Suriye’de 60 yıl önce idam edilmişti: Mossad ajanı Cohen’in belgeleri İsrail’e getirildi

Belge, fotoğraf ve kişisel eşyaların yer aldığı arşivde, Cohen’in Suriye’deki soruşturması, temas halinde olduğu kişilerle ilgili dosyalar, kayıtlar, belgeler ile ailesine kendi el yazısıyla yazdığı mektuplar ve fotoğrafların da bulunduğu aktarıldı.

Suriye’de 60 yıl önce idam edilmişti: Mossad ajanı Cohen’in belgeleri İsrail’e getirildi
Foto: Kohen'in yakalanmadan önce Şam'daki bir fotoğrafı, Mossad paylaşımı (2018-PMO)
Suriye’de 60 yıl önce idam edilmişti: Mossad ajanı Cohen’in belgeleri İsrail’e getirildi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 19 Mayıs 2025 10:10

İsrail, Suriye’de 1965’te yakalanarak idam edilen Mossad ajanı Eli Cohen’in belgelerinin yürütülen bir operasyonla İsrail’e getirildiğini açıkladı.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, 18 Mayıs 1965’te idam edilen ajana ait yaklaşık 2 bin 500 belge, fotoğraf ve kişisel eşyanın İsrail’e getirildiği bildirildi.

Söz konusu operasyonun yabancı bir istihbarat servisiyle işbirliği içerisinde gerçekleştirildiği ve Eli Cohen hakkındaki resmi Suriye arşivinin ülkeye getirildiği belirtildi.

Belgelerin onlarca yıldır bölümlere ayrılmış şekilde Suriye’de tutulduğu aktarılan açıklamada, ajanın ölümünün 60’ıncı yılında İsrail’e getirildiği kaydedildi.

Belge, fotoğraf ve kişisel eşyaların yer aldığı arşivde, Cohen’in Suriye’deki soruşturması, temas halinde olduğu kişilerle ilgili dosyalar, kayıtlar ve belgeler ile ailesine kendi el yazısıyla yazdığı mektuplar ve fotoğrafların da bulunduğu aktarıldı.

Cohen’in mahkumiyet ve idam kararlarının da belgeler arasında bulunduğu, Şam’daki Yahudi cemaati lideri Haham Nissim Indibo’nun ajanın Yahudi geleneklerine göre papazlık yapmasına izin verdiğine ilişkin bir ifadenin de yer aldığı kaydedildi.

Dosyalar arasında, Nadia Cohen’in Mossad ajanı eşinin serbest bırakılması için Suriye Devlet Başkanı’na yazdığı mektupların da yer aldığı bildirildi.

Söz konusu belgelerin, ajanın eşi Nadia’ya teslim edildiği ve belgeler arasında idamından saatler önce yazdığı orijinal vasiyetinin de olduğu belirtildi.

İsrail dış istihbarat servisi Mossad Direktörü David Barnea, söz konusu arşivin İsrail’e getirilmesine ilişkin, “Bu, Şam’daki adamımızın gömüldüğü yerin bulunmasına yönelik soruşturmanın ilerletilmesinde ilave bir adımdır.” ifadesini kullandı.

1962-1965 yıllarında Şam’da görev yapmıştı

İsrail’in en önemli casuslarından biri kabul edilen Cohen, Kemal Emin Sabit takma adıyla 1962-1965 yıllarında Suriye’nin başkenti Şam’da görev yapmıştı.

Suriyeli üst düzey askeri yetkililerle yakın ilişkiler geliştirerek Golan Tepeleri’ndeki askeri faaliyetlere ve devletin karar mekanizmasına ilişkin topladığı bilgileri İsrail’e aktaran Cohen, 18 Mayıs 1965’te idam edilmişti.

The Spy (Casus) dizisine konu olmuştu

Küresel internet televizyon ağı Netflix’in 2019 yapımı “The Spy” (Casus) dizisinde Cohen’in hayatı, işlenmişti. Gazeteci yazar Faik Bulut,  Independent Türkçe’de  “Suriye’yi allak bullak eden İsrail casusu: Eliahu Kohen” başlıklı yazısında konuyla ilgili kapsamlı bir yazı kaleme almıştı.

Eli Kohen kimdir?

“Tam adı Eliahu ben Şaul Kohen’dir. Kısa adıyla Eli Kohen olarak bilinir.

Ailesi, Suriye’nin Halep şehrinden İskenderiye’ye (Mısır) göç ettikten birkaç ay sonra, 26 Aralık 1924’te dünyaya gelmiştir.

Çocukluğunda Musevi din medreselerinde okuyan Kohen, Kahire Üniversitesi’nde aldığı mühendislik eğitimi sırasında Müslüman Kardeşler hareketi mensuplarınca taciz edilince, okulu bırakır.

Çok iyi derecede İbranice, Arapça ve Fransızca bilmektedir.

İskenderiye merkezli “Dünya Siyonist Gençliği” isimli örgüte 1944’te üye olduktan sonra Arap ülkelerindeki Siyonizm karşıtı faaliyetlere tepki babından, özellikle 1948’de İsrail’in devlet kurması ve Arap ülkelerine karşı zafer kazanmasıyla birlikte siyasete ilgi duydu.

Örgüt içindeki arkadaşlarının desteğiyle, Mısır ve benzeri Arap ülkelerinden İsrail’e (aslında bu devletin işgal ettiği Filistin topraklarına) Yahudi göçünü teşvik ve organize etmeye başladı.

Bir yıl sonra babası ile üç kardeşi, İsrail’e göçtüler fakat kendisi İskenderiye’de kalmayı yeğledi.

Aynı dönemde, Mısır’dan İsrail’e kitlesel Yahudi göçünü sağlamak ve bu arada dinamik Musevi gençleri casus yapabilmek amacıyla İskenderiye’ye görevli gönderilen MOSSAD ajanı Avravam Dar, ülkede John Darling kod adıyla faaliyet göstererek ciddi bir casusluk şebekesi kurdu.

Elemanları, Kahire ve İskenderiye’deki Amerikan tesislerine yönelik sabotaj eylemleri düzenlediler. Maksat, ABD-Mısır ilişkilerini bozmaktı.

1954’te yakalanan şebeke unsurları, büyük bir infial ve sansasyon yarattı. Şebekenin içinde yer alan Kohen, tutuklanıp sorguya çekildi.

Ancak, kendisinin masum olduğuna dair hikâyeler uydurarak sorgucularını ikna etti ve ceza almaktan kurtuldu.

Bir yıl sonra Mısır’ın dışına çıkıp MOSSAD teşkilatının 131 kodlu birimine kaydoldu ve tekrar ülkeye döndü.

Mısır istihbaratının takibinde olduğundan, İsrail-Fransa-İngiltere’nin, devletleştirilen Süveyş Kanalı’na Ekim 1956’daki “Üçlü Saldırısı” sırasında tutuklandı.

Serbest bırakılınca, 1957’de İsrail’e göçtü; bazı şirketlerde muhasebeci olarak çalıştı.

O arada MOSSAD ile bağlantısı bir süreliğine kesilmiş oldu. İşinden kovulduktan sonra Savunma Bakanlığı’nda tercümanlık yaptı.

Başı sıkışınca buradan da ayrıldı ve Irak Yahudilerinden Nadia ile 1959’da evlendi.

Kohen’deki ajanlık yeteneğini yeniden keşfeden MOSSAD, onu, Mısır’da casusluk yapmak üzere eğitirken planını değiştirip bu kez Suriye üzerine yoğunlaştı.

Suriyeli bir Müslüman gibi görünebilmesi ve yaşaması için eğitildi; “Emin Sabit Kâmil” ismiyle sahte bir kimlik sahibi oldu.

Buna uygun bir hikaye icat edildi. Buna göre büyük ailesi Suriye’den İskenderiye’ye göçmüş, 1946’da Arjantin’e göçen amcası, bir yıl geçmeden kendisiyle ailesini yanına almış.

1956’da babası gurbette kalp krizinden ve annesi de ondan altı ay sonra vefat etmiş; “Kâmil Emin” de kumaş alıp satmaya başlamış.

Üniversite seviyesinde Arapça bilen Kohen’in Suriye şivesiyle konuşabilmesi sağlandı.

Telsizle mesaj alıp verebilme ve görünmez mürekkeple şifreli yazılar yazma, Suriye ile yakından uzaktan ilgili her türlü bilgiyi ve gelişmeyi izleme konusunda eğitildi.

MOSSAD, Suriye’de tanınması, çevre edinmesi ve itibar görmesi için kendisine her türlü bilgi, donanım ve imkanı sağladı.

İlk elde yaşam hikayesine uygun biçimde bir Arjantin nakliyat şirketine yerleştirildi.

Bir yıl içinde ülkenin Suriye asıllı belirgin işadamlarından biri olması ve oradaki Arap camiası arasında, “Arap davasına adamış milliyetpervermiş” gibi görünerek itibar kazanmasının zemini hazırlandı.

Kohen rolünü oynadıkça, ön plana çıkıp muteber ve muhterem bir şahsiyat olarak ünlendi.

Kohen veya yeni kimliğiyle “Kâmil Emin” münasebet olsun olmasın her zaman konağında vermeyi gelenek haline getirdiği şaşaalı ev ziyafetlerine özellikle Suriyeli diplomatlarının gelmelerine gayret etti.

Onlarla ikili görüşmelerinde “Asıl baba yurdu olan Suriye’ye duyduğu hasreti ve günün birinde Şam’ı görme arzusunu” dillendirmekten geri durmadı.

MOSSAD’dan işaret alır almaz, Ocak 1962’de Suriye’ye gitmek üzere yol çıktı.

Şam’a varmadan önce İsrail’in başşehri Tel Aviv’e uğrayarak casusluk konusunda son eğitimini aldıktan sonra bazı Avrupa ülkelerine de uğradı.

Cenova’da aldığı arabaya casusluk malzemesi ve cihazları monte edildi.

Arabanın Suriye’ye gümrük teftişi olmaksızın geçebilmesi için, Avrupa’da NATO ve CIA elemanı sayılan Suriyeli Şeyh el Ard ile tanıştırıldı.

Beyrut’taki bazı istihbaratçıların da yardımıyla araba Suriye’ye geçirildi.

MOSSAD, Kohen’e yüksek mevkilerde bulunan Suriyeli resmi veya sivil görevlilerin isim listesini de vermişti.

Bunlar arasında Başkanlık Meclisi Şefi Hafız Emin ile Baas Partisi’nin manevi lideri Mişel Eflak ve sonradan devlet başkanı olan Hafız Esad da vardı.

Bu tür şahsiyetlerle temasında “yurtsever ruh taşıyan bir iş adamı” olarak görünmesi sıkıca tembihlendi. Zira ülkede en fazla prim yapan, her kapıyı açan şey Araplık ülküsüydü.

Üstlendiği rol gereğince Kohen, “coşkulu vatansever bir Suriyeli olarak anavatana kavuşunca” Arjantin’deki nakliyat şirketini tasfiye ederek Şam’da ikamet etmeye karar verdi.

Orada ilk casusluk denemesine başladı; ortalama haftada iki rapor gönderdi.

Casus Kohen’in, Hafız Esad hakkında Mossad’a ilettiği rapor

İlk aylarda Suriyeli üst düzey yetkililer, güvenlik sorumluları ve Baas Partisi’nin ileri gelenleriyle temas kurmaya gayret etti.

Mevki sahiplerini makamlarında ziyaret etmeyi alışkanlık haline getirdi. Asker ve sivil bürokratlara, özellikle Baas yetkililerine çeşitli vesilelerle hediyeler vermeyi ihmal etmedi.

Sohbet sırasında Suriyeli siyasiler ve generaller, olası bir savaş halinde uygulanacak taktiklerini açıkça anlatabiliyorlardı.

Kohen’in sorularına yanıt olarak Suriye’nin elinde bulunan Sovyet (Rusya) yapımı ağır silahların (Mig ve Sohoy savaş uçakları, T-54 ve 55 tankları ile denizaltı) teknik özelliklerini açıklıyorlardı.

Bilgilere ek olarak Suriyeli komutanların faaliyetleri, askeri birimleri ziyaretleri de vakit geçirmeksizin MOSSAD’a ulaştırılıyordu.

Kimi komutanlarla kurduğu sıkı dostluk sayesinde bir ara İsrail sınırındaki Golan Tepeleri’ne giderek buradaki mevzilerin fotoğraflarını kolundaki saate yerleştirilmiş hassas aletle gizlice çekmeyi başardı.

Benzer biçimde Suriye’nin bu sınır mevzilerindeki savunma taktiklerinin belgesini ve Rus askeri uzmanlarının aynı bölgedeki planlarını MOSSAD yetkililerine gönderdi.

Ajanlığın da sonu vardır!

Aralık 1965’te Suriye’nin karşı istihbarat teşkilatını ait “yurt dışıyla yasadışı telsiz iletişimi” tarama ve dinleme aracıyla Kohen’in evinde “bir şeyler döndüğü” fark edildi.

Şifreli yazışmalar tespit edilip emin olunduktan sonra bölge kuşatıldı. Apartmandakiler sorgulandı; ama netice alınamadı.

Suriye ordusunda muhabere kısmından sorumlu subay Muhammed Veddad Beşir, bazı büyükelçilik binalarındaki yazışmaları tespit etti.

Gerekli izinler alınarak binada arama tarama yapıldı ve nihayet mors alfabesinin frekanslarının çıkış yeri olan daire tespit edildi.

Ajan Kohen suçüstü yakalandı; içmeye çalıştığı zehir son anda elinden alındı.

Ajanın yakalanmasına dair birden fazla rivayet var:

İlkine göre;

Kohen’in ikamet ettiği lüks daire Hindistan Büyükelçiliği binasına yakınmış.

Hindistanlılar, ülkeleriyle telsiz üzerinden yazıştıklarında frekanslarına parazit girip iletişimi bozuyormuş.

Bunun üzerine Suriyeli yetkililere durum bildirilmiş. Suriye karşı istihbarat birimi de büyükelçiliklerin bulunduğu bölgelerde telsiz iletişimine ilişkin teknik arama-tarama ve dinleme operasyonu başlatmış.

Dinleme ve gözetleme sonucunda haberleşmenin vakti tespit edilmiş. Kohen yakalanıp sorgulanmış.

Onunla birlikte 8 kadın olmak üzere 40 kişi de tutuklanmış; 33 kişi serbest sorgu sonrası bırakılmış.

Mahkeme kararı uyarınca, Kohen 18 Mayıs 1965’te başkentin Merce meydanında darağacında asılmış.

İkinci rivayet Mısır’dan:

O tarihte, Mısır ile Suriye arasında istihbarat işbirliği söz konusuydu. Eli Kohen’in Kâmil Emin olarak Suriyeli bazı subaylarla gittiği Golan Tepeleri’nde birlikte çektirdiği fotoğraf Mısırlı istihbaratçılara gösterilince onu hemen tanımışlar.

Çünkü kendisi Eli Kohen olarak 1950’lerdeki Siyonist faaliyetlerden ötürü o sıralarda takip edilip tutuklanmıştı.

Üçüncü rivayet, “Dima’un Ala Ebab-il MOSSAD: İğtiyalatun Ulema Arap” (MOSSAD Kapılarındaki Kan İzleri: Arap Bilgelerine Suikastlar) başlıklı kitabın yazarı Dr. Yusuf Hasan Yusuf tarafından yazılmıştır:

Ona bakılırsa, İsrail’de casusluk yapan Mısır ajanı Rafet el Heccan, İsrailli iş adamları ve sosyete kesimiyle yakın ilişkisinden ötürü Kohen hakkında edindiği bilgileri Mısır ve Suriyeli meslektaşlarına ulaştırınca, Kâmil Emin adını kullandığı sahte kimliği deşifre edilmiş.

Aynı Mısır ajanı, bir İtalya seyahati sırasında kaldığı otelin lobisinde bulunan bir Lübnan gazetesinde Kâmil Emin kod adlı Eli Kohen’in Suriyeli komutanlarla birlikte çekilen fotoğrafını görünce, İtalya’da buluştuğu Mısır istihbarat yetkilisi Aslan Yürekli Muhammed Emin’e durumu bizzat anlatmış.

Alarma geçen Mısırlı istihbaratçılar, acilen çok yönlü araştırma ve soruşturma yaparak kabarık bir dosya halinde dönemin devlet Başkanı Cemal Abdünnasır ile konuyu ele almışlar.

Abdünnasır, bir istihbarat yetkilisini derhal Şam gönderip mevkidaşı Hafız Emin’e dosyayı elden teslim ettirmiş.

Suriye istihbaratı acil operasyon düzenlemeye karar verip evi bastığında, ajan Eli Kohen, Filistin Kurtuluş Örgütü lideri Ahmet Şuqeyri ile Suriye arasında İsrail’e karşı ortak eylem yapma anlaşmasına ilişkin bilgileri MOSSAD merkezine gönderiyormuş.

Olayı bizzat ortaya çıkaran Rafet el Heccan son açıklamayı da yapmış:

Kohen açığa çıkıp idam edilince, gıyabında cenaze töreni yapan İsrail yetkilileri ve MOSSAD ajanlarıyla birlikte katıldım bu merasime; üzgün görünmeme rağmen ‘E, bir İsrail yıldızı daha kaydı’ diye için için seviniyordum.

Dördüncü rivayet, dönemin Suriye emniyet istihbarat başkan yardımcılarından Ahmed Suveydani’nin bir Lübnan gazetesine verdiğini demeçtir:

Aslında başından beri Kohen’den şüphelenmiştim. Gizli telsiz ve benzeri cihazların haberleşmelerini tespit edebilen Sovyet yapımı gelişmiş bir alet aldık. Bir yıl kadar Kohen’i takip edip dinledik ve sonunda yakaladık.

Aynı gazete, “Ağır eziyet ve işkenceden geçen Kohen’in casusluk faaliyetleri ve MOSSAD’ın bu alanda kullandığı yöntemler hakkında ayrıntılı bilgiler verdiğini” de yazmış.

İsrail gazetesi İdiot Ahronot’a bakılırsa Kohen’in, ilişkisi sırasında yüksek mevki sahibi asker ve sivil Suriyeli bürokratlara sunduğu hediyeler arasında “kaliteli şık hayat kadınları” da varmış.

Bu iş için lüks dairesinde özel bir oda ayarlamış.

Kohen’in idamı İsrail’de şok etkisi yaratmış; eşi Nadia çılgına dönmüş ve MOSSAD Şefi Meir Amit’i, kocasının ölümünden sorumlu tutmuş.

Bu yüzden de kocasının vasiyet mektubundaki ricasını kabul etmeyerek, bir daha asla evlenmemiş.

Beşinci rivayet de ilginç:

Dönemin Şam hükümetinin aldığı gizli kararların kısa bir müddet sonra İsrail radyosunda olduğu gibi yayınlandığını duyan Suriye yönetimi, “Demek ki aramızda üst yönetime yakın duran bir İsrail casusu olmalı” diye düşünerek Sovyet malı gelişkin teknik takip cihazları almış.

Cihazlar tam isabet kaydetmeyince, bu kez Batı Almanya imalatı mükemmel cihazlar dolaylı yollardan temin edilmiş ve sonunda Kohen’in haberleştiği mekan tam olarak tespit edilebilmiş.

Casusluk hikayeleri Binbir Gece Masalları misali uzayıp gidiyor.

Birkaç örnek:

MOSSAD, ölümünden on yıllar sonra Kohen hakkındaki casusluk arşivini kamuoyuna açtı.

Ajanın ilk elde temas kurduğu 50 Suriyeli üst düzey yetkilisinin isimlerini açıkladı.

Eski MOSSAD şefi Meir Amit’e göre; kendisine aşırı güvenen Kohen, tedbirsizlik yapmak suretiyle yakalanma işini kolaylaştırmıştı.

Casus Kohen’i kaçıran Suriyeli subay ise İsrailli ajanlar tarafından kaçırılmıştı. İsrail ajanın Şam günleri başlı başına dudak uçuklatacak derecede önemli ve ibretlik bir vakaydı.

Bütün anlatılanlara rağmen özellikle Netflix’e konu edilen senaryoda 10 ciddi maddi hata tespit edildi.

Londra’da Arapça yayımlanan el Şarku’l Avsat gazetesi, bu hataları tek tek sıraladı.

Özelikle Suriyeli casusun Şam’daki temaslarının yeri ve zamanı, başta dönemin devlet başkanı Hafız Emin olmak üzere birçok Suriyeli üst düzey yetkiliyle yüksek rütbeli komutanın mevkileri, görevleri birbirine karıştırılmış veya yanlış yazılmıştı.

Olayların tarihlerinde öyle hatalar vardı ki, anlatılanlarla asla ilintisi yoktu.

Bunlardan biri de Kohen’in eski Devlet Başkanı Hafız Esad (o zaman henüz komutan düzeyindeydi) hakkında verdiği olumsuz ve kişiliğini ciddi biçimde karalayan (açgözlü, alçak, aşağılık, fırsatçı oportünist vs) rapor olduğu söyleniyor ki, bir nüshası basına yansımıştı.”