Kürtler Sovyet sosyalizmini ne kadar sevdi?
Sedat Ulugana 8 Temmuz 2025

Kürtler Sovyet sosyalizmini ne kadar sevdi?

Kürdoloji ’deki Sovyet etkisinin miladını Ereb Şemo’nun (Ereb Şamilov) “Şivanê Kurmanca” isimli otobiyografik romanı oluşturur. Ereb’in Serhat Kurmancisi ile kaleme aldığı eser, aynı şekilde 20. Yüzyılın ikinci çeyreğinde Serhat bölgesinden kaçıp Rus imparatorluğuna sığınan ve orada Sovyet sistemi ile tanışan Yezidi, kısmi Müslüman Kürtlerin sosyal, ekonomik ve politik dönüşümlerinin güncesidir. Öyle ki, feodal bir yaşam tarzı sürdüren Kürt kitleleri, sosyolojik evrimin mühim bir merhalesini teşkil eden Kapitalizmi yaşamadan görünürde Sosyalizme geçiş yaptılar. Elbette bu ters sosyolojik dizilim, söz konusu romanda derin karşıtlıklar şeklinde   ortaya çıktı.  Örneğin hala Elegez civarında göçebe yaşam tarzını sürdüren Kürt aşiretleri nezdinde sarsılmaz gibi görünen otoriteleri ile ağalar ve şeyhler, Sovyet sistemini kabullenmeye yanaşmıyorlardı. Ve bu noktada romanın yazarı Ereb Şemo, “Kürtlerin Lenin’i” rolüne bürünerek bu elit -kendi deyimi ile “burjuva” tabakaya karşı savaş açıyordu. Öyle ki, Êzidilerin ve milliyetçi Ermenilerin günümüzde hala üzerine methiyeler dizdiği meşhur Cangir Ağa ve Şêx Xido gibi birden fazla ağa ve şeyh bizzat Ereb Şemo tarafından yürütülen kampanyalar sonucu Sibirya’ya sürüldüler.

Ereb bununla da yetinmedi, 1930ların ortasından 1970lere kadar birden fazla eser kaleme aldı. Nitekim Kürtler nezdinde mutlak sosyolojik dönüşümü, sosyalist bilincin ve komünist yaşam tarzının yerleşmesini amaç edinen bu eserlerden biri “Hopo”dur.  Hopo romanı, ihtiva ettiği konu itibari ile Şivanê Kurmanca’dan daha ileri bir sürece işaret eder. Öyle ki Elegez yaylalarından Ermenistan düzlüklerine inen Kürt aşiretleri Kolhozlar kurmaya başlamışlardır. Bir manada yerleşik yaşam biçimine uyum sağlayan Kürtler, modernite ile tanışmış, sovyetik yaşam tarzının öngördüğü komünist kurumsallaşmayı tamamlamışlardır. Karakterlerinin son derece idealize edildiği bu romanların edebi kaygıdan ziyade toplumsal kaygıları söz konusu.

Romanın idealist karakterlerden biri olan Egîd bir gün Kolhoz tarlasını sürerken bir kilam söyleme başlar İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra Kızıl ordudan terhis edilen Egîd, “Şerê Wetaniyê”yi (Vatan Savaşı) dillendirmektedir:

Şerekî derketîye li welatê Ewropayê ,çem e ha bi çem e / Qalekî li me qewimîye Varşovayê ,Çemê Volgayê, /Çem e ha bi çem e / Eskerê faşîsta giran e ser me da têye leme leme / Heyfa min ringînî û teqînîya topê nîne / Heyfa min tê wê yekê / Hêsîrê belengazî,ser berfê ye / Semendê bavê Tîtal, mêrxasê dewletê kire gazî / Wele nabe bile nabe alçaxîya faşîsta komunîsta ra qe nabe! / De hûn bavê min kiribin lê xin ,hev ra lê xin

Türkçesi:

Nehirlerle bezeli Avrupa’da bir savaş başladı / Nehirlerle bezeli Varşova’da / Volga nehrinin civarında bir çatışma vuku buldu / Faşistlerin ordusu devasa sayısı ile üzerimize akıyor / Patlayan topların gümbürtüsüne üzülmem / Kar üstündeki esirlere esirlere acırım / Devletin kahramanı Tîtal’in babası Semend haykırdı: / “Vallahi billahi kabul edilemez, / Faşistlerin Komünistlere yapmış olduğu alçaklık kabul edilmez / Babam olasınız, vurun! hep birlikte vurun!

Ereb’in modernite inşası kaygısı ile yazdığı romandaki bu pasaj, aslında Sovyet sahasındaki kürtlerin gelenekten kopmadığının  göstergesiydi. Ve daha da önemlisi kilamda geçen “Tital’in babası Semend” yani Semendê Elî Siyabendov (Samand Aliyeviç Siyabendov ) gerçek bir figürdü. Ermeniler ve Kürtlerden oluşan, Ercişli General Nivar Saferyan komutasındaki 48. Ordu’da görev yapan Karslı bir Binbaşı idi. İkinci Dünya Savaşı boyunca batı cephesinde görev yaptı.

Nazilere karşı cephede gösterdiği örnek performansı için 24 Mart 1945 tarihinde Yüksek Sovyet Prezidyumu, Siyabendov’u  Sovyetler Birliği KahramanıLenin Nişanı ve Altın Yıldız madalyalarıyla ödüllendirdi. Cephe gerisinde de Sovyet Kürtleri boş durmuyorlardı. Sovyet devlet arşivlerinde yazıldığına göre savaşın başladığı yıllarda Ermenistan Komünist Partisi Elegez Bölge Komitesi büro üyeleri B.Ç. Rızgoyev, M.A.Mistoyan, H.Ç.Muradov û M.A. Keleşyan  olası Alman Paraşütçü taarruzuna karşı Kürt köylülerini silah altına almış, “Elegez”, “Talin” ve “Oktomberyan” isimli askeri birlikler kurarak binlerce  Kürt gencini Kızılordu saflarına katmışlardı. Bunlardan biri de Tıp fakültesinden mezun  S.K. Caferov idi. Caferov Moskova savunmasında ağır yaralandığı halde, cephe gerisinde  tıbbi yardım görevinden feragat etmeyerek, kısa bir süre sonra binbaşı rütbesine yükseltilerek bölgedeki sahra hastanesinin yegane sorumlusu olur.  Savaşın başından sonuna kadar cephede hem er hem de subay olarak binlerce Kürt genci savaşır ve  bunların büyük bir kısmı da ya yaşamını yitirir ya da sakat kalır. Onlar cephede can verirken, iddiaya  göre  Stalin İsmet İnönü’nün  ricasını kırmayarak onların ailelerini  Rusya ve Orta Asya’nın derinliklerine sürmek ile meşguldü. Nitekim savaştan sonra terhis olan bazı Kürt askerler Ermenistan, Karabağ ve Azerbaycan üçgenindeki  köylerine döndüklerinde bomboş evler ve çorak tarlalar ile karşılaşmış, aylarca hatta yıllarca ailelerini aramışlardı. Kısacası İkinci Dünya Harbi  , Sovyet coğrafyasındaki Kürtler nezdinde onulmaz yaralar açtı. SSCB’deki  kolektif Kürt hafızasına  “Vatan Savaşı”  olarak nakşedilen bu korkunç savaşa ait anlatılar,hikayeler ve rivayetler,  ağıtların yakıldığı taziyelerin  ve savaş   gazilerinin müdavimi olduğu  köy cemaat toplantılarının  süzgecinden geçerek dengbêjlere ulaştı.  Kaldı ki savaşa katılan ya da cephe gerisinde hizmet eden Kürt askerlerin bir kısmı aynı zamanda da dengbêjdi ve Diyadinli Ahmedê Şewêş (Mirazî) onlardan biriydi.

Savaştan sonra yayın hayatına başlayan Erivan Radyosu’nun Kürtçe servisinin haftalık yayınlarının birinde   dengbêj Şibliyê Çaçan’ın sesinden bir kilamın hazin nağmesi yükseldi. Çaçan kilami bildiğimiz dengbêji bir tarzda söylüyordu ve kilamın söz kalıpları ile makamı kesinlikle klasik dengbêjliğe özgüydü. Örneğin “kafirê German/ Alman kafiri” kalıbının Sovyet sistemi öncesi eşdeğeri “kafirê Ecem / Acem Kafiri” (İran için) veyahut “Kafirê Romê /Rum kafiri” (Osmanlı için) idi, söz kalıpları aynıydı Lakin içerik bu defa bayağı farklıydı. Öyle ki Sovyet sınırının dışındaki  Kürtler, belki de ilk defa bir dengbêj kilaminda  “Sovyet” ve “Gêrman” kelimelerinin geçtiğine şahit oluyorlardı ve sadece ismen bildikleri Almanların Kürtler ile ne alıp veremediklerini de anlamamışlardı. Hem “yurt” mefhumu Kürtler için bu sefer Kürdistan’dan daha da doğuya kaymıştı. Yurttan kastedilen SSCB’nin devasa coğrafyası idi. Sovyet kimliğinin öne çıkarıldığı kilamda “kurmanc” tanımı üzerinden Kürtlük vurgusunun yapılması, bu sahada da milliyetçi bir söylemin varlığına işaret ediyordu:

Bavo hewar e, xweyayo hewar e / Hewareke çi giran e / Şerê dewleta Sovyêtê û kafir Gêrman e / Kafirê Gêrman dinya hilda hate ser me / Heylê bavo erdê Ûrisêtê dinhêrim çem û kanî / Kafirê Gêrman top û cebilxanê xwe anî lê danî / Serekê dewleta Sovyetê kire gazî / Go: “geli birano gur  gumanê min  nagîje vî şerî / De Kafirê Gêrman niha da welatê me bike kafirstanî / Bavo şer e oy oy oy ,xweyayo şere oy oy oy / Bavo hewar e ,xweyo hewar e / Hewareke çi giran e / Şerê dewleta Sovyêtê û kafir Gêrman e / Heyla bavo erdê Ûrisêtê dinhêrim li vî tavî / Kafirê Gêrman şerekî li me re daniye bi xîlefî / Mîna gurekî devxwîn ber welatê me dihatî / Semendê Sîyabend li meydanê kire gazî / Go : “Gelî birano çê bibe çê bixebite / Hatin çûyîna kafirê Gêrman li ser welatê me bikin xalî” / (…) / Bavo helane Xweyo helane / Helaneke çi giran e /  Şerê dewleta Sovyêtê û kafir Gêrman e / Heyla bavo Semendê Sîyabend serkarê ordîyeke giran e / İjar qeleçîyê berê xwe daye li kuyê  lê ferman e / Bi dijmin ra dikir qêrîn mîtanî şeran e / Xwedê ve eyan e bi quriniya bavê Sîmên ra teyra xwe dida serê çîya ne / Kafirê Gêrman top û cebilxanê xwe dihîşt direviyane / Digotin : “eva quriniya Semendê Sîyabend kurê Kurmancan e / Erê vê meydanê aniye koka dijminan e / Evqado de tu lêxe kekê  Tîtal de tu lêxe / Revê li dijmin xe / Nav û dengê welatê me li rûbarê dinê xe / (…) / Bavo mizgîn e, Xweyo mizgîn e / Mizgînike xêr û xweşî ye / Heyla bavo  eva caveke xêrê bide nehîya elegezê, gundê Sengerê ye / Gelî bêjin mizgînîkî bidin dayka Xanê ye / De bêjin Semendê te yê şerê giran da / Bûye mêrxasê dewleta  Sovyêtê ye / Evqado de tu lêxe kekê  Tîtal de tu lêxe / Revê li dijmin xe / Nav û dengê welatê me li rûbarê dowalê dinê xe

Türkçesi:

Babam  seferberlik çağrısıdır, efendim seferberlik çağrısıdır / elzem bir seferberlik çağrısıdır / Sovyet devleti ile kafir Alman ‘nın muharebesidir / Alman kafiri dünyayı zapt etti şimdi de üzerimize yürüyor/ Ah babam Urus ülkesini seyrediyorum da hep nehir ve pınar / Kafir Alman top ve cephanesini getirip oraya konuşlandırdı / Sovyet lideri çağrıda bulundu / Dedi ki : “ Ey kardeşler  bu savaşı biz istemedik / Lakin Alman kafiri yurdumuza kafirlik derecesinde zulmediyor” / Babam savaştır oy oy oy , efendim savaştır oy oy oy / Babam  seferberlik çağrısıdır  , efendim seferberlik çağrısıdır / elzem bir seferberlik çağrısıdır / Sovyet devleti ile kafir Alman’ın muharebesidir / Ah babam şu gündüz gözü ile  Urus ülkesini seyrediyorum / Alman kafiri yok yere bize bir savaş açtı / Kana susamış bir kurt gibi  yurdumuza yönelmiş / Semendê Sîyabend  meydanın ortasında bağırdı: / Dediki : “ Ey kardeşler  ne olursa olsun  / Alman kafirinin yurdumuza ayak basmasına izin vermeyin”/ (..) / Babam akındır , efendim akındır / Ne kadar da elzem bir akındır / Sovyet devleti ile kafir Alman ‘nın muharebesidir /  Semendê Sîyabend büyük bir ordunun komutanıdır / Nerede tehlike varsa bu vatan savunucusu oraya yönelmektedir / Düşmanın üstüne aslanlar gibi kükrüyor / Allah’a ayandır ki Sêmen’in babasının kükremesi ile kuşlar dağ doruklarına konardı / Diyorlardı ki: “ Bu kükreme  Kürt  oğlu Semendê Sîyabende aittir / er meydanında düşmanın kökünü kazıttı” / vuru kıymetlim  vur , Tîtalîn ağabeyi sen vur / Düşmanı kaçırt / Yurdumuzun ismini cihana duyur / (…) / Babam müjdedir, efendim müjdedir / Hayır ve esenliğin müjdesidir / Hey babam  mutlu müjdeyi  Elegez nahiyesine bağlı Sengerê köyüne verin /  Xanê anaya müjdeyi verin ve Deyin ki: / “Senin Semen’din bu çetin savaşta Sovyet devletinin kahramanı oldu” / Kıymetlim vur,  Tîtal’in ağabeyi sen vur / Düşmanı kaçırt / Ve yurdumuzun ismini  cihandaki ülkelere duyur

Velhasıl  1990ların başında Sovyet sistemi tamamen  çöktü. Sovyet Kürtleri müstakbel kapitalizm ile yaklaşık bir asır sonra nihayet tanışıp sözüm ona  sosyolojik evrimlerini tamamladılar.  Böylece  “Vatan Savaşı” da  nostaljik bir fona dönüştü. Kürtler “yurt” diye addettikleri Sovyetlerden sürüldüler. Daha da önemlisi binlerce evlatlarını onlardan alan  Almanya sonunda birliğini tekrar sağladı .Birliğin sağlanmasının yarattığı ekonomik hamle bütün dünyayı etkiledi ,binlerce Kürt Avrupa’ya göç etti, bunların mühim bir kısmı da bir zamanlar ismini Erivan Radyosu’nda savaş temalı  kilamda  duydukları Almanya’ya yerleştiler Tarihin ironisidir bilinmez, bir   gün  dengbêj Zahiro Almanya’nın yolunu  tutup onların halini ve ahvalini sormaya gitti.  Almanya değişmişti, savaş yoktu. Ülke açılıp saçılmıştı hem Almanların “faşistliklerinden” de eser kalmamıştı. Öyleki Zahiro’nun dikkatini sadece sarı saçlı ve mavi gözlü  Alman kadınlar çekti. Onları uzun uzadıya seyretti. Türkiye’ye dönerken, dostları ve ahbapları başına üşüştüler, Almanya’ya dönük onca sorudan sonra, dengbêj Zahiro  usulca Jumbo teyipin kayıt düğmesine bastı ve elini kulağına götürerek, Erivan Radyosu’nun ağıtsal bir nağme ile tekrarladığı “Alman” tabirini “kafir” tahkirinden sıyırmayıp velakin son derece  apolitize ederek kilama başladı, kilam birkaç gün sonra  Kürdistan’daki  kasaba kahvelerinde  ve köy evlerinde  yankılandı ve o gün Ereb Şemo’nun miladını oluşturduğu Kürdolojideki Sovyet etkisi zanımca mühim bir şekilde zail oldu:

Lolo kuro ez çûme Almanyaya şewitî / Lo  dar û bî ne he  wayê eman eman / Heyla ez ê bala xwe bidime gelo qîzê vî kafirî / Temam  çar u çûr in çav hêşîn in / eman eman Alamanya

Türkçesi:

Kalkıp yakılasıca Almanya’ya gittim / Her tarafı ağaç ve süğütler ile doludur / Baktım da bu kafirin kızlarına / Tamamı sapsarı ve mavi gözlüydüler / Aman aman Alamanya

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.