İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ‘Kent uzlaşısı’ soruşturması kapsamında, aralarında Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür ve Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel’in de bulunduğu 10 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması İstanbul 23. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşmada verilen aranın ardından açıklanan kararda İkbal Polat’ın tahliyesine 9 kişinin ise tutukluluk halinin devamına karar verildi.
‘Karar hukuki değil’
Duruşma sonrası Çağlayan Meydanı’nda savunma avukatları açıklama yaptı. Açıklama şöyle:
“Bugünkü karar kesinlikle hukuki bir karar değil. Siyasi soykırım operasyonunda FETÖ’cüler nasıl Kürtleri siyasetten dışlamak istiyorsa, bugün de Kürtlerin tamamını hukuk dışı alana itmek istiyorlar. Bu bir siyasi soykırım operasyonu dosyasıdır. Yıllardır Kürtlere yapılanlar ve bugün CHP’ye yapılanlar, AKP-MHP rejiminin yerel seçim sonrası kendi çıkarları için yaptıkları operasyonlardır. Bu hukuksuzluk sadece bizim müvekkillerimize yönelik değil, bugünlerde kimse sesini çıkarmazsa yarın etrafımızda kimseyi bulamayacağız.”
DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki: Beraat bekliyorduk
Savunma avukatları sonrası DEM Parti Eş Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki kamuoyuna seslendi:
“Siyasi partiler seçimde gizli saklı olmayan seçim ittifakları yaptılar. Biz de 31 Mart’ta gerçekleşen seçimlerde 78 belediyeyi kazandık. 78 belediyeden 10 tanesine bu siyasi iktidar kısa bir süre sonra kayyım atadı. Siyasal iktidar sadece bununla yetinmedi: kent uzlaşısıyla seçilmiş belediye meclis üyeleri ve danışmanlar gözaltına alındı. Haksız, hukuksuz şekilde gözaltına alındıkları yetmezmiş gibi arkadaşlarımız 7 aydır tutuklu.”
‘Bugün büyük bir umutla bu duruşmaya gelmiştik’
Tiryaki sözlerine şöyle devam etti:
“Bugün hepimiz buraya büyük bir umutla gelmiştik. Sadece tahliye değil, beraat bekliyorduk. Tutuklu olan arkadaşlarımıza yöneltilen tek bir suçlama yok. 30 yıldır aynı mahallede oturan insanlara ‘kaçma şüphesi var’ denilerek tutuklama kararı verilemez. Komşusuna 300 TL gönderdi diye belediye meclis üyelerine tutuklama kararı verilemez. Ama bugün tekrar tutukluluğun devamı kararı geldi. Bu sadece şeklen bir mahkeme kararı. Bu kararın arkasında siyasi iktidarın desteği vardır.”
‘Siyasi iktidara sesleniyoruz’
Tiryaki ayrıca şunları söyledi:
“Buradan siyasi iktidara sesleniyoruz. Bu şekilde toplumu barışa ikna edemezsiniz. Bugün tutuklu kalan arkadaşlarımızın ailesi bu akşam bu sürece inanmayacaktır. Eğer barışı toplumsallaştırmak istiyorsanız, eğer Batı’dan Doğu’ya umut yaratmak istiyorsanız, arkadaşlarımızı serbest bırakın. Arkadaşlarımızın tutukluluğu sadece barışa ve çözüme inanmayanlara umut verecektir. Barışa ve çözüme inananlardaysa şüphe yaratacaktır.”
15.43 – Karar için izleyiciler dışarıda bekletiliyor
15.00 – Duruşmaya ara verildi
Duruşma salonu dışında yaklaşık 150-200 kişi bekliyor.
14.50 – Bu yargılama barış sürecini zedeliyor
Avukatların savunmalarıyla duruşma devam ediyor:
“HTS kayıtlarını suçun sükûta erdirilmesi noktasında delil olarak değerlendiremeyiz. 7 aydır müvekkilimiz tutuklu. Tutuklama artık bir cezaya dönüşmüş durumda. Tutuklamanın tedbir özelliği artık kalkmış vaziyette.”
“Meclis Başkanının dünkü konuşmalarını hatırlatmak istiyorum. ‘Artık analar ağlamasın, silahlar sussun’ gibi bir mesaj verdi. Resmî devlet görevlisi, Meclis’in en yüksek kürsüsünden barış ve demokrasi çağrısında bulunuyor. Ama bizim müvekkillerimiz burada yargılanıyor. Müvekkillerimiz barış için çabalayan insanlar. Meclis Başkanının söylediği ‘Silahlar sussun, analar ağlamasın’ diye çabalayan insanlar. Biz, bu yargılamanın bu süreci zedelediğini düşünüyoruz.”
‘Bu duruşma turnusol kağıdı’
“Bugün mahkemenin dışı da çok kalabalık. Bu mahkeme çok yakından takip ediliyor. Kürtler bu mahkemeyi çok yakından takip ediyor. Bu duruşma bir turnusol kâğıdı. Bu dava konjonktürel olarak açıldı, artık o konjonktür yok. Örgütün lideri İrali’den talimat göndermiş, örgüt kendini feshetmiştir. Artık bitirilmiş bir örgüt üyeliğinden müvekkillerin yargılanması doğru değildir.”
“Buradaki duruşmada tek bir suçlama var: Niçin meclis üyesisiniz? Bu duruştan çıkacak tutukluluk kararı Türkiye’nin barış iklimine aykırı olur. Ben de yargılanıyorum, Turabi’nin raporuna girmişim. Evet, ben de DEM Partiliyim; matbaa isim olunca o da DEM Partili olduğu için ona giderim. Ne var bunda? Burada bunları mı konuşalım artık? Bu artık özel hayatın mahremiyetidir. Hepimizin barış için bir görevi var. Bu mahkemeden çıkacak kararın barış iklimine hizmet edecek bir karar olmasını temenni ediyoruz. 1000 yıllık kardeşlik hukuku diyorsak, bunu uygulayalım.”
13.40 – Avukat Rezan Sarıca: Demek ki biz 100 yılda bir arpa boyu yol alamamışız
Abdullah Öcalan’ın da avukatlarından biri olarak bilinen Rezan Sarıca, savunma adına söz aldı:
“Bugüne kadar yapmış olduklarımızı, tepitleri doğrulayan bir iddianame ile karşı karşıyayız. Bu davanın farklı amaçları var. Siyasi iktidar odaklarının çatışmasının bir sonucu olarak bu dosya karşımızda duruyor. Demokratik mücadelenin parçalanmasına yönelik kimi çabaların bir sonucu olarak bu dosyayla karşı karşıyayız.”
‘Kürtlerin siyasal varlığı yargılanıyor’
“İşin aslı farklı politik çıkar ve çatışmalarla ortaya çıkmış olsa da, burada yargılananların Kürt olduğu vurgusu iddianamede çıkıyor. Demek ki biz 100 yılda bir arpa boyu yol alamamışız. 100 yıldır pek çok süreçle karşılaşıyoruz. Bir yandan bir iddianamede Kürtlerin siyasal varlığı yargılama konusu yapılıyor; bir yandan da iktidar ortağı Devlet Bahçeli’nin ‘Kürtlerin eşit vatandaş olması’ çağrıları oldu, bir cumhurbaşkanı yardımcısının Kürt olması gerektiğine yönelik açıklamaları oldu. O açıklamanın içinde bir anlayış var; o da Kürtlerin ülkeyi yönetmeye dair bir hakkı olduğunu teslim etmesidir.”
“Neden HDK boyutu eklendi? Bu dosyanın oluşması için bir ihtiyaç olarak ortaya çıktı. HDK Eş Sözcüsü bugün mecliste kurulan komisyonun da DEM Parti adına bir üyesi. Bu süreç, kanı, şiddeti ve demokrasi dışı uygulamaları giderme amacıyla başlatılmış ve can hırsı ile emekle sonuca götürülmeye çalışılıyor. Bu süreçte bu davanın siyasi hiçbir gerekçesi kalmamıştır. Zaten hukuki bir gerekçesi hiç olmadı.”
13.25 – ‘Gizli tanığın beyanına itibar edilmemeli’
Eren Keskin’den sonra iki avukat daha söz aldı.
Savunma avukatlarının savunmalarından öne çıkanlar:
“Gizli tanıkla birlikte Muhammet Zengin isimli bir tanık var. Bu tanık 18 sayfa ifade vermiş. Bakın, 04/03/2020 tarihinde ifade verilmiş. Diğer tanık da aynı gün ifade vermiş. Aynı savcı, aynı gün hem gizli hem açık tanıktan ifade almış. İkisi aynı gün 328 kişiyi teşhis etmiş. İkisi de diyor ki sabahtan akşama kadar sürdü. Bizce bu kişilere bu isimler verilmiş, altına imza atmış, etkin pişmanlıktan faydalanacak sonuçta. Bu tanığın ifadelerine yönelik çok fazla yargılama yapılmış. Adana, Tunceli, Diyarbakır’daki mahkemelerin kararlarındaki ortak gerekçe: ‘gizli tanığın beyanına itibar edilmemesi’. Ve bu şekilde de beraat kararları verilmiş. Dolayısıyla gizli tanığın beyanlarına itibar edilmemesi gerekiyor.”
‘MASAK raporu aleyhte delil arayışının parçası’
“HDP de, DBP de, HDK de afiş asar, kartvizit basar. Yasal olanı illegal gibi gösterme çabasından vazgeçelim artık. Faturaları tek tek getirdim, mahkemeye sundum. Gizli hiçbir şeyimiz yok. Biz her şeyi sunarız; ama mahkeme neden MASAK raporu istiyor? Mahkemeye ne oluyor? Savcı bile istememiş, mahkeme neden raporu istedi? Aleyhte delil mi bulunmaya çalışılıyor? MASAK raporunun istenmesi kötü niyetli bir yaklaşımdır. Yani aleyhte delil bulunabilir mi diye bir çabaya girildi; ama sonuçta lehde delillere ulaşılmış oldu.”
13.14 – Eren Keskin: Ömründe silah görmemiş insanları silahlı örgüt üyesi olarak yargılıyorsunuz
Savunma avukatlarından Eren Keskin’in savunmasında öne çıkanlar:
“Türkiye’de bir süreç devam ediyor. Ömründe silah görmemiş insanları silahlı örgüt üyesi olarak yargılarsanız, bu sorunun çözümü çok zor ve akıl dışı olur. Basın açıklaması ve altı kişiyle telefon görüşmesi iddiası var. Şu salonda soruşturması olmayan kimse var mı, çok merak ediyorum. Eğer siyasal iradeden farklı düşünüyorsanız, zaten sizin hakkınızda soruşturma olmaması mümkün değil. Mahkemelerin karar verirken hukuk vicdanına uyması gerektiğini düşünüyorum.”
12.34 – Avukatlar söz aldı: Delil mahkemeye bile ulaşmamış
Savunma avukatlarının savunmalarından öne çıkanlar şöyle:
“İlk ana iddianın dayanağı yok. HDK’de ele geçen dijital materyaller konusunda CMK 134’te, elde edilen materyale nasıl yaklaşılacağı belirtilmiş. Bir yedeğinin alınarak sanığa verilmesi gerekir. Ancak dijital materyallerin bir kopyası değil, müvekkile, mahkemeye dahi sunulmadı. Mahkemeye bile ulaşmamış bir delili tartışmamız mümkün değil.”
‘Bu dosya bir siyaset yapma tarzının dosyasıdır’
“Bu dosya açısından ceza yargılaması yönüyle bir maddi gerçeklik olamaz. Bu dosya bir siyaset yapma tarzının dosyasıdır. Burada siyasetin alanına giren bir meseleyi maalesef yargı makamları olarak tartışıp, suç mudur değil midir tartışması yürütüyoruz. Siyasi Partiler Kanunu ortada. Ceza hukuku açısından maddi gerçeğe bu dosyada ulaşamayız. CMK 100 açısından suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller üzerinden tartışmak isterdik ama burada bu deliller söz konusu değil.”
‘HTS kayıtlarının delil değeri sınırlı’
“Dosyada HTS kayıtları var. Su, şununla görüşmüş diyor. Sanıklar da bunu inkar etmiyor. Peki, delil değeri açısından düşük noktada olan HTS kayıtları nasıl kuvvetli suç şüphesi olarak değerlendiriliyor? Dosyanın başından itibaren tutukluluk kararı hukuki değildir.”
‘Kaçma şüphesi yaratacak somut olay yok’
“Savunmaların alınmış olması, mahkemeye sunulan bilgi ve belgeler—bakın delil demiyorum—müvekkillerin lehinedir. CMK 100’de kaçma şüphesi, salt kavram olarak değil, somut olayla ilişkilendirildiğinde kullanılabilir. Sınırda yakaladıysanız, evet bu kaçma şüphesidir. Ama bir evrak üzerinden kaçma şüphesi değerlendirmesi yapamazsınız, diyor AİHM içtihatları. Bir siyaset stratejisi yargılama konusu edilemez. Bu yönüyle müvekkilin tahliyesini talep ediyorum.”
‘İspat külfetinin ters döndürülmüş haliyle karşı karşıyayız’
Savunma avukatlarının devam eden savunmalarında öne çıkan diğer hususlar:
“Müvekkillerimizin hiçbirinin tek başına ihale sonuçlarıyla ilgili karar alma yetkisi yok. Her bir belediyede birer kişiyle temsil edilen belediye meclis üyelerimizin ne personel alımında ne ihalelerde yetkisi var. MASAK raporuna gelirsek; bu dava dosyasında MASAK raporu neden alındı? Finansla ilgili örgütün finansal olarak desteklenmesiyle ilgili bir iddia yokken nedense MASAK raporu istendi. Haydi istensin; ama ispat külfetinin ters döndürülmüş haliyle karşı karşıyayız; yani müvekkilerimizden MASAK raporları üzerinden başka şeylerin ispatı isteniyor.”
Savunma avukatlarının savunması beşinci avukatın savunmasıyla devam ediyor:
“HDK’nin ana dosyası olan Ankara’da kovuşturmaya yer olmadığı kararı var. HDK ile ilgili örgütsel yapının suç olmayacağına ilişkin mahkeme kararları bulunuyor. Elbette iki su damlası birbirine benzemez, iki dosya birbirine benzemez; ama sayın savcının tutukluluğun devamına ilişkin düşüncesi ve mahkemenin kararında önceki davalarda verilen kararlar dikkate alınarak, bu dosyada tutukluluğun en azından tartışılabilir bir konu olduğu ortaya çıktı.
Geçen oturumdaki heyetin kararıyla toplanan delillerle birlikte tüm deliller toplandı, herkes evlerinden alındı; herkesin fiilen legal bir çalışmayı yürüttüğü gerçeği açısından bütün bunlar değerlendirilerek mahkemenin tutuklama tedbirini adli kontrol tedbirlerinden biriyle değiştirebileceği kanaatindeyiz. Takdir mahkemenizindir.”
12.23 – Nesimi Aday’a söz verildi
Duruşmada Nesimi Aday’a söz verildi. Aday, şunları söyledi:
“Arnavutköy’de CHP ve DEM Parti kent uzlaşısı yapmadı, orayı AKP kazandı. Ama benim meclis üyesi olduğum Adalar Belediyesi’nde de kent uzlaşısı yapılmadı; Adalar, kent uzlaşısı olmadan kazanıldı.”
Aday ayrıca evinden alınan kitaplar ve dergilere dair iddialara yanıt verdi:
“Evimden alınan kitaplar var. Toplanması olmayan kitaplar dosyaya konulmuş. Dergilerde de 18 dergi alınmış, dergilerde herhangi bir toplatma kararı olmadığı da dosyaya not edilmiş. ‘Demokratik Modernite dergisinin yeni sayısında şagsın derginin hazırlanmasında rolü olduğu tespit edilmiştir’ diye yazmışlar. Dergide bir makalem yayınlanmış. Yapay zekanın ahlakı üzerine bir yazı yazmıştım. Ben bu derginin bazı kapaklarını tasarladım. Ne yazılarım ne kapaklarım hakkında toplatma kararı var. Hem sol hem sağ entelektüellerin dergilerinde yazılarım yayınlandı.”
12.15 – Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür: Hakkari’de herkesin soruşturması var, ben ne yapayım?
Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür, tutuklanmalarının dayanağı olarak gösterilen listeler hakkında şunları söyledi:
“Bir Excel listesinden söz ediliyor. Listede adım varmış. Nereden geldiği belli olmayan listeler üzerinden tutuklandık. Benim HDK’de herhangi bir pozisyonum yok.”
HTS kayıtlarıyla ilgili açıklamaları duruşma salonundakileri gülümsetti:
“HTS kayıtlarına gelirsek; ben mühendisim, son 10 yılda binlerce insanla görüşmüşümdür. Bunların içinden 52 konuşmam seçilip dosyaya konulmuş. Ben Hakkari’liyim, Hakkari’ye sık sık gider gelirim. Hakkari’de çoğu kişinin soruşturması var, ben ne yapayım? Sandalyeciyle görüşmüşüm, sandalyecinin soruşturması varmış. Onu dosyaya koymuşlar.”
12.00 – Tutuklu sanıklara söz verildi
Hakim, tutuklu yargılanan 10 kişiye teker teker söz verdi. Sanıklardan Cemalettin Yüksel, MASAK raporlarıyla ilgili beyanlarına ek olarak şunları söyledi:
“Evet Kürdüm. Ama tek bir kimliğim yok. Aynı zamanda Aleviyim. Aynı zamanda işçiyim, emekçiyim. Tek bur kimlik üzerinden tanımlanmayı doğru bulmuyorum, birden fazla kimliğim vardır. Barış sürecine dahil olan, şu an komisyonda yer alan 3 milletvekiliyle yaptığım telefon konuşmaları dosyaya eklenmiş.”
11.37 – Duruşma başladı
Duruşma salonuna giren avukatlardan, savcının tutukluluğun devamını talep ettiği bilgisi paylaşıldı. MASAK raporlarının gelmesinin ardından yargılanan kişilere söz hakkı tanındı.
11.24 – Özgür Çelik salona girdi
Mahkemenin tek bir duruşma salonunda görüleceği duyuruldu. Salonun küçük olması nedeniyle aile üyelerinden sınırlı sayıda kişi ve sadece 5 basın mensubu içeri alındı.
10.30 – Geniş güvenlik önlemleri alındı
Duruşmayı izlemeye gelenler, duruşma salonunun bulunduğu koridor girişine kurulan bariyerlerin önünde bekletildi.
Aile üyeleri ve basının büyük çoğunluğu salona alınmadı; şu an yalnızca milletvekilleri içeri alındı.

10.00 – Adliye önünde açıklama yapıldı
Duruşma öncesinde CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’ne geldi.
Duruşma öncesi adliye önünde açıklama yapıldı.

Özgür Çelik: Birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz
Duruşma öncesinde açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, “Buradan çok açık çağrımızdır; Türkiye’nin siyasi yelpazesinin barışı, kardeşliği, demokrasiyi konuştuğu bir dönemde kayyım uygulamalarının sona ermesi gerekir. Tutuklu yargılanan belediye meclis üyelerinin tahliye edilmeleri gerekir. Ahmet Türk’ün de, Ahmet Özer’in de, Resul Emrah Şahan’ın da belediye başkanları olarak görevlerine geri dönmeleri gerekmektedir. Tüm siyasi partiler ve emek-meslek örgütleriyle birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.” diye konuştu.
Seçilmiş CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik Kent Uzlaşısı davası öncesinde konuştu:
“Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer sadece Kürt olduğu için 330 gündür cezaevinde”
“Ahmet Türk’ün de, Ahmet Özer’in de, Resul Emrah Şahan’ın da görevlerine geri dönmeleri gerekmektedir”… pic.twitter.com/EeEC851jgf
— İlke TV (@ilketvcomtr) September 18, 2025
Rüştü Tiryaki: Bu Kürdün iradesinin yok sayılmasıdır
Çelik’in ardından söz alan DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı Rüştü Tiryaki ise şunları kaydetti:
“Bütün arkadaşlarımız onurlu ve dik bir biçimde kendilerini savunmaya devam ediyorlar. Siyasi iktidar, muhalifleri mahkeme mahkeme dolaştırarak sindirebileceğini düşünüyor. Bugüne kadar devrimciler, sosyalistler, muhalifler, kadınlar, Aleviler, Kürtler mahkeme koridorlarında çok dolaştı. Ama hiçbirisi yaptığından pişman olmadı ve siyasal mücadelesine devam etti.
Bir Kürt, batılı belediyelerde söz sahibi olamazmış. Suçlama konusu yapılan bu. Bu, Kürdün yok sayılmasıdır, Kürdün iradesinin yok sayılmasıdır. Her partinin üyeleri başka bir partiden seçilebiliyor, her parti seçim ittifakı kurabiliyor. Ama bir Kürdün CHP listesinden seçilmesi suç sayılıyor. Böyle bir eşitsizlik kabul edilemez.
Önümüzde büyük bir fırsat var. Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yollardan çözülmesinin eşiğindeyiz. Ama gelin görün ki siyasi iktidar, bir yandan parlamentodaki komisyonda yer alırken öbür yandan Kürt sorununun bir parçası olan bugünkü yargılamayı sürdürüyor. Aklınıza başka sorular gelebilir, sadece bu nedenle hiç kimsenin yargılanmayacağını düşünebilirsiniz.
Ben bir hukukçu olarak söylüyorum; bugün burada yargılanan arkadaşlarımız birkaç basın açıklamasına katıldıkları ve HDK’yi ziyaret ettikleri için yargılanıyorlar. Siyasi iktidarı yargının üzerinden elini çekmeye davet ediyoruz. Bırakın yargı bağımsız olsun, bırakın yargı herkese eşit davransın. Siyasi iktidar, yargı eliyle muhalefeti susturamayacağını hâlâ anlamadı. Biz mücadele etmeye devam edeceğiz. 210 günü aşkın bu tutukluluğun da bugün sona ermesini bekliyoruz.”




