• Ana Sayfa
  • Kültür Sanat
  • Rojbash’ın yönetmeni Özkan Küçük: Kürt sanatı ‘olağan şüpheli’ olarak görülüyor

Rojbash’ın yönetmeni Özkan Küçük: Kürt sanatı ‘olağan şüpheli’ olarak görülüyor

Bir grup Kürt tiyatrocunun hikayesini anlatan ve çoğunluğu Kürtçe olan “Rojbash” filmi Bakanlık sansürüne takıldığı için gösterime giremiyor. Filmin senaristi ve yönetmeni Özkan Küçük, İlke TV’ye konuştu. Küçük, Kürt sanatının “olağan şüpheli” olarak görüldüğünü söyledi.

Rojbash’ın yönetmeni Özkan Küçük: Kürt sanatı ‘olağan şüpheli’ olarak görülüyor
Rojbash’ın yönetmeni Özkan Küçük: Kürt sanatı ‘olağan şüpheli’ olarak görülüyor
Yeşim Yıldız
  • Yayınlanma: 22 Ekim 2024 20:39
  • Güncellenme: 22 Ekim 2024 20:41

Bir grup Kürt tiyatrocunun 25 yıl önce oynadıkları bir oyunu yeniden sahnelemek üzere bir araya gelişlerinin hikayesini anlatan “Rojbash” filmi, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sansürüne uğradı. Çoğunluğu Kürtçe olan ve yapımı yaklaşık 6 sene süren film, “ticari dolaşıma uygun olmadığı” gerekçesiyle gösterime giremedi.

Kararın iptali için Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği dava açtı. DEM Parti Van Milletvekili Sinan Çiftyürek de konuyu Meclis gündemine taşıdı. Çiftyürek, filmin büyük çoğunluğunun Kürtçe olmasının yasaklama kararında etkili olup olmadığını sordu.

Filmin senaristi ve yönetmeni Özkan Küçük, Rojbash filmi ve uğradığı sansür hakkında İlke TV’ye konuştu.

‘Çok düşük bir bütçeyle bu filmi yapmayı başardık’

Filmde, Küçük’ün Teatra Jiyana Nu ekibinden arkadaşları yer alıyor.  Yönetmenin 90’lı yıllarda kurulan bu toplulukla yolları Mezopotamya Kültür Merkezi’nde kesişiyor. Ekip, o yıllarda filmin konu aldığı Rojbash isimli oyunu oynuyor. Küçük’ün bir bodrum katında oyunlarını sergileyen topluluğa denk gelmesiyle “tanıklık” olarak bahsettiği süreç başlıyor:

“Bu tanıklığın sonra neye dönüşeceğini bilmiyordum tabii. Yıllar geçti ve bu tiyatro grubu bu alanda ilerlediler, güzel işler yapıldı, Kürtçenin önü biraz açıldı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde çok büyük Kürtçe oyunlar sergilediler. Tabii ki 2016-2017 yılına geldiğimizde kayyım atamaları başlayınca bu arkadaşların önemli bir kısmı işten çıkarıldı. Ben de o sırada Diyarbakır’daydım. Onlar tekrar tiyatroya devam etmek amacıyla bir bodrum katında yer tuttukları ve buna tanık olduğum için bir anlamda başa dönüş hikayesi hissettim. Ve bunun üzerine çalışmaya başladım. Onlardan da aldığım destekle bu filmi ilerlettim ve bir senaryo ortaya çıkardık. Çok düşük bir bütçeyle bu filmi yapmayı başardık.”

Filmin vizyona girebilmesi için Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından tescil ile sınıflandırma işlemi yapılması gerekiyordu. Özkan Küçük, Bakanlık’a 2024 Mayıs ayında başvuru yaptı. Yönetmenin planı filmin 11 Ekim’de vizyona girmesiydi. Küçük, başvurudan sonra gelişen süreci şöyle açıkladı:

“Şu anda Kültür Bakanlığı’nın ilgili sitesinde filmimiz vizyonda görülen filmler arasında yer alıyor. Tabii bizim filmin sınıflandırma kısmında bir çarpı işareti var. ‘Bu film ticari dolaşıma ve gösterime uygun bulunmamıştır’ yazısı bana gönderilmişti. Yani bu film sinema salonlarında gösterilemez. Bu kararın biraz sorumsuzca alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum açıkçası.”

‘Bu bir yok sayma biçimi’

Kararı kabul etmediklerini dile getiren Küçük, işi sınıflandırma olan bir kurulun filmi yasakladığını ve Rojbash’ın seyircisine ulaşmasına engel olduğunu söyleyerek devam etti:

“Bunca yıllık emeğimiz bir anlamda değersizleştiriliyor, yaptığımız film değersizleştiriliyor. Maddi açıdan bir değersizleştirmenin yanında manevi olarak yok sayılmış olduğunuzu hissediyorsunuz. Bu bir yok sayma biçimi.”

Yönetmen, filmlerde sınıflandırmanın çok önemli olduğunu ama yapılanın toplumu politik fikirlerden korumaya dönüştüğünü söyleyerek ifade özgürlüğünün kısıtlandığını dile getirdi.

“Bu bir film, bir filmle ne yapılıyor olabilir?” diye soran Küçük, “Bırakın film seyircisine ulaşsın, seyirci de filmden kendince alabildiğini alsın. Beğeniyorsa beğensin, beğenmiyorsa beğenmesin. Siz tamamen önünü kapatıyorsunuz. Sanat yapmak bir çeşit umut işi. Bu umudumuzu da kırıyor. Filmi yasadışına itmiş oluyorlar. Yapılan şey bu. Oysa biz anayasal haklarımız çerçevesinde sanatsal bir faaliyet yaptığımıza inanıyoruz. Ama bunu düzelteceğimize inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

Özkan Küçük, Rojbash’ın çok sert bir eleştiri yapan bir film olduğuna inanmadığını ama duruşu olan bir film olduğunu söyledi.

“Biz bu ülkede beraber yaşıyorsak tahammül edeceksiniz” şeklinde konuşan Küçük, “Hem Kürtçeye hem de Kürtçe ile kendi politik fikirlerimizi ifade etmemize, sanatsal duruşumuzu sergilememize tahammül edeceksiniz. Birbirimize tahammül ediyoruz, değil mi? Bunu bizden beklediğiniz kadar biz de bekliyoruz.” dedi.

‘Filmin bu şekilde değerlendirileceğini hiç düşünmedim’

Yönetmen, film yapım aşamasındayken, bu şekilde bir sansürle karşılaşacağını ise tahmin etmemiş:

“Filmde belki şu sahnede şuna takılır gibi şeyler düşündüm ama filmin tamamen bu şekilde değerlendirileceğini hiç düşünmedim. Çünkü çok nahif bir iş yaptık biz. Tamam bir duruşumuz var ama esprilerle dolu, eğlenceli de bir film. Çok değerli oyuncular yer alıyor. Ömürlerini Kürtçe tiyatroya adamış arkadaşlarımız çoğu. Biz ne yaptığımızın bilincinde olarak bir film yaptık ve belli çerçeveler içerisinde olduğuna inanıyoruz. Bunu kanıtlayacağız mahkeme sürecinde.”

Yine de dönemin şartlarından dolayı aklına takılan noktalar olmuş:

“Kürtçe şarkı söyleyen sanatçılar bile gözaltına alınıyor, tutuklanabiliyorlar. Yayalara ilişkin Kürtçe yazılar sildirilebiliyor. Böyle şeyler yaşanınca bizim film için de böyle bir durum olabileceğini düşünmedim değil. Ama yine de beklemiyordum doğrusu. Çünkü bu bir film. Normal bir durumda bir filmi bu kadar kolay yasaklamazsın. Ama ortamın havası etkiliyor tabii. Zamanın ruhu yaptı bunu bence. Bu kararın altına imza atan 6-7 kişi farklı bir zamanda bu filmi izleseydi belki alkışlayabilirlerdi. Çok dengesiz bir durum. Alkışlayabilecekleri bir filmi hiç tereddütsüz yasaklamış da olabiliyorlar. 1-2 sene sonra tekrar değerlendirme işleminin hakkını elde edersek belki de hiçbir şey olmadan film izleyiciyle buluşacak. Ya da farklı 7 kişi izlese farklı sonuç çıkacak. Bu çok tuhaf bir durum gerçekten. O yüzden hakkımızı arıyoruz.”

Özkan Küçük, Teatra Jiyana Nu ekibinin Beru isimli oyunun karşılaştığı yasaklamalara da değinerek şunları söyledi:

“Bu filmin senaryosunu yazarken Beru oyununun yasak olayı yoktu henüz. Kaymakamlıklar, valilikler tarafından yasaklandı peş peşe. Ondan öncesinde senaryonun ana metnini yazmıştım. Ve o noktada ‘Acaba biraz abartıyor muyum?’ diye düşünmüştüm. Kürtçe tiyatro aslında o kadar da yasaklı değil gibi. 25 yıl önce Kürt dili üzerinde yasaklar vardı ama şimdi serbest aslında… Acaba abartıyor muyum, haksızlık mı yapıyorum diye düşünüyordum. Fakat biz daha filmin çekimlerini yapmadan Beru yasakları çıktı ortaya. Filmde ondan da söz ediliyor zaten.”

‘Kürt sanatı olağan şüpheli olarak görülüyor’

Özkan Küçük, “Kürt sanatı ‘olağan şüpheli’ olarak görüldüğü için bir sansür süreci işliyor” diyerek devam etti:

“Beru üzerinden bunu şöyle söyleyeyim, uluslararası birçok yerde oynanmış bir metin. Çok ünlü bir tiyatro yazarı Dario Fo’nun metni. Ama Kürtçe olduğu için şüpheli sınıfına sokuluyor hemen. Ve Kürtçe olduğu için oradan bir şeyler cımbızlanıp kamu düzeni için iyi bir şey olmadığı sonucuyla bir şey yapıyor kaymakamlık. İşgüzarlık yani, yine orada bir sorumsuzluk var. Ama bu şey Kürtçe olmasa o kadar ince bakılmayacak belki. Kürt sanatı bu şekil bir baskı ve sansür altında. Eğer Kürtçe yapmışsanız daha detaylı bakılıyor, daha ince bakılıyor. ‘Kürtçe yapmışsa muhakkak düşüncesi de farklıdır’ gibi düşünülüyor. Yani Kürtçe bir şey yaptığınız için başka bir sınıflandırma içerisinde yer alıyorsunuz. Ama buna rağmen çok güzel işler de yapılıyor. Bu sansürü Kürtçe alanda çalışmaya devam ederek engelleyebiliriz diye düşünüyorum.”