• Ana Sayfa
  • Gündem
  • Çiğdem Mater ile sanatsal dayanışma: Tuhaf, Saçma, Neyse

Çiğdem Mater ile sanatsal dayanışma: Tuhaf, Saçma, Neyse

Film, 17 Eylül 2025 tarihinde 18.00–20.00 saatleri arasında İstanbul’daki Performistanbul’da prömiyerini yapacak.

Çiğdem Mater ile sanatsal dayanışma: Tuhaf, Saçma, Neyse
Çiğdem Mater ile sanatsal dayanışma: Tuhaf, Saçma, Neyse
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 16 Eylül 2025 21:37

Yönetmenler Zeynep Dadak ve Çiçek Kahraman, Gezi davası kapsamında cezaevinde tutulan film yapımcısı Çiğdem Mater ile dayanışma için hazırladıkları deneme filmi Tuhaf Saçma Neyse ile sanatsal üretim, otosansür ve dayanışma meselelerini tartışmaya açıyor.

Film, STRÜKTÜR’ün 2025 Sonbahar programı The Rehearsal & The Playbook kapsamında sipariş edilen yeni eserlerden biri olarak hem İstanbul’da hem Berlin’de gösterilecek.

Film, 17 Eylül 2025 tarihinde 18.00–20.00 saatleri arasında İstanbul’daki Performistanbul’da prömiyerini yapacak. Ardından film, 25 Ekim 2025’te Berlin’de S A V V Y Contemporary—The Laboratory of Form-Ideas’ta sanatseverlerle buluşacak.

Film, düşler, gündelik notlar, hayali imgeler ve ortak hafızadan parçaları bir araya getirerek provayı bir direniş biçimi olarak ele alıyor. Diyaloğun mümkün olabildiği, yarım kalmış şeylerin buluştuğu geçici bir alan yaratıyor. Mater’i yeniden özgürlüğüne kavuşmuş bir sanatçı olarak hayal etme eylemi ise hem sinemasal bir dayanışma egzersizine, hem de silinmeye direnen bir karşı-metne dönüşüyor.

Tuhaf Saçma Neyse, Mater’in fiziki yokluğunu bir başlangıç noktası kabul ediyor ve şu sorular etrafında şekilleniyor:

  • Birisi yanımızda değilken onunla nasıl işbirliği yapılabilir?
  • Korku ve otosansür, hayal gücünün prova odasına nasıl sızar?
  • Söylenebilecekler ve söylenemeyecekler nasıl biçimlenir?

Berlin merkezli bağımsız sanat derneği STRÜKTÜR, Goethe-Institut 2025 Görsel Sanatlar Proje Fonu desteği ve Performistanbul iş birliğiyle hazırladığı The Rehearsal & The Playbook projesi kapsamında, farklı disiplinlerden sanatçıların yeni eserlerini sanatseverlerle buluşturacak.

Programda Zeynep Dadak & Çiçek Kahraman’ın filmi dışında şu eserler yer alıyor:

İrem Aydın – The Blue Bed: Göç, kayıp ve queer deneyim üzerinden hüznün potansiyelini araştıran bir performans.
Selin Davasse – When the wolf howls on the plain, the dog’s chest aches at home: Türkçe atasözleri üzerinden hayvansallık, egemenlik ve kadınlık ekseninde performatif bir sorgulama.
Ali Miharbi – Live Eyes: Türkiye’deki televizyon yayınlarından alınan bakışları izole eden üç kanallı yerleştirme; gözetim ve medya manipülasyonunu görünür kılıyor.
Söyleşiler ve yayınlar
Proje, çevrim içi söyleşi dizisiyle destekleniyor. Seri, 20 Ağustos 2025’te filozof Alberto Toscano ile başladı; 25 Ekim 2025’te yazar ve kültür teorisyeni Ana Teixeira Pinto ile tamamlanacak. Söyleşiler ve eserler, STRÜKTÜR’ün çevrim içi platformunda The Playbook bölümü aracılığıyla erişime açılacak.

Çiğdem Mater: Tuhaf, saçma, neyse… 

Çiğdem Mater tutukluluğunun 500. Gününde 14 eylül 2023’te BirGün’e yazdığı yazıda şöyle demişti:

Benim evrenim 500 gündür, haliyle hapishane, mahkeme falan.  Öyle olunca örneklerim de hep buradan. Ama siz dışarıdakiler, bu örnekleri depremden yasaklanan konserlere, festivallere, iş cinayetlerinden nefret suçlarına İstanbul Sözleşmesi’nden (efsane bir PGK değil mi sahi?), ağaç katliamlarına, ziyadesiyle çoğaltabilirseniz. PGK (paşa gönlüm kriterleri) zira, sadece burada değil, her yerde!

Mücella, Mine, Can, Hakan, Tayfun ve ben 500 gündür hapisteyiz, Osman Bey 2137 gündür, Gültan Kışanak ve Selahattin Demirtaş hapiste yedi yıl doldurmak üzere. Adlarını bildiğim bilmediğim binlerce insan Türkiye’nin dört bir yanında cezaevlerinde, haklarında verilecek PGK’ne uygun kararları bekliyor.

Tutuklandığımız günden beri, 500 gündür gündelik hayatta en çok kullandığım üç kelime: Tuhaf, saçma, neyse. Kabul edin, duruma uygun! (Bianet)