• Ana Sayfa
  • Politika
  • Meclis’te AK Parti ile DEM Parti arasında ‘Kobani davası’ gerilimi: ‘Bu bir dava değil siyasi bir operasyondur’

Meclis’te AK Parti ile DEM Parti arasında ‘Kobani davası’ gerilimi: ‘Bu bir dava değil siyasi bir operasyondur’

TBMM Genel Kurulu’nda AK Parti ile DEM Parti arasında Kobani davası üzerinden gerilim yaşandı.

Meclis’te AK Parti ile DEM Parti arasında ‘Kobani davası’ gerilimi: ‘Bu bir dava değil siyasi bir operasyondur’
Meclis’te AK Parti ile DEM Parti arasında ‘Kobani davası’ gerilimi: ‘Bu bir dava değil siyasi bir operasyondur’
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 1 Temmuz 2025 21:28

TBMM Genel Kurulu’nda DEM Parti tarafından Kobani davasındaki yargılama süreçlerinin araştırılması üzerine verilen öneri reddedildi.

Öneri üzerine söz alan AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel’in konuşmasına DEM Partililer tepki gösterdi.

‘Bu bir dava değil siyasi bir operasyondur’

Önerinin gerekçesini açıklayan DEM Parti Şırnak Milletvekili Newroz Uysal Aslan, şunları söyledi:

“Bu kürsüden kumpas davası olduğunu, intikam, siyasi öç alma operasyonu olduğunu, 8 savcının elinde yıllarca bekletildikten sonra görünürde hukuk ama gerçekte kumpas belgelerine dönüştürüldüğü, TEM Şubesi antetli beş sayfalık talimat notunu özel mahkeme heyetlerinin oluşturulmasını, yargılamalarda kritik görevlerde yer alan bazı hakim ve savcı çetelerinin hala karar çıkmayan ata dedelere mensup olduğunu, peş peşe duruşma tayinlerini, olan olmayan tanık beyanlarını bir bütünen adil yargılama ve güvenceden yoksun savunma hakkının gasp edildiği tüm yargılamaların her aşamasını burada dile getirdik. 13 Mayıs’ta mahkeme kararının açıklanmasının üzerinden tam 13 ay sonra önümüze konulan yaklaşık 33 bin sayfalık gerekçeli karardan sonra artık bu meclisin farklı bir tavır alması gerekir. Çünkü bu bir dava değil siyasi bir operasyondu, hala da öyle. Verilen gerekçeli karar kumpasta ısrarı bize gösteriyor.”

Bülbül: Kim ne derse desin Kobani davasında hukuk yok

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül şu ifadelere yer verdi:

“Yargısı bağımsız olmayan, yasaması ve yargısı yürütmeye bağlı olan ülkemizde tabi ki yargılamalar hukuki tahribatla olacak. Burada Kobani davasının gerekçeli kararı bile 12 ay sonra heyetin yazdığı 32 bin sayfalık karar tebliğ edilecek, iki haftada avukatlar kanuni yola başvuracaklar. Böyle bir şey olamaz. Kobani davası siyasi bir dava. Olay olduktan beş yıl sonra dava açılıyor. Uzamasıyla, zamanlamasıyla, karar duruşmasının seçimden sonraya bırakılmasıyla siyaset kullanılmaya elverişli bir dava. Kim ne derse desin Kobani davasında hukuk yok, adil yargılama eksiklikleri var. Kim ne derse desin Türkiye’de hukuki tahribatlı, yargıyı aparat olarak kullanıp yargıya müdahale edilip siyasi operasyonlar yapılıyor. Sarayda yazılıyor mahkeme salonlarında usulen okutulan kararlar önümüzde.”

Yüksel: Demokrasilerde şiddet çağrısına yer yoktur

AK Parti İstanbul Milletvekili ve Adalet Komisyonu Başkanı Cüneyt Yüksel, “6- 8 Ekim 2014 tarihinde neler oldu? Suriye’deki gelişmeleri bahane eden bölücü örgüt unsurları doğrudan devletimizin bekasını hedef alan bir isyan girişiminde bulunmuştur. Bu isyan girişiminde 37 insanımız şehir eşkiyaları tarafından katledilmiştir. Bölücü canilerin katlettiği insanlar arasında ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtan 16 yaşındaki Yasin Börü ve arkadaşları da vardır. Yargı organları 6-8 Ekim olaylarını kışkırtanlar, azmettirenler, milletimize böyle bir acıyı yaşatan faillerden hesap sormak zorundadır. Nitekim mahkeme kararında 24 sanık hakkında mahkumiyet kararı verilmiştir. Demokrasilerde şiddet çağrısına yer yoktur.

Yüksel, DEM Parti sıralarına, “Bu düzenlemelerde yer aldığı üzere, bunları iyi dinleyin de öğrenin, kişi özgürlüğü ve ifade özgürlüğü sınırlandırılabilir haklardır. Hem anayasamız hem de insan hakları sözleşmesi bu haklara müdahalenin meşru araçları arasında terörle mücadele ve kamu düzeninin korunması yer almaktadır” dedi.

Temelli: Hukukçu olmasa ezbere konuşuyor deriz

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli, “Yaşadığımız talihsizlik şu ki; Adalet Komisyonu Başkanı bu konuşmayı yapıyor. Yani hukukçu olmayan birisi olsa ezberden konuşuyor deriz. Ama bir hukukçu ortada gerekçeli kararda itham edilen şeylerden arkadaşlarımız beraat etmiş, o hala çıkıp ’37 kişinin ölümünden sorumlu’ diyor. Yani açıkça yalan söylüyor. Yalandır bu. Bir hukukçu, bir Adalet Komisyonu Başkanı nasıl insanların gözünün içine baka baka yalan söyler? Hayretle dinledik. Sonra da döndü bize hakaret ediyor, ‘dinleyin, öğrenin’ diyor. Esas sen oku, öğren” dedi. (ANKA)