• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Yoğurtçu Parkı’nda ‘Barış için Kadın Buluşması’

Yoğurtçu Parkı’nda ‘Barış için Kadın Buluşması’

Barışa İhtiyacım Var İnisiyatifi’nin düzenlediği etkinlikte bir araya gelen kadınlar, barışın toplumsallaşması için ortak mücadelenin önemine dair tartışmalar yürüttü.

Yoğurtçu Parkı’nda ‘Barış için Kadın Buluşması’
Yoğurtçu Parkı’nda ‘Barış için Kadın Buluşması’
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 13 Eylül 2025 20:10
  • Güncellenme: 13 Eylül 2025 20:21

Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi, İstanbul Kadıköy’deki Yoğurtçu Parkı’nda “Barış için Kadın Buluşması” gerçekleştirdi.

Buluşmada kadın örgütleri açtıkları stantlarda gün boyunca yayınlarını kadınlarla buluşturdu. Buluşmaya kadın örgütlerinin ve kurum temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Buluşmada gerçekleştirilen çocuk atölyesinde yüz boyama ve ritim etkinlikleri yapıldı.

Buluşma forum etkinliği ile devam ederken, açılış konuşmasını yapan Didem Acabey, kadınların barış mücadelesinin önemine vurgu yaptı.

Didem Acabey, “Türkiye’de 90’lardan bu yana kadınlar sürekli yan yana geldiler. Çok güçlü deneyimleri var. ‘Arkadaşıma dokunma’ kampanyasıyla, Barış için Kadın Girişimi (BİKG) ile yan yana geldiler. Farklı dil, kimlik ve renkleriyle barışı örgütlemek için yan yana geldiler. Tarihi bir süreçten geçiyoruz. Barışın öznesi, emekçisi olan kadınlar olarak yaptığımız çalıştay sonrası Barışa İhtiyacım var İnisiyatifi kuruldu. Eşit, demokratik, ortak bir barış olması; barışın toplumsallaşması için kadınlar yan yana geliyor. Cezaevlerindeki tutsak kadınlara kart gönderimi yaptık, ‘İranlı kadınların yanındayız, Dürzi kadınların yanındayız, Filistinli kadınlarla mücadelemiz ortak, Alevi soykırımına karşı kadınların yanındayız’ diyerek eylemler yaptık” dedi.

Forumda söz alan kadınlar, barışın her kesim için önemli olduğuna, ortak mücadele verilmesi gerektiğine, barışın toplumsallaştırılması için emek verilmesi gerektiğine ve barış taleplerine dair konuşmalar yaptı.

Buluşma müzik etkinliği ve çekilen halaylar ile sona erdi.

Arkadaşıma Dokunma kampanyası hakkında: 

Buluşmada söz edilen Arkadaşıma Dokunma kampanyası, feminist hareketten ve insan hakları mücadelesinden 104 kadının imzasını taşıyan bir gazete ilanıyla başladı.

1994 yılı, gözaltında kayıplar, faili meçhuller, köy boşaltıp yakmaların yıllarıydı. Siyasi arenada Demokrasi Partisi’nin (DEP) yalnız kaldığı ve ağır saldırı altında olduğu yıllardı.

4 Eylül 1993’te Mardin DEP milletvekili Mehmet Sincar faili meçhul cinayetleri araştırmak üzere gittiği Batman’da vurularak öldürülmüştü. Sincar’ın cenazesi için Ankara’ya gelen otobüslerin aranması sırasında, nüfus cüzdanlarına bakılıp Kürt olanların polis tarafından otobüslerden indirilmesi üzerine, birbirini insan hakları ve feminist mücadeleden tanıyan bir grup kadın DEP İstanbul il örgütünü ziyaret ederek, “partinin siyasi programını paylaştıkları için değil, dayanışma amacıyla” üye oldular.

9 Mart 1994 tarihinde Cumhuriyet gazetesine verilen ilanda, “Biz Kürt olmayan kadınlar, nüfus kağıtlarımızın bize verdiği ayrıcalıktan utanç duyuyoruz,” deniyordu.

Cumhuriyet’te yayımlanan ilan vesilesiyle kurulan ağ gelişti. Aktivistler, Fransa’da 1984-85 yıllarında aktif olan SOS Racisme hareketinin sloganı olan  ve daha sonra Belçika, Hollanda, Danimarka ve Almanya’ya yayılan “Arkadaşıma Dokunma” (Touche pas a mon pote!) adını benimsediler.

Kadınlar hazırladıkları rozetleri ve ayraçları İstanbul sokaklarında ve kalabalık mekanlarda dağıtarak kampanyayı sürdürdüler. İstanbul dışında yaşayan kadınların el vermesiyle çeşitli illerde de benzer eylemler örgütlendi.

Kampanyanın yaygınlaşmasına, önce Express, ardından Leman dergilerinin sağladığı desteğin de katkısı oldu. Dergilerin sayfalarına gönderilen okur mesajlarında, savaşa, milliyetçiliğe, ırkçılığa karşı tepkiler dile getirildi.

1995’te yayımlanan broşürde Arkadaşıma Dokunma kampanyası, “ırkçılığa ve milliyetçiliğe bir karşı duruş” olarak tanımlanıyor, “gerek resmi politikaları biçimlendiren, gerekse tek tek insanların önyargılarında yaşayan, kimi zaman açık, kimi zaman örtülü ırkçılığı ve milliyetçiliği reddetmeye bir çağrı” olduğu belirtiliyordu.

Kampanya başlangıçta Kürtlerle dayanışma amacıyla ortaya çıksa da, kısa sürede yalnızca Kürtlerin değil, çoğunluk dışındaki bütün farklı kimliklerin uğradığı ayrımcılığa karşı bir harekete dönüştü.