• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak röportajlarına tepki: Milleti tahrik ediyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak röportajlarına tepki: Milleti tahrik ediyorlar

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’deki basın özgürlüğüne dair ‘Türkiye bugün 2002 Türkiye’sine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest medya ekosistemine sahip’ diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak röportajlarına tepki: Milleti tahrik ediyorlar
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan sokak röportajlarına tepki: Milleti tahrik ediyorlar
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 6 Mayıs 2025 16:27
  • Güncellenme: 6 Mayıs 2025 16:37

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 10’uncu Anadolu Medya Ödülleri programında konuştu. Sokak röportajlarına tepki gösteren Erdoğan, “Halkın nabzı ölçülmek, hissiyatına tercüman olmak yerine gerek provokatif sorularla gerekse sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor” diye konuştu.

“Eline bir mikrofon, bir de kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde şahit olduğumuz üzere bu şahıslar özellikle sokak röportajı adı altında sokaklarda adeta terör estirmektedir. Öyle ki mikrofonu kapan millete hakaret etme cüretini kendinde buluyor. ” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de basın özgürlüğüne dair de “Türkiye bugün 2002 Türkiye’sine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest medya ekosistemine sahip” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, törendeki konuşmasında, program dolayısıyla Türkiye Basın Federasyonu’na teşekkür etti. Ödül alacak basın mensuplarını ve basın kuruluşlarını ayrı ayrı tebrik eden Erdoğan, şunları kaydetti:

‘Gurur kaynağımız Anadolu medyası’ 

“Özgür, sorumlu ve milli basın insanımızın doğru bilgilendirilmesinin yanı sıra milli iradenin de en önemli destekçilerinden birisidir. Bu toplantıları sadece marifet sahiplerini taltif ettiğimiz bir ödül töreni olarak görmüyoruz. Yalan ve dezenformasyonun etrafı kuşattığı dönemde, hak ve hakikate gönül vermiş medya mensuplarıyla kucaklaşma olarak görüyoruz.

Yarım asırdır milletin huzurunda olan siyasetçiyim. 81 vilayetimizi pek çok kez karış karış gezdim. Toplumun bütün kesimleriyle bir araya geldim. Sadece Ankara ve İstanbul’da değil, canını dişine takarak basın emekçisi arkadaşlarımız var. Hakkın, adaletin neferi olarak gördüğüm bu kardeşlerimizin ne denli zor şartlar altında görev yaptığının farkındayım. Mahalli medyalarımız yerel derebeyleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor.

Gurur kaynağımız olan Anadolu medyası, adını taşıdığı Anadolu kadar bu topraklara aittir, vazgeçilmez bir parçasıdır. Yazılı ve görsel medyanın kılcal damarlarında olan sizlerin varlığı değerli hale gelmiştir. Güç birliği yapan siz kardeşlerimiz halka ve halkın gündemine daha yakın bir konumda yer alıyorsunuz.

Anadolu medyasının varlığı ve hayatta kalması bizim çok önem verdiğimiz bir konu. Anadolu’nun vicdanını temsil eden sizlerle aynı havayı solumaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum.”

‘Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik’ 

“Toplam 320 mahalli ve bölgesel radyo, televizyon ve gazeteyi bir araya getirerek önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Anadolu medyası varsa milletin sesi vardır. Anadolu medyasının sesi gür çıktığı müddetçe demokrasimiz de serpilecektir.

Bütün bunları meselelerin uzağında bir isim olarak söylemiyorum. Defalarca medyanın gadrine uğramış, itibar suikastına maruz kalmış bir kardeşiniz olarak dillendiriyorum. Manşetlerle çarpışa çarpışa geldik. Türkiye’nin nerede nereye geldiğini sizler de göreceksiniz.

28 Şubat dönemindeki korkunç medya atmosferini hiçbirimiz hatırlamak istemiyoruz. Doğrudan hükümete ayar verildiği, imam hatip okulları önünde sözde gazetecilerin nöbet tuttuğu, köşe yazarlarını jurnalcilik yaptığı o utanç verici günleri artık geride bırakmaktan memnuniyet duyuyoruz.

Eski imtiyazlı statülerini kaybedenleri yine itiraz edecek. Türkiye bugün 2002 Türkiye’sine göre daha özgür, daha zengin, çok daha serbest medya ekosistemine sahip. Bu özgürlük ortamı sorumsuzluk, kuralsızlık seviyesine kadar gitmektedir.”

Sokak röportajlarına tepki 

“Eline mikrofon ve kamera alanın kendini gazeteci ve muhabir olarak gördüğü bir ülkede yaşıyoruz. Bu şahıslar sokak röportajı adı altında sokaklarda terör estirmektedir. Sorumlu yayıncılık ilkelerini bir tarata bıraktık, bunları uygulayanların sayısı bir elin parmaklarını geçiyor.

Gerek provokatif sorularla, sorunlu üslupla milletimiz açıkça tahrik ediliyor. Hakaretler karşısında yargı harekete geçtiğinde basın özgürlüğü diyerek yaygara kopartılıyor. Nasıl bir cübbe giyen hakim, savcı, avukat olmuyorsa; nasıl her stetoskop takana doktor demiyorsak eline mikrofon ve kamera alan gazeteci değildir.

Milleti provoke eden, halkı galeyana getiren gazeteci olmaz, olsa da ona gazeteci denmez. Para kazanmayı mazeret olarak görmeyiz. Gazetecilik mesleğini itibarına zarar veren bu sorunun üzerine önce basın mensuplarımız arkasından ilgili kurumlarımız gitmelidir.”

Dördüncü kuvvet: Medya 

“Dördüncü kuvvet olarak demokrasimize güç veren medyanın, hükümetimize muhalif de olsa başımızın üzerinde yeri vardır. Yapıcı eleştiri, yapıcı muhalefet ülkemizde göreceğimiz bir durumdur. Medya sopasıyla siyaset kurumunu ve milleti hizaya sokmaya çalışanlara karşı duruşumuz nettir.

Toplum mühendisliğine heveslenen medyaya ne saygı duyarız ne müsamaha gösteririz. Hukuk ve demokrasi içinde bunlarla mücadelemizi aynı kararlılıkla sürdürürüz. Biz 23 yılda gerçekleştirdiğimiz sessiz devrimlerle ülkemizdeki medya ekosisteminin zenginleşmesinden son derece memnunuz.”