İstanbul Barosu, son bir ayda İstanbul’da yaşanan gözaltılar, tutuklamalar ve bunlara eşlik eden güvenlik müdahaleleriyle ilgili kapsamlı bir hak ihlali raporu hazırlayarak kamuoyuyla paylaştı.
İstanbul Barosu son bir ayda yaşanan hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporda, 19 Mart günü Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı sürecinden başlayarak yaşanan tutuklamalarda anayasal koşulların gerçekleşmediğini belirtti. İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu, “Bütün tutuklamalar anayasa dışıdır” dedi.
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, raporu sunarken Anayasa’nın “Suçluluğu mahkeme kararıyla saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” ilkesini vurguladı.
İstanbul Barosu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen basın toplantısında, Baro bünyesindeki Avukat Hakları Merkezi Başkanı Mustafa Rüzgar, Çocuk Hakları Merkezi Kardelen Ateşçi, Kadın Hakları Merkezi Özlem Özhan ve İnsan Hakları Merkezi Başkanı Tora Pekin tarafından hazırlanan dört ayrı rapor kamuoyuna sunuldu.
Basın toplantısında konuşan Baro Başkanı Kaboğlu, anayasanın temel haklar bakımından sunduğu güvencelere dikkat çekerek, İstanbul’da yaşanan olayların bu güvencelerin sistematik biçimde ihlal edilmesi anlamına geldiğini söyledi. “Savaş hukukunda dahi ihlal edilmesi mümkün olmayan hakların çiğnendiğine tanıklık ediyoruz” diyen Kaboğlu, güvenlik güçlerinin cadde ve meydanlardaki sert müdahalelerine, adliye süreçlerinde yaşanan hak ihlallerine ve cezaevine kadar uzanan ağır hukuk dışı uygulamalara dair somut örneklerle değerlendirmelerde bulundu.
Kaboğlu, Gazze’ye destek gösterisi sırasında yaşanan polis ablukasını örnek gösterdi ve “Laiklik karşıtı gösteriye izin verilirken, bir halkın yaşam hakkını savunan göstericilere engel olundu” dedi.
Ayrıca Kaboğlu, Beyoğlu’nun tümüyle ulaşıma kapatıldığını, acil hastaların bile hastaneye erişiminin engellendiğini anlattı.
Kaboğlu, “Adil yargılanma hakkının daha baştan ihlal edildiğini gördük” ifadesini kullandı.
Konuşmasında özellikle Anayasa’nın 15. ve 19. maddeleri üzerinden değerlendirme yapan Prof. Dr. Kaboğlu, savaş ve olağanüstü hallerde bile sınırlanamayacak temel hakların çiğnendiğini vurguladı ve “Yaşam hakkı, düşünceyi açıklama hakkı, masumiyet karinesi, geriye yürümezlik ilkesi gibi anayasanın çekirdeğini oluşturan haklar bugün İstanbul’da açıkça ihlal ediliyor” dedi.
İstanbul’un son bir ayda yaşadığı hak ihlallerinin yalnızca bireysel vakalar değil, sistematik bir hukuk dışılaşmanın parçası olduğunu belirten Kaboğlu, “Vatandan Çağlayan’a, Çağlayan’dan Metris’e, oradan Silivri’ye uzanan bir ihlal zinciriyle karşı karşıyayız. Bu zincirin halkaları kolluk kuvvetleri, adliye ve cezaevi olarak sıralanıyor” diye konuştu.
Raporlarda öne çıkanlar
Toplantının ardından İstanbul Barosu’nun dört merkezi tarafından hazırlanan kapsamlı raporlar sunuldu. Raporların bazı başlıklarından öne çıkan bulgular şöyle:
Kadın Hakları Merkezi’nin 47 kadınla yaptığı görüşmeye dayanan raporda:
- Gözaltındaki kadınların büyük çoğunluğunun ters kelepçeyle yere yatırıldığı, saçlarından sürüklendiği ve araçlarda dahi darp edildiği belirtildi.
- Bazı kadınların maruz kaldığı şiddet doktor kontrolüne yansıtılamadı, bu nedenle resmi kayıt altına alınamadı.
- Çıplak arama ve cinsel taciz ifadeleri öne çıktı. Bazı kadınların fotoğrafları eskort sitelerinde yayımlandı.
- Kadınlara ped, iç çamaşırı, sabun gibi temel hijyen malzemeleri sağlanmadı; regl dönemindeki ihtiyaçlar görmezden gelindi.
- Cezaevinde de hijyen, sağlık ve psikolojik destek alanlarında ciddi ihlallerin sürdüğü vurgulandı.
Çocuk Hakları Merkezi’nin 22–28 Mart arasında gözaltına alınan 26 çocukla ilgili raporda:
- 20 çocuğun kelepçelendiği, 12’sinin fiziksel şiddet gördüğü kaydedildi.
- Bazı çocuklara gözaltı sırasında doğrudan yüzlerine biber gazı sıkıldı.
- 12 saate varan araç içinde bekletme, gıda ve suya erişim eksikliği yaşandı.
- Çocuklar yetişkinlerle bekletildi.
- Çocukların çoğu ikmalen serbest bırakılmadı, adliyeye sevk edildi.
- Adli kontrol kararıyla serbest bırakılan çocuklar hakkında gözaltının “son çare” olmadığı, ilk seçenek olarak uygulandığı vurgulandı.
- Avukatlar, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne fiziki olarak erişemediklerini, geniş güvenlik bariyerleriyle engellendiklerini ve müvekkillerinin nerede tutulduğuna dair bilgi verilmediğini aktardı.
- Müdafiye haber verilmeden müvekkillerin Gayrettepe ve Esenler kolluk birimlerine sevk edildiği, bu ihlallerin Kriz Merkezi aracılığıyla sistematik biçimde kayıt altına alındığı açıklandı.
İnsan Hakları raporuna göre:
Yurttaşlar ters kelepçeyle yere yatırıldı, copla darp edildi, plastik mermi, tazyikli su ve biber gazıyla hedef alındı. Adliyeye çıkan yollar kapatılarak gösteri hakkı fiilen engellendi. Gözaltında polis varlığında muayene yapıldığı, bunun İstanbul Protokolü’ne aykırı olduğu belirtildi. Bazı şüphelilerin avukatsız ifadeleri alındı.