CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Özgür Özel başkanlığında CHP Genel Merkezi’nde toplandı. Yaklaşık 3 saat süren toplantının ardından MYK gündemine dair basın açıklaması yapan CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “CHP’nin komisyona girmesi, ‘bu komisyonda Anayasa değişikliği konuşulacak, tartışılacak’ gibi gerekçelerle eleştiriliyordu ancak bu komisyonda Anayasa değişikliğinin konuşulmadığı, tartışılmadığını herkes gördü. ” ifadelerini kullandı.
Yücel, komisyonun CHP’li üyelerinin yarın üçüncü toplantı öncesi basın toplantısı yaparak, CHP’nin yaptığı çalışmaların ve komisyona getirilecek önerilerin ana başlıklarının kamuoyuyla paylaşılacağını duyurdu.
Yücel, MYK toplantısını işaret ederek “Komisyon üyesi MYK üyelerimiz Gökçe Gökçen, Murat Bakan ve Grup Başkanvekilimiz Murat Emir sunum yaptılar” diye kaydetti.
Meclis’teki ‘süreç’ komisyonunu işaret eden CHP Sözcüsü Deniz Yücel, “CHP komisyon kurulmadan 9 ay önce ‘Demokrasi ve Adalet Komisyonu’ adı altında bir komisyon kurmuştu.” diye konuştu. Yücel, “Bu komisyon zaten demokrasi, toplumsal barış, eşit yurttaşlık, adalet ve hukukun üstünlüğü gibi ana başlıklar üzerinde aylardır çalışmakta idi. Yarın gerçekleştirilecek üçüncü toplantıdan önce CHP’li komisyon üyelerimizce basın toplantısı yapılarak CHP’nin yaptığı çalışmalar ve komisyona getirilecek önerilerin ana başlıklarını kamuoyuyla paylaşacaklardır. Örneğin bu komisyona şehit aileleri ve gazilerimizin davet edilmesi, Türkiye Barolar Birliğinin, akademisyenlerin, bilim insanlarının davet edilmesi ve katkı sağlamaları CHP’nin en önemli hassasiyetlerinden birkaçıdır. Ülkemizin ve milletimizin menfaatine olan her noktada CHP sorumluluk almaktan çekinmeyecektir.” dedi.
Deniz Yücel’in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
‘Deprem anında ve sonrasında GSM operatörleri yine kilitlendi’
“Dün akşam merkez üssü Balıkesir’in Sındırgı ilçesi olan ve birçok kentimizde hissedilen 6,1 büyüklüğündeki depremde yaşamını yitiren 81 yaşındaki vatandaşımıza Allah’tan rahmet, ailesine baş sağlığı ve sabır diliyorum. Yaralı kurtarılan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Deprem anında ve sonrasında GSM operatörleri yine kilitlendi, halkımız sevdiklerine ulaşamadı. Rusya’da 8.8’lik depremde hiçbir can kaybı yaşanmazken, Balıkesir merkezli 6.1 şiddetindeki depremde can kaybı yaşanıyor. Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle yüzleşmek için daha kaç şiddetinde deprem olmasını bekliyorsunuz? Bu mesele fıtrat, kader diyerek geçiştirilemeyecek bir meseledir. Deprem bir Türkiye gerçeğidir. Türkiye bir deprem ülkesidir… Ve bu gerçeğin bilinciyle hareket eden geleceğin Cumhurbaşkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu, 2019’dan bu yana İstanbul’un altyapısına yaklaşık 65 milyar liralık yatırım yaptı. Afet güvenliği için de önemli adımlar atarak Deprem Risk Azaltım Sistemini hayata geçirdi. İstanbul’un olası depremlere karşı daha dayanıklı hale gelmesini planlamak için İstanbul deprem eylem planını oluşturdu. Hızlı Tarama Yöntemi ile İstanbul’da depreme karşı dayanıksız, risk oranları yüksek bin 556 binanın tespiti gerçekleştirildi, 96 binada resmî süreç başlatıldı. 19 Mart hukuk darbesiyle sadece; milletin derdiyle dertlenen geleceğin cumhurbaşkanı tutsak edilmedi, İstanbul’da olası bir depremde yaşanması kuvvetle muhtemel felaketlerin önüne geçmek için yürütülen çalışmalar sekteye uğratılmış oldu. Kolay ölümler ülkesi haline gelen Türkiye’de her geçen gün hayatta kalmanın imkânsız hale gelmesini kabul etmiyoruz.”
‘Sahte diplomalar peynir ekmek gibi dağıtılmış’
“AKP iktidarı bu millete bir kez daha ‘Nerede bu devlet’ sorusunu sordurmuştur. Devlet kurumlarında liyakat yok edilmiş, yalan dolan, hile hurda ne üzücüdür ki, her bir kuruma sirayet etmiş durumda. Sahte diplomalar peynir ekmek gibi dağıtılmış. Dezenformasyonla Mücadele Merkezi hala ‘400 akademisyenin usulsüz atandığı yönündeki iddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır’ diye açıklama yapıyor. Neresinden tutsanız elinizde kalan bir durumla karşı karşıyayız. Psikoloğa gidiyorum diye bir halı yıkamacıya gitmiş olabilirsiniz. Avukat sandığınız kişi depremde hayatını kaybeden bir avukatın diplomasını kullanacak kadar ahlaksız ve vicdansız biri olabilir. Gençlerin umutlarını çaldınız. Yıllarca emek verip çalışan, namuslu, dürüst, çalışkan gençlere ‘Her şey boşuna mıydı’ sorusunu sordurdunuz. Siz nasıl bir iktidarsınız ki bu toplumu bir büyük şüphenin içine itip, devlete güveni, devletin kurumlarının itibarını yok ettiniz. Güçler ayrılığını yok edip yargının bağımsız ve tarafsız yapısını ortadan kaldırdınız.”
Murat Çalık’ın tutukluluğu: ‘İnsanım diyen herkesin vicdanını sızlatacak bir dram yaşanıyor’
“İnsanı insan yapan değerler vardır. Sevgi, saygı, hoşgörü gibi, adalet duygusu ve vicdan da bunlardan biridir. Şu anda bu ülkede her kim olursa olsun, insanım diyen herkesin vicdanını sızlatacak bir süreç, bir dram yaşanıyor. Geçmişte iki kez kanser atlatmış, cezaevine girdiğinden bu yana riskli kabul edilecek düzeyde kilo kaybetmiş olan Beylikdüzü Belediye Başkanımız Murat Çalık, ısrarla ve de ısrarla tutuklu yargılanarak adeta canıyla test ediliyor.
Daha kovuşturma dahi başlamadan, daha kendisini yargılayacak yetkili hâkim huzuruna dahi çıkmadan, sağlığını tehdit eden cezaevi koşullarında tutulmak suretiyle peşin peşin ceza infaz ettiriliyor. Bu eziyete son verin. Tutuklu yargılama Allah’ın emri değildir. Tutuklu yargılamanın koşulları Ceza Muhakemesi Kanununda sayılmıştır. Bu koşullar yoktur. Yasalarımıza göre tutuksuz yargılama asıl, tutuklu yargılama istisnadır. Murat Çalık tahliye edilmelidir.”
‘Kadın cinayetleri politiktir’
“Türkiye kadın mezarlığına dönüşmüştür. Bıkmadan usanmadan üstüne basa basa söylemeye devam edeceğiz ki kadın cinayetleri politiktir. Çünkü ‘Bir kereden bir şey olmaz’ demek politik bir söylemdir. ‘Kadın ile erkek eşit olamaz. Fıtrata aykırı’ demek politik bir söylemdir. ‘Kız mıdır kadın mıdır bilmem’ demek politik bir söylemdir. ‘Kadınlar iş aradığı için işsizlik artıyor’ demek politik bir söylemdir. ‘Kadın yüksek sesle kahkaha atmamalı, iffetsizliktir’ demek politik bir söylemdir. ‘Kadınların kariyeri anneliktir’ demek politik bir söylemdir. ‘Kadın evin süsüdür’ demek politik bir söylemdir. Ve İstanbul Sözleşmesini feshetmek, AKP iktidarının almış olduğu politik bir karardır. Kadına yönelik şiddeti, kadın cinayetlerini kınayarak, lanetleyerek, ah vah ederek geçiştiremezsiniz. Cezasızlık algısının katilleri yüreklendirdiği bu düzen son bulmalı.”
‘Mehmet Yıldırım’ı tutuklayamazlar, çünkü kendi adamları’
“Bu iktidar devletin temeline dinamit koymuştur. Adalet kavramının içini boşaltan, yargıya güveni neredeyse sıfırlayan, sadece tek bir kişinin koltuğu için yargıyı çetelere teslim eden anlayışla mücadele ediyoruz. İnsanlar haksız birtakım suçlamalarla tutuklanıyor. Bazı kişilerce, içerideki, cezaevindeki şüphelilerin, serbest bırakılma, yakınlarına kavuşma ümidi üzerinden pazar oluşturuluyor ve bunun için milyarlarca liralık sistem kuruluyor. Sistemin adı İBB Borsası. Genel Başkanımız Özgür Özel’in geçtiğimiz hafta adını verdiği Mehmet Yıldırım isimli avukat birçok şüphelinin avukatlığını yapıyor. Bu soruşturmanın başından beri tüm avukatlara, yalnız tek bir şüpheliyle görüşebilirsin, tek bir şüphelinin avukatı olabilirsin diye bir sınırlama getiriliyor ama bu avukata öyle bir sınırlama yok. Neden çünkü bu avukat özel yetkili. Savcılar adına pazarlık yapıyor. Ümit tacirliği yapıyor, işlediği suç en hafifinden nüfuz ticareti. Bir büyük yargı skandalı ile karşı karşıyayız. Adalet terazisinde bir milim oynamayan, kanunları pusulası bilmiş tertemiz savcılarımızı ve avukatlarımızı tenzih ederek söylüyorum. Genel Başkanımız Özgür Özel, bu avukatı 86 milyona duyuruyor. Bu şahıs İBB davası borsası kapsamında ‘nüfuz ticareti’ yaptığı iddiasıyla Antalya’da gözaltına alınıyor. Savcılıkta ifade verdikten sonra ev hapsi veriliyor. 1 gün bile Vatan Emniyet’te gözaltında tutulmuyor. Yaptığı işler, işlediği suçlar rüşvet vermek, rüşvete aracılık veya irtikap suçu olarak değerlendirilebilir ancak nüfuz ticareti olarak değerlendiriliyor ve bu suçla ilgili ceza miktarı itibarıyla tutuklama yasağı var denilerek adli kontrolle serbest bırakılıyor. Halbuki bu suçun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis. Mehmet Yıldırım’a 1 gün bile gözaltı yok, adli kontrolle serbest, diğer avukatlara Vatan Emniyet’te gözaltı ya da tutuklama. Mehmet Yıldırım’ı tutuklayamazlar, çünkü kendi adamları.”
‘Erken seçim artık ihtiyaç olmaktan çıkmış bir zorunluluk haline gelmiştir’
“Erken seçim artık ihtiyaç olmaktan çıkmış zorunluluk haline gelmiştir. Neşesi kalmayan, gelecek ümidi azalan, yarınını göremeyen bir ülke. Tablo kötü ama hiçbir zaman karamsar değiliz. Hiç kimse unutmasın; Gecenin en karanlık zamanı, şafağa en yakın zamandır. Birleşerek, büyüyerek, dayanışarak verdiğimiz bu kutlu mücadelenin sonunda, bu ülkede hakça bölüşüp, kardeşçe yaşayacağız.”