DOSYA | Türkiye’de diller barışabilir mi?

Türkiye’de anadil hakkı ve çokdillilik tartışmaları devam ediyor. UNESCO’nun ‘Tehlike Altındaki Diller Atlası’na göre Türkiye’de 18 dil yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Zazaca da yok olma tehlikesi altında olan diller arasında yer alıyor.

DOSYA | Türkiye’de diller barışabilir mi?
DOSYA | Türkiye’de diller barışabilir mi?
Şirin Bayık
  • Yayınlanma: 20 Şubat 2025 15:36
  • Güncellenme: 20 Şubat 2025 16:48

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 1999 yılında 21 Şubat tarihini Dünya Anadili Günü ilan etti. Dünya çapında kültürel çeşitliliği ve çokdilliliği desteklemek amacıyla ilk kez 2000 yılında kutlanmaya başlanan bu gün, özellikle anadil hakkı için mücadele eden topluluklar açısından büyük bir önem taşıyor.
Kürtler için ise bu günün anlamı çok büyük. Türkiye’de yaklaşık 25 milyon Kürt bulunuyor. Kürtlerin anadili olan Kürtçe günümüzde hala bir çok engel ile karşı karşıya. MED-DER Eşbaşkanı Remzi Azizoğlu’na göre, anadil yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda kimlik ve hafızanın bir parçası: “Henüz anne karnındayken sesler duyarız, hislerimiz o seslerle oluşur, duygulanırız, korkarız; o seslerle karakterimiz şekillenir. O yüzden anadil insanlar için çok önemli.”
Anadilde eğitim hakkı 
Türkiye’de yaşayan halkların en temel sorunlarından biri de anadilde eğitim hakkı. Anayasa’nın 42. maddesi, “Türkçeden başka hiçbir dil okullarda Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez” hükmünü getiriyor.  Bu hüküm nedeniyle, Kürtler başta olmak üzere farklı halklar anadilde eğitim ve kamusal hizmetlerde anadillerini kullanma hakkı talep ediyor.
Eğitim-Sen Diyarbakır 2 No’lu Eşbaşkanı Serhat Kılıç, anadilinde eğitimin yasaklanmasının pedagojik açıdan ciddi sorunlar yarattığını belirtiyor: “Eğer demokratik, insani ve vicdani bir yaklaşım olsaydı anadilde eğitimin yasak olmaması gerekiyordu.”
Kürtçe seçmeli ders olarak okutuluyor
UNESCO’nun araştırmalarına göre ise çocukların eğitimde başarılı olabilmesi için anadilinde eğitim almaları gerekiyor. Ancak Türkiye’de Kürtçe, ancak seçmeli ders olarak okutulabiliyor. Seçmeli ders olarak sunulan bu hakkın yeterli olmadığını belirten Serhat Kılıç, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Hiçbir halkın anadili seçmeli olmamalı. Bunlar meşru, doğal haklardır. Bu bir yandan da hakarettir.”
Seçmeli ders sürecinde de çeşitli engellerin olduğunu belirten Kılıç, “Üç grup seçmeli ders var: dini eğitim dersleri, sanat ve spor dersleri, bilimsel dersler. Kürtçe, akademik olarak önemli derslerin olduğu üçüncü gruba yerleştiriliyor. Yani öğrenci, akademik derslerden vazgeçerse Kürtçeyi seçebiliyor. Bu başlı başına bir sorun” diyor.
Kamusal alanda Kürtçe yasakları 
Kurdish Monitoring adlı izleme platformunun 2024 yılı ihlal raporuna göre, Türkiye’de Kürt dili ve kültürüne yönelik en az 109 ihlal vakası tespit edildi.
Bu ihlaller arasında:
•TBMM’de Kürtçe konuşmaya yönelik yasaklar,
•Bazı belediyelerde Kürtçe tabelaların kaldırılması,
•Düğünlerde Kürtçe müzik ve halay yasağı,
•Hastanelerde Kürtçe tercüman taleplerinin reddedilmesi,
•Cezaevlerinde mahkûmların Kürtçe iletişim kurmalarının engellenmesi,
•Kültür ve sanat etkinliklerinde sansürler,
•Kürtçe basına erişim engelleri ve sansürler yer alıyor.

DEM Parti yönetimindeki belediyelerin yaya yollarındaki “pêşî peya/önce yaya” ve “hêdî/yavaş” trafik uyarılarının İçişleri Bakanlığı talimatıyla silinmişti.

Özellikle TBMM’de Kürtçe konuşmanın halen ‘bilinmeyen dil’ olarak tutanaklara geçirilmesi, Kürtçeye yönelik en çarpıcı yasaklardan biri olarak öne çıkıyor. DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş, geçen yıl 21 Şubat Dünya Anadil Günü’nde mecliste Kürtçe konuştuğu sırada sesinin kesildiğini belirtti:
“Bu çok iyi bilinsin ki, ne Kürtçe konuşmaktan ne Kürtçeyi savunmaktan ne de diğer dillerin özgürlüğünü savunmaktan vazgeçmeyeceğiz.”

DEM Parti Mardin Milletvekili Beritan Güneş, Kürtçe söylediği sözlerin Türkçe karşılığını, Meclis kürsüsünde kaldırdığı dövizlerle göstermişti.

Sağlık hizmetlerinde anadil sorunu
Kürtçeye yönelik yasak ve ihlaller yalnızca eğitim ve siyasetle sınırlı kalmıyor. Sağlık hizmetlerinde de anadil engeli, hastaların sağlık hakkına erişimini zorlaştırıyor. Diyarbakır Tabip Odası Başkanı Veysi Ülgen’e göre, anadilinde sağlık hizmeti alamamak ciddi bir sorun yaratıyor:
“Hastaneye gelen biri, doktorla kendi dilinde konuşamazsa, Latince ‘anamnez’ dediğimiz hastalık öyküsünü aktaramaz. Doktor da hastalığı doğru teşhis edemez.”

21 Şubat’ta dile gelen taleplerden biri de anadilde sağlık hizmeti oluyor

Özellikle psikolojik hastalıklar söz konusu olduğunda, anadilinde sağlık hizmeti almanın kritik bir öneme sahip olduğunu belirten Ülgen, tercüme yoluyla sağlık hizmetinin yeterli olamayacağını vurguluyor.
Kürtçenin geleceği: Kültürel mücadele ve statü sorunu
UNESCO’nun ‘Tehlike Altındaki Dünya Dilleri Atlası’na göre, Türkiye’de 18 dil ve lehçe yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Kürtçenin Kirmançki (Zazaki) lehçesi de bu diller arasında yer alıyor. Kürt tiyatrocu Ömer Şahin, Kürtçenin resmi statüye kavuşması ve eğitim dili olması gerektiğini söylüyor:
“Benim mücadelem ikili. Hem sanatımız aracılığıyla halkımızın dertlerini izleyici ile buluşturmak istiyorum, hem de bunu anadilimde yapmak istiyorum.”
Mezopotamya Dil ve Kültür Derneği (MED-DER), her yıl binlerce kişiye Kürtçe eğitimi verse de bu tür girişimler anadil hakkının çözümü için yeterli değil. MED-DER Eşbaşkanı Remzi Azizoğlu, bu sorunun çözümü için Kürtçenin resmi statü kazanması gerektiğini vurguluyor:
“Yılda 2 bin kişiye Kürtçe öğretim veriyoruz ama milyonlarca insan mağdur oluyor. Dilimiz bir statü kazanmadan, eğitim dili olmadan giderek azalıyor.”
Aile içinde Kürtçenin kullanımında düşüş
Sosyopolitik Saha Araştırmalar Merkezi’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı “Türkiye’de Türkçe Dışında Konuşulan Anadillerinin Kullanım Düzeyi ile Anadillerine İlişkin Talep ve Eğilimleri” başlıklı araştırmasına göre Kürtçe anadil kullanımında düşüş var.  Araştırma, anadilin hanelerde kullanımının istenilen düzeyde olmadığını ve özellikle kadınlar arasında kullanım oranının daha düşük olduğunu gösteriyor.  Bu durum, anadillerin korunması ve gelecek nesillere aktarılması konusunda daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğine işaret ediyor. MED-DER Eşbaşkanı Remzi Azizoğlu ise Kürtlerin anadil bilincinin güçlendirilmesi gerektiğine işaret ediyor:
“Türkiye’de Kürtlerin Kürtçe konuşma oranı gitgide azalıyor. Ailelerin çocuklarına Kürtçe öğretmesi gerekiyor. Çünkü Kürtçe, dünya dilleri arasında en zengin dillerden biri.”