Kötülüğün sıradanlığı, küresel iki yüzlülük ve hibristofili
Nûpel Mugurtay 25 Eylül 2025

Kötülüğün sıradanlığı, küresel iki yüzlülük ve hibristofili

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) dünya liderlerinin en yüksek düzeyde buluştuğu platformlardan biri olarak diplomatik meşruiyetin sembollerinden kabul edilir. Ancak Ahmed Şara, sahadaki adıyla El Colani gibi, geçmişi katliamlarla dolu bir figürün BMGK’de  “ağırlanması” hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İtalya Başbakanı Giorgia Meloni gibi isimler tarafından cömert gülücüklerle karşılanması, uluslararası siyasetin karanlık yüzünü açığa çıkarıyor.

Bu durum Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” kavramını akla getiriyor. Arendt’in Eichmann davasını incelediği kitabında vurguladığı üzere, kötülük çoğu zaman şeytani bir niyetten değil, düşünmeden bürokratik rutine teslim olmaktan doğar. Colani’nin uluslararası platformlarda karşılanması da işte böyle bir sıradanlaştırma mekanizmasını gözler önüne seriyor.

Arendt’in dikkat çektiği nokta, kötülüğün çoğu zaman rutinle, bürokratik kabullerle meşruiyet kazanması. Colani’nin BM’de kabul görmesi hatta sevecenlikle karşılanması da tam bu sıradanlaştırma sürecinin parçası: Cihadist geçmişi, katliamlarla dolu sicili uluslararası diplomasi masalarında adeta “görmezden geliniyor” ve sanki normal bir diplomatik gündemin parçasıymış gibi, katliamların sorumlusu bir figür, nezaketle karşılanıyor. Bu da kötülüğü sıradanlaştırmanın, hatta olağan bir işleyiş gibi göstermenin en açık örneklerinden biri.

Arendt, Eichmann örneğinde, bireyin kendi eylemlerini sorgulamamasına, emirlerin ardına saklanmasına dikkat çeker. Şara örneğinde de uluslararası aktörler, “jeopolitik zorunluluklar” söylemiyle düşünsel ve ahlaki sorumluluktan kaçarak kötülüğü sıradanlaştırıyor.

Colani’nin şiddeti: Kurucu idealler değil, cihatçı temizlik

Burada Colani’ye atfedilen suç ve şiddet kavramını açmak faydalı olacaktır. Colani şiddeti toplumsal eşitlik, ulusların kendi kaderini tayin hakkı gibi idealler için kullanmadı. Etnik-dini temizlik, mezhepçi ideoloji ve azınlıkların baskılanması için kullandı. Êzidilerin katledilmesi, Hristiyan köylerinde dini sembollerin yakılması, azınlıkların zorla göç ettirilmesi cihadist kariyerinde işlediği suçlardan bazıları.

11 Eylül saldırıları ve Colani’nin bazı suçları

Colani’nin suç zincirinin bazı halkalarını sıralamaya geçmeden önce 11 Eylül 2001 saldırılarına değinmek gerek. Küresel güvenlik mimarisini kökten değiştiren bu saldırının ardından ABD ve Batı, teröre ‘sıfır tolerans’ politikası ilan etti. Colani ise daha sonra bu saldırıların faili El Kaide’yi Irak’ta Ebubekir el Bağdadi’yle birlikte temsil edecekti; ve ardından IŞİD’in Musul’daki komutanlarından biri olacaktı. Tüm bu faaliyetleri neticesinde ABD başına 10 milyon dolarlık ödül koymuştu. Buna rağmen bugün BM’de bir muhatap gibi kabul edilmesi, Colani’nin ve bağlı olduğu örgütlerin işledikleri suça dair hafızayı hiçe sayıyor ve Arendt’in sözünü ettiği “düşüncesizlikten doğan kötülük” halinin siyasal düzeydeki en güncel örneklerinden biri oluyor.

Hibristofili: Suçluyu sevmek

Colani ile karşılaşan yüzlerin bu kadar cömertlikle güldüğü bir tablo sadece rutinleşmeyi değil, aynı zamanda psikolojik bir hayranlık boyutunı da çağrıştırıyor. Tabloya psikolojiden bakıldığında “hibristofili” kavramı devreye giriyor. Yunanca “birine karşı zulüm yapmak” anlamına gelen hubrizein kelimesinden türetilen ve normalde seri katiller ya da suç örgütü liderlerine duyulan sapkın hayranlığı ifade eden hibristofili, uluslararası siyasette de yeniden üretilmiş görünüyor. Devletler, çıkarları uğruna suçlulara duyulan hayranlığı diplomatik bir rutine dönüştürüyor.

Ticari diplomasi 

Amerikan diplomasisinin tarihsel “ticari geleneği” burada es geçilmemesi gereken bir diğer nokta. Bu konuda oldukça tanınmış çalışmalarıyla bilinen Noam Chomsky, ABD’nin dış politika pratiklerinde insan haklarının çoğu zaman ticari ve stratejik çıkarlar lehine geri plana itildiğini sıkça vurgular. Suriye’nin var olan istikrarsızlığı, güvenlik açığı ve bölgedeki hak ihlallerinin karşısında başına ödül konan bir örgüt liderinin ABD’de sıcak karşılandığı bir tablo Chomsky’i bir kez daha haklı çıkarıyor.

BM kürsüsünde El Colani’ye gösterilen ilgi, 11 Eylül’de yaşamını yitiren binlerce insana, Ortadoğu’da terör örgütlerinin saldırılarıyla hayatını kaybeden on binlerce sivile ve bugün Suriye’de HTŞ’nin baskısı altında yaşayan bileşenlere yapılmış büyük bir saygısızlık olarak adlandırılabilir. Arendt’in kavramı ile ifade edersek, Colani’nin meşrulaştırılması “kötülüğün sıradanlığı”nın güncel bir örneğidir. Hibristofili kavramı da bu sürecin psikolojik zeminini anlamamıza katkı sağlayabilir. Sonuçta ortaya çıkan tablo, uluslararası siyasetin en tehlikeli zaaflarından birini gösteriyor: güç ve çıkar uğruna suçun ve suçlunun normalleştirilmesi.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.