• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Sahte diploma soruşturması: Devlet kurumlarının dijital sistemleri nasıl aşıldı?

Sahte diploma soruşturması: Devlet kurumlarının dijital sistemleri nasıl aşıldı?

Sahte diploma çetesi, Milli Eğitim, YÖK ve ÖSYM gibi kritik devlet kurumlarının dijital sistemlerine sızarak sahte mezuniyet kayıtları oluşturduğu ortaya çıktı.

Sahte diploma soruşturması: Devlet kurumlarının dijital sistemleri nasıl aşıldı?
Sahte diploma soruşturması: Devlet kurumlarının dijital sistemleri nasıl aşıldı?
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 4 Ağustos 2025 12:42
  • Güncellenme: 4 Ağustos 2025 14:56

Türkiye’de sahte diploma iddiası büyüyor. Sahte diploma çetesi, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) gibi kritik devlet kurumlarının dijital altyapılarına sızarak, sahte mezuniyet kayıtlarını sistemlere yerleştiriyor.

Çete üyelerinden biri, lise diplomalarının MEB’in veri tabanlarında görünür hale getirilmesi sürecini ayrıntılarıyla anlattı.

Cumhuriyet gazetesinin ulaştığı bilgilere göre üç aşamada ilerleniyor:

Sisteme erişim: MEB’e bağlı okul veri tabanlarına erişim sağlayan özel bir uygulama kullanılıyor. Burada geçmiş dönem mezuniyet kayıtları inceleniyor, mezuniyet kaydı olmayan kişilerin boş kayıt alanları tespit ediliyor.

Tasdikname tanımlaması: Okulların öğrenci mezuniyet verileri genellikle “tasdikname” (geçici çıkış belgesi) üzerinden sisteme giriliyor. Kişinin adı, T.C. kimlik numarası, okul kodu, mezuniyet tarihi ve diploma notu gibi bilgiler dijital sisteme tanımlanıyor.

E-Diploma olarak kaydetme: Girilen bilgiler MEB arşivine “e-diploma” olarak aktarılıyor. Sistem bu belgeyi otomatik olarak “Doğrulanabilir Diploma” olarak kabul ediyor.

Sahte üniversite diploması oluşturma sürecinin ise daha “karmaşık” olduğunu belirten çete üyesi, “Önce talep edilen üniversitenin diploma tasarımını bire bir hazırlıyoruz. Kişisel bilgileri, bölüm, fakülte, mezuniyet tarihi, diploma notu gibi verileri işliyoruz” itirafında bulundu.

Sonra ÖSYM veri tabanına özel entegrasyonla, kişinin o yıl ilgili üniversiteyi kazanmış gibi görünmesi sağlanıyor. Ardından YÖK Bilgi Sistemi’ne (YÖKSİS) diploma numarası, mezuniyet tarihi ve derecesi kaydediliyor. Böylece kişi sistemde aktif mezun olarak yer alıyor.

Sahte diploma sürecinin son aşaması ise üniversitenin Öğrenci Bilgi Sistemi’ne giriş için kullanıcı adı ve şifre oluşturulması. Bu sayede kişi, öğrenci numarasıyla sisteme girip, not döküm belgesi ve mezuniyet belgesi alabiliyor. Ayrıca sahte mezunlara “[ad.soyad]@universite.edu.tr” uzantılı e-posta adresi de veriliyor. Böylece kişi gerçek bir üniversite öğrencisi gibi tüm dijital hizmetlerden faydalanabiliyor.

Enver Yılmaz’ın adı soruşturma dosyasına girdi

Halk TV’nin haberine göre ise sahte diploma soruşturmasında yeni isimler ortaya çıktı. Mahkûm Yakınları Federasyonu Başkanı ve ses sanatçısı Enver Yılmaz, organize sahtecilik ağıyla bağlantılı olarak şüpheli konumda dosyada yer aldı. Yapılan incelemeler ve tanık ifadeleri, Yılmaz’ın bu yapı ile doğrudan temas halinde olduğunu gösteriyor.

Enver Yılmaz’ın telefonundan sahte belgeler çıktı

Savcılık dosyasına göre, Enver Yılmaz’a ait cep telefonunda farklı kişilere ait sahte diploma ve ustalık belgesi görselleri bulundu. Ayrıca belge üretimine dair mesajlaşmalar ile Ziya Kadiroğlu ile birçok görüşme kaydı tespit edildi. Kadiroğlu’nun sahte mezuniyet belgeleri ürettiği ve dağıttığı, Yılmaz ile Ankara Gölbaşı’nda sık sık bir araya geldiği iddia edildi.

Dosyada tanıklardan Münir Gözübenli, Yılmaz’ı “yaptığı iş sebebiyle tanıdığını” belirtti. Başka bir tanık Özge Baydemir ise Yılmaz’ın soruşturma kapsamındaki diğer kişilerle bağlantılı olduğunu ifade etti. Enver Yılmaz, Atatürk Üniversitesi İşletme lisans programından mezun gibi gösterildiği iddianamede yer aldı.

CHP’den tepki: Türkiye’nin dijital egemenliğine açık bir saldırı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, sahte e-imza kullanılarak yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili İstanbul Üniversitesi önünde düzenlediği basın açıklamasında, konunun sadece eğitim değil, aynı zamanda Türkiye’nin dijital egemenliğine yönelik ciddi bir ulusal güvenlik ve yapısal kriz olduğunu söyledi.

Özçağdaş, “Bu yaşanan dijital skandal, diploma, ünvan sahtekarlığı yalnızca eğitimle ilgili bir konu değildir. Bu, Türkiye’nin dijital egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu, ulusal bir güvenlik krizidir ve yapısal bir krizdir” dedi. Ayrıca, ödemelerin kripto para üzerinden yapıldığı, konunun uluslararası boyutlarının da bulunduğunu belirtti.

‘Dijital ahtapot her yerde’

Soruşturma kapsamında 400’ü aşkın akademisyenin usulsüz belge aldığı iddialarına değinen Özçağdaş, “Bu işin sorumluları sessiz kalıyor, ama dijital ahtapot tapuya, diplomasına, sağlık sistemine kadar her yere sızmış durumda” diyerek tepkisini dile getirdi.

Türkiye’de 2005’te başlayan e-imza sisteminde 2012’de “TurkTrust ara sertifika skandalı” yaşandığını hatırlatan Özçağdaş, o dönemde kamu otoritelerinin yetersiz kaldığını, bugün de BTK’nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) gerekli reformları yapmadığını ifade etti. BTK Başkanı ve yardımcısının kendi e-imzalarının kopyalanmasını fark etmediğini vurguladı.

‘Liyakatsizlik sarmış’

İstanbul Üniversitesi yönetimini eleştiren Özçağdaş, üniversitenin “kendini imha edecek” bir kadroya sahip olduğunu ve liyakatsizlik sorununa dikkat çekti. “Rektör, kardeşini başdanışman yapıyor. 1.278 bölümde bir profesör yok, 990 bölümde bir doçent yok” diye konuştu.

Ayrıca, sahte diplomalarla ilgili iddianamede, “400’e yakın akademisyene usulsüz belge düzenlendiği” ifade edilmesine rağmen ilgili kurumların konuya yeterince tepki göstermediğini belirtti.

‘Eğitimde büyük çöküş”

Özçağdaş, Türkiye’de binlerce öğrencinin diploma denklik sorunu yaşadığını, liyakatsizliğin ve yolsuzluğun devletin her kademesine yayıldığını savundu. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek adam rejimiyle oluşturduğu sistem, ülkeyi organize suçlar cennetine dönüştürdü. Dijital ahtapot her yerde, devlette liyakat kalmadı” ifadelerini kullandı.

Basın açıklamasında ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK ve diğer ilgili kurumları da eleştirildi.