• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün 38’inci yıldönümü

Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün 38’inci yıldönümü

Aile içi şiddete, dayağın meşrulaştırılmasına karşı düzenlenen 17 Mayıs 1987’deki Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya Yürüyüşü, Türkiye’de sadece kadınların düzenlediği ve katıldığı ilk yürüyüş oldu

Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün 38’inci yıldönümü
Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün 38’inci yıldönümü
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 17 Mayıs 2025 17:05

Feminist hareket ve erkek şiddetine karşı kadın mücadelesinin dönüm noktalarından biri olan Dayağa Karşı Dayanışma Yürüyüşü’nün bugün  38’inci yıldönümü.

Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya Yürüyüşü feminist kadınların başlattığı “Dayağa Karşı Dayanışma” kampanyasının duyurulduğu eylem oldu. Bu yürüyüş aynı zamanda İstanbul’da 12 Eylül askeri darbesi sonrası ilk izinli, kitlesel kadın yürüyüşüydü.

Eylem Kadıköy İskelesi’nden başladı, Yoğurtçu Parkı’ndaki mitingle devam etti. Yürüyüş önerisi Feminist dergisinden kadınlardan geldi.  Yürüyüşü Feminist ve Kaktüs dergilerinden kadınlar, Ayrımcılığa Karşı Kadın Derneği’ni kurma hazırlığı yapan kadınlar ve bağımsız feministler örgütledi.

Aile içi şiddete, dayağın meşrulaştırılmasına karşı düzenlenen 17 Mayıs 1987’deki Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya Yürüyüşü, Türkiye’de sadece kadınların düzenlediği ve katıldığı ilk yürüyüş oldu.

Yürüyüş nasıl örgütlendi? 

Yürüyüşün nedeni Çankırı’da Mustafa Durmuş adlı bir hakimin, dayak nedeniyle boşanmak isteyen bir kadının davasını, “Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmemeli” diyerek reddetmesiydi.

4 Nisan 1987’de, Çankırı Asliye Hukuk Mahkemesi hakimi Mustafa Durmuş’un mahkeme kararını protesto etmek için bir grup kadın dava açtı. Dava gördüğü şiddet nedeniyle boşanmak isteyen bir kadınla ilgiliydi. Davayı yürüten Hakim Mustafa Durmuş’a göre, on yıllık evli, üç çocuk annesi ve dava sırasında hamile olan bir kadının kocasından yediği dayak, geçerli boşanma nedeni sayılmadı. Durmuş, “Kadının sırtından sopa, karnından da sıpa eksik edilmez” diyerek davayı reddetti.

Kadınlar erkek şiddetinin toplumda nasıl meşru görüldüğünü örnekleyen bu karara karşı önce protesto telgrafları çektiler, adliyelere toplu gidip dava dilekçeleri verdiler. Bu karara ve dayağı meşru sayan sisteme karşı mücadele genişledi ve bir miting yapma fikri olgunlaştı.

Anneler gününde yapılması planlanan “Kadınlar Dayağa Karşı Dayanışmaya” yürüyüşü, valilik engeliyle anneler gününden bir hafta sonra, 17 Mayıs’ta gerçekleşti. Mitinge katılan yaklaşık 2500 kadın, “Dayağın çıktığı cenneti istemiyoruz”, “Haklı dayak yoktur”, “Dayak aileden çıkmadır” dediler ve kadınları, dayağa karşı dayanışmaya çağırdılar.

Yürüyüş, feminist hareket açısından bir dönüm noktası oldu. Yürüyüşten sonra şiddete uğrayan kadınlara danışmanlık verilmesi ve bir kadın sığınağının açılması hedefiyle kampanya başlatıldı. Ekim ayında bir şenlik yapıldı. Bu şenliğin geliriyle Bağır Herkes Duysun isimli, içinde ağırlıklı olarak tanıklıkların yer aldığı kitap yayınlandı.