Trump iş başında, demokrasi OUT
Yıldız Önen 26 Mart 2025

Trump iş başında, demokrasi OUT

Trump’ın Amerika’da ikinci dönemi başladıktan sonra ‘dünya eskisi gibi olmayacak daha da sağa kayacak’ diyenler haklı çıkıyor. Gazze’yi Ortadoğu’nun Rivierası yapmaya çalışan, Zelenski’yi saf dışı bırakıp Ukrayna madenlerine konmaya çalışan, Avrupa’da aşırı sağcıların, faşistlerin güçlenmesini sağlayan Trump’ın Türkiye siyasetine de etkisi ortaya çıkmaya başladı.

Trump’ın birinci döneminde en sık görüştüğü devlet başkanı olan Erdoğan ile ikinci dönemde de çok yakın ilişkiler kuracağı AKP hükümeti nezdinde çoktan bekleniyordu. Yeniden seçildikten sonra Trump, Erdoğan için “Arkadaşım ve saygı duyduğum biri. Onun da bana saygı duyduğunu düşünüyorum” demişti.

Seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve CHP Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasına verilen tepkilere bakıldığında Trump ile Erdoğan ilişkisinin bu seyirde devam ettiği görülebiliyor.

İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile birlikte Avrupa’da pek çok ülkenin siyasetçileri, başbakanları, bakanları ve ana akım gazeteleri demokrasi çağrısı yaptılar, tutuklamayı otoriterleşmenin ilerlemesi olarak eleştirdiler.

Avrupa Komisyonu, İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından yaptığı açıklamada Türkiye’yi hem Avrupa Konseyi üyesi hem de AB aday ülkesi olarak “demokratik değerlere sahip çıkmaya” çağırdı. Avrupa Komisyon sözcüsü Guillaume Mercier, “Belediye Başkanı İmamoğlu ve protestocuların tutuklanması, Türkiye’nin köklü demokratik geleneklerine bağlılığına ilişkin soruları gündeme getiriyor” ifadesini kullandı.

Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dario Nardella, İmamoğlu gözaltında iken Avrupa’da Paris’ten Amsterdam’a, Barselona’dan Milan’a onlarca kentin belediye başkanlarının “İmamoğlu’nun yanındayız, Türkiye’de demokrasinin yanındayız” dediği bir video mesaj paylaştı.

Amerikan gazetesi New York Times: “Erdoğan, en güçlü rakibini saf dışı mı bırakıyor? İmamoğlu’nun tutuklanması, Türkiye siyasetinde büyük bir kırılma yarattı. İstanbul Belediye Başkanı’nın hapiste olması, ülkedeki demokrasi tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Seçimlere gölge mi düşüyor?” diye başlık attı.

İngiltere haber ajansı BBC, haberi verirken siyasi deprem kavramını kullandı: “Türkiye’de siyasi deprem! Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en büyük rakibi Ekrem İmamoğlu hapse atıldı, ülke genelinde protestolar patlak verdi. İstanbul ve diğer büyük şehirlerde sokaklar dolup taşarken, polis sert müdahalede bulundu. Türkiye büyük bir krizle karşı karşıya!”

Amerika ise resmen yukarı bakıp ıslık çaldı. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bruce, 19 Mart’taki basın brifinginde İmamoğlu ile ilgili sorulan soruya verdiği yanıtta “Türkiye’yi insan haklarına saygı duymaya, kendi iç meselelerini uygun şekilde yönetmeye” teşvik ettiklerini ancak “başka ülkelerin iç karar alma süreçleri hakkında yorum yapmayacaklarını”söyledi. Bir gün sonra tepkiler karşısında yakından takip ediyoruz diye bir konuşma daha yaptı ama tutuklamadan bu yana bir açıklama yapılmadı.

Trump-Erdoğan telefon görüşmesi çok verimli geçti!

Geçen hafta İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından sadece 3 gün önce 16 Mart’ta Trump-Erdoğan telefon görüşmesi oldu. Gözaltıların bu görüşmeden üç gün sonra olması ve Amerika’nın ne gözaltılarına ne tutuklamalara doğru dürüst cevap vermemesi bu görüşmede Trump ve Erdoğan arasında beklenen yakınlaşmanın gerçekleştiğinin işareti olarak görülüyor.

Trump’ın ekibindeki İsrail ve Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff’un İmamoğlu’nun gözaltından sadece iki gün sonra söyledikleri herkesi şaşırttı. Witkoff “Başkan, birkaç gün önce Erdoğan ile harika bir görüşme yaptı. Ben bu konuşmayı gerçekten dönüşüme sebep olacak bir konuşmaydı diye tanımlardım” dedi. Dünya basını gözaltılar, baskılar, demokrasi yazarken Trump-Erdoğan görüşmesine yeterince yer vermemelerini eleştiren Witkoff, Amerika dış ilişkilerinde oldukça önemli bir figür. Hem Hamas ve İsrail’le yürütülen müzakerelerde hem de Ukrayna’daki ateşkes görüşmelerinde Beyaz Saray’ın temsilcisi.

Trump yönetimindeki Amerika, Ortadoğu’da taşları İsrail’in arkasında yeniden diziyor. Biden döneminde Amerika’yı İsrail konusunda sert bir şekilde eleştiren Erdoğan, Trump döneminde, İsrail’in ikinci katliam dalgasını başlatmasına hiç sesini çıkarmıyor.

Özgür Özel bunu 18 Mart’ta yaptığı konuşmada dile getirdi: “Evvelsi gün bir telefon görüşmesi gerçekleşti, nihayet Trump ile telefonda görüştü. Hepimiz bekliyoruz ki İsrail’e karşı sert bir dil, Filistin’i sahiplenen bir duruş ve Trump’a bir meydan okuyuş. Bizimkilerin açıklaması… Bir kelime Filistin’in F’si yok, İsrail’in İ’si yok. Barış yok, ateşkes yok. 1967 sınırları yok, bağımsız Filistin yok.”

Trump’ın yakın arkadaşı İsrail yanlısı milyarder emlakçı Witkoff, bu yüzden bu görüşmeden memnun. On binlerce Filistinlinin katili Netanyahu ile bu kadar samimi iken Erdoğan’ın demokrasi için eleştirilmesini istemiyor.

Türkiye İsrail ile birlikte Amerika’nın ileri karakolu oluyor

İmamoğlu’nun tutuklanması, Erdoğan’ın AB stratejilerinden geri adım atmasına, Türkiye’yi her zaman olduğu gibi Amerikan’ın Ortadoğu’daki bir ileri karakolu (İsrail ile birlikte) olmaya itiyor.

AB ile ilişkiler bir seviyede tabi ki devam edecek. Gümrük Birliği devam edecek, askeri sanayileri için partnerlik yapacak, göçmenleri tutmak için yardımlar alınacak ama tam üyelik için 2000’lerde atılan demokrasi adımlarının tamamımdan vazgeçilmiş durumda.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, tutuklama haberinden sonra “Türkiye’nin AB üyeliğini sürdürme taahhüdünün içi, İmamoğlu ve diğerlerine karşı yapılan eylemler ışığında giderek daha da boşalıyor” dedi.

Hâlbuki Suriye ve Ukrayna’daki gelişmeler, Amerika’nın AB’yi bile rahatsız eden aşırı İsrail destekçiliği, Avrupa’ya gümrük vergisi uygulama politikaları, Türkiye için AB’ye yaklaşma konusunda bir fırsat penceresi açabilirdi. Bu pencere İmamoğlu’nun tutuklanması ile açılmadan kapanmış oldu.

Erdoğan yönetimi, dış politikada Trump’ın liderliğinden memnun görünüyor. Sadece İsrail politikasında değil Rusya politikasında da Trump’a destek veriliyor. Amerika-Rusya yakınlaşmasından memnun, Ukrayna görüşmelerine ev sahipliği yapmaya çalışıyor. Suriye’de yeni hükümet ve Ahmed Şara ile ilişkilerini Amerika’nın hizmetine sunuyor. İsrail ve Amerika’nın ısrarı ile Şam’ın Suriye Demokratik Güçleri ile anlaşmasına ses çıkarmadı. Trump Ocak ayında Erdoğan ile arkadaş olduğunu söylediği konuşmada, Erdoğan’dan Kürtler’in peşinden gitmemesini istediğini ve onun da bu ricayı yerine getirdiğini söylemişti. İlişkilerde kimin egemen olduğu bu cümleden bile anlaşılabiliyor.

Tabi bütün bu hamlelerin altında Erdoğan’ın kendi iktidarının olabildiğince uzun olmasını sağlamaya çalışması yatıyor. Bu konuda kendisine en büyük desteği sağlayacak olan kişi Trump. Amerika’da anti demokratik pek çok uygulamaya imza atan Trump, Erdoğan’ın Türkiye’deki anti demokratik uygulamalarına sessiz kalacaktır.

Washington merkezli Orta Doğu Enstitüsü’nde analist olan Gönül Tol Guardian’a verdiği röportajda şöyle diyor: “ABD Başkanı Türkiye’de demokrasinin altını oyuyor, yani ABD kendi içine bakıyor. Diğer yabancı otokratların kendi halklarına ne yaptığını umursamıyor. Bunlar, otokratların istedikleri her şeyi yapabileceklerini düşündükleri küresel bir iklimi gerçekten etkiliyor.”

Amerika’nın desteğinin aksine, AB’nin İmamoğlu’nun tutuklanması ile ilgili dile getirdiği kaygılar önemli.  Guardian gazetesinin 23 Mart’ta yazdığı gibi protestolar otoriterleşmeye karşı tepkiye dönüştü: “Türkiye’de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile ilgili protestolar, ‘demokrasi mücadelesine’ dönüşüyor. Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna duyulan öfke Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a muhalefetin mihenk taşı oldu.”

Bugün dünyada ve Türkiye’de sokakları, alanları dolduran yüz binlerin anlattığı, ama Erdoğan ve Trump’ın anlamak istemediği şu: dünya değişiyor ve insanlar özellikle gençler demokrasi, refah, özgürlük ve barış istiyorlar.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.