçi, “6 Şubat benim hayatımın karardığı bir ay. Ben 6 Şubat’ta eşimi ve 3 evladımı kaybetmiş bir anneyim. Benim eşimin ve çocuklarımın katiline tutuklama emri çıkmasına rağmen şu an kaçak. Ben katilin yakalanmasını istiyorum. Katillerin serbest gezmesini istemiyorum. Şükrü İşitmen her neredeyse tutuklanıp yakalansın” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı’na çağrı
Binada öğretmen kızını ve 8 yaşındaki torunu kaybeden emekli öğretmen Davut Güler ise depremin geleceğinin belli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu:
“Kızımı ve torunumu Şükrü İşitmen’in yaptığı çürük binada kaybettik. Kızım öğretmendi, çok başarılıydı. 8 yaşındaki torunumu ben ellerimle çıkardım. Şükrü İşitmen önce tutuklanmıştı daha sonra serbest bırakıldı. İşitmen hakkında tekrar tutuklama karar çıktı. Şu an aranıyor ama bulanmıyor. Muhtemelen yurt dışına kaçmış olabilir. Çünkü suçlu olduğunu çok iyi biliyor. Kaçmak kurtuluş değildir.”
Güler, Cumhurbaşkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Adıyaman İl Emniyet Müdürlüğü ve Adıyaman Jandarma Komutanlığı’na çağrıda bulunarak, “Bunlar bir çalışma yaparsa ve bunu ele geçirirlerse bizim acımız bir nebze hafifler. Bir an önce yakalanmasını talep ediyoruz” dedi.
‘Enkazın altında kalan hatıralarımızı da bulamadık’
Binada öğretmen eşi Zeliha Özer’i kaybeden ve enkazdan çevredekilerin yardımıyla yaklaşık 9 saat sonra çıkarılan öğretmen Abdulvahap Özer, deprem anında yaşadıklarını şu ifadelerle anlattı:
“Deprem zamanında eşimle birlikte yatak odasındaydık. Deprem olduğu zaman eşimle 2-3 saniye bakışmamız oldu. 6-7 aylık evliydik ve eşim 6 aylık hamileydi. Birden tavanın üzerimize çöktüğünü gördük. Eşimin iki saat sesini duydum, acılar içerisindeydi. Bir şey yapamıyordum, aciz durumdaydım. Bununla beraber o binada kalan kişilerin seslerini de duymaya başladım. Bağırma, çığlık, ağlama seslerini de duydum. Dışarıda gezen birkaç kişinin ayak seslerini duyduktan sonra biz de sesimizi dışarıya vermeye başladık. Eşim ve ben enkaz altındayken ikinci depremi de yaşadık. Beni 8’nci veya 9’ncu saat çıkardılar. Beni Besni’deki halk çıkarttı. AFAD yetkilileri, asker vesaire gelip bizi çıkarmadı. Ben çıkmadan önce ‘hamile eşimi çıkarın’ dedim. Bana ‘eşini çıkardık, seni çıkaralım’ dediler. Çıkarıldıktan sonra Besni Devlet Hastanesi’ne gittim her tarafta cesetler vardı… 4’üncü gün saat 13.30’da Polonya ekibi eşimi çıkardı. Eşimin son kez yüzünü gördüm, hastaneye yetiştirdiler. Orada sarılma ve saçındaki çakılları, toprakları silme imkanım oldu. Daha sonraki süreçte doktor geldi eşimin ve karnındaki çocuğumun eks olduğunu söyledi. Orada benim için hayat bitti. Eşimi defnettikten sonra acımızı bile doğru dürüst yaşamadan enkazın altında kalan hatıralarımızı aramaya çalıştık ama onları da bulamadık.”
‘Bunca insanı öldüren bir insan neden kaçar?’
Öğretmen Özer, firari İşitmen’in yakalanması için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a çağrıda bulundu.
Özer, “163 kişinin ölümünden sorumlu cani ‘samimi beyan’a göre serbest bırakılıyor. Büyük ihtimalle bu kişi yurt dışına kaçtı. Biz kırmızı bülten talebinde bulunduk ama mahkeme tarafından talebimiz reddedildi. Biz hakkımızı, adaletimizi arıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızdan talebim bu olayların bir daha bu şekilde yaşanmaması adına denetleme noktasında titiz davranılmasını istiyorum. Ben iki yıldır konteynerde kalıyorum. Konteyner kentte yazın sıcağını, kışın soğuğunu çekiyorum. Konteynerlerde kalan yaşlı ve engelli insanlar var. Bu insanların hiç bekletilmeden evlerinin teslim edilmesini istiyorum. Nasıl devletimiz Metina’da, Gara’da, Zap’ta teröristleri bulup getirebiliyorsa bu Şükrü İşitmen’in de nerede olduğu biliniyordur, getirilmesini istiyoruz. Avukatları, bu adamın suçsuz olduğunu savunuyor. Gelsin Türk adaletine teslim olsun, kendisini savunsun. Neden kaçıyor? Bunca insanı öldüren bir insan neden kaçar” diye sordu.
Müşteki avukatı Muhammed Cihan Güvenç de depremden sonra açılan davalarda yargılamanın uzadığına ve insanların beklentilerini karşılamadığına dikkati çekerek, şöyle konuştu:
“Eğer yargılamalara ‘olası kast’ üzerinden gidilirse cezalarda kısmen de olsa bir caydırıcılık olacağı kanısındayım. Depremden sonra yapılan inşaatlarda bu caydırıcılık dikkate alınırsa bundan sonraki depremlerde daha az can ve mal kaybıyla karşılaşma olasılığı doğacaktır. Yukarı Şehir Kooperatif Evleri’nde müteahhidin asli kusurlu olduğu gelen bilirkişi raporlarında anlaşılıyor. Sanık Şükrü İşitmen 1 yıl tutuklulukta bulunduktan sonra serbest bırakıldı, akabinde tutuklamaya yönelik karar çıktı ve yurt dışına kaçtığına dair durum söz konusu. Bunun içinde mahkemeden kırmızı bültenle yakalama kararı talep ettik fakat olumsuz yanıt aldık. Ümit ediyorum yakalanır.” (ANKA)