• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri kayıplarının akıbetini sordu

Kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri kayıplarının akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri, 33 yıl önce gözaltına alınarak kaybedilen Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetini sorarak, faillerinin yargılanması için etkin soruşturma yürütülmesini talep etti.

Kayıp yakınları ve Cumartesi Anneleri kayıplarının akıbetini sordu
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 3 Mayıs 2025 13:46
  • Güncellenme: 3 Mayıs 2025 14:34

Cumartesi Anneleri / Cumartesi İnsanları gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle eylemlerinin 1049’uncu haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. Karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, eylemlerinin bu haftasında 33 yıl önce İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün akıbetini sordu. Aileleri 33 yıldır çocuklarının akıbetini soruyor.

Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Anayasa Mahkemesi (AYM), kararlarında mekân seçme özgürlüğünün kategorik olarak yasaklanmasını, anayasal haklar açısından kabul edilemez olduğunu belirtti. Eren Keskin, “Yüksek Mahkeme, Cumartesi Anneleri açısından Galatasaray Meydanı’nın ve 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nın göstericilere yasaklanmasının, toplanma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmiştir. Buradan, herkesin gösteri yapma hakkını güvence altına almakla yükümlü olan iktidara sesleniyoruz: Barışçıl eylemlere yönelik yasaklamalarınızın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Bu yasaklar, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır” dedi.

Gözaltında kaybedildi

Bu haftaki eylemde 33 yıl önce İstanbul’da gözaltına alınarak kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü anmak için bir araya geldiklerini aktaran Eren Keskin, “Hüsamettin Yaman (22) İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Pankart taşımak suçlamasıyla tutuklanmış, yaklaşık 15 gün cezaevinde kaldıktan sonra 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye edilmişti. 21 yaşındaki Mehmet Soner Gül, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi ve aynı zamanda Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkencelere maruz kaldı ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre, 10 Mart 1991 tarihinde Malatya’da yakalanan bir kişinin sorgusunda adının geçmesi nedeniyle aranmaktaydı” diye belirtti.

‘Yetkililer gözaltı iddialarını reddetti’

Eren Keskin, Yaman’ın 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evinden çıktığını ve 4 Mayıs’ta bir kişinin Yaman’ın ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyerinden arayarak, “Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Hemen emniyete başvurun. Yaman ve Gül aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü de girişimlerde bulundu. Ancak yetkililer, gözaltı iddialarını reddetti. Yaman Ailesi, girişimlerini sürdürdü ve iki yıl boyunca polis takibinde tutuldu” diye belirtti.

‘Çarkın’ın itiraflarına rağmen dosyada ilerleme olmadı’

19 Aralık 2011 tarihinde, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itiraflarının kamuoyuna yansıması üzerine Çarkın, Yaman ve Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorgulayıp infaz ettiklerini anlattığını belirten Eren Keskin ”Onların son sözlerinin ‘İnsanlık onuru işkenceyi yenecek’ oldu. Bu itirafların ardından Yaman Ailesi yeniden suç duyurusunda bulunarak dosyanın tekrar açılmasını talep etti. Ancak Ayhan Çarkın’ın açık beyanlarına rağmen, dosyada bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmedi” ifadelerini kullandı.

‘Etkin soruşturma yürütülsün’

Bir kez daha kamu adına görev yapan savcıları, Yaman ve Gül’ün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmaya çağıran Eren Keskin, “Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normlarına göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

Kayıp yakınları Diyarbakır, Batman ve Hakkâri’de adalet talep etti

İnsan Hakları Derneği (İHD) ile kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” şiarıyla Diyarbakır, Batman ve Hakkâri’de düzenledikleri oturma eylemlerinde gözaltında kaybedilen yakınları için adalet talebinde bulundu.

Diyarbakır

İHD Diyarbakır Şubesi öncülüğünde 847’nci haftasında sürdürülen oturma eylemi, Yenişehir ilçesindeki Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi. Bu hafta 1995 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Derxust köyünde gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ömer Söğüt’ün hikâyesi anlatıldı.

İnsan hakları aktivisti Fırat Mercan, Söğüt’ün 20 Mayıs 1995’te bağda çalışırken askerler tarafından alıkonulduğunu ve o günden sonra bir daha dönmediğini belirtti. Eşi Meyase Söğüt’ün yıllarca kendi imkânlarıyla arama yaptığını, jandarma karakolunda darp edildiğini ve savcılığa ancak üçüncü dilekçesiyle başvurabildiğini aktardı.

Batman

Batman’da 683’üncü haftasında gerçekleştirilen eylemde, Gülistan Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen kayıp yakınları, 1994 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde askerler tarafından gözaltına alınıp kaybedilen Ahmet Tekin’in akıbetini sordu.

İHD Batman Şube Yöneticisi Hüseyin Elçi, Tekin’in Sarnığ köyü yakınlarında yol kontrolü yapan askerlerce minibüsten indirilip gözaltına alındığını aktardı. Tekin’in kardeşi Bedri Tekin ise ağabeyinin Lice Jandarma Komutanlığı’nda gözleri bağlı şekilde görüldüğünü, annesinin de askerlerin arasında oğlunu teşhis ettiğini belirtti. Ancak tüm girişimlere rağmen Tekin’den bir daha haber alınamadı.

Hakkâri

Hakkâri’de 173’üncü haftasına giren eylem, Yüksekova ilçesindeki Sanat Sokağı’nda gerçekleştirildi. Eylemde, 2 Mayıs 2019’da Hirmîn köyünde koyun otlatırken askeri alandan açılan ateş sonucu yaşamını yitiren Sertip Şen’in davasında uygulanan cezasızlık politikası protesto edildi.

İHD Hakkâri Şube Eşbaşkanı Sibel Çapraz, soruşturmanın yüzeysel yürütüldüğünü, şüpheli uzman çavuş Murat Toprak’ın savunmasında “teröre müzahir bölge” gerekçesini öne sürdüğünü ancak tutuklanmadığını belirtti.

Şen ailesinin avukatı Ramazan Kurt ise “Bir Kürt’ü katletmenin cezası 2 yıl bile değil” diyerek, adalet çağrısında bulundu ve kamuoyunu davayı sahiplenmeye davet etti.

Tüm kentlerdeki eylemler oturma eylemiyle sona erdi.

(MA)