• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Tuncer Bakırhan: Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir

Tuncer Bakırhan: Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir

Türkiye’nin tarihi günlerden geçtiğini söyleyen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan,  “Barışa destek vermek kimseyi AK Parti’li, MHP’li, CHP’li, DEM Parti’li yapmaz. Onurlu bir duruşta buluşturur ancak. Onun için onurlu bir duruşta buluşmak 86 milyona aynı zamanda bizim borcumuzdur” dedi.

Tuncer Bakırhan: Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir
Tuncer Bakırhan: Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 27 Temmuz 2025 20:12
  • Güncellenme: 27 Temmuz 2025 21:46

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İstanbul Dil Kültür ve Sanat Komisyonu’nun “Aydınlar ve sanatçılar barışı konuşuyor” sloganıyla “Barışa adanmış yürek Sırrı Süreyya Önder anısına” başlıklı düzenledi.

İstanbul Fatih’te Ali Emiri Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen panelde, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin, gazeteci Roper Koptaş, yazar Feyyaz Yaman ve gazeteci-yazar Faruk Eren konuştu.

Bakırhan, 3 Mayıs’ta hayatını kaybeden DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder’e adanmasını değerli bulduğunu ifade ederek, Önder’in barış ve demokrasi için büyük çabalar gösterdiğini, mücadelesinin başarıya ulaşması için ellerinden geleni yapacaklarını dile getirdi.

Ortadoğu’da büyük bir kaosun olduğunu söyleyen Bakırhan, şöyle dedi:

“Bunun birçok sebebi var. En önemli sebebi tekçi ve antidemokratik rejimlerdir. Ortadoğu’da haklara, inançlara baskı kurulması sorunun temel kaynaklarından birisidir. Çözümü de buradan kurmak gerekiyor. Dürzilerin mutlu olmadığı ve sürekli katliam tehdidiyle karşı karşıya kaldıkları bir Suriye, devlet olsa ne olur olmasa ne olur? Kürtlerin kendi kimlikleriyle yaşamadıkları bir Suriye’nin etrafı metrelerce duvarla kaplansa ne olur? Bu bölgedeki rejimler, bu meseleleri bir türlü idrak edemedi. Çatışmaya, savaşa ciddi bir yatırım var.”

Hegemonik güçler, silahlanma yaparken Türkiye de barışın konuşulduğunu vurgulayan Bakırhan, Türkiye’nin ve bölgenin tarihi günlerden geçtiğini kaydederek, şöyle konuştu:

“Bu çok kıymetlidir. Silah ve çatışmaların olmadığı bir zemini konuşmak kadar değerli ve kıymetli bir şey yok. Onurlu bir barışı sağlayamazsak egemenlerin ve tekçi kimlik devletlerinin egemenliğine maruz kalmış oluruz. Türkiye’de bir kesim süreci desteklemiyor. Bu sürecin ülkeyi böleceğini söylüyorlar. Barış nerede hangi ülkeyi bölmüş bilmiyorum, ama ırkçılık öyle bir beladır ki masaya oturmayı bile ülkeyi bölmek olarak gören bir anlayış. Yüzyıllık politikalar buna çok önemli bir zemin yarattı. Barışı savunma yerine barış karşısında konumlanmaya çalışıyorlar.”

‘Biz başarırsak Türkiye kazanır’

Türkiye’de yaşayan 86 milyonun dertlerinin ortak olduğunu vurgulayan Bakırhan, dertleri ortak olanların bu sürece sahip çıkması gerektiğini söyledi:

“Eğer bu tarihi günlerde barışın hikayesini yazabilirsek emin olun 86 milyon kazanır, bölge kazanır. Bölge burada inşa etmiş olduğumuz bu barış sürecinden dersler alır. Bu süreci önemsediğimizi belirttik ama Türkiye’de küçük bir azınlık bu süreci desteklemiyor, karşı çıkıyor. Bu sürecin ülkeyi böleceğini söylüyorlar. Biz başarırsak, bu küçük azınlık kaybeder. Biz başarırsak Türkiye kazanır, Kürtler, eşit yurttaşlık mücadelesi yürüten Aleviler kazanır. Her gün katledilen kadınlar kazanır. Onun için bu süreç önemli. Barışa destek vermek kimseyi AK Parti’li, MHP’li, CHP’li, DEM Parti’li yapmaz. Onurlu bir duruşta buluşturur ancak. Onun için onurlu bir duruşta buluşmak 86 milyona aynı zamanda bizim borcumuzdur.”

‘Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir’

Bakırhan, bugün herkese düşen temel görevler bulunduğunu anlatarak, ortak bir gelecek kurmak için sorunlara karşı ortak bir tutum takınılması gerektiğini belirtti.

Barışın sadece silahların susması olmadığını dile getiren Bakırhan, “İşte silahlar sustu. Barış, Ağrı Dağı’nın eteğindeki Şakiro’nun kilamıyla İç Anadolu’daki Neşet Ertaş’ın türkülerinin birbirine misafir olmasıdır. Aynı evde, aynı sahada ikisinin de dile getirilmesidir, ikisinin kardeşleşmesidir. Barışı kelimelerle, notalarla, renklerle sanatçı ve aydınlar inşa edebilir.” diye konuştu.

Bakırhan, barış süreçlerinin iki parti ya da iktidar ve bir taraf arasında yürüyen süreçler olmadığına işaret ederek, barışın inşasının toplumun bütün dinamiklerinin aktif katılımıyla olabileceğini kaydetti.

İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin: Savaşanlar barış istiyorsa barışın zamanı gelmiştir

Panelde sunum yapan İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Eren Keskin ise Türkiye’nin hiçbir zaman demokratik bir hukuk devleti olmadığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in “Doğuya demokrasi batıya otokrasi olmaz” sözünün üstünlükçü bir bakış açısının ürünü olduğunu ifade eden Eren Keskin, şöyle konuştu:

“Bize demokrasi ne zaman gelir biliyor? Şeyh Seîd’den, Seyit Rıza’dan başlayarak, gözaltında kaybedilen insanlarımızın failleri bize söylendiğinde, kontrgerilla cinayetlerinde kaybettiğimiz insanların faillerini bulduğumuzda gerçek anlamda demokratikleşiriz. Geçen gün Erdoğan konuşmasını yaparken, Beyaz Torosların yanlış olduğunu söyledi. Ama Beyaz Torosların kaptan şoförü Mehmet Ağar sizin yanınızda. Bunların hesabının verilmesi lazım. En çok savaşanlar barış istiyorsa barışın zamanı gelmiştir. Demokratikleşme, İstanbul Sözleşmesi’nin geri gelmesi için, kadın cinayetlerinin durması, erkek egemenliğe karşı mücadelenin yükselmesi için, LGBT’lilere karşı nefret söyleminin son bulması için, soykırımla yüzleşmek için barışçıl bir sürece ihtiyacımız var”

Roper Koptaş: Barışın toplumsallaşması için herkese ihtiyaç var

Gazeteci Roper Koptaş, barışın toplumsallaşması için herkese ihtiyaç olduğunu ifade ederek, “Biz azınlıkta olanlar, baskıya uğrayanlar, eşit olamayanlar, özgür olamayanlar daha çok bu yükü yüklenmek zorundayız ama birlikte yaşadığımız halka el uzatmadan onların da barışçı olmasını sağlamadan bunun yollarını aramadan da bize de onlara da huzur olmayacağını da biliyoruz. Umarım hepimizin barışla huzur bulduğu Türkiye’yi hep beraber kurarız” ifadelerini kullandı.

Feyyaz Yaman: Süreç sanatçıların gündeminde yerini almalı

Yazar Feyyaz Yaman, sürecin güçler arasında bir denge olduğunun altını çizerek, “Kürt hareketi kendi varlığını masanın bir tarafı olarak sürdürme gücüne eriştiği için masanın bir tarafındadır. Olay sadece öyle sembolik anlamda silah bırakmak değildir. Türk-Kürt tarihinin bu süreci içselleştirdiği ve kendi öz gücünü inşa ettiği bir gerçeklikten bahsediyoruz. Bu süreçte bütün sanatçıların gündeminde yerini alması ve görevini yerine getirmesi gerekiyor” diye belirtti.

Faruk Eren: Medyanın bu halinin değişmesi lazım

Yazar Faruk Eren, Türkiye’de geçmişten beri devletçi bir medya olduğuna vurgu yaparak, “Onlar ‘Terörsüz Türkiye’ biz ise ‘Barış Süreci’ diyoruz. Parlamentonun üçüncü partisinin genel başkanı burada bir konuşma yapıyor. Kürsüde dört tane kanal vardı. Örneğin dün tırnak içinde muhalif bir kanalında bir gazeteci 30 küsur yıl içeride yatmış, infazı tamamlanmış ve ısrarla bırakılmayan insanların tahliye edilmesine karşı çıkıyordu. Hatta CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, ‘Öyle değil cezası bitti, tabii ki çıkacak’ dediğinde ‘Ekrem İmamoğlu’nu niye bırakmıyorlar’ diyor. Türkiye’de gazeteciliğin durumu bu. Gerçekten bir barışa varacaksak, gerçekten demokrasiye varacaksak medyanın bu halinin değişmesi lazım. Bunu hep birlikte değiştirmemiz lazım. Hem sosyalistler hem Kürt siyasi hareketi hem insan hakları savunucuları empati kavramını en iyi bilenlerdir. Ama barış ve demokrasi olacaksa toplumun büyük bölümüne bu empatiyi sirayet ettirmeliyiz” şeklinde konuştu. (MA)