CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin seçilmiş Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından İstanbul Valiliği’nin yasaklama kararına rağmen Saraçhane’deki protesto gösterilerine katıldıkları gerekçesiyle 93 kişi hakkında “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” suçlamasıyla açılan davaların duruşmaları, bugün Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde farklı mahkemelerde görüldü. 33 tutuksuz sanığın yargılandığı 50’nci Asliye Ceza Mahkemesi duruşmayı 17 Ekim’e, aralarında gazeteciler Ömer Akgün, Nisa Sude Demirel ve Elif Bayburt’un da bulunduğu ve 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 30 sanıklı davanın duruşması 10 Ekim’e, 36 sanıklı ve 74’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşması ise 15 Eylül’e ertelendi.
Üniversite öğrencileri, duruşma öncesi İstanbul Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı.
Öğrenciler, “Gözaltılar, tutuklamalar, baskılar bizi yıldıramaz”, “Direne direne kazanacağız”, ” Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganı attı.
Açıklamada, “Bizler hep birlikte omuz omuza nasıl mücadele ettiysek, bunun bir devamı olarak gördüğümüz dava süreçlerinde de hep birlikte olacağız. Haklarımıza, özgürlüğümüze, geleceğimize nasıl hep birlikte sahip çıktıysak, hakları gasp edilen arkadaşlarımıza da hep birlikte sahip çıkacağız” denildi.
‘Saraçhane eylemine katılmayı demokratik bir hak olarak görüyorum’
Sanıklardan Ali Haydar Saygılı, “Saraçhane eylemine katıldığımı kabul ediyorum çünkü demokratik bir hak olarak görüyorum, hatta valiliğin yasaklama kararını bile bilmiyordum. O eylemde herhangi bir sorun ya da çatışma da olmadı. Eyleme katılmanın bir suç olarak gösterilmemesi lazım. Sosyal medyada da buradaki eylemlerin yasak olmadığıyla ilgili paylaşım yapılıyordu. Böylesi bir mesele için sabahın köründe evlerimiz basıldı. Gözaltında nezaretlerde tutulduk resmen bir şiddet ve devlet zulmü yaşadık.” dedi.
‘Sakın ölme daha çok döveceğim’
Bir genç yaşadıklarını, “Polis gözaltına aldıktan sonra ‘öldün mü, sakın ölme daha çok döveceğim dedi. Başka bir polis ‘sizin gibi okumuşları daha çok döveceğiz’ dedi. 3 aydır istanbul’dayım. Sınavlarıma, derslerime giremedim.” sözleriyle anlatırken, taşıdığı motosiklet kaskı sorulan bir sanık, “Çalınmasın diye yanıma almıştım. Hiçbir şey yapmadığım halde tekme, tokat gözaltına alındım. Surların orada yere yatırıldım, ters kelepçe yaptılar. Bir polis botla 5-6 defa kafama vurdu. Başım 1 hafta ağrıdı. Cezaevinde dahi devam etti. Polise hiçbir mukavemette bulunmadım. herhangi bir şekilde su şişesi, taş vs atmadım” diye konuştu.
‘Kargaşa çıkınca olay yerinden uzaklaşmaya çalıştık’
Kronik bronşit hastası olduğunu belirten bir başka genç ise “Gaz değil polenle bile rahatsızlığım tetiklenebiliyor. Boynumdaki fularla kapattım ağzımı. Deodorant kokusu bile tetikleyebiliyor” derken, bir başkası “Saraçhane’deydik, sonra kargaşa çıkınca olay yerinden uzaklaşmaya çalıştık. Hatta bir polise sorduk. Polis ‘gelin size göstereceğim’ dedi. Sonra gözaltına alındık ve bir ay tutuklu kaldık. Ben eylemci olsam kaçardım, polisin yanına gitmezdim. Maskeyi gazdan dolayı biri verdi. 10 dakika bile takmadım. Gözaltına alınırken maske bile yoktu. Suçsuz yere cezaevinde yattık, kimseye bir şey yapmadık.” sözleriyle savunma yaptı.
Duruşmalar farklı tarihlere ertelendi
33 tutuksuz sanığın yargılandığı 50’nci Asliye Ceza Mahkemesi, savunması alınan sanıkların adli kontrol tedbirlerinin kaldırılmasına, 26 Mart 2025 tarihli yakalama tutanağında imzası olan üç polisin tanık olarak dinlenilmesi için görev yaptıkları emniyete müzekkere yazılmasına ve İstanbul Valiliği’ne de müzekkere yazılarak yasaklama kararının hangi vasıtalarla ilan edildiği konusunda mahkemeye bilgi verilmesinin istenilmesine karar verdi. Dosyada yer alan kamera görüntülerine ilişkin CD’nin bilirkişiye gönderilerek görüntülerin detaylı analiz edilmesini isteyen mahkeme, polisin alanda bulunan kişilere dağılmaları yönünde ihtarda bulunup bulunmadığını ve dağılmaları için zor kullanıp kullanılmadığının da analiz edilmesinin istenilmesine karar vererek duruşmayı 17 Ekim’e erteledi.
Aralarında gazeteciler Ömer Akgün, Nisa Sude Demirel ve Elif Bayburt’un da bulunduğu 30 sanıklı ikinci Saraçhane davasında da gençler ve gazeteciler, “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşe silahsız olarak katılmak ve ihtara rağmen dağılmamak” suçlamasıyla yargılandı.14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın duruşmasında söz alan gazeteci Elif Bayburt, “Ben gazeteciyim. Etkin Haber Ajansı muhabiriyim. Gençlerin haklı ve meşru eylemlerini tarihsel sorumluluk olarak takip ettim. Elimde fotoğraf makinem ve boynumda basın kartım vardı.” dedi.
İki kişi hakkında yurt dışına çıkış yasağı ve her hafta cuma günü imza atma şeklinde adli kontrol tedbirlerinin uygulanmasına, kamera görüntülerinin incelenerek tespit yapılması için dosyanın bilirkişiye gönderilmesine de karar veren mahkeme, iddianameye konu eylemlere ilişkin tüm kamera görüntülerinin temin edilerek gönderilmesi için ilgili birime müzekkere yazılmasını da isteyerek duruşmayı 10 Ekim’e erteledi.
Saraçhane eylemlerine katıldıkları iddiasıyla haklarında dava açılan 36 gencin ilk duruşması ise 74’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma sanık savunmaları ve avukatların beyanlarının ardından 15 Eylül tarihine ertelendi.