‘Çerkesler’ meseleyi pek anlamadı
Kuban Kural 16 Eylül 2025

‘Çerkesler’ meseleyi pek anlamadı

Abdullah Öcalan, Devlet/Hükümet ve PKK arasında başlayan, hala ismini net bir şekilde koymakta zorlandığımız “süreç”, mecliste kurulan ve adını “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi” olarak belirleyen komisyon ile siyasetin ve kamunun daha net bir şekilde gündemine girdi. En azından komisyonun kurulmasıyla birlikte siyasetin önünün açıldığını, meselenin (hala yeterli olmasa da) tartışılabilir olduğunu söylemek mümkün. Artık bu konuda tek belirleyen AKP ve Erdoğan değil. Mecliste grubu bulunan partilerin (İYİP hariç) komisyonda bulunmaları sürecin toplumsallaşması adına da önemli bir açılım ama tabi ki yeterli değil…

Komisyonun çalışmaları kapmasında birçok STK’nın da dinlenmesi gündeme geldi ve komisyon üyesi partiler, dinlenmesini istedikleri STK’ları ve toplumsal kesimleri liste halinde komisyona önerdiler. Bu aşamada DEM Parti’nin dinlenmesi gereken STK’lar arasına Kafkas Dernekleri Federasyonu’nu da eklemesi, bana kalırsa önemli bir jest. Bu tarz jestlerin Çerkesler arasında elle tutulur bir karşılık bulmasa da sürekli DEM Parti’den gelmesini (ileri de gündem etmek üzere) bir kenara not etmekte fayda var!

Davet listesinde Kaffed’in bulunması üzerine kurum, bir talepler listesi yayınlayarak Çerkes kamuoyuyla paylaştı ve diğer kurumlarında desteğini istedi. Oldukça eski ve garip taleplerin yer aldığı bu liste çok tepki aldı. Başta, yakın zaman önce Kaffed’ den ayrılan Eskişehir ve Kayseri derneklerinin (ve tabi diğer kurum ve bireylerin) itirazı üzerine bu talepler manzumesi geri çekilerek daha geniş katılımlı bir çalışma yapılmasına karar verildi.

Ne yalan söyleyeyim bu aşamada ümitlenmiştim ama heyhat. Diaspora kurumları yeni bir hayal kırıklığı ile karşıladılar bu ümidimi.

Tam 101 Çerkes kurumunun imza attığı ve içerisinde Kaffed üyesi olmayan birçok kurumun, hatta Kaffed ile birbirlerine rakip olarak bilinen Çerkes Dernekleri Federasyonu gibi yapıların dahi bulunduğu yeni talepler manzumesi 07.09.2025 tarihinde “facebook*”da yayınlandı.

Birlikte inceleyelim;

Metnin** ilk bölümünde “…anadili, kültür ve kimlik ile ilgili çalışmalarda katkımızın alınması katılımcı demokrasinin gereğidir.” diye bir kısım var. Çok doğru ancak mesele sadece o değil. Komisyonun temel amacı “barış”, barışa dair bir tek cümle yok metinde.  O bahsettiğiniz katılımcı demokrasinin, demokrasi kısmına da arada bir katkı sunsanız, anti demokratik uygulamalar olduğunda – kısık da olsa – bir ses etseniz diyesi geliyor insanın…

İkinci paragrafta Çerkeslerin Türkiye’ye katkılarından bahsediliyor ve “…Özellikle Kurtuluş Savaşı’nda tüm cephelerde ülke savunmasına toplumumuzun katkıları tarihi belgelerle sabittir.” deniyor. O tarihi belgelerin daha birçok şey söylediğini, 1918-1923 döneminde yaşayan iç savaşta saltanat yanlısı Çerkeslerin de en az Ankara yanlıları kadar olduğunu, Şark-ı Garip Çerkesleri Temini Hukuk Cemiyeti’ni vs. hatırlatıp geçelim şimdilik. Ayrıca demokratik taleplerde bulunmak ya da ülkede yaşanan barış atmosferine katkı sunabilmek için böyle (yarı doğru) tarihsel referanslar vermeye gerek yok. Bu ülkenin vatandaşı olmak ya da bu ülkede yaşayan – kendi dili, kültürü olan – bir topluluk olmak yeterli…

Gelelim metne imza veren kurumların “Türkiye cumhuriyetindeki tüm siyasi yapılanmalardan ve TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’ndan” taleplerine…

  • İnsana saygılı yeni bir anayasa hazırlanmalı:

Alt başlıkları da var. Hepsi çok net, genel geçer doğrular. Ancak sorun şu ki mesele anayasa değil. Komisyonun amacı da anayasa yapmak değil.

  • Kimlik ve kültürel haklar güvence altına alınmalı:

Bu maddeninde alt başlıkları çok. İsteyen yazının sonundaki linkten okuyabilir. Hepsini ele alsak sayfalar sürecek, bir kaçına değinip geçelim. Belediyelerin stratejik planlamalarına dâhil edeceği ya da etmesini isteyeceğiniz konuların komisyonun çalışmalarıyla ne alakası var Allah aşkına. 21 Mayıs Çerkes Soykırımı gününün resmi tatil yapılmasının talep edileceği yer bu komisyon mudur mesela…

  • Anadili eğitimi yaşama geçmeli:

Maddenin altında da trajikomik başlıklar var ancak önemli eleştiri konusu bence, Anadilinde eğitimin bahsinin bile edilememesi. Anadilinde eğitimin Çerkesler için gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği ayrı bir tartışma konusu ancak en azından Anadilinde eğitim demokratik bir haktır demek bu kadar mı zor. Demokrasi derken sadece kendiniz için dert olan şeyleri mi gündem edeceksiniz? Ayrıca komisyonun meselesi zaten “Barış” değil mi barış için anadilinde eğitimin önünün açılması aklın gereği değil mi?

  • Anadillerimizde TV ve radyo yayınları yapılmalı:

Yıllardır en anlam veremediğim taleptir bu. Bize, Çerkesçe devlet ve “Türklük” propagandası yapın demiş oluyor Çerkesler bunu dillendirerek, ama farkında değiller! Rahmetli Sırrı Süreyya Önder katıldığı bir Çerkes toplantısında söylemişti; “Devletten televizyon yayını istemeyin, devletin kontrolünde bir kanal sizin kimliğinize katkı sunmaz. İnternette çeşitli kanallar kurarak kimliğinize ve dilinize müthiş katkılar sunabilirsiniz…” diye. Çok haklıydı. Bu meselenin de komisyonla alakası olmadığını söylemeye gerek yok sanırım.

  • Kültürel ve toplumsal çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları desteklenmeli:

Her halde bir de bunu yazalım diye düşünüldü. Ben talebe bir anlam veremediğim gibi komisyonun çalışmalarıyla alakasını da haliyle kuramadım.

  • Anavatan ile ilişkilerimiz desteklenmeli:

Bu maddeyi ve altındakileri okuyunca komisyonun adı “Dış İşleri Komisyonu” mu acaba diye tekrar bakma ihtiyacı duydum. Konunun özüyle alakasız birçok enteresan madde içerisinde Abhazya ve Güney Osetya’ nın egemen devlet olarak tanınması talebi var ki, insan ne diyeceğini bilemiyor. Abhazya neyse de Güney Osetya’ nın egemen bir devlet olarak tanınması talebinizden Güney Osetya’ nın haberi var mı acaba…?

Talepler özetle bu şekilde.

Görüldüğü gibi metnin hiçbir yerinde “Barış” kavramı geçmiyor. “Kürt Meselesi”nden bahsedilmiyor. Çözüme dokunulmuyor.  Gerçi sanırım komisyonun Kaffed’i davet edip etmeyeceği belli değil ancak yine de hatırlatalım. Komisyona davet edilen kurumlardan “barış” konusundaki fikirleri, “demokrasi”ye dair görüşleri ve çözüm önerileri bekleniyor. “Çerkes Kurumlarının Taleplerini Dinleme Komisyonu” değil bu. Emin olun bu adla bir komisyon kurulmasını talep etmek bile daha mantıklı şu yukarıda yazılanlardan.

Kimse kusura bakmasın ama bir önceki yazıda değinip geçtiğimiz Oportinistlik/fırsatçılık net bir şekilde sırıtıyor metinde…

Komisyonda değil siyasi partilerle yapılacak görüşmelerde gündem edilecek görüşlerimiz bunlar diyorsanız eğer, komisyonu merkeze alan açıklamalar yapmayacaksınız. Siyasi partiler ile görüşmelerde gündem etmek için bile daha özenli metinler ya da ilkeler gündem edilmeli, sonuçta meselemiz “barış”, “çözüm” “demokrasi”!

Bu kadar eleştirinin ardından bir sonraki yazıda “Çerkesler barış için neler yapabilir?” ya da komisyona ve siyasi partilere neler diyebilir?

Onu konuşalım…

*Bu tarz açıklamaların kurumların web sitelerinden değil de facebook gibi platformlarda yayınlanmasının ciddiyetten uzak bir tutum olduğunu belirtmek lazım.

*İmzacı kurumların web sitelerinde metin yayınlanmamış olduğu için mecburen facebook adresini verebiliyorum:

https://www.facebook.com/fb.kaffed

 

 

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.