Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), İsrail ile İran arasında devam eden savaşa ilişkin yazılı bir açıklama yayımlayarak, “otoriter eril kafalar dünyanın sonunu hazırlıyor” dedi. Açıklamada, bölgesel savaşlara, militarizme ve kadın haklarını araçsallaştıran politikalara karşı sert eleştiriler yer aldı.
‘Emperyal ataerkiyi reddediyoruz’
Platformun açıklamasında, savaşların arkasında yer alan otoriter erkek egemen yapılar ve emperyal politikaların altı çizildi:
“Yerel, dinsel ve kültürel değerler soslu ataerkiyi de, insanların güvenliğini değil ulusal ve ulusalüstü şirketlerin güvenliğini kollayan; halkların refahını değil bir avuç zengini gözeten otoriter devletlerin çıkarlarını önceleyen emperyal ataerkiyi de reddediyoruz.”
EŞİK, İsrail’in Gazze’de bir buçuk yıldır soykırım uyguladığını belirtti ve Lübnan, Suriye, son olarak da İran’a yönelik saldırıların ABD desteğiyle sürdürüldüğünü vurguladı.
İslamcı rejimlerin kadın karşıtı politikalarının işgalci politikaları meşrulaştırmak için kullanıldığına dikkat çekilerek, kadınların araçsallaştırılmasına son verilmesi çağrısı yapıldı.
‘Yayılmacı politikaların hiçbir versiyonunu kabul etmiyoruz’
Filistin, Ukrayna, Afganistan, Irak, Libya, Suriye ve Yemen’deki savaşların arkasındaki hükümet ve şirketler eleştirilerek şöyle denildi:
“Ataerkinin, kapitalist paylaşım savaşlarının, militarizmin, yayılmacı politikaların hiçbir versiyonunu kabul etmiyoruz. Silahlanmaya, milliyetçiliğe, ırkçılığa, cinsiyetçiliğe ve militarizme karşı daha güçlü bir ses çıkarmalıyız.”
Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne de görevini yerine getirme çağrısı yapılan açıklamada, barış ve demokrasi vurgusu öne çıktı.
‘Barış sürecinin örülmesini talep ediyoruz’
Türkiye’deki mevcut siyasal ortamın da eleştirildiği açıklamada, iç barışa ve demokratikleşmeye yönelik somut bir süreç inşa edilmesi gerektiği belirtildi:
“Soyut vaatlerin ötesinde, tüm siyasal ve toplumsal güçlerle birlikte şeffaf ve somut hedeflere dayalı bir barış sürecinin örülmesini talep ediyoruz.”
Ayrıca, Türkiye’de komşu ülkelerin iç işlerine müdahale edilmemesi, etnisite, din, cinsiyet temelli ayrımcılıklara son verilmesi, ve mor-yeşil-kamucu bir ekonomik model inşa edilmesi gerektiği ifade edildi.