TCMB’nin enflasyon beklentisi pek çok revizyona muhtaç
Süleyman Karan 6 Şubat 2025

TCMB’nin enflasyon beklentisi pek çok revizyona muhtaç

Verileriniz tahrif edilmişse ve bunu bizzat resmî bir kurum yapıyorsa, o ülkede enflasyonu hesaplamak da, enflasyona karşı gerekli önlemleri almak da neredeyse imkânsızdır. Yine bu sebeple, enflasyon beklentileri arasındaki makas çok açılır. Ve tabii ki dezenflasyon sürecinde ekonomi yönetiminin sürekli revizyon yapması gerekir. Sadece bugüne kadar ne Orta Vadeli Programın (OVP) ne de TCMB’nin bir kez bile enflasyon hedeflemesinin tutmadığını hatırlatayım.

Daha yılın ilk ayında TCMB beklentisi şaştı

Yani birazdan ele alacağımız her rakamı değerlendirirken, üzerine en az yüzde 50 fark koyun. Bu bile iyimser bir yaklaşım, onu da söyleyeyim! Zaten vatandaş da öyle yapıyor ve hanehalkının yıllık enflasyon beklentisi yüzde 58.8! Resmî oranlara bakarken, aslında önemli olan oranları dikkate almaktan çok, o eğilimlere bakmak olmalı…
2025 yılının ilk ayında tüketici fiyat endeksindeki (TÜFE) artışın yüksek olacağını hemen herkes tahmin edebiliyordu. Yılın ilk ayında TÜİK verilerine göre bile yüzde 5.03 geldi. Yılılk bazda TÜFE’deki artış ise yüzde 41.12… Bu oranlar Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre sırasıyla yüzde 8.22 ve yüzde 81.01. Üretici fiyatlarına gelince… Yurtiçi-ÜFE (Yİ-ÜFE) ocakta yüzde 3.06, yıllık bazda yüzde 27.20 arttı.
Ocakta aylık enflasyonunun yüzde 5.03 olması, gelecek ay da en az yüzde 4 civarı gelmesinin habercisi denebilir. Öyleyse basit bir aritmetik hesabı yapalım… TCMB’nin 2025 yılı enflasyon beklentisi yüzde 21… Bu resmi tahminin tutması için, enflasyonun kalan 10 ayda her ay ortalama yüzde 1.2 seviyesinde artıyor olması gerek! Böyle bir şey tabii ki mümkün değil. Yani daha yılın ilk iki ayında ekonomi yönetiminin hedefinin tarih olacağı kesin.

Böyle hesap olursa hiç bir hedef tutmaz

Birazdan TCMB’nin ‘Ocak Ayı Fiyat Gelişmeleri’ raporuna bakacağız, ama ondan önce resmî verilerin nasıl oluşturulduğuna bir-iki örnek vereyim ki, verilerin çarpıklığı anlaşılsın. Hatırlarsanız, şehirlerarası tren ücretlerine yüzde 44 civarında bir zam yapılmıştı. Aynı şekilde şehiriçi ulaşım İstanbul’da 27 TL oldu. Ancak, bu zamlara rağmen TÜFE hesabı yapılırken, ulaştırmanın enflasyona katkısı azaltıldığı için bu etkiyi yeterli oranda göremiyoruz. Her ne kadar yönetilen ve yönlendirilen, köprü geçişleri, otoyol ücretleri gibi fiyat artışlarının, hesaplamalarda TÜFE endeksine doğrudan etkisi yüksek olmasa bile dolaylı yoldan etkisi güçlü olabiliyor. Bir başka örnek de TÜİK’in enflasyon hesaplamasında kullandığı uzman doktor muayene ücretine bir ayda yüzde 89.83 oranında artırım yapılmasına rağmen, bu ücretin hâlâ 65.43 TL olması!.. Şaka gibi değil mi?

Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların etkisi yansımıyor

Ocak ayı enflasyonunda; ücret artışı, yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışları önemli etkenler… Her ne kadar, TCMB politika faizi indirimini daha rahat yapabilsin diye, asgari ücretlilere ve emeklilere çok cüzî, onları enflasyona ezdiren bir zam yapılsa da, doğal olarak her ücret artışının enflasyona bir etkisi oluyor. Fiyat ve maktu vergi güncellemelerinin etkisiyle, dönemsel fiyatlamaya tâbi ve geriye doğru endeksleme davranışının yüksek olduğu kalemler öncülüğünde hizmet grubunda aylık enflasyon önemli ölçüde güçlenmiş görünüyor. Fiyat artışları grup geneline yayılırken, sağlık hizmetlerindeki tarife güncellemeleri neticesinde diğer hizmetler alt grubu yüksek aylık enflasyonuyla dikkat çekiyor.

Hizmet enflasyonunun ateşi düşmek bilmiyor

Verinin detaylarına baktığımızda, son iki yıldır olduğu gibi hizmet sektöründe hem aylık hem yıllık bazda artışın, enflasyonun en önemli nedeni olduğunu görüyoruz. Konut, eğitim, lokanta, otel, çeşitli mal ve hizmet gibi kategorilerde ocak ayı enflasyonu yüksek. Sektörel olarak, kira artışlarında yıllık yüzde 100, lokanta ve otellerdeki yıllık artışta yüzde 50, ulaştırmada ise yüzde 43 seviyelerinde… Otopark, toplu taşıma gibi alanlarda fiyat artışlarına baktığımızda, rakamlar çok daha yüksek. Mahallemdeki bir otoparktan örnek vereyim, 2024’ün ilk yarısında aylık abonelik 4 bin TL’ydi, bugün 12 bin TL…
Temel mal fiyatlarında enflasyonun ateşi bir parça düştü, ancak hizmet enflasyonu hâlâ ciddi bir tehdit olarak duruyor. Daha alt kırılımlara girdiğimizde gıda başta olmak üzere, ülke nüfusunun bütününü ilgilendiren kalemlerde fiyat artışı eğilimi oldukça yüksek seyrediyor.

Çekirdek göstergelerde yükselme eğilimine dikkat

Raporda, “Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin mevsim etkilerinden arındırılmış aylık artışları yükselirken, yıllık artışları gerilemeye devam etmiştir. Tüm göstergeler birlikte değerlendirildiğinde, enflasyonun ana eğiliminde ilk çeyreğe özgü geçici bir yükseliş gözlenmiştir” saptaması yapılıyor. Rapora göre, düzenlemenin şubat ayı tüketici enflasyonuna sarkan etkilerinin olacağının not edilmesi gerekirken, son aylarda üretici fiyatlarında hâkim olan ılımlı artış eğilimi ocak ayında kesintiye uğradı. Zaten böyle olacağı belliydi! Raporda, tüm göstergeler birlikte değerlendirildiğinde, enflasyonun ana eğiliminde ilk çeyreğe özgü geçici bir yükseliş gözlendiği belirtiliyor. Enflasyon oranları incelenirken, çekirdek enflasyon verileri ayrı bir önem taşıyor. ‘B Endeksi’ işlenmemiş gıda ürünleri, enerji, alkollü içecekler, tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE verilerini kapsıyor. ‘C Endeksi’ ise enerji, gıda ve alkolsüz içecekler, alkollü içecekler, tütün ürünleri ve altın hariç TÜFE verilerinden oluşuyor. Bunlar enflasyonun gelecekteki eğilimini belirlemek açısından öncü göstergeler olarak ele alınabilir.

Ana eğilimde yükseliş Şubatta da sürecek gibi

TCMB bünyesinde takip edilen göstergeler, ocak ayında enflasyonun ana eğiliminde yükselişe işaret ediyor. Hizmet fiyatları ocak ayında yüzde 10.26 ile önemli ölçüde yükselirken, grup yıllık enflasyonu ise 2.78 puan düşüş kaydederek yüzde 62.95 oldu. Aylık fiyat artışları grup geneline yayılırken, yıllık enflasyon, haberleşme ve diğer hizmetlerde yükseldi ve lokanta-otellerde daha belirgin olmak üzere diğer alt gruplarda geriledi.

Temel mal grubu fiyatları yüzde 0.74 ile ılımlı bir oranda artarken, grup yıllık enflasyonu 3.48 puanlık düşüşle yüzde 23.95 oldu. Yıllık enflasyon, işlenmiş gıda grubunda 1.77 puan yükselerek yüzde 39.44’e gelirken, işlenmemiş gıdada 6.12 puan düşüşle yüzde 44.17 oldu. Ocak ayında işlenmemiş gıda fiyatları yüzde 2.66 yükseldi ve bu gelişmede taze meyve ve sebze (yüzde 3.41) ile kırmızı et (yüzde 3.32) fiyatları etkili oldu. İşlenmiş gıda grubu fiyatları ise ocak ayında yüzde 4.92 arttı.

Gevşeme be kur etkileri henüz yansımadan böyleyse…

Şimdi bu TÜİK verilerine ENAG verileriyle kıyaslayalım ve beklentileri her gün fiyat etiketleriyle yüzleşmek zorunda olan vatandaşın beklentisiyle birlikte ele alalım. Ne demiştik; hanehalkının yıllık enflasyon beklentisi yüzde 58.8… Ve henüz TCMB’nin politika faizi indirimlerinin tüketimi ne oranda ateşleyeceğini bilmiyoruz. Dolarda yükseliş sürüyor ve bunun enflasyon üzerindeki etkisini de henüz görmüş değiliz. Yılın ikinci yarısına gelmeden, enflasyonda ciddi bir atakla karşı karşıya kalmamız çok mümkün. Ekonomi yönetiminin bu pembe tablolarının neye dayandığını anlamak gerçekten imkânsız. Onlar Alice Harikalar diyarında, asgari ücretli ise açlık sınırının altında!

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.