İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘Kent uzlaşısı’ soruşturması kapsamında, aralarında Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür ve Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel’in de bulunduğu 10 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.
12.34 – Avukatlar söz aldı: Delil mahkemeye bile ulaşmamış
Savunma avukatlarının savunmalarından öne çıkanlar şöyle:
“İlk ana iddianın dayanağı yok. HDK’de ele geçen dijital materyaller konusunda CMK 134’te, elde edilen materyale nasıl yaklaşılacağı belirtilmiş. Bir yedeğinin alınarak sanığa verilmesi gerekir. Ancak dijital materyallerin bir kopyası değil, müvekkile, mahkemeye dahi sunulmadı. Mahkemeye bile ulaşmamış bir delili tartışmamız mümkün değil.”
‘Bu dosya bir siyaset yapma tarzının dosyasıdır’
“Bu dosya açısından ceza yargılaması yönüyle bir maddi gerçeklik olamaz. Bu dosya bir siyaset yapma tarzının dosyasıdır. Burada siyasetin alanına giren bir meseleyi maalesef yargı makamları olarak tartışıp, suç mudur değil midir tartışması yürütüyoruz. Siyasi Partiler Kanunu ortada. Ceza hukuku açısından maddi gerçeğe bu dosyada ulaşamayız. CMK 100 açısından suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller üzerinden tartışmak isterdik ama burada bu deliller söz konusu değil.”
‘HTS kayıtlarının delil değeri sınırlı’
“Dosyada HTS kayıtları var. Su, şununla görüşmüş diyor. Sanıklar da bunu inkar etmiyor. Peki, delil değeri açısından düşük noktada olan HTS kayıtları nasıl kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendiriliyor? Dosyanın başından itibaren tutukluluk kararı hukuki değildir.”
‘Kaçma şüphesi yaratacak somut olay yok’
“Savunmaların alınmış olması, mahkemeye sunulan bilgi ve belgeler—bakın delil demiyorum—müvekkillerin lehinedir. CMK 100’de kaçma şüphesi, salt kavram olarak değil, somut olayla ilişkilendirildiğinde kullanılabilir. Sınırda yakaladıysanız, evet bu kaçma şüphesidir. Ama bir evrak üzerinden kaçma şüphesi değerlendirmesi yapamazsınız, diyor AİHM içtihatları. Bir siyaset stratejisi yargılama konusu edilemez. Bu yönüyle müvekkilin tahliyesini talep ediyorum.”
‘İspat külfetinin ters döndürülmüş haliyle karşı karşıyayız’
Savunma avukatlarının devam eden savunmalarında öne çıkan diğer hususlar:
“Müvekkillerimizin hiçbirinin tek başına ihale sonuçlarıyla ilgili karar alma yetkisi yok. Her bir belediyede birer kişiyle temsil edilen belediye meclis üyelerimizin ne personel alımında ne ihalelerde yetkisi var. MASAK raporuna gelirsek; bu dava dosyasında MASAK raporu neden alındı? Finansla ilgili örgütün finansal olarak desteklenmesiyle ilgili bir iddia yokken nedense MASAK raporu istendi. Haydi istensin; ama ispat külfetinin ters döndürülmüş haliyle karşı karşıyayız; yani müvekkilerimizden MASAK raporları üzerinden başka şeylerin ispatı isteniyor.”
Savunma avukatlarının savunması beşinci avukatın savunmasıyla devam ediyor:
“HDK’nin ana dosyası olan Ankara’da kovuşturmaya yer olmadığı kararı var. HDK ile ilgili örgütsel yapının suç olmayacağına ilişkin mahkeme kararları bulunuyor. Elbette iki su damlası birbirine benzemez, iki dosya birbirine benzemez; ama sayın savcının tutukluluğun devamına ilişkin düşüncesi ve mahkemenin kararında önceki davalarda verilen kararlar dikkate alınarak, bu dosyada tutukluluğun en azından tartışılabilir bir konu olduğu ortaya çıktı.
Geçen oturumdaki heyetin kararıyla toplanan delillerle birlikte tüm deliller toplandı, herkes evlerinden alındı; herkesin fiilen legal bir çalışmayı yürüttüğü gerçeği açısından bütün bunlar değerlendirilerek mahkemenin tutuklama tedbirini adli kontrol tedbirlerinden biriyle değiştirebileceği kanaatindeyiz. Takdir mahkemenizindir.”
12.23 – Nesimi Aday’a söz verildi
Duruşmada Nesimi Aday’a söz verildi. Aday, şunları söyledi:
“Arnavutköy’de CHP ve DEM Parti kent uzlaşısı yapmadı, orayı AKP kazandı. Ama benim meclis üyesi olduğum Adalar Belediyesi’nde de kent uzlaşısı yapılmadı; Adalar, kent uzlaşısı olmadan kazanıldı.”
Aday ayrıca evinden alınan kitaplar ve dergilere dair iddialara yanıt verdi:
“Evimden alınan kitaplar var. Toplanması olmayan kitaplar dosyaya konulmuş. Dergilerde de 18 dergi alınmış, dergilerde herhangi bir toplatma kararı olmadığı da dosyaya not edilmiş. ‘Demokratik Modernite dergisinin yeni sayısında şagsın derginin hazırlanmasında rolü olduğu tespit edilmiştir’ diye yazmışlar. Dergide bir makalem yayınlanmış. Yapay zekanın ahlakı üzerine bir yazı yazmıştım. Ben bu derginin bazı kapaklarını tasarladım. Ne yazılarım ne kapaklarım hakkında toplatma kararı var. Hem sol hem sağ entelektüellerin dergilerinde yazılarım yayınlandı.”
12.15 – Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür: Hakkari’de herkesin soruşturması var, ben ne yapayım?
Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, tutuklanmalarının dayanağı olarak gösterilen listeler hakkında şunları söyledi:
“Bir Excel listesinden söz ediliyor. Listede adım varmış. Nereden geldiği belli olmayan listeler üzerinden tutuklandık. Benim HDK’de herhangi bir pozisyonum yok.”
HTS kayıtlarıyla ilgili açıklamaları duruşma salonundakileri gülümsetti:
“HTS kayıtlarına gelirsek; ben mühendisim, son 10 yılda binlerce insanla görüşmüşümdür. Bunların içinden 52 konuşmam seçilip dosyaya konulmuş. Ben Hakkari’liyim, Hakkari’ye sık sık gider gelirim. Hakkari’de çoğu kişinin soruşturması var, ben ne yapayım? Sandalyeciyle görüşmüşüm, sandalyecinin soruşturması varmış. Onu dosyaya koymuşlar.”
12.00 – Tutuklu sanıklara söz verildi
Hakim, tutuklu yargılanan 10 kişiye teker teker söz verdi. Sanıklardan Cemalettin Yüksel, MASAK raporlarıyla ilgili beyanlarına ek olarak şunları söyledi:
“Evet Kürdüm. Ama tek bir kimliğim yok. Aynı zamanda Aleviyim. Aynı zamanda işçiyim, emekçiyim. Tek bur kimlik üzerinden tanımlanmayı doğru bulmuyorum, birden fazla kimliğim vardır. Barış sürecine dahil olan, şu an komisyonda yer alan 3 milletvekiliyle yaptığım telefon konuşmaları dosyaya eklenmiş.”
11.37 – Duruşma başladı
Duruşma salonuna giren avukatlardan, savcının tutukluluğun devamını talep ettiği bilgisi paylaşıldı. MASAK raporlarının gelmesinin ardından yargılanan kişilere söz hakkı tanındı.
11.24 – Özgür Çelik salona girdi
Mahkemenin tek bir duruşma salonunda görüleceği duyuruldu. Salonun küçük olması nedeniyle aile üyelerinden sınırlı sayıda kişi ve sadece 5 basın mensubu içeri alındı.
10.30 – Geniş güvenlik önlemleri alındı
Duruşmayı izlemeye gelenler, duruşma salonunun bulunduğu koridor girişine kurulan bariyerlerin önünde bekletildi.
Aile üyeleri ve basının büyük çoğunluğu salona alınmadı; şu an yalnızca milletvekilleri içeri alındı.
10.00 – Adliye önünde açıklama yapıldı
Duruşma öncesinde CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne geldi.
Duruşma öncesi adliye önünde açıklama yapıldı.
Özgür Çelik: Birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz
Duruşma öncesinde açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, “Buradan çok açık çağrımızdır; Türkiye’nin siyasi yelpazesinin barışı, kardeşliği, demokrasiyi konuştuğu bir dönemde kayyım uygulamalarının sona ermesi gerekir. Tutuklu yargılanan belediye meclis üyelerinin tahliye edilmeleri gerekir. Ahmet Türk’ün de, Ahmet Özer’in de, Resul Emrah Şahan’ın da belediye başkanları olarak görevlerine geri dönmeleri gerekmektedir. Tüm siyasi partiler ve emek-meslek örgütleriyle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Seçilmiş CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik Kent Uzlaşısı davası öncesinde konuştu:
“Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer sadece Kürt olduğu için 330 gündür cezaevinde”
“Ahmet Türk’ün de, Ahmet Özer’in de, Resul Emrah Şahan’ın da görevlerine geri dönmeleri gerekmektedir”… pic.twitter.com/EeEC851jgf
— İlke TV (@ilketvcomtr) September 18, 2025
Rüştü Tiryaki: Bu Kürdün iradesinin yok sayılmasıdır
Çelik’in ardından söz alan DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki ise şunları kaydetti:
“Bütün arkadaşlarımız onurlu ve dik bir biçimde kendilerini savunmaya devam ediyorlar. Siyasi iktidar, muhalifleri mahkeme mahkeme dolaştırarak sindirebileceğini düşünüyor. Bugüne kadar devrimciler, sosyalistler, muhalifler, kadınlar, Aleviler, Kürtler mahkeme koridorlarında çok dolaştı. Ama hiçbirisi yaptığından pişman olmadı ve siyasal mücadelesine devam etti.
Bir Kürt, batılı belediyelerde söz sahibi olamazmış. Suçlama konusu yapılan bu. Bu, Kürdün yok sayılmasıdır, Kürdün iradesinin yok sayılmasıdır. Her partinin üyeleri başka bir partiden seçilebiliyor, her parti seçim ittifakı kurabiliyor. Ama bir Kürdün CHP listesinden seçilmesi suç sayılıyor. Böyle bir eşitsizlik kabul edilemez.
Önümüzde büyük bir fırsat var. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesinin eşiğindeyiz. Ama gelin görün ki siyasi iktidar, bir yandan parlamentodaki komisyonda yer alırken öbür yandan Kürt sorununun bir parçası olan bugünkü yargılamayı sürdürüyor. Aklınıza başka sorular gelebilir, sadece bu nedenle hiç kimsenin yargılanmayacağını düşünebilirsiniz.
Ben bir hukukçu olarak söylüyorum; bugün burada yargılanan arkadaşlarımız birkaç basın açıklamasına katıldıkları ve HDK’yi ziyaret ettikleri için yargılanıyorlar. Siyasi iktidarı yargının üzerinden elini çekmeye davet ediyoruz. Bırakın yargı bağımsız olsun, bırakın yargı herkese eşit davransın. Siyasi iktidar, yargı eliyle muhalefeti susturamayacağını hâlâ anlamadı. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz. 210 günü aşkın bu tutukluluğun da bugün sona ermesini bekliyoruz.”