Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş önümüzdeki hafta 3’üncü yılına girerken, taraflar arasındaki barış müzakerelerini başlatmak için geçtiğimiz hafta başlayan diplomasi hareketliliği son iki gündür yükseliyor.
Önce Paris ve ardından Riyad’daki görüşmeler ile Zelenski’nin Ankara ziyareti Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın kaderini belirleyebilir.
Fransa’nın başkenti Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un davetiyle, önde gelen Avrupa liderlerinin bir araya geldiği Ukrayna konulu olağanüstü güvenlik zirvesi dün sona ererken, dünya kamuoyunun gözü bugün hem Rusya ve ABD heyetlerinin bir araya geleceği Suudi Arabistan’da, hem de Zelenski-Erdoğan görüşmesinin gerçekleşeceği Türkiye’de olacak.
Paris’te olağanüstü Ukrayna zirvesi: Hangi mesajlar verildi?
ABD ve savaşın tarafı Rusya arasında Ukrayna’da barışın tesisi konusunda diplomatik temasların arttığı bir dönemde düzenlenen olağanüstü zirvede, “masada biz de varız” mesajı veren Avrupalı devletler, Ukrayna için güvenlik garantilerinin sağlanması vurgusu yaptı.
Zirveye katılan NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa’nın Ukrayna için güvenlik garantileri sağlamaya öncülük etmeye “hazır ve istekli” olduğunu belirtti.
Trump yönetimi, Ukrayna’nın NATO üyesi olmamasını ve savaş sona erdikten sonra güvenlik garantilerinin NATO tarafından değil, Avrupa ülkelerince verilmesi gerektiğini savunurken, zirveye katılan Rutte ise Avrupalı devletlerin kolektif güvenliğe yatırımları artırmaya hazır olduklarını gözlemlediğini aktardı.
Almanya Şansölyesi Olaf Scholz ise çok daha eleştirel bir tutum sergileyerek, savaşın tüm vahşetiyle devam ettiği şu günlerde barış gücü tartışmalarının “tamamen erken” ve “son derece uygunsuz” olduğunu söyledi.
Scholz toplantıdan ayrıldıktan sonra yaptığı açıklamada, “Bu tartışmalardan biraz da rahatsız oluyorum,” dedi.
It is a difficult situation for Europe. We welcome the talks about peace for Ukraine. But it must be a fair and sustainable peace. And: Ukraine must be part of these talks. Europe will keep on supporting Ukraine. This is what I stressed in my meetings with @ZelenskyyUa. pic.twitter.com/vqW8wd9SGJ
— Bundeskanzler Olaf Scholz (@Bundeskanzler) February 17, 2025
ABD yönetiminin, Ukrayna’nın güvenlik garantilerini Avrupa’nın üstlenmesi ve bu konuda savunma harcamalarını artırması gerektiğini sıkça dile getirdiği bir dönemde zirveye katılan İngiltere Başbakanı Keir Starmer, bu söylemin sürpriz olmadığını belirterek, Avrupa’nın kendi güvenliğine yatırım konusunda adım atması gerektiğini kaydetti.
Ukrayna güvenliğinin Avrupa kıtasının geneli için “varoluşsal bir sorun” teşkil ettiğini söyleyen Starmer, İngiltere ve Avrupalı devletlerin de savunmaya yatırım yapma ihtiyacını kabul ettiğini ifade etti.
Starmer, Rusya’yı Ukrayna’ya yeniden saldırmaktan etkili şekilde caydırmanın tek yolunun, ABD’nin “güvenlik garantisi” olduğunun altını çizdi.
Zirveye katılan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ise birliğin Ukrayna’ya destek konusunda, bugüne kadar elinden geleni yaptığını belirterek, barış masasında da Ukrayna’nın “güçlü” bir pozisyonda olması gerektiğini kaydetti.
İki lider, Ukrayna’da sağlanacak barışın ülkenin bağımsızlığı, egemenliği, toprak bütünlüğü ve güçlü güvenlik garantileriyle birlikte gelmesi gerektiğinin altını çizdi.
ABD-Rusya arasında ‘Ukraynasız’ Ukrayna diplomasisi
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, bugün Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da bir araya gelecek.
Rusya ve ABD heyetleri arasında yapılacak görüşmede, Ukrayna’daki savaşın sona ermesi ve barışın sağlanması için müzakere şartlarının ele alınması bekleniyor.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Riyad’daki müzakerelerde ABD’nin görünen yüzü olacaklar ancak belki de masadaki asıl ses, buradan yaklaşık 12 bin km uzakta, Florida, Palm Beach’teki Trump olacak.
Rubio zirve öncesi yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan’daki görüşmelerin Avrupa ve Ukrayna’yı da kapsayacak daha uzun bir süreç için sadece başlangıç olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dün akşam Riyad’da ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya geldi. Bu, üst düzey ABD diplomatının yeni görevindeki ilk ziyaretiydi. Rubio’nun Riyad gezisi, Riyad’ın bugün Ukrayna savaşı hakkında ABD-Rusya görüşmelerine ev sahipliği yapmasıyla aynı zamana denk geliyor.
Kremlin’den yapılan açıklamaya göre, dün Riyad’a gelen Rus heyete Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dış politika danışmanı Yuri Uşakov başkanlık edecek.
ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in geçen hafta telefon görüşmesi yapmasının ardından gözler ABD’li ve Rus üst düzey yetkililerin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da yapacağı toplantıya çevrildi.
Trump-Putin zirvesine hazırlığın yanı sıra Ukrayna’daki savaşı sona erdirme amacıyla da yapılacak görüşmede, Rus ve Amerikan diplomatların Moskova ve Kiev’in bir anlaşmaya varması için masaya koyacağı şartlar gündemde olacak.
Ukrayna’nın tarafsız, bağlantısız ve nükleer silahlardan arındırılmış bir statüye kavuşturulması, silahsızlandırılması, Nazilerden arındırılması, Ukrayna’daki Rusça konuşan vatandaşların hak, özgürlük ve çıkarlarının tam olarak güvenceye alınması, ilhak ettiği Kırım, Donetsk, Luhansk, Zaporijya ve Herson bölgelerinin Rusya’nın toprakları olarak tanınması, Batı’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kaldırılması Moskova’nın en temel şartları arasında bulunuyor.
Krizin çözülmesinden sonra Ukrayna ve Avrupa ile iyi komşuluk ilişkilerini kademeli olarak adım adım kurmaya başlamayı öneren Moskova, bunun ardından Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü üye ülkeleri ile Batılı ve Avrupalı devletlerle birlikte kıtadaki tüm devletlerin çıkarlarını dikkate alan bir “Avrasya güvenlik sisteminin yaratılmasını” öneriyor.
Diğer yandan Moskova, hem Rusya ile müzakere etmeyi yasaklayan bir kararname imzaladığı hem de görev süresi bittiği gerekçesiyle Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’yi barış anlaşmasına imza atacak meşru bir yetkili olarak tanımıyor.
Putin, yazdan beri savaşı sona erdirmek için müzakerelere başlamanın başlıca koşullarının işgal edilen Ukrayna topraklarının Rusya toprağı olarak tanınması, Rusya’ya uygulanan yaptırımların kaldırılması ve Ukrayna’nın NATO’ya katılma talebinin reddedilmesi olduğunu belirtti.
Çoğu Avrupa ülkesi bu talepleri kesin bir şekilde reddediyor. ABD, Rusya’nın hangi tavizleri vermek zorunda kalabileceği konusunda çok dikkatli davranıyor, ancak hem Beyaz Saray hem de Pentagon her iki taraftan da taviz beklediklerini söyledi.
Kiev’in de Moskova ile olası müzakerelerinde ülkenin toprak bütünlüğü ve egemenliğinin tam olarak sağlanmasının yanı sıra güvenlik garantileri taleplerinin ön plana çıkması bekleniyor.
Güvenlik garantileri çerçevesinde, Ukrayna’nın NATO’ya davet edilmesini ya da NATO koruması altına alınmayı bekleyen Kiev, Avrupa’dan da 100 bin kişilik bir barış gücünün ülkesine yerleştirilmesini istiyor. Bununla birlikte Ukrayna’ya nükleer silah verilmesi ve bir tür caydırıcılık paketinin sağlanması da Kiev’in şartları arasında yer alıyor.