• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Komisyonun 7’inci toplantısı yapıldı: Meclis’in eski başkanları dinlendi

Komisyonun 7’inci toplantısı yapıldı: Meclis’in eski başkanları dinlendi

Meclis’te Kürt meselesinin çözümü için kurulan komisyonun 7’nci toplantısında eski Meclis başkanları dinlendi. Toplantıya, TBMM eski başkanlarından Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop katıldı.

Komisyonun 7’inci toplantısı yapıldı: Meclis’in eski başkanları dinlendi
Komisyonun 7’inci toplantısı yapıldı: Meclis’in eski başkanları dinlendi
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 28 Ağustos 2025 16:18
  • Güncellenme: 28 Ağustos 2025 16:44

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Kürt meselesinin çözümü için kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu çalışmalarını sürdürüyor.

Komisyonun 7’nci toplantısı, bugün TBMM Tören Salonu’nda, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un başkanlığında yapıldı. Yaklaşık 5 saat süren komisyonun yedinci toplantısına TBMM eski başkanları çağırıldı.

Toplantıya, TBMM eski başkanlarından Hikmet Çetin, Ömer İzgi, Bülent Arınç, Köksal Toptan, Mehmet Ali Şahin, Cemil Çiçek, İsmet Yılmaz, İsmail Kahraman, Binali Yıldırım ve Mustafa Şentop katıldı. Üç eski TBMM başkanının ise sağlık sorunları nedeniyle komisyona katılamadığı bildirildi.

Numan Kurtulmuş’tan eski başkanlara teşekkür

Açılış konuşmasını yapan Kurtulmuş, önceki dönemlerde görev yapmış 10 Meclis başkanının Komisyonda dinleneceğini belirterek, “Üç değerli meclis başkanımız sağlık sorunları nedeniyle bu toplantımıza onları davet edemedik” dedi.

Komisyona katılan Meclisi’nin önceki dönem başkanlarına teşekkür ederek sözlerine başlayan Kurtulmuş, “Her biri hem yasama faaliyetleri bakımından hem de siyasi çalışmalar açısından engin tecrübelere sahip olan, Türkiye’nin hem demokrasi tecrübesini hem de Türkiye’nin temel meselelerini fevkalade yakinen hayatları boyunca takip etmiş ve çözüm üretmek için gayret sarf etmiş olan bütün meclis başkanlarımıza komisyonumuzun bu davetini kabul ettikleri için ayrıca teşekkür ediyorum. 10 meclis başkanımız bugün burada bizlerle birlikte olacak. Üç değerli meclis başkanımız sağlık sorunları nedeniyle bu toplantımıza onları davet edemedik” dedi.

Kurtulmuş, birinci oturumda beş Meclis başkanının dinlenileceğini belirterek, “Yaşa göre demeyeyim, kıdeme göre önceki dönem sırasına göre söz vereceğiz. Eğer 20 dakika içerisinde görüşlerini bizlerle paylaşabilirlerse çok yararlı olacağını düşünüyorum. Öğleden sonraki oturumda da diğer beş meclis başkanımızın görüşlerinden istifade edeceğiz. İlk sözü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 20. Başkanı olan Sayın Hikmet Çetin’e veriyorum. Hikmet Çetin hem Meclis Başkanlığı hem Dışişleri Bakanlığı hem Türkiye’nin içeride ve dışarıda temsili bakımından duayen siyasetçilerden birisidir ve oldukça geniş, engin bir birikime sahiptir” diye konuştu.


Hikmet Çetin: Türk ve Kürt, Amerika’nın siyahı ve beyazı gibi değil

20. Meclis Başkanı Hikmet Çetin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sürece çok emek verdiğini belirterek, Bahçeli’yi ve ona destek olanları tebrik etti.

Bu süreçte “dağdan çok insanın geldiğini ya da geleceğini” söyleyen Çetin, eldeki bilgilere göre bir eylemi olmadığı tespit edilenlerin affedilmesi gerektiğini belirtti.

Çetin, “Silahlı mücadeleye katılmış, uzun yıllar silah kullanmış, birçok insanı öldürmüş insanları bu aşamada affetmek çok zor. Toplum arasında dolaşamazlar. Bence dağdaki belki de 15-20 kişiyi şu aşamada yurt dışına göndermek lazım, başka bazı ülkelere göndermek lazım. Bu İsveç, Norveç, Danimarka olabilir, Güney Afrika olabilir. Ama bir şekilde zaman içinde eğer toplum normal bir düzeye gelirse onların da affedileceğini bilmesi lazım. Ama bu aşamada onları affetmesi çok zor” görüşünü savundu.

“Türk ve Kürt, Amerika’nın siyahı ve beyazı gibi değil” diyen Çetin, “Din aynı, mezhep aynı. ‘Ben Kürt’le evlenmem, Türk’le evlenmem’ diye bir kişiye rastlamadım” şeklinde konuştu.

Kendisine “Kürt devleti kurulur mu?” sorusunun çok kez yöneltildiğini aktaran Çetin, “Kurulabilir ama Türkiye bunun içinde olmayacak. Kesinlikle mümkün değil. Çünkü, çok partili hayat, 1950’den bu yana bu işi çözmüştür. Çok iç içe girmişiz. Onun için mümkün değil. Yani İstanbul’daki 3-4 milyon Kürt’e ne diyeceksiniz? ‘İstanbul’u terk edin’ mi diyeceksiniz? İşleri var, güçleri var. Mümkün değil” sözlerini sarf etti.

Çetin, “dağda olanlardan olaylara karışmış kişilerin yargılanması gerektiğinin” altını çizerek, “O yargılamada da kendilerine denilecek ki ‘Zaman içinde eğer her şey normale dönerse sizi de affedeceğiz’ Bu sözü kendilerine vermek lazım. Ama tabii onları yargılamadan bırakmayı ben mümkün görmüyorum.” ifadelerini kullandı.


Ömer İzgi: Anayasa değişikliği yapılması gerekiyorsa yapılmalı

21. Meclis Başkanı Ömer İzgi, sorunun temel kaynağı olan önermelerde bulundu. İzgi, “Suç işleyen herkes, mutlaka cezasını çekecektir” diye kaydetti.

İzgi, konuşmasının devamında “Yapılacak düzenlemeler için yasa çıkarmak gerekiyorsa yasa çıkarılacak, Anayasa değişikliği yapılması gerekiyorsa o da yapılmalıdır. TBMM’nin yapamayacağı bir şey yoktur” diyerek, bu durumu da şarta bağladı. İzgi, “Ancak Anayasa’nın ilk üç maddesi ve ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyen altıncı maddesi değiştirilemez. Odak noktamız, fesih ve buna bağlı düzenlemeler olmakla birlikte, gerekiyorsa Anayasa değişikliği de yapılacaktır” ifadelerini kullandı.

İzgi, Anayasa’daki “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” ifadesini içeren 66’ncı maddesinin değiştirilebileceğini, “Türkiye ahalisine din ve ırk ayrımı olmaksızın vatandaşlık itibarı ile Türk denir” ifadesinin Anayasa’da yer alabileceğini söyledi.


Bülent Arınç: DEM’den çekiniyorduk

22. Meclis Başkanı Bülent Arınç, Kürtlerin eşit vatandaşlık talebinin altını çizerek, Abdullah Öcalan’a Umut Hakkı’nın mutlaka uygulanması gerektiğini vurguladı.

Bülent Arınç, belediye eşbaşkanlarının ve milletvekillerinin tutuklandığını hatırlatarak, Kürtlerin eşit vatandaş olmak istediklerini söyledi ve “Kuru hamasetle yola çıkılmaz. Kardeşiz, etle tırnağız deniyor. Bunlar tali gerçekler” dedi.

Arınç, “Geldiğimiz nokta denizin bittiği, geminin karaya vurduğu bir noktadır. Eli yukarıdan tutarak başlatan Bahçeli’ye teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanının kararlılığı iradesi ve komisyonun çalışmaları işin yürütücüsü olacaktır” dedi.

Arınç, DEM Parti’nin çalışmalarına işaret ederek, “En çok DEM’den çekiniyorduk, DEM öncü oldu; takdir ediyorum. Bu süreçte hepimizden daha gayretli, iyi niyetli” diye kaydetti.

Orhan Doğan, Selim Sadak, Hatip Dicle ve Leyla Zana ile yıllar önce birlikte siyaset yaptıklarını belirten Arınç, yurt dışına gitmek zorunda kalan Selim Sadak’ın hasta olduğunu öğrendiğini söyledi. Arınç, Selim Sadak ve yurt dışındaki siyasetçilerin ülkelerine dönmeleri gerektiğini ifade etti.

Bahçeli’nin ilk çıkışının kendisini de şaşırttığını anlatan Arınç, “Bu kadar yukarıdan başlamasaydık bu kadar ileri gidemezdik. Şok edici bir çıkışla başlamalıydı” dedi.

Kullanılan dile dair uyarılarda da bulunan Arınç, “Geçmişe ait hangi söylemleri kullandıysanız bunları unutun” dedi. Arınç, “Tarihi tersine çeviremeyiz. Yeni başladığımız yol konvansiyonel silahlarla harp yapılması değildir. Yeni metotlarla yeni heyecanlarla bu süreci sonlandırmamız lazım” dedi.

Anayasa ve komisyonun görevi

Anayasa değişikliğine dair tartışmalara da değinen Arınç, en iyi anayasanın uygulanan anayasa olduğunu savundu. Arınç, “Bugünkü anayasanın ‘bu bana yaramaz dediğiniz’ hükümleri ertelemeyi yanlış buluyorum” dedi. Arınç, şunları kaydetti:

“Anayasa’yı değiştirebiliriz. Zaten 3’te 2’sinden fazlası değişti. Ama çağdaş, daha az maddeli bir anayasa, özgürlükçü bir anayasaya her zaman ihtiyacımız var. Ama bu komisyonun görevi yeni bir anayasa hazırlamak değil.”

Komisyona öneriler sundu

Arınç, “Biz teröristle mücadele ettik, terör olgusunu ortaya çıkaran sebeplerle mücadele etmedik” değerlendirmesinde bulundu. Arınç, komisyona öneriler de sundu. AİHM ve AYM kararlarının uygulanması gerektiğini ifade eden Arınç, “AİHM ve AYM kararlarının uygulanması bizler için bir gerekliliktir. ‘İmzaladığımız Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Kararlarını tanımıyoruz’ diyemeyiz. Kararları dikkate almak uygulamak zorundayız. 90. Madde 145’inci madde orada duruyor” dedi.

Adil ve eşitlikçi bir infaz mevzuatının hayata geçirilmesi gerekliliği de Arınç, ayrıca Bahçeli’nin gündeme getirdiği Umut Hakkı’nın mutlaka uygulanması gerektiğini ifade etti. Arınç, “Kimin istifade edeceğini düşünmeyelim. AİHM’in kararının üzerinden 10 sene geçti” dedi.

Genel affı savundu

Genel affın da zaruri ihtiyaç olduğunu kaydeden Arınç, “Yargı konusundaki güvensizliğin hat safhaya ulaştığı bir noktada mutlaka düşünülmeli” dedi.

KHK ile ihraç edilenler ızdırap yaşadıklarını kaydeden Arınç, “Bu kapsamda hukuk içerisinde kalmak şartıyla bir takım düzenlemeler yapılabilir” diye konuştu.

Arınç, “Komisyonumuz Türkiye’nin gerçekleri karşısında bu cesaretli adımları atmalı ki Bahçeli’nin cesaretle başlattığı süreç başarıyla noktalandırır” vurgusu yaptı.

Mehmet Ali Şahin: ‘Hayırlı işler için acele edilmeli’ 

TBMM 24’üncü Başkanı Mehmet Ali Şahin, komisyonun asıl gündemde kalması ve “Hariçten okunan gazellere itibar etmemesi” gerektiğini bildirdi.

Şahin, geçmişte Anayasa Komisyonu’nun oy birliği şartı nedeniyle sonuç alamadığını kaydederek komisyonun nitelikli çoğunluk kararını almasını olumlu bulduğunu vurguladı.

Şahin, “Hayırlı işler için acele edilmesi” gerektiğini de söyleyerek, sözlerini şöyle noktaladı:

“Terörsüz Türkiye hedefi hayırlı bir iştir. Biraz acele etmekte yarar var. Bizi dinliyorsunuz, kimleri dinleyeceksiniz bilmiyorum ama bu dinleme faslı bir an önce bitmeli. Böyle devam ederse iş tavsar diye endişe duyuyorum. Bir an önce işin özüne girmelisiniz. İnfaz kanununda, ceza kanununda değişiklik yapılacak mı? Bunlar sizin işiniz.”

Şahin’in konuşmasının ardından 1’inci oturum sona erdi.


Cemil Çiçek: ‘Sorun tanımlanmadan çözüm üretilemez’ 

İkinci oturumda ilk sözü alan Cemil Çiçek, sorun tanımlanmadan üzerinde çözüm üretilmesinin mümkün olmadığını kaydederek, “Biz bu komisyonda bir konuyu mu çok konuyu mu yoksa her konuyu mu konuşacağız?” diye sordu. Komisyonun yalnızca bir konuyu konuşması gerektiğini ifade eden Çiçek, değerlendirmelerini şu sözlerle paylaştı:

“Her konuyu konuşmaya kalktığımızda burada başka sorunlar çıkar. Bu komisyon İnfaz Kanunu’ndaki değişiklik ile ilgili öneriler yapacak bir komisyon mu? Onu Adalet Komisyonu da yapardı. Vatandaşların bir kısmı komisyonu önemsiyor ama öbür tarafta da birçok soru işareti var. Bu kafa karışıklığının nedeni, komisyonun göreviyle ilgili muğlaklıklardır. Komisyonun öncelikle bunları gidermesi gerekiyor. Türkiye’de görev yapan yabancı misyon şeflerinin her hafta bir farklı görüşünü açıklaması kafa karışıklığını artırıyor. Komisyonun, kapalı kapılar arkasında yapılan anlaşmaları meşru kılmak için çalıştığı yönünde düşünceler de var. Komisyonda her kafadan bir ses çıkmasını engellemek gerekiyor. Herkes aklına ne geliyorsa söylüyor.

Sorun evrensel hale gelmiştir. Dışarıdaki gelişmeler dikkate alınmadan içeride alınan çözümler, bir süre sonra başka sorunlara yol açabilir. Silah bırakmanın muhatabı kim? KCK ve Suriye’nin kuzeyindeki yapılar bu işin içinde var mı? Bunları netleştirmek gerekiyor. 


İsmail Kahraman: ‘Tüm partiler tek vücut olmalı’ 

27’nci Meclis Başkanı İsmail Kahraman, “15 Temmuz’da tüm siyasi partilerin tek vücut olduğunu” söyleyerek, TBMM’de kurulan çözüm komisyonunda da “15 Temmuz ruhunun” yakalanması gerektiğini savundu.

21 Mart 2015’te Diyarbakır’da Abdullah Öcalan’ın mektubu okunduğunda güzel bir hava oluştuğunu belirten Kahraman, “Dış mihrakların süreci karıştırdığını” ve geçmiş çözüm girişimlerinin bu nedenle başarıya ulaşamadığını öne sürdü.


Binali Yıldırım’dan vatandaşlık tanımı önerisi 

Binali Yıldırım ise Cumhuriyet’in temel değerlerinden verilecek taviz ile barışın tesis edilemeyeceğini kaydetti. Yıldırım şunları belirtti:

“Kırmızı çizgileri net şekilde ortaya koyduk. Vatandaşlık tanımının kapsayıcı bir şekilde gözden geçirilmesi, güncellenmesi gerekmektedir. Etnik kimlik esasında değil, anayasal vatandaşlık vazgeçilmez bir hakikattir. Ama bu hakikat anayasamızın ilk dört maddesiyle çelişmemelidir. Adem-î merkeziyetçi olarak da tanımlanan bu yapı sadece idari bir yapılanmadır siyasi ve federal düşüncelere tamamen kapalıdır. Kaynakları ve yetkileri artırılmış belediyeler milletin ihtiyaçlarını daha hızlı ve kolay karşılar. Ayrışmayı değil bütünleşmeyi artırır. Bu adımlar ayrıştırıcı değil bilakis tarihin bize yüklediği sorumluluğa uygun bütünleştirici adımlardır.”


Mustafa Şentop’tan ‘af’ önerisi  

27’nci Dönem Meclis Başkanı Mustafa Şentop ise sürecin şeffaf, hesap verebilir ve Meclis denetiminde olmasının önemine dikkati çekti. Öcalan’ın silah bırakma çağrısının zorlama yorumlarla değersizleştirilmesine izin verilmemesi gerektiğini dile getiren Şentop, önerilerini şöyle sıraladı:

“Silah bırakma süreci iyi planlanmalıdır. İlk adım tatmin edici şekilde atılmalıdır. Silah bırakan örgüt mensuplarının topluma kazandırılması çalışmaları da elbette gündeme gelebilir. Süresiz bir af yerine, belirli süreli süreye bağlı takibe bağlı bir af sağlanabilir. Demokrasinin ve hukukun geliştirilmesi ve istikrarlı hale getirilmesinin gerektiği kanaatindeyim. Bu, komisyonun odağının dağılmaması açısından sonraki aşamada gündeme alınmalıdır. Toplumsal barış ve toplumda devletin barışması konusunda bir adım atılmalıdır.”


Kurtulmuş: Talepler ortaklaştı 

TBMM Başkanı ve Komisyon Başkanı Numan Kurtulmuş, eski Meclis başkanlarının taleplerinin ortaklaştığına dikkati çekti. Sürece zarar vermek isteyen kesimler olduğunu savunan Kurtulmuş, toplantıyı şu sözlerle kapattı:

“Sürece zarar vermek isteyen kesimlerin olduğunu, hatta bu toplantı halka açık şekilde gerçekleştirildiği için klavyelerin başında, ‘Bu toplantıya nasıl müdahale oluruz’ diye bekleyenler olduğunu görüyoruz. Komisyonda herkes tekliflerini dile getirdi. Hiç kimse bugün burada sanki bir yasa üzerinde çalışılıyormuş gibi bir algı oluşturmaya kalkmasın.”

Komisyon 6. kez toplandı | Van Barosu Başkanı: PKK’lilerin durumları hukuki zeminde netleştirilmeli