• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Avukatlar Çağlayan’da toplandı: Avukatlar hedef gösterilemez, hukuk devleti için mücadele sürecek

Avukatlar Çağlayan’da toplandı: Avukatlar hedef gösterilemez, hukuk devleti için mücadele sürecek

Çağlayan2daki İstanbul Adliyesi’nde avukatlar, tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasını protesto etti. Pehlivan, 19 Haziran günü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.

Avukatlar Çağlayan’da toplandı: Avukatlar hedef gösterilemez, hukuk devleti için mücadele sürecek
Avukatlar Çağlayan’da toplandı: Avukatlar hedef gösterilemez, hukuk devleti için mücadele sürecek
Eylül Deniz Yaşar
  • Yayınlanma: 23 Haziran 2025 14:47
  • Güncellenme: 23 Haziran 2025 19:22

Türkiye Barolar Birliği’nin Mehmet Pehlivan için yürüyüş çağrısının ardından avukatlar Çağlayan Adliyesi’nde toplandı. Avukatlar, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganı ile Çağlayan Adliyesi’nden İstanbul Barosu’na yürümek için bir araya geldi.

Yüzlerce avukat yürüme eylemi öncesinde adliye içerisinde bir araya gelerek, “Hak, hukuk, adalet” sloganları attı.

Avukatlar, Silivri’de tutuklu bulunan CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun avukatı Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasına itiraz etti.

Avukatlar İstanbul Adliyesi’nde polis ablukasında

Mehmet Pehlivan’ın tutuklanmasını protesto eden yüzlerce avukat İstanbul Adliyesi’nden İstanbul Barosu’na yürümek istedi. Polis yürüyüşe izin vermedi, avukatlar polis ablukasına alındı.

Türkiye’nin farklı illerinden gelen barolar adına konuşmayı İstanbul Baro Başkanı Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu yaptı.

İbrahim Kaboğlu, Çağlayan Adliyesi önünde yaptığı açıklamada, Türkiye’de avukatlık mesleğinin, temel hak ve özgürlüklerin, adil yargılanma hakkının ve hukuk devleti ilkesinin ciddi bir tehdit altında olduğunu söyledi. “Avukatlar hedef gösterilemez” diyen Kaboğlu, yürütmenin yargı üzerindeki baskısını ve savunma hakkının sistematik biçimde zayıflatılmasını eleştirdi.

‘Savunma tehlikedeyse adalet de tehlikededir’

Kaboğlu, adaletin üç sacayağının sav, savunma ve hüküm olduğunu hatırlatarak, “Eğer savunma tehlikedeyse, adalet tehlikededir. Adaletin olmadığı yerde Türkiye Cumhuriyeti de tehlikededir” dedi. Avukat Mehmet Pehlivan’ın mesleki faaliyeti nedeniyle tutuklanmasını örnek gösteren Kaboğlu, savunma hakkının sistematik biçimde hedef alındığını ifade etti.

‘200 bini aşkın avukat seyirci kalamaz’

Türkiye genelinde 200 binden fazla avukat olduğunu hatırlatan Kaboğlu, bu kitlenin adaletin tehlikeye düşmesine, anayasa dışı uygulamalara ve egemenlik gaspına sessiz kalamayacağını söyledi. Baroların yalnızca hukuk değil, aynı zamanda çevre ve gelecek kuşaklar için de adalet mücadelesi yürüttüğünü belirtti.

Anayasa madde 19 sürekli ihlal ediliyor

Açıklamada anayasanın kişi özgürlüğü ve güvenliğiyle ilgili 19. maddesinin sürekli ve sistematik şekilde ihlal edildiği vurgulandı. Kaboğlu, suçun oluşmadığı durumlarda bile yurttaşların sabaha karşı evlerinden gözaltına alındığını, makul sürede yargılama ilkesinin yok sayıldığını ve tutuklamaların artık delilden değil, kişiden hareketle yapıldığını belirtti.

‘İnsan haklarının sert çekirdeği yok sayılıyor’

İstanbul’daki kolluk ve yargı uygulamalarının, yalnızca anayasa ihlali değil, aynı zamanda “insan haklarının sert çekirdeğini” ortadan kaldırma tehlikesi taşıdığı ifade edildi. Bu haklar arasında yaşam hakkı, işkence yasağı, özel hayatın gizliliği ve suçsuz sayılma hakkı bulunduğu hatırlatıldı.

Toplantı ve gösteri hakkı kriminalize ediliyor

Kaboğlu, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılması sırasında yurttaşların hukuksuz müdahalelerle karşı karşıya kaldığını belirtti. Kolluk güçlerinin şiddeti ve “polise mukavemet” suçlamalarıyla hak arayanların hedef haline getirildiğini söyledi.

‘Hukuksuzluk zinciri, talimat devleti görüntüsü oluşturuyor’

Kolluk, savcılık ve yargı sürecindeki usulsüzlüklerin bir bütün olarak işlendiğini vurgulayan Kaboğlu, anayasa, yasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı işlemlerin bizzat kamu görevlileri eliyle yapıldığını kaydetti. “Konusu suç teşkil eden emirleri uygulayan görevliler, cezasızlık zırhı ile korunuyor” dedi.

Baroların anayasal görevi: insan hakları ve adalet

Kaboğlu, Avukatlık Kanunu’nun barolara yüklediği insan haklarını koruma ve hukukun üstünlüğünü sağlama görevine dikkat çekerek, “Bu misyon, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği için yaşamsaldır” dedi.

Umudumuz ve çağrımız
Kaboğlu, tüm kamu görevlilerini ve anayasal kurumları Anayasa’ya saygıya çağırarak, umudun baroların kararlı duruşunda, bağımsız yargıçların vicdanında ve halkın adalete olan inancında olduğunu belirtti.

“Türkiye Cumhuriyeti, talimatlar devleti değil, hukuk devletidir.”

İstanbul Barosu’nun açıklaması, 23 Haziran saat 13.00’te İstanbul Adliyesi önünde yapılan kitlesel buluşmada kamuoyuyla paylaşıldı.