Geçirdiği kalp kapakçığı ameliyatı sonrası bir süredir evinde dinlenen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, gündemdeki gelişmeleri Türkgün gazetesine değerlendirdi. Yeni süreçten rahatsızlık duyanların devrede olduğunu kaydeden Bahçeli, “O sebeple barış ve huzurun inşasında herkese sorumluluk düşmekte. Bu kapsamda geciktirmemek ve sahip çıkmak öncelikli mesele” ifadelerini kullandı.
Bahçeli yaptığı açıklamada, “Türkiye, milli birliğin tahkim olduğu, barış ve huzurun kalıcılaşacağı bir döneme girdi. Ülkede yeni bir siyasi ve toplumsal hayat oluşmakta. Herkesi Türkiye’nin kutlu geleceğini birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi.
1 Ekim 2024’te Devlet Bahçeli’nin Meclis’teki ‘tokalaşma diplomasisiyle’ fiilen başlayan, Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki Barış Demokratik Toplum Çağrısıyla farklı bir aşamaya evrilen süreci “yeni bir toplumsal hayat ve yeni bir Türkiye için tarihi çağrı” olarak niteleyen Bahçeli, “Terörsüz Türkiye sürecinde tüm vatandaşlarımızı ‘Her şeyden önce Türkiye’ ve ‘Herkes eşittir Türkiye’ anlayışı ile millî birlik ve kardeşlikte buluşmaya, Türkiye’nin kutlu geleceğini hep birlikte inşa etmeye çağırıyoruz” dedi.
Büyük değişimlerin fırsatlarla birlikte riskleri de içerdiğini dile getiren Bahçeli, “Bu nedenle birçok dinamik dikkatli yönetilmeli. Öncelikle İmralı’nın çağrısında yer aldığı üzere silahlar bırakılmalı, süratle kongreyi toplayıp PKK’nın tüm bileşenleriyle tasfiye edilme kararı hayata geçirilmelidir. Kapsamlı reformlarla milli birliğimiz daha da güçlendirilmeli, adalet ve eşitlik esas olmalıdır” diye konuştu.
Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’taki Barış ve Demokratik Toplum Çağrısına atıfta bulunan Devlet Bahçeli, ” ‘Kültüralist politikalar dahil hiçbir talep söz konusu değildir’ söylemi çerçevesinde devletin atacağı adımlar etnik değil insani düzlemde ve herkese göre olmalıdır.” dedi.
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“Tüm partilerin bir Türkiye Partisi olarak siyaset yapması Türk toplumunun tüm unsurlarıyla kaynaşması için de oldukça önemlidir.
Demokratik standartları yükseltmek, temel insan hak ve hürriyetlerini teminat altına almaktır.
Uzlaşma kültürünü geliştirerek toplumsal dayanışmayı güçlendirmek ve kardeşliği pekiştirmektir.
Hukukun üstünlüğünü ve adaleti her alanda hâkim kılmak, güçlünün değil haklının yanında olan adil bir sistem oluşturmaktır.
Bu kapsamda; devletimizin kuruluş ilkelerini, Cumhuriyetin temel niteliklerini koruyan, çatısının başkanlık sisteminin ana ilkelerince örüldüğü, milli ve katılımcı, kapsayıcı demokratik yeni bir anayasa ile darbe kalıntıları tamamen temizlenebilecektir.
Siyasi partiler ve seçim kanunlarında siyaset alanını genişletecek, katılımı artıracak, parti içi demokrasiyi güçlendirecek, parti üyeliğini sağlam teminatlara bağlayacak, siyasette etik ve ilkeyi hâkim kılacak değişiklikler hayata geçirilebilecektir.
Toplumsal temsili her alanda yaygınlaştıracak, yasama yürütme ilişkisini güçlendirecek, denge ve denetimi daha da etkinleştirecek düzenlemeler yapılabilecektir.
Önemli olan toplumun her kesiminin, milletimizin her ferdinin kendisini içinde bulacağına inandığı bir yapı inşa etmektir.
Türk milletinin her ferdinin kendisini ifade edebileceği, ayrıştırmak yerine birleşmeyi, dağılmak yerine toplanmayı, kavga yerine barış ve huzuru arayacağı, hep birlikte Türkiye anlayışıyla geleceğin güçlü Türkiye’sinin inşasına odaklanacağı bir zeminde buluşmaktır.
TBMM İçtüzüğünde yasama kalitesini artıracak, yasa yapımında katılımcılığı sağlayacak, etkin işleyen bir yasama faaliyetine imkan veren değişiklikler hayata geçirilebilecektir.
Sağlam teminatlara bağlanmış bir yargı bağımsızlığı demokratik rejim için hayati önemdedir. Bu kapsamda insan odaklı hizmet, hak ve özgürlüklerin daha etkin korunması, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının geliştirilmesi, hukuk güvenliğinin güçlendirilmesi, adalete erişimin kolaylaştırılması, makul sürede yargılanma hakkının gözetilmesi ve yargıya güvenin arttırılmasını sağlayacak adımlar süreklilik içinde atılabilecektir.
Demokratikleşmeye dönük adımlara, milletimizi çağdaş medeniyetler seviyesine ulaştırma gayesi olarak bakılarak, etnik değil insani düzlemde ve herkese göre olmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi siyaseti, milletin huzur ve refahının teminine yönelik politikaların geliştirilmesinin yolu olarak görmektedir.
Bu anlayış, Türk milletinin tarih ve kültür potasında erittiği değerler bütününü esas alan kapsayıcı, kucaklayıcı ve uzlaşmacı tavrımızın yansımasıdır.”