• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Menajer Ayşe Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi

Menajer Ayşe Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi

Menajer Ayşe Barım, 12 yıl önceki Gezi Parkı eylemlerine sanatçıları yönlendirmekle suçlandığı davanın ilk duruşmasında savunma yaptı. Sağlık sorunlarını dile getiren Barım, “Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik hiçbir şeye teşebbüs etmedim” dedi. Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Menajer Ayşe Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi
Foto: AA
Menajer Ayşe Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 7 Temmuz 2025 10:50
  • Güncellenme: 7 Temmuz 2025 14:40

Televizyon sektöründe tekelleşme suçlamasıyla gözaltına alınan ancak 12 yıl önceki Gezi Parkı eylemlerine sanatçıları yönlendirerek “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla tutuklanan menajer ve ID iletişim sahibi Ayşe Barım 162 gün sonra ilk kez hakim karşısına çıktı.

Duruşmada gözyaşını tutamayan Barım savunmasında, “Ben Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik hiçbir şeye teşebbüs etmedim, yardım etmedim… Buraya girmeden evvel tespit edilmiş çok ağır bir kalp rahatsızlığım ve beyin anevrizmam var. Kalbimde 6 adet ayrı hastalık tespit edildi. Son derece sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veriyorum… Yaşam hakkımı geri istiyorum. Onurum itibarım, yaşam hakkım her şeyim elimden alındı. Sizin adaletinize ve vicdanınıza güveniyorum.” dedi.

Menajerliğini yaptığı birçok oyuncu ve sanatçıyı Gezi Parkı protestolarına yönlendirdiği gerekçesiyle 24 Ocak’ta gözaltına alınıp 27 Ocak’ta tutuklanan Ayşe Barım’ın ilk duruşması, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılmaya başlandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 171 sayfalık iddianamede, Ayşe Barım’ın “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme” suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapsi istendi.

Duruşma, fiziki yetersizlikler nedeniyle 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülüyor.

Jandarma eşliğinde salona getirilen Ayşe Barım izleyiciler tarafından alkışlarla karşılandı. Ayşe Barım’ın cezaevinde bir hayli zayfılamış olduğu gözlendi. Barım duruşmaya da uzun ve bol beyaz bir gömlekle geldi. Duruşma, 1 saat gecikmeli başladı. Kimlik tespitinin ve iddianamenin hatırlatılmasının ardından Barım’ın savunmasına geçildi.

‘İddianamenin ilk 65 sayfası Gezi Parkı’nı hatırlatmak için yazılmış, adım bile yok’

Savunmasını ayakta yapan Barım, Serenay Sarıkaya ve Mert Demir iddialarına şöyle değindi:

“Bu iddiadan sonra sektörde tekelci, bütün başarısızlıkların sebebi olduğum söylendi. Böyle bir karalama yapıldı. 17 Ocak tarihinde yine bir düğmeye basılmış gibi bambaşka, çok korkutucu, şantajcı, darbeci, Gezi Parkı olayları provokatörü gibi inanılmaz iddialar ortaya döküldü. Bir sabaha karşı evime yaklaşık 10 polis geldi. Polisler evimi ve iş yerimi aradı. 3 gün nezarette tutuldum. Adliyeye sevk edildim ve sabaha karşı tutuklandım. Silivri kapalı cezaevindeki tutukluluğumun 92. gününde iddianamem hazırlandı. İddianamenin ilk 65. sayfasına baktığım zaman. Benimle hiçbir ilişkisi olmayan oluşumların yer aldığını gördüm. Gezi Parkı olaylarını hatırlatmak üzerine yazılmış bir 65 sayfa… Adım bile geçmiyor. Bu konuda nasıl yargılanıyorum anlamıyorum.”

Gezi eylemlerinin olduğu 2013 yılında ID İletişim’in 43 oyuncu ile çalıştığını anımsatan Barım şöyle devam etti:

“Biz ID iletişim olarak, iddianamede yazanın aksine, 2013 yılımda ID iletişim 43 oyuncuyla çalışıyordu. İddianame boyunca üzerinde tek bir kıyafet var. Çünkü ben Gezi Parkına sadece bir kere gittim. Oyuncularım Gezi Parkına katılmaya gitmiş. Muhteşem Yüzyıl oyuncularından bazıların Gezi Parkı’na gitmeye karar verdiğini gördüm. Sette böyle bir karar alıyorlar. Hep birlikte Gezi Parkı’nı ziyaret etmeye karar veriyorlar. Tamamıyla bir dizi setinde olan oyuncularım oraya gittiği için gittim. Basın da orayı sıkı takip ediyordu. Parkta olan birçok oyuncu orada toplandı. Basın olduğu için bir açıklama yapmak istediler. Bu da son derece spontane bir görüntüydü. O oyuncuların bir kısmı benimle çalışmıyordu. Çok fazla isim vardı. İddianamede sanki bu insanların hepsi ID iletişimde çalışıyormuş da ben organize etmişim gibi görünüyor. Zerrin Tekindor, Haluk Bilginer, Ali Atay, Hazal Kaya, Birce Akalay bizimle çalışmıyor o dönem. 2013’te bizimle çalışıyormuş gibi gösteriyor iddianame. İddianamenin 50 sayfası fotoğraflarla birlikte benimle çalışmayan oyuncuları anlatıyor. 43 oyuncu varmış o dönem bizimle çalışan ama 12 oyuncu mu ikna edebilmişim başarılı bir menajer olarak? Ben mesleğim icra etmek için oradaydım.

‘İşimizin yüzde 70’i telefondur’

Savcılık benim oyuncularla olan telefon irtibatlarımı da ele almış. Bizim işimizin yüzde 70’i telefondur. Biz gece yarılarına kadar telefonda görüşen insanlarız. Mesleki olarak yapmam gereken bir şeyi yapıyorum diye bir organizasyon içinde olmamın iddia edilmesi son derece kasıtlı gibi görülüyor. Ben işini iyi yapan, bu yönle tanınan, oyuncusunu yalnız bırakamayan her gün arayan bir menajerim. Bunun için suçlanmayı kabul etmiyorum.

‘İddianamede lehime delil yok’

En önemli lehime olan delil iddianamede kullanılmamış. Giden 12 oyuncudan 9 oyuncu savcılığa davet edilmiş ve ifadelerini vermişler. Ben ifadelerini dosyadan okuyabildim. İfadelerinde kendi özgür iradeleri Gezi Parkı’na gittiklerini söylüyorlar. Bu 9 kişinin ifadesinin iddianameye konmaması beni korkutuyor. Savcılık, bu ifadelerin beni kayırmak üzere verildiği yönünde bir yorum yapmış. Lehimde olan bu delillerin sadece dosyada olması ve iddianamede olmamasını göz önünde bulundurmanızı istiyorum. 15 Temmuz Demokrasi Mitingi’ne gittiğim gibi oyuncularım orada olduğu için gittim. Bu da dosyaya sunuldu ama göz ardı edildi. Bu sektörde ben bu işe başlarken kendime tek bir kural koydum. Ben hiçbir oyuncuyla bağlayıcı menajerlik sözleşmesi yapmayacaktım. Bir sözleşmem bile yok ben kimi nereye yönlendiriyorum?”

Gezi Parkı sanıklarıyla olan bağını anlattı

Ayşe Barım, Gezi Davası nedeniyle tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala ile bağlantısı olduğu yolundaki iddialarla ilgili de savunmasında şunları söyledi:

“İddianamede Gezi Parkı sanıklarından 3 kişiyle irtibatta olduğum söyleniyor. Osman Kavala ile irtibatım yok. 2013 yılında hiç tanımıyordum. Ne öncesinde ne Gezi olayları sırasında hiçbir irtibatım yok. Gezi olayları döneminde Osman Kavala işe görüştüğüm yazılmış. 2014 Haziran ayında görüşme nedenim de Fatih Akın’ın bir filmi ile ilgiliydi. Türkiye’deki çalışmaları için beni Osman Kavala’ya yönlendirdi. Bunu da ben tutuklandıktan sonra kendisi açıklamış. Bunu bir delil olarak sunmak bence çok aykırı bir durum. Çiğdem Mater Utku ile 2009 yıllından beri tanışıyorum. Ben de o da Boğaziçi mezunu. O dönemde tanıştım. O dönemden beri arada sırada Çiğdem Mater ile örüşürüm. Gezi Parkı ile alakası yok.

Mehmet Ali Alabora ile sadece 3 kez görüşmüşüm. O dönemde bir tweet atmıştı ve bazı insanlar tarafından müthiş bir eleştiri yağmuruna tutulmuştu. Sinemacı arkadaşları Alabora’nın öyle bir şey demediğini anlatmak amacıyla bildiri yayınlamak istemişler. Yazıyı görünce kan beynime sıçradı, Mehmet Ali’ye, ‘Lütfen bunu yayınlamayın’ dedim. ‘Bu sakıncalı bir şey olabilir sizin için’ dedim. Neden karıştınız derseniz de, bunu imzalaması muhtemel oyuncularım olacak diye uyardım.”

‘Çok ağır bir kalp rahatsızlığım ve beyin anevrizmam var’

Barım savunması sırasında gözyaşlarına hakim olamadı, mahkeme başkanı oturmasını istedi. Barım, savunmasını şu sözlerle bitirdi:

“Sonuç olarak, ben Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya yönelik hiçbir şeye teşebbüs etmedim, yardım etmedim. Benim itibarımın bu şekilde ayaklar altına alınmasına isyan ediyorum. Lehime hiçbir delil yok iddianamede. Dijital incelemelerde bir suç unsuru yok. Benim bu planlamalarda hiçbir finansal ilişkim de yok. Ben 162 orada tutuklu yargılanıyorum. Buraya girmeden evvel tespit edilmiş çok ağır bir kalp rahatsızlığım ve beyin anevrizmam var. Kalbimde 6 adet ayrı hastalık tespit edildi. Ben son derece sağlıksız koşullarda yaşam mücadelesi veriyorum. İlk itirazımızda sulh ceza hakimi beni tutuksuz olarak tahliye etmişken, artık bu cezanın haksız ve orantısız olduğunu düşünüyorum. Olmam gereken ameliyatları sağlıklı koşullara kavuşunca olmak istiyorum. Yaşam hakkımı geri istiyorum. Onurum itibarım, yaşam hakkım her şeyim elimden alındı. Sizin adaletinize ve vicdanınıza güveniyorum.”

Ardından çapraz sorgu yapıldı, 3 tanık dinlendi. Tanıklardan Metin Yıldız, “Gezi Parkı eylemlerinde oyuncuları yönlendirdiği şeklindeki iddialar hakkında “Hiçbir bilgim yok.” dedi.

Duruşmaya bir saat ara verildi.

Ardından mahkeme heyeti ara kararı açıkladı. Ayşe Barım’ın tutukluluğunun devamına karar verildi.

Ne olmuştu?

Gezi olaylarına katıldığına ilişkin iddialar sebebiyle hakkında açılan soruşturma kapsamında “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçlamasıyla gözaltına alınan, bazı sanatçı ve oyuncuların menajerliğini yapan Ayşe Barım tutuklandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca Gezi Direnişine katıldığına dair yazılı ve görsel medyada çıkan iddialara ilişkin soruşturma kapsamında gözaltına alınan Ayşe Barım’ın İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ndeki işlemleri tamamlandı.

Sağlık kontrolünden geçirilen Barım, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesine getirildi. Savcılık ifadesi tamamlanan Ayşe Barım, tutuklama talebiyle Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk etti.

Savcılığın hazırladığı sevk yazısında,Ayşe Barım’ın, tutuklu Çiğdem Mater Utku ve oyuncu Mehmet Ali Alabora ile birlikte, tutuklu Osman Kavala’nın da aralarında bulunduğu, Gezi direnişini birinci derecede planlayıcıları arasında yer aldığı iddia edildi. Barım’ın, meşru hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik olaylara yardım eden bir konumda olduğu öne sürüldü ve bu sebeple soruşturmanın derinleştirildiği belirtildi.

Sulh Ceza Hakimliği tarafından ifadesi alınan Ayşe Barım, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” iddiasıyla tutuklandı.