• Ana Sayfa
  • Gündem
  • ATK’den Murat Çalık açıklaması: Kas kaybı, aktif hastalığı ve lenfoma geçmişi yok

ATK’den Murat Çalık açıklaması: Kas kaybı, aktif hastalığı ve lenfoma geçmişi yok

23 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) odaklı ‘yolsuzluk’ soruşturmasında tutuklanan Murat Çalık, daha önce iki kez kanser tedavisi görmüştü.

ATK’den Murat Çalık açıklaması: Kas kaybı, aktif hastalığı ve lenfoma geçmişi yok
ATK’den Murat Çalık açıklaması: Kas kaybı, aktif hastalığı ve lenfoma geçmişi yok
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 26 Temmuz 2025 21:06

Adli Tıp Kurumu (ATK), tutuklu Beylikdüzü Belediyesi Başkanı Murat Çalık hakkında yapılan değerlendirmede tahrifat olmadığını yineledi.

Değerlendirmesinde “Murat Çalık’ın kas kaybı, aktif hastalığı ve lenfoma geçmişi yok” ifadelerini kullanan ATK daha önceki açıklamasında da Çalık’ın dosyasında kanser bulgusu olmadığını ve belediye başkanının sağlık durumuna ilişkin raporun tahrif edilmediğini savunmuştu.

Çalık’a 1999’da Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından akut miyeloid lösemi (AML) M4 teşhisi konulmuş daha sonra tedavi edilmişti.

Fakat ATK’ye iletilen adli dosyadaki mevcut belgelerde Çalık’ın söz konusu hastalığı geçirdiğine dair patoloji raporu ve tıbbi tedavi belgesi mevcut olmadığı öne sürüldü.

ATK açıklamasında “Adli dosyada mevcut tıbbi belge ve muayene bulgularına göre 26 yıldır aktif lösemi hastalığı olmadığı (remisyonda olduğu) düşünülmüştür. Tıbben bilindiği üzere AML hastalığı, 10 yılın üzerinde nüks etmediği takdirde tam şifa hali (kür) olarak kabul edilmektedir.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamadaki bulgular şöyle:

*İzmir Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 1 Temmuz tarihli patoloji raporunda blast oranının yüzde 4-5 dolayında olduğu, alınan biyopsi örneğinin çoğunluğu kortikal kemik olarak adlandırılan iliksiz alandan alındığı, bu biyopsi sonucunun alınan kemik iliği materyalinin yeterli olmaması nedeniyle istenen seviyede teşhis koydurucu nitelikte olmadığı, klinik olarak malignite şüphesi halinde kesin yorum için ileri hematoloji ve patoloji olan bir merkezde inceleme ve değerlendirilme önerildiği patoloji uzmanı tarafından belirtilmiştir.

*Yapılan laboratuvar incelemesinde flow sitometride blast oranının yüzde 1-2 olduğu, kemik iliği aspirasyon değerlendirmesinde atipik (anormal) hücre izlenmediği, yapılan genetik incelemelerde displazi (anormal hücre üretimi) lehine bulgu olmadığı, şahsın tıbbi belge ve laboratuvar bulgularıyla halihazırdaki tıbbi durumu ve hematolojik değerlendirilmesi müştereken dikkate alındığında, şahsın blast oranı ilgili İhtisas Kurulumuz tarafından yüzde 3-4 olarak değerlendirilmiştir.

*İhtisas Kurulumuz tarafından düzenlenen mütalaada herhangi bir tahrifat söz konusu değildir. Dünya Sağlık Örgütü 2023 kriterlerine göre bir kişide akut miyeloid lösemi teşhisi koyabilmek için blast oranının yüzde 20 ve üzerinde olması gerekmektedir.

*Blast oranının yüzde 5-19 arasında olmasıysa miyelodisplastik sendrom (kemik iliğinin yapısının bozularak anormal kan hücresi üretmesi) demektir. Ancak 26 yıldır aktif hastalığı olmayan (remisyonda olan) şahsın kemik iliği aspirasyon biyopsisi ve genetik incelemelerinde, displazi (anormal hücre üretimi) ve nüks lehine bulgu tespit edilmemiştir.

*Lökopeni teşhisi için lökosit değerinin 4000’in altında olması, nötropeni teşhisi için nötrofil değerinin 1000’in altında olması gerektiği tıbben bilinmektedir. 2008 yılında alınan biyopsi ile mukoepidermoid karsinom (parotis bezi tümörü) teşhisi konulmuş olup bu hastalığı geçirdiği ameliyat ve ışın tedavisi sonrası iyileşmiştir. 2008 yılı sonrasında bu hastalığı da tekrarlamamış olup yaklaşık 17 yıldır aktif hastalığı yoktur (remisyondadır). 10 yıl üzerinde tekrarlamayan bu hastalığı da tam iyileşmiş olarak (kür) kabul edilmiştir.

Çalık’ın boynunun sağ tarafındaki mevcut kitlenin çıkarıldığı ve patolojik incelemesinde kitlenin iyi huylu çıktığı belirtildi.

Gönderilen adli dosyadaki tıbbi evraklara göre ATK, Çalık’ın lenfoma (lenf kanseri) geçmişi olmadığını savundu.

Söz konusu açıklama şöyle devam ettirildi:

*İlgili İhtisas Kurulumuzca 16 Temmuz tarihinde yapılan muayenesinde şahsın kilo kaybı şikayeti olduğunu ifade ettiği, bu hususun düzenlenen mütalaamız içerisinde yer aldığı, vücut ağırlığı 85 kilogram, boyu ise 183 santimetre olarak ölçüldüğü, beden kitle indeksinin normal sınırlarda (25,38) olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca belirgin kas kaybı veya kaşeksi (ileri derecede zayıflık) bulguları tespit edilmemiştir.” denildi.

*İddia edildiğinin aksine kurumumuzda bir iç hastalıkları hematoloji (Doç. Dr.), bir çocuk hastalıkları, hematoloji-onkoloji (Prof. Dr.) ve iki iç hastalıkları tıbbi onkoloji (Prof. Dr.) öğretim üyesi mevcut olup, bahse konu dosyada iç hastalıkları hematoloji uzmanı ve iç hastalıkları tıbbi onkoloji kurul üyesi görüşleri alınarak mütalaa düzenlenmiştir.

*Şahsın patolojik ve laboratuvar incelemeleriyle sağlık son durum muayenesi müştereken değerlendirildiğinde; kesin tıbbi teşhisi konulamadığı için iç hastalıkları, hematoloji, tıbbi onkoloji ve psikiyatri klinikleri bulunan tam teşekküllü eğitim ve araştırma hastanesi ya da üniversite hastanesine sevk edilip hastaneye yatışının sağlanarak, gerekli tüm ileri tetkiklerinin ve tıbbi tedavisinin yapılması gerektiği ilgili İhtisas Kurulumuzca düzenlenen mütalaada ifade edilmiştir.

*İlgili ihtisas kurulumuzca 16 Temmuz tarihinde düzenlenen mütalaada belirtildiği üzere istenen tetkik ve işlemler yapıldıktan sonra şahsın son durumunu gösterir sağlık kurulu raporu ve yapılan tetkiklerin gönderilmesi sonrasında sorulan hususlar hakkında ilgili ihtisas kurulumuzca yeniden değerlendirme yapılarak nihai karar verilecektir.

4 Haziran’da Silivri Cezaevi’nden İzmir’e nakledilen Çalık, 9 Temmuz da yeniden hastaneye kaldırıldı, 10 Temmuz’daysa anjiyo oldu. Anjiyonun ardından yeniden cezaevine gönderildi.

Çalık hakkındaki hastane raporunda ‘lösemi nüksü açısından yüksek riskli‘ olduğu, infazını evde tamamlaması gerektiği belirtildi.

Murat Çalık cezaevindeyken sağlık problemleri nedeniyle 20 kilo verdi.

Çalık 16 Temmuz’da sağlık durumunun değerlendirilmesi için İstanbul’da bulunan Adli Tıp Kurumu’na sevk edildi. Ardından aynı gün yeniden İzmir Buca’daki cezaevine nakledildi.