Hapishane mültecileri -1
Ercüment Akdeniz 25 Eylül 2025

Hapishane mültecileri -1

Mülteci bir hayatı seçmek için yaşlı sayılırdı Kadir. Yaşı 58’di ve Avrupa’ya geçmek için Edirne yolundaydı. Edirne’de bir evde gece konaklayacak ve şafak sökmeden göç kafilesine katılacaktı. Şebeke elemanları onu böyle yönlendirmişlerdi.

Denilenleri yapmıştı. Gece saat 03:00 olduğunda, otoban kenarında, zifiri karanlığın içinde ve çalıların arasındaydı Kadir. Önceden tarif edildiği gibi, farlarını yakıp söndüren bir minibüs ona doğru yaklaştı. Hemen yola çıkıp kafileye dahil oldu. Sonrasında minibüs ara yola saparak karanlıkta kayboldu.

Yunanistan sınırını yatay kesen nehrin en engin ve en sakin anında suya girdiler.

Farklı ülkelerden 20 kadar mülteciydiler. Başlarında bir organizatör, sınırın karşı tarafına geçtiler. Bellerine kadar suya batmışlar, sırılsıklam olmuşlardı. Yunan toprağında kafileyi şebekenin diğer zinciri bekliyordu. Mülteci adaylarının her biri yeşil Euro’lar değerindeydi ve kıymetliydi (!) Her bir mülteciyi farklı bir organizatör aldı ve yerlere dağıldılar.

Kadir iltica başvurusu yapmış ve Yunanistan’da bir mülteci kampına alınmıştı. Kampta nüfus çok kalabalık, koşullar zorluydu. Neyse ki şebeke ile yaptığı anlaşmada onu İsviçre’ye götürme şartı vardı. Bu işin ederi 12 bin Euro kadardı. Türkiye’den Yunanistan’a, oradan Avrupa içlerine mülteci transferinin ilginç bir yöntemini bulmuştu şebekeler. Mülteci önce Yunanistan’daki mülteci kamplarına yönlendiriliyor, bir süre sonra sahte pasaportla Almanya, Fransa ya da İsviçre gibi ülkelere gidecek uçaklara bindiriliyordu. Ama bu iş de öyle kolay değildi; havalimanında yakalanıp 10 defa mülteci kampına geri gönderilen insanlar bile vardı. Allah’tan şansı yaver gitmişti Kadir’in. Sarı saç ve bıyığıyla, beyaz ten ve kızıl çilleriyle, mavi gözler ve onu saran gözlüğüyle Kuzey Avrupa insanına benziyordu.

‘Bülbülü altın kafese koymuşlar’

İsviçre’de onu şebeke ile birlikte akrabaları karşılayacaktı. Gereken ödeme yapıldıktan ve bir süre akrabalarıyla gezdikten sonra İsviçre’de yeşil bir ormanın içinde kurulu bulunan bir mülteci kampına götürüldü. İltica başvurusu kabul edilmişti ama…

“İlle de dil, ille de entegrasyon! Bunlar olmadan süreç tamamlanmıyor.” İki yıllık zorlu mülteci hayatını böyle tarif ediyor Kadir.

Kadir 60 yaşına gelmişti. İsviçre Alpleri, göl ve nehirleri, doğanın yeşili muhteşemdi. Ama ne yaparsın; bülbülü altın kafese koymuşlar yine de vatanım demiş. Üstelik bu aralar memlekette barış rüzgârları da esmekteymiş.

“Süreçle birlikte geri dönüşler için de yumuşama olur” deyip Türkiye’ye dönmeye karar vermiş. İstanbul’da, havalimanında gözaltına almışlar. Sonrası cezaevi.

“Senin durumuna bakıp Avrupa’dan gelmek isteyenler, gelmek isteseler de gelmezler artık; değil mi Kadir Abi?”

Eh hal böyle olunca mahpushanede şakayla takılan çok olur.

Neyse ki iddianamesi çabuk çıktı Kadir’in ve 25 gün içinde duruşması görüldü.

Aktardığına göre sosyal medya paylaşımları nedeniyle ceza almış; propaganda yapma cezası. Ve tahliye kararı. Aldığı ceza da ertelenmiş.

“İlk işim İzmir ve Diyarbakır’daki akrabalarımı ziyaret. Bir de Dağkapı ciğeri tabi.” Bu sözlerin ardından tahliye oldu Kadir.

Göçün tersine dönmesi veya daha da büyümemesi için gözler barış sürecine odaklanmış görünüyor. Cezaevi sosyolojinin bir de mülteci yanı bulunuyor. Kadir’in öyküsü, bu sosyolojinin cezaevlerinden Avrupa kentlerine uzanan veya tersine göçü anlatan prototip hikayelerden sadece biri sanki.

* ilketv.com.tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar İlke TV’nin kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.