Babamı Kim Öldürdü : Trajedinin politik boyutu

“Babamı Kim Öldürdü?”, Moda Sahnesi’nde sahnelenmeye devam ediyor. Oyuncu Onur Ünsal, “Babamı Kim Öldürdü?” hakkında İlke TV’ye konuştu.

Babamı Kim Öldürdü : Trajedinin politik boyutu
Babamı Kim Öldürdü : Trajedinin politik boyutu
Yeşim Yıldız
  • Yayınlanma: 23 Ocak 2025 20:19

Sahnede bir hasta yatağı ve bir baba ile oğul arasında biriken kelimeler…

Fransız yazar Édouard Louis’nin kaleme aldığı ve Kemal Aydoğan’ın yönettiği “Babamı Kim Öldürdü”, Onur Ünsal’ın tek kişilik performansıyla izleyiciyi derin bir yüzleşmeye davet ediyor.

Louis’nin otobiyografik hikayesinin sahneye aktarıldığı oyun, trajedinin arkasındaki toplumsal ve politik boyutları gözler önüne seriyor.

Oyundaki etkileyici performansıyla dikkat çeken Onur Ünsal, “Babamı Kim Öldürdü” hakkında İlke TV’ye konuştu.

‘Louis’nin yaşadığı şeyleri dinlemek zor olabiliyor’

Édouard Louis’nin kolay şeyler yazan bir yazar olmadığını belirten Ünsal, şunları söyledi:

Çok detaylı yazan biri. Bazı travmatik anılarını, bizim duymaktan bile korktuğumuz şeyleri çok ayrıntılı yazabilen biri olduğu için onun yaşadığı şeyleri dinlemek biraz zor olabiliyor. Bunu aktarmak prova yaparken biraz üstüme gelmişti işin açığını söylemek gerekirse.

Sanatta hep ‘İzleyeni de bu kadar perişan etmesi gerekiyor mu gerçekten?’ diye konuşuruz. Édouard tam bu noktada ‘Evet, etmesi gerekiyor’ diyor. Ama işi orada da bırakmıyor. Kendisine kattığı eğitimle yaşadığı her şeye bir çözümleme becerisi getirmek istiyor: Nasıl bir perspektiften bakarsak burada gerçekten ne olduğunu anlayabiliriz? Çok kızabiliriz, o insana karşı nefret besleyebiliriz, ona hayatımız boyunca kin duyabiliriz. Her şey olabilir ama neden yaşandı bu? Neden böyle bir şeyi yaptı? Hayatta neler yaşamış da bana böyle şeyler yapıyor?”

Onur Ünsal’ın, bir oyuncunun metnin duygusal ağırlığını yüklenmesi konusunda ise duruşu net:

Bu yükü sırtlandım ve bununla eziliyorum diye bir şey yok. Ben buna deli gibi çalıştım. Tabii ki oynayabileyim diye metinde olan şeyleri düşündüm. Onlar zordu, evet. Ama onları burada tekrar ettikten sonra eve o şekilde gitmiyorum. Bazı oyuncular oynadıkları rolden dolayı kötü oluyorlarmış. O biraz romantize gibi geliyor bana. Çok uç şeyler oynuyorsan, çok fazla uğraştıysan ve senelerini aldıysa olabilir ama bu bir faaliyet. Tiyatronun kendisi, tiyatrocu olmayı sırtlanmak genel olarak daha yorucu bence.”

Ünsal, oyunun kendisi üzerindeki etkilerini şöyle anlattı:

“Ben zaten muhafazakâr, ırkçı, seksist biri değilim. Dolayısıyla bende bu temel konular üzerinde değil ama psikolojik bağlamda birçok açılım yarattı. Öğrettiği çok şey var. Her oyun yapıyor bunu zaten. Her oyunla beraber o oyunla ilgili bir sürü şey çalışıyorsun ve bir sürü şey öğreniyorsun.”

Onur Ünsal için oyunun en vurucu kısımları ise Louis’nin babasıyla temas ettiği anlar:

“Anlattığı ve çözümlediği hali değil ama babasıyla yaşadığı fiziki şeyleri tarif ettiği kısımlar bence en vurucu yerler. Yani babayla fiziki yakınlaşmaları, sarılmaları, kavga etmeleri, gülüp eğlenmeleri vesaire.”

‘Louis, babanızı da anlamaya çalışın diyen biri’

Ünsal, “Édouard, nice seri katilleri anlamaya çalışıyoruz, babanızı da anlamaya çalışın diyen biri” diyerek devam etti:

“Hem çok acı hikayeleri veriyor hem de üstüne bunun neden yaşandığını anlatıyor. İkisini aynı anda yapan biri. Devrimin de böyle olacağını düşünüyor. Yani onun için bu, bir nevi aktivizm tarifi gibi aslında. Sadece yazıp çözümlemiyor. Bütün duyguları hatırlatıyor; en kötüsünü ve en iyisini tekrar tekrar yaşıyor ve yaşatıyor. Aynı zamanda da bununla ilgili konuşturuyor.”

Onur Ünsal, Louis’nin otobiyografik anlatımının toplumu yönetenlerden oluştuğunu söylüyor:

“Otobiyografi yazıyorum diyor ama otobiyografisi sadece kendisinden oluşmuyor. ‘Otobiyografi bizi yönetenlerden oluşuyor aslında’ diyor. Yani ‘Benim babam bana böyle davrandı çünkü babama da devlet tarafından hayatta böyle bir görev verilmişti’ diyor. Ve bu yapıyı yaşadığı her travmatik anıda tekrar düşünüp buluyor. Ya yaşadığınız gerçek duygunuzdan kaçın ya da sadece onun içinde kalın gibi bir şey galiba. İkisinin birden olması gerektiğini söyleyen yakıcı bir genç diyeyim.”

Oyunun politik kısmı kitaba uygun olarak Fransa yönetimi üzerinden ele alınsa da işlenen sorunlar evrensel:

“Fransa’nın sıkıntısı olsaydı zaten bunu oynamazdık. Yoksulluk, ırkçılık, cinsiyetçilik, eşcinsel karşıtlığı, mizojini… Dünyanın her yerinde benziyor birbirine. ‘Bununla görevlendirilmiş yığınlar var’ diyor Édouard. Yalan mı? Daha kötüsü var hatta. Seyirci de görür görmez anlıyor zaten.”

“Babamı Kim Öldürdü?” dördüncü senesinde İstanbul Moda Sahnesi’nde sahnelenmeye devam ediyor.

Kamera: Jiyan Kışanak