Bazı tarihler vardır.
Sadece bir günü, bir yılı değil; bir halkın yüreğinde açılan bir yarayı gösterir.
2 Temmuz, işte öyle bir tarihtir.
1993 yılının temmuz ayının o sıcak gününde… Sivas’ta, bir otelin pencerelerinde yalnızca duman değil… insanlığın vicdanı da yükseldi.
Madımak Oteli’nde başlayan yangın, yalnızca bir binayı değil; adalete olan inancı da kavurdu.
Pir Sultan Abdal adına yapılan bir kültür şenliğiydi…
Düşünen, yazan, söyleyen insanlar; türkülerini, şiirlerini ve düşüncelerini paylaşmak için gelmişti o kente.
Ama o gün, düşünceye değil; karanlığa alan açılmıştı.
Katliamdan iki gün önce bir bildiri dağıtıldı.
2 Temmuz’da neler yaşanacağının habercisi olmasa da, işareti gibiydi.
Bildiride Aziz Nesin’in yayımladığı Salman Rüşdi’nin “şeytan ayetleri” kitabından bahsedilmiş, nesin ve şenlikler hedef gösterildi. Şenliklerin “dine hakaret” içerdiği yönünde iddialar yaygınlaştırıldı. Ve 2 Temmuz cuma günü, öğle namazının ardından gerilim sokağa taştı. Saldırgan grup sloganlar eşliğinde şehir merkezine yürüdü.
Etkinliğin yapıldığı kültür merkezi saldırıların ilk hedefi oldu. Ardından etkinlik için gelenlerin kaldığı Madımak Oteli’ne yöneldi. Otel taşlandı, ateşe verildi, kapılar kapatıldı. İçeridekiler kurtarılmadı.
Saat 18.30 sularında, otelin alt katından alevler yükselmeye başladı.
Ve çok geçmeden, alevler binayı sardı.
Polis ve asker, olaylara zamanında ve yeterli müdahalede bulunmadı.
İtfaiyenin yangına geç ulaşması ve kalabalığın engellemesi, kurtarma çabalarını zorlaştırdı.
Aziz nesin, itfaiye merdiveniyle kurtarılırken darp edildi.
Çoğunluğu alevi olan 33 yazar, ozan, düşünür ve sanatçı yaşamını yitirdi.
2 otel çalışanı da hayatını kaybetti.
Kalemler sustu, sazlar yandı, dizeler duman oldu
33 kişinin en yaşlısı 66 yaşındaki Asım Bezirci, en genci ise folklor gösterisi için Sivas’a giden 12 yaşındaki Koray Kaya’ydı. Ayrıca Hollandalı araştırmacı Carina Cuanna Thuijs de kurbanlar arasındaydı.
Bu üç isim dışında, Muhlis Akarsu, Muhibe Akarsu, Gülender Akça, Metin Altıok, Mehmet Atay, Sehergül Ateş, Behçet Sefa Aysan, Erdal Ayrancı, Belkıs Çakır, Serpil Canik, Muammer Çiçek, Nesimi Çimen, Serkan Doğan, Hasret Gültekin, Murat Gündüz, Gülsüm Karababa, Uğur Kaynar, Asaf Koçak, Menekşe Kaya, Handan Metin, Sait Metin, Huriye Özkan, Yeşim Özkan, Ahmet Özyurt, Nurcan Şahin, Özlem Şahin, Asuman Sivri, Yasemin Sivri, Edibe Sulari, İnci Türk katliamda yaşamını yitirdiler.
Sivas’ta 2 Temmuz’da kalemler sustu, sazlar yandı, dizeler duman oldu.
İnanca, düşünceye, beraber yaşama iradesine de ateş düşürüldü.
Başbakan Çiler: çok şükür otel dışındakilere bir şey olmamış
2 temmuz 1993’te iktidarda SHP-DYP koalisyon hükümeti bulunuyordu. Tansu Çiller başbakan, Erdal İnönü başbakan yardımcısıydı. İçişleri Bakanı Mehmet Gazioğlu, Emniyet Genel Müdürü Yılmaz Ergun’du. Genelkurmay başkanı görevinde doğan güreş bulunurken, Süleyman Demirel de cumhurbaşkanıydı.
Süleyman Demirel, yaşananları “münferit, ağır tahrik altında” olarak tanımladı. Tansu Çiller, “çok şükür otel dışındakilere bir şey olmamış” açıklamasıyla tepkilere neden oldu. Mehmet Gazioğlu ise saldırıyı Aziz Nesin’in “tahriklerine” bağlayarak suçlayıcı bir dil kullandı Erdal İnönü, “ne yapayım, yetkim yoktu” dedi.
Dava zamanaşımı gerekçe gösterilerek düşürüldü
Dönemin sorumluları ne yargılandı ne de kamuoyuna hesap verdi. Sivas Katliamı’nda yalnızca 124 kişi yargılandı. 33 sanığın idam cezası ağırlaştırılmış müebbette çevrildi. Sanıkların bazıları kamu kurumlarında görev aldı; avukatlarının bir kısmı ise daha sonra Ak Parti’de siyaset yaptı.
124 saldırgan hakkında dava açıldı; bazılarına idam, bir kısmına hapis cezası verildi. İdam cezaları 2002’de müebbette çevrildi.
Ancak ceza indirimleriyle 8 kişi 1997’de salındı. 2014’de ana dava “zamanaşımı” gerekçesiyle tümüyle düşürüldü. İnsan Hakları Derneği, tepki gösterdi. 2 Temmuz’u “insanlığa karşı işlenen suçları kınama günü” olarak ilan etti. Katliama ilişkin firari üç sanık hakkındaki dava zamanaşımı nedeniyle düştü. Böylece katliama ilişkin son dava da kapatılmış oldu.
Alevi toplumu ve insan hakları örgütleri, katliamın “insanlığa karşı suç” sayılarak zamanaşımından çıkarılmasını ve gerçek faillerin yargılanmasını talep ediyor.
2 Temmuz’dan bu yana adalet arayışı sürüyor
2011 yılında, 2 Temmuz’un tanığı olan madımak oteli, kamulaştırıldı. Bir bilim ve kültür merkezine dönüştürüldü. İlkin anı köşesine saldırganların da adlarının eklenmesi ise tepkilere neden oldu. 2022’de isimler kaldırıldı. Başta mağdur yakınları olmak üzere aleviler ve demokrasiden yana olanlar Madımak’ın bir “insan hakları müzesi” haline getirilmesi gerektiğini belirtiyor. Her 2 Temmuz’da Sivas başta olmak üzere farklı yerlerde anma törenleri yapılıyor.
Acı hâlâ taze…
Yas hâlâ sürüyor…
Ve adalet beklentisi, hâlâ karşılanmadı.
O günden bu yana adalet arayışı sürüyor.
Hafıza tazeleme ve katliamda sorumluluğu bulunanların hesap verme mücadelesi, Türkiye’de demokrasi ve insan hakları mücadelelerinin kesintisiz bir parçası olmaya devam ediyor.