11 Temmuz’da Federe Kürdistan Bölgesi’nin Süleymaniye kenti kırsalında, Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla PKK tarafından gerçekleştirilen silah bırakma töreni, uluslararası kamuoyunda yankı uyandırdı. Barış ve Demokratik Toplum Grubu öncülüğünde düzenlenen törene sanatçılar, gazeteciler, siyasetçiler ve hak savunucuları katıldı.
Törende verilen mesajları değerlendiren yazar Yalçın Karadaş, barış ve demokrasi arasında doğrudan bağ kurarak, Öcalan’ın çağrısını olumlu bulduğunu ifade etti.
‘Barış olmadan demokrasi yeşermez’
Karadaş, “Eğer barış olacaksa arkasından demokrasinin yeşermesi gerekir. Ama uzun yıllardır Türkiye’de demokrasi, içi boş bir kelimeye dönüştü. Farklı etnik ve inanç grupları yok sayılan bir ülkede demokrasi yaşanmaz” dedi.
‘Anayasa halkların ortak aklıyla yazılmalı’
Yeni anayasa sürecine Çerkesler olarak katılmak istediklerini dile getiren Karadaş, “Türkiye’de gerçek bir barışın tesisi için anayasa baştan sona değişmeli. Bu sadece siyasetçilerin değil, tüm halkların, STK’ların, akil insanların katılımıyla yapılmalı” diye konuştu.
‘Devletin özür dilemesi ve dönüşmesi gerekiyor’
PKK’nin silah bırakmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Meclis’te komisyon kurulacağına işaret etmesini hatırlatan Karadaş, devletin farklı kimliklere geçmişte yapılan hataları kabul edip dönüşüm başlatması gerektiğini söyledi: “Devletin Kürtlere, Çerkeslere, Süryanilere özür borcu var. Türkleştirme ve Sünnileştirme mantığı artık terk edilmeli.”
‘Silahların yakılması mitolojik bir mesajdı’
Karadaş, Casene’deki törenin mitolojik göndermeler taşıdığını da vurguladı: “Ateşte silah yakmak Kürt tarihinde direnişi simgeler. Bu teslimiyet değil, yeni bir toplumsal başlangıcın ilanıdır. Demirci Kawa’dan ilhamla yapılan bu eylem, ‘barışa hazırız ama kimliğimizle’ mesajıdır.”
‘Farklı kimlikler komisyona dahil edilmeli’
Abdullah Öcalan’ın 9 Temmuz’daki çağrısını değerli bulduğunu belirten Karadaş, kurulacak komisyonda Çerkes aydınları ve demokratlarının yer almasının sürece katkı sunacağını söyledi: “Gerçek demokrasi istiyoruz. Taleplerimizi Avrupa Parlamentosu dâhil birçok platformda dile getirdik. Şimdi katılım zamanı.” (MA)
