Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD), 26 Haziran İşkence Görenlerle Dayanışma Günü kapsamında, 19 Mart protestolarıyla da sembolleşen İstanbul Saraçhane Parkı’nda ortak bir basın açıklaması yaptı.
Mümtaz Murat Kök tarafından okunan ortak açıklamada, işkencenin mutlak olarak yasaklanmış bir insanlık suçu olduğu hatırlatılarak, “İşkencesiz bir dünya mümkün” denildi.
Kök, Birleşmiş Milletler’in 1987 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye’nin de taraf olduğu “İşkenceye Karşı Sözleşme”yi anımsatarak, hiçbir koşulda işkenceye müsamaha gösterilemeyeceğini vurguladı.

Erdoğan Alayumat
‘Uluslararası sözleşmeler işkenceyi yasaklıyor’
Açıklamada, “Ülkemizde özellikle son yıllarda artan otoriterleşme süreciyle birlikte işkence ve kötü muamele uygulamaları yaygınlaşmış, resmi gözaltı merkezlerinin yanı sıra sokaklar, evler ve iş yerleri de adeta işkence mekânına dönüşmüştür” denildi.
Açıklamada ayrıca, Türkiye’nin de altına imza attığı bu sözleşmenin, insanın sahip olduğu onur ve değeri korumak için işkenceyi mutlak olarak yasakladığı belirtildi.
Kayyım atamaları protestolarında hak ihlalleri
Ortak basın açıklamasında 15 Şubat 2025’te Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması ve 19 Mart 2025’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın gözaltına alınmasının ardından yapılan protestolarda yaşanan gözaltılar ve hak ihlalleri örnek gösterilerek, “Gözaltı süreleri keyfi biçimde uzatılmış, kişilerin avukat ve doktorlara erişimi engellenmiştir” denildi.

Erdoğan Alayumat
Yeni hapishaneler ve tecrit
Açıklamada, özellikle son yıllarda cezaevlerinde artan tecrit ve izolasyon uygulamalarına dikkat çekildi. Yeni açılan S Tipi, Y Tipi ve Yüksek Güvenlikli cezaevlerinin mimari yapılarıyla izolasyonu daha da derinleştirdiği belirtilerek, “İmralı Hapishanesi’ndeki tecrit kabul edilemez bir uygulamadır. Umut hakkı anayasal bir haktır, ancak şu an en az 4 bin mahpus bu haktan yararlanamıyor” ifadeleri kullanıldı.

Erdoğan Alayumat
Zorla kaybetmeler ve uluslararası yükümlülükler
OHAL sonrası yeniden artış gösteren zorla kaybetme vakalarına da değinilen açıklamada, 2019 yılında kaçırılan Yusuf Bilge Tunç’un hâlâ bulunamamasına dikkat çekildi. Hükümetin BM’nin Zorla Kaybetmelere Karşı Sözleşmesi’ni onaylamamış olması eleştirildi.
Cezasızlık son bulsun
İnsan hakları savunucuları, işkencenin önlenmesi için hükümete açık çağrıda bulundu. Talepler arasında gözaltı sürelerinin kısaltılması, usul güvencelerinin eksiksiz uygulanması, İstanbul Protokolü ilkelerine uygun belgeleme yapılması, bağımsız önleme mekanizması oluşturulması ve CPT ile BM İşkenceye Karşı Komite’nin tavsiyelerinin eksiksiz uygulanması yer aldı.