• Ana Sayfa
  • Manşet
  • Tülay Hatimoğulları: Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir

Tülay Hatimoğulları: Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir

Kürt halkının ortak talebinin barış ve devletin adım atması olduğunu belirten DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, “Buna sadece Kürt halkının değil Türk, Arap, Laz ve Çerkezlerin, bu ülkede yaşayan 86 milyon yurttaşımızın ihtiyacı var” dedi.

Tülay Hatimoğulları: Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir
Tülay Hatimoğulları: Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 25 Mayıs 2025 14:15
  • Güncellenme: 25 Mayıs 2025 14:18

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Batman İl Örgütü, 2’nci Olağan Kongresi’ni DEM Parti Eş Genel Başkan Tülay Hatimoğulları’nın katılımıyla gerçekleştirdi.

Görevden alınarak yerine kayyım atanan Batman Belediyesi Eşbaşkanı Gülistan Sönük konuştu. Gülistan Sönük, “Kürt halkının verdiği mücadeleyi onurlu bir barışla taçlandırılması ve sürecin ruhuna denk bir mücadele yürütülmesi bizim hedefimiz. Mücadelede yaşamını yitirenlerin anısını yaşatmak için mücadeleden taviz vermeden gece gündüz mücadele edeceğiz” dedi.

Ardından DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, yakın zamanda yaşamını yitiren siyasetçiler Sırrı Süreyya Önder, Mustafa Mesut Tekik  ile Faruk Sağlam’ı anarak konuşmasına başladı. Tarihi süreçlerden geçildiğini belirten Tülay Hatimoğulları, Abdullah Öcalan’ın çağrısını hatırlattı:

“Bu çağrıya kendi örgütü karşılık vermiş ve kendi kongrelerini gerçekleştirmiştir. Bu dönemde özellikle barışın tesis edilmesi ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için  önemli adımların atıldığı günlerden geçiyoruz. Bizler bugün Türkiye’de kendi kendimizi yönetebilir bir seviyedeyiz. Demokratik bir seçim olsa belediye sayımızı ikiye katlayacak bir seviyedeyiz. Türkiye’nin nitelik bakımından en önemli siyasi partisi, Türkiye’de temsili bakımından üçüncü büyük siyasi parti ve muhalefetiz. Bugüne başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen ve sömürülenlerin desteğiyle geldik. Şimdi elde ettiğimiz bu başarı ve kazanımları  hukuki kazanıma çevirmenin arifesindeyiz. Bunu elbette başarabiliriz. Çünkü buna sadece Kürt halkının değil Türk, Arap, Laz ve Çerkezlerin, bu ülkede yaşayan 86 milyon yurttaşımızın ihtiyacı var. Taybet İnan’ın cenazesi 7 gün sokakta kaldı. 7 gün boyunca orada cenazeye işkence edercesine bekletildi. Oğlu Mehmet İnan şunu söylüyor; ‘Sayın Öcalan’ın çağrısını yürekten destekliyor, ‘devlet adım atsın’ diyoruz. Bedel ödemeyenlerin ‘barış istemiyoruz’ demeye hakkı yok diyor. Cenazesi buzdolabında günlerce bekletilen Cemile kızımızın kıymetli annesi Emine Çağırga şunu söylüyor; ‘İki çocuğum gözümün önünde katledildi. Buna rağmen barış diyorum. Bu süreçten umutluyum devlet mutlaka adım atmalıdır’ diyor. Bu iki örnek Kürt halkının ağır bedel ödemiş Kürt halkının fikrinin özetidir. Özet tek cümle ile şudur; bizler barış istiyoruz devlet adım atsın. Bu salonda anaların, Kürt halkının bu talebini bir kez daha seslendiriyoruz. Devlet adım atsın.”

‘Türkiye tercihini yapmalı’

“En büyük amacımız barışı toplumsallaştırmak” diyen Hatimoğulları, “Evet yetkililerden halkın beklentisi büyük, bu sorular bize Batman’da da Mardin’de de Kars’ta da İstanbul’da da Edirne’de de Türkiye’nin dört bir yanından geliyor. Bu süreçteki asıl mesele, Türkiye’nin nasıl bir ülke olacağıdır. Asıl mesele bu ülkede çoğulculuk mu, vatandaşlık paydasında ortaklaşmak mı, yoksa kaba güvenlikçi merkeziyetçi ve yargı sopasıyla toplumu yönetmeye çalışan bir rejimin devamı mı? Şimdi herkes bu sınavdan geçmek durumundadır. DEM Parti olarak diyoruz ki; Türkiye tercihini barıştan ve demokrasiden yana yapmalıdır. O nedenle temel sloganımız barış ve demokrasidir” dedi.

Tülay Hatimoğulları şöyle devam etti:

 “Ortadoğu kaynayan kazan. Suriye’den Yemen’e kadar yoğun bir şekilde savaş ve çatışmalar devam ediyor. Rusya-Ukrayna Savaşı, Hindistan- Pakistan ve birçok ülkede savaş tamtamlığı devam ediyor. Ortadoğu’da kartlar yeniden karılırken yanı başımızdaki Suriye sınırında o kadar ciddi ve önemli gelişmeler meydana gelirken; bize düşen en büyük görev Türkiye’nin iç barışını sağlamak ve demokratikleşmektir. İşte bu nedenle barışı istiyoruz. Yine aynı şekilde Türkiye derin bir ekonomik krizden geçiyor. Asgari ücret bugün insanların ekmek dahi alamayacağı bir seviyede. Bunu kabul etmek mümkün değildir. Silaha, İHA, SİHA’lara, mermilere, güvenlikçi politikalara bütçe ayrılması yerine alın terimiz olan ekmeğimizin hakkı olan ücretlere bütçe ayrılsın diye barış istiyoruz.”

Kadın mücadelesi

“Süleymaniye’de gerçekleşen bir kadın konferansına katıldık. NADA’nın konferansında 19 Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesi vardı. İnanın en fazla konuştuğumuz şey savaş, kadınların çektikleri, kaçırılan Êzidî kadınlar, katledilen kadınlar, Suriye’de kaçırılan katledilen Alevi kadınlar, Alevi katliamı, Hristiyan katliamı, Dürzilere yapılan katliam ve başta Rojava olmak üzere bütün özgürlüklere saldırmak isteyen radikal İslamcı ideolojinin ağır etkisindeki örgütlere dönük değerlendirmeler oldu. Kadınlar dedi ki, ‘Barış, demokrasi tek seçeneğimiz. Demokratik toplumu inşa etmek tek seçeneğimiz.’ Buradan bizler yükselen bu kadın sesine ‘Jin , jiyan, azadî’ şiarıyla hep birlikte karşılık verelim, kadın özgürlüğü için mücadelemizi daha çok yükseltelim.”

‘Kayyım gözaltı ve tutuklamalar demokrasinin kalbini krize sokuyor’

“Kayyım meselesine gelmek istiyorum. Bugün Batman’da DEM Parti olarak en yüksek oy ile belediyeyi kazanmış bir siyasi partiyiz. Gülistan Sönük, eşbaşkanımız yüzde 64.52 oyla seçilmiş ve Türkiye’de bu önemli bir gündem olmuştu. Türkiye basınının neredeyse tamamı yazdı bu başarıyı ancak gelin görün ki bu kayyımcı anlayış iki dönem kayyım atadığı yetmiyormuş gibi bu 3’üncü dönemde de 10 belediyemize yeniden kayyım atadı. Bakın 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB)  büyük bir operasyon gerçekleştirildi. Sayın İmamoğlu dahil olmak üzere devam eden bir kaç dalgayla çok sayıda belediye meclis üyesi, belediye başkanı, belediye personeli gözaltına alındı ve tutuklandı. ‘Kent Uzlaşısı’ üzerinden HDK’yi hedef alarak, gerçekleşen operasyonları asla kabul etmiyoruz. Hele de barışı konuştuğumuz bu günlerde bu operasyonların derhal durmasını ve biran önce herkesin serbest bırakılmasını, belediye eşbaşkanlarının acilen görevlerine iade edilmesini bekliyoruz. Barışı sağlamanın yolu da demokratik toplumu inşa etmenin yolu da güçlü bir yerel yönetimden geçer. Yerel yönetim güçlü değilse, özgür değilse, demokrasinin D’sinden bahsetme imkanımız yoktur, olamaz. Kayyım gözaltı ve tutuklamalar demokrasinin kalbini krize sokuyor. Demokrasinin kalbi yerel yönetimler, özgür bırakılmalı, güçlendirilmeli ki; Türkiye’nin bir bütün olarak bünyesi sağlıklı çalışsın. Buradan bir kez daha diyoruz ki, OHAL döneminde ihsas ettiğiniz kayyım yasası biran önce lağvedilmelidir. Belediye eşbaşkanlarımız bir an önce görevlerine iade edilmelidir. Bu gerçekleşene kadar tekrar etmeye devam edeceğiz.”

‘Yargı paketinin içinde infaz yasasının olması çok önemli’

“Bizler barışın müzakere edildiği bu dönemde Sayın Öcalan’ın yaptığı bu çok önemli çağrının gerçekleştiği bu dönemde bayramdan önce değerli halklarımızın çifte bayram kutlamasını istiyoruz. Bunun için yargı paketinin bayramdan önce gelmesi için DEM Parti olarak hem parlamentoda hem de parlamento dışı muhalefetle de, iktidar partileriyle yaptığımız bütün görüşmelerde bunun altını özellikle çizdik. Yargı paketi bir güven artırıcı adım olarak derhal gelmelidir. Yargı paketinin içinde infaz yasasının olması çok önemlidir. Bu yargı paketinin içinde hasta tutsaklar başta olmak üzere bir çok konuda hapishanelerdeki koşulların düzeltilmesi ve bir çok siyasi tutsağın özgürlüğüne kavuşması için çok önemlidir. Bizler bu talebimizin sonuna kadar ısrarcısı ve arkasında olacağız. Batman’da bu salonda eminim cezaevinde çok sayıda tutuklusu olan, rehinesi olan insanlar olarak sizler de dört gözle bu yargı paketini bekliyorsunuz. Batmanda bu salondaki alkışı umuyorum ki Ankara’da saraydakiler başta olmak üzere duyar ve bayramdan önce siz değerli halklarımıza bu çifte bayramı yaşatabiliriz. Barış için daha çok çalışmalı. Halk toplantılarına, ev ziyaretlerine aralık vermeksizin devam etmeliyiz. Sayın Öcalan çağrısını da yaparken şunun altını önemle çizdi. Bu çağrı yepyeni bir örgütlenme hamlesinin, yepyeni bir toplumsal muhalefetin örülmesinin hamlesidir. Demokratik toplumu inşa etmenin hamlesidir. O yüzden daha çok çalışacağız.

‘Muhalefet barışa sahip çıkmalı’

“Buradan aynı zamanda muhalefete de seslenmek istiyorum. Muhalefetin bugüne kadar bu süreci sahiplenmesi kimi nüansları dışında tutarak söylüyorum, çok kıymetli ve önemlidir. Bunu her daim söyledik. Bakın muhalefet, iktidar hiçbir ayrım yapmaksızın, hiç kimse kendi dar manada parti çıkarını düşünmeksizin barışa sahip çıkmalıdır. Çünkü barış 100 yıldır özlemini duyduğumuz bir şeydir. Barış Türkiye’nin iç barışını tahkim etmesi, her kesimin ama her kesimin yedi yirmi dört hayalini kurduğu bir şeydir. O yüzden barışın inşasında tek tek kentlerimizde en geniş toplumsal mutabakatın sağlanması için bütün il ve ilçe yönetimlerimiz çalışmalıdır. Biliyoruz ki en geniş toplumsal muhalefetin örgütlenmesiyle, bu sürecin sahiplenilmesiyle, iktidar partilerinin bu süreci sahiplenmesi ve devlet kurumlarının bu süreci sahiplenmesiyle bu süreç başarıya ulaşacaktır. Barış bilgelerin, cesurların işidir. Biz büyük bir cesaretle barış mücadelesini sonuna kadar örgütleyeceğiz. Bu sürecin selamete ulaşabilmesi için, barışın inşa edilmesi silahsızlanma sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için demokratik adımların atılmasını sağlayabilmek için Sayın Abdullah Öcalan’ın çalışma koşullarının özgür yaşar ve çalışır koşullarının inşa edilmesi lazım. Sayın Öcalan son görüşmesinde ‘barış mücadelesi veren bütün halklarımıza selamlarımı iletin’ dedi. O’nun selamını iletiyorum. Buradan İmralı’ya binlerce kez selam olsun diyelim.”

Konuşmaların ardından mali ve faaliyet raporları okunduktan sonra tek listeyle gidilen seçimlerde yeni yönetim seçildi. (MA)