• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Anlaşmanın ilk şartı ne oldu? Kuzey ve Doğu Suriye’den açıklamalar

Anlaşmanın ilk şartı ne oldu? Kuzey ve Doğu Suriye’den açıklamalar

SDG ile Suriye geçici hükümeti arasında yapılan anlaşmanın yankıları sürüyor. Suriye Demokratik Meclisi “Bu anlaşma, tüm halkların haklarına saygı duyan, halkın iradesini yansıtan bir anayasa temelinde şekillenecek demokratik ve çoğulcu bir devletin oluşmasına katkı sağlayacaktır” açıklamasını yaptı.

Anlaşmanın ilk şartı ne oldu? Kuzey ve Doğu Suriye’den açıklamalar
Anlaşmanın ilk şartı ne oldu? Kuzey ve Doğu Suriye’den açıklamalar
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 11 Mart 2025 09:49
  • Güncellenme: 11 Mart 2025 10:32

Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi ile Suriye’de geçiş hükümetinin başkanı Ahmed El-Şara arasında görüşme gerçekleştirildi. Görüşme sonrası her iki isim kameraların karşısına çıkarak, üzerinde mutabık kaldıkları hususların altına imza attı.

MA’da yer alan bilgilere göre üzerinde mutabık kılınan ve imza atılan 8 maddenin bütününde yer alan vurgular, Suriye’de yeni bir döneme işaret ediyor. Bu maddelere göre Suriye’de yaşayan hem etnik hem dini yapıların tüm hakları güvenceye ve garanti altına alındı.

Ancak bazı kesimler, bu anlaşmanın SDG’nin aleyhine olduğunu ve bölge hakları ile birlikte alınmadığına dair yorum yapması üzerine bölgede bulunan ve görüşmenin arka planına da hakim olan kaynaklar, yansıtıldığı gibi olmadığının altını önemle vurguladı.

Bir hafta önce neler oldu?

MA’ya konuşan kaynaklar bu görüşme öncesi Kuzey ve Doğu Suriye Yönetimi yetkilileri yanı sıra Mazlum Abdi, özerk yönetimin kontrol ettiği ve etmediği ancak etkileşim halinde olduğu topraklarda yaşayan Dürzi, Süryani, Ermeni, Nusayri, Alevi ve diğer halk ve inanç grupları ile bir hafta önce bir araya geldi.

Bu birlikteliklerde, bu halk ve inanç grupları, öneri, istek ve taleplerini dile getirdi. Yetkililer bunları tek tek not alarak, bir çerçeve hazırladı.

Bu toplantıların iç tartışmalarına ve sonuçlarına hakim kaynaklar, halk ve inanç gruplarının bu isteklerinin daha sonra bir mutabakat haline getirildiğini paylaştı. İşte bugünkü görüşmeye bu mutabakat ile gidildi ve halklar ile inanç gruplarının talepleri doğrultusunda mutabakat imzalandı.

‘Ortak yaşama modeli Suriye’ye yayılacak’

Antlaşmanın arka planına hakim kaynaklar, mutabakatın ne anlama geldiğine dair soruya “Kuzey ve Doğu Suriye’de oluşturulan ‘ortak yaşam modelini’ Suriye’de Dürzi, Hristiyan, Nüsayri ve Alevileri de kapsayarak, bütün Suriye’ye teşmil edilmesi anlamına gelmektedir” yanıtını verdi.

‘Katliam duracak, sorumlular cezalandırılacak’

Kaynaklar, Abdi’nin ve Kuzey ve Doğu Yönetimin halk ve inanç gruplarının talebi doğrultusunda Ahmet Şara ile sahil kentlerinde yaşanan katliamı da masaya koyduklarını paylaştı. Kaynaklar, Kuzey ve Doğu Suriye yetkililerinin “İlk şartı”nın Tartus, Lazkiye ve diğer sahil kentlerinde Alevilere yönelik katliamın durdurulmasını istediğini ve bu katliama neden olanların tespit edilmesini istediğini vurguladı.

Kaynaklar, “Mutabaktan sonra bu katliama neden olan her kim ise tespit edilecek ve yargılanacak ve cezalandırılacak. Bu kişiler kendi grubundaki kişiler de olsa yargılanacak. Şara’nın bu gün yaptığı açıklama da bunun bir sonucu ve olumlu” dedi.

İlham Ahmed’den açıklama

Bu arada Suriye Demokratik Meclisi Dış İlişkiler Dairesi Eş Başkanı İlham Ahmed, anlaşmanın, “kıyı bölgesindeki olayların ve Suriye toprakları üzerindeki tüm askeri operasyonların durdurulması” amacını taşıdığını söyledi.

İlham Ahmed, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, şunları belirtti:

“SDG güçlerimiz ile Suriye Geçiş Yönetimi arasındaki anlaşma, halkımızın kıyıda tanık olduğu acı olaylar bağlamında gerçekleşiyor ve bunları durdurmayı amaçlayan bir adımdır. Aynı şekilde, bir diğer amaç da Suriye topraklarındaki tüm askeri operasyonların durdurulmasıdır.

Bu anlaşmanın, kapsayıcı bir ulusal barışın önünü açmasını, Kürtlerin ve diğer tüm bileşenlerin siyasi sürece adil bir şekilde katılımını sağlayacak gerçek bir dönüşüm sürecine zemin hazırlamasını umut ediyoruz. Ayrıca, ülke içinde ve dışında bulunan göçmenlerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü mümkün kılacak bir ortam oluşturulmasını hedefliyoruz. Suriye’nin gücü, onun çok renkli yapısında ve genç kadınları ile erkeklerinin mücadeleci ruhunda yatmaktadır.”

‘Uluslararası toplumun desteklemesi gerekir’

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Genel Denetleme Konseyi Eşbaşkanı Ahmed Şexo ise Suriye’nin demokratik, çoğulcu, tüm bileşenlerinin haklarına saygılı bir devlet olarak inşa edilmesinin mümkün olduğunu belirterek, Suriye’nin istikrarını güçlendirme ve huzur ortamının sağlanabilmesi adına iyi bir gelecek inşa etme çabalarının, uluslararası toplum tarafından desteklemesi gerektiğini vurguladı.

Şêxo, “Özerk Yönetim, Kuzey ve Doğu Suriye’de istikrar ve gelişimin gerçekleşmesinde başlıca aktör olduğunu kanıtlamıştır. Geniş vizyonu sayesinde güvenlik ve istikrarı sağlamış, IŞİD’e karşı mücadelede de belirleyici rol oynamıştır” dedi.

Şêxo, “Özerk Yönetim her zaman, Suriye geneline ve uluslararası topluma, ülkedeki krizin çözümünün tüm taraflar arasında diyalog ile çözülebileceği mesajını vermiştir” değerlendirmesinde bulundu. Suriye’nin, tüm bileşenlerinin haklarına saygı duyan demokratik ve çoğulcu bir devlet olabileceğini belirten Şêxo, uluslararası topluma, Suriyelilerin ülkeleri için daha iyi bir gelecek inşa etme çabalarını desteklemesi için çağrı yaptı.

SDG Sözcüsü: ABD aracılık etti 

SDG Sözcüsü Ferhad Şami ise Şam ile varılan anlaşmaya ilişkin Kanal 8’e açıklamalarda bulundu. Bu anlaşmanın bir ön anlaşma olduğunu belirten Şami, “Bu anlaşmaya ABD aracılık etti. Amerikalılar bu anlaşmanın kilit taraflarından biri” dedi. Şam güvenlik güçlerinin Haseke’ye gideceği yönündeki bilgilere yönelik de açıklamalarda bulunan Şami, şunları söyledi:

“Şam güçlerinin Haseke’ye geleceği bilgisi yanlış. Şam güçleri sınıra konuşlanabilir. Oluşturulan konseyler cezaevi sorununu çözecek.” 

‘Asıl amacımız savaşı durdurmak’

IŞİD’le mücadelenin de devam edeceğini vurgulayan Şami, “IŞİD dosyası SDG’nin elinde kalmaya devam ediyor” dedi.  Tişrin ve Karakozak’taki saldırılara da dikkat çeken Şami,  “Asıl amacımız savaşı durdurmak.  Amacımız aynı zamanda Afrin, Serekaniye ve Gire Spi’de yerinden edilmiş insanları evlerine geri döndürmek ve demografik değişimi durdurmaktır” diye konuştu.

SDM: Anlaşma demokratik ve çoğulcu bir devletin oluşmasına katkı sağlayacaktır

Suriye Demokratik Meclisi de anlaşmaya ilişkin açıklama yaptı. Açıklamada, anlaşmanın başarısının tüm tarafların samimi bir değişime bağlı kalmasına ve modern, demokratik bir devletin inşası için çalışmasına bağlı olduğu vurgulandı.

‘Yeni Suriye için önemli bir adım’

Açıklamada, “Suriye’nin tarihsel açıdan kritik bir süreçten geçtiği” belirtilerek, anlaşmanın, “yeni bir Suriye’nin inşası için önemli bir adım olduğu” vurgulandı. Suriye Demokratik Meclisi’nin açıklamasında “Bu anlaşma, tüm halkların haklarına saygı duyan, halkın iradesini yansıtan bir anayasa temelinde şekillenecek demokratik ve çoğulcu bir devletin oluşmasına katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı. MSD, “Bu anlaşma, ulusal ortaklık, karşılıklı tanıma ve siyasi adalet temelinde ilerleyen bir sürecin gerekliliğini ortaya koymaktadır” dedi Açıklamada ayrıca, “Tüm Suriyeliler, herhangi bir ayrım gözetilmeksizin, siyasi sürece aktif olarak katılarak kendi geleceklerini tayin etme hakkına sahip olmalıdır. Temel özgürlükler ile eşitlik ilkelerinin korunması büyük önem taşımaktadır” ifadelerine yer verildi.

‘Suriye, laik, demokratik, çoğulcu ve adem-i merkeziyetçi bir devlet olmalıdır’

Suriye Demokratik Meclisi, bu anlaşmayı “siyasi çözüme yönelik önemli bir adım” olarak değerlendirdiğini belirterek, “Anlaşmanın başarısı, tüm tarafların değişime bağlılığına ve halkın iradesine saygı gösteren modern, demokratik bir devletin inşasına yönelik çabalarına bağlıdır” açıklamasında bulundu. SDM, “Suriye, halkının fedakarlıklarına laik, demokratik, çoğulcu ve adem-i merkeziyetçi bir devlet olmalıdır” vurgusunu yaptı.

Son olarak, SDM açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Suriye, uluslararası arenada kendi medeniyet ve insani değerlerini koruyarak güçlü bir konumda olmalıdır.”

 ‘Anlaşma, SDG için Trump’ın olası ani bir kararına karşı koruma önlemi’

Anlaşmayı Reuters’a değerlendiren Century International’dan Ortadoğu uzmanı Aron Lund, Lazkiye’de çoğunluğu Alevi sivil bin 500’ü aşkın kişinin öldürüldüğü saldırıların Ahmed Şara’yı “zayıflattığını” belirterek, “Şara’nın içeride ve ABD ile çok sıkıntısı var. Bu, onun tüm azınlıklara düşman olmadığını göstermeye yardım edebilir” ifadelerini kullandı. Lund ayrıca anlaşmayı “muğlak” diye tarif etti.

Anlaşmayı SDG açısından da değerlendiren Lund, anlaşmanın “ABD Başkanı Donald Trump’ın, Suriye’de IŞİD’e karşı koymak için on yıldır SDG’yi destekleyen ABD güçlerini aniden çekmesi riskine karşı koruma amaçlı olduğu” yorumunda bulundu. (MA/ANHA/Rudaw)