Artvin Cankurtaran’da bir firmanın ağaç kesimine engel olmak isteyen Reşit Kibar’ın öldürülmesini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önündeki protesto eylemi sırasında avukat Mustafa Avcıoğlu’nun omzunu çıkaran polis memurunun ”zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması” ve “kasten yaralama” suçlarından yargılanmasına başlandı.
Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya sanık Osman Pirinççi, müşteki Mustafa Avcıoğlu ile tarafların avukatları katıldı.
Sanık Pirinççi, savunmasında, olay günü eylemcilerin bakanlık önünde amiriyle müzakerelerde bulunduklarını anlattı. Amirinin, bakanlığın kamu kurumu olması nedeniyle eylemin yolun karşısında yapılabileceğini belirttiğini ifade eden Pirinççi, şu savunmayı yaptı:
“Ama buna uymak istemediler. Amirimizin verdiği talimat doğrultusunda yolun karşısına doğru kendilerini almaya başladık. Müşteki yolun karşısına geçerken bana çarptı. Ardından aramızda münakaşa başladı. Bir başka polis memuru ile koluna girerek karşıya geçtik. Bu sırada kendisi direniş gösterdi, biz de bu direnişi kıracak bir kuvvet uyguladık. Ancak bu kolunu yerinden çıkartacak derecede değildi. Orantılı güç uyguladım.”
Savcıdan izleyenlere tepki
Sanığın savunması sırasında duruşma savcısı araya girerek, “İzleyicilerin aralarında konuştuklarını, el yüz hareketi yaptıklarını” söyledi. Hakim ise “Ben bir şey duymuyorum savcım” dedi.
Müşteki avukatı da savcıya “Siz kamu tarafında mı yoksa sanık tarafında mısınız?” diye sordu. Savcı ise, “Muhattaba bile almıyorum” şeklinde yanıt verdi.
‘Yere düşmeme rağmen yerde de müdahale etti’
Müşteki Avcıoğlu ise avukat olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
“Reşit Kibar doğayı savunurken öldürülmüştü. Biz de doğrudan konunun muhatabı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dilekçe verip kısa bir açıklama yapacaktık. Kolluk kuvvetleri bir konuşma olmadan yola doğru bizi itmeye başladılar. Huzurdaki polis memuru da beni itmeye, sağ kolumu arkaya çevirerek arabaya doğru çarptı, yere düşmeme rağmen sanırım hıncını alamadı ve yerde de müdahale etti. Sanıyorum o sırada omzum çıktı. Hatta bazı kolluk kuvvetleri de yanımıza gelerek sanığı ‘Sen ne yapıyorsun?’ diye uzaklaştırdılar. Zarar vermek maksadıyla yaptı. Daha önce omzum çıkmamıştı. Zarar gördüm. Hala da tedavi görüyorum. Şikayetçiyim.”
Sanık avukatı ise, “Memurların soruşturulması izne tabiidir. Ancak bu dosyada bu izni görmedik. Bu yüzden dosyanın savcılığa tekrar gönderilmesini talep ediyoruz. Görüntülere göre müşteki müvekkilime gelene kadar birden fazla kişi ile temas halinde, itişme kakışma şeklinde. Eylemin müvekkilim tarafımdan gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği net değil. Müştekinin sol kolu çıkmış ancak müvekkilim sağ tarafındadır. Eylemle sonuç arasında illiyet bağı yoktur. Bu yüzden beraatini istiyoruz” dedi.
‘İddia makamlarının tavırlarının zapta geçmesini istiyoruz’
Duruşmada söz alan müşteki avukatı Görkem Göcen, “Bir sonraki duruşmada tanıklarımızın dinlenmesini istiyoruz. Görev sınırı aşıldığı için bir soruşturma iznine de gerek olmadığını düşünüyoruz. İddia makamlarının hal, hareket ve tavırlarının zapta geçmesini istiyoruz. Bu yüzden vereceği mütalaanın da ne derece ciddiye alınır bir yanı vardır takdirinize sunuyoruz” beyanında bulundu.
Müşteki avukatlarından Neslihan Varol da şunları kaydetti:
“Cezanın belirlenmesi noktasında sanığın kastının yoğunluğunun dikkate alınmasını istiyoruz. Sanığın eylemi bir anda gerçekleşmedi, eylemini uzunca bir süre devam ettirerek sonuca neden olduğu ortadadır. Eylem diğer kolluk kuvvetinin sanığa müdahalesiyle son buluyor. Ayrıca müvekkilimin yaralanması nedeniyle halen kalıcı sakatlığı söz konusudur. Meydana gelen zararın ağırlığı kapsamında cezanın alt sınırdan uzaklaştırılarak tayin edilmesini talep ediyoruz. Mahkeme düzeni elbette ki mahkeme hakiminin yetkisi alanındadır. Duruşma esnasında cumhuriyet savcısının sizin adınıza doğrudan duruşmayı sekteye uğratacak şekilde müdahalede bulunması adil yargılanma hakkımızın ihlali niteliğindedir. Savcının bu tutumunun zapta geçmesini istiyoruz.”
Savcı mütalaasını sundu: Beraat verilmeli
Beyanların ardından Cumhuriyet Savcısı esas hakkındaki görüşünü açıkladı.
Savcı görüşünde, “kolluk görevlileriyle, katılan avukat Avcıoğlu arasında itiş kakış olduğunu, katılanın sanığı iteklediğini, kolluk görevlilerinin katılanın ellerinden ve kollarından tutarak uzaklaştırdığını” ifade etti. Katılanın bu sırada karşı koyduğunu anlatan savcı, “Sanığın, görevinin gerektirdiği ölçünün dışında kuvvet kullanılmasını tespit edecek bir anlatımda bulunmadığı, netice üzerinden değerlendirmeye gidildiği, aksi durumunun kovuşturma sırasında da ortaya konulamadığı anlaşılmakta, sanık hakkında unsur yokluğu gerekçeleriyle beraatine karar verilmesini talep ederiz” dedi.
‘Bunlar cezasızlık politikasının sonucudur’
Söz alan müşteki avukatı Neslihan Varol, “Bunlar cezasızlık politikasının sonucudur. Bu mütalaayı kabul edemeyiz. Ayrıntılı şekilde beyanda bulunmak için süre istiyoruz. Mütalaasına şaşırmadık. Anayasal demokratik bir hakkın kullanılmasını bastırmak bir görev değildir” dedi.
Hakim ise müşteki vekillerinin katılma taleplerinin kabulüne, olay anını gösterir kamera kayıtları açık ve net olduğundan katılan vekillerinin tanık dinleme hususundaki taleplerinin reddine karar vererek, davayı 28 Ocak 2026’ya erteledi.
Duruşma sonrası açıklama
Duruşmanın ardından basın açıklaması yapan sanık avukatlarından Göcen, şunları söyledi:
“Meslektaşımızın kolunun polis tarafından çıkarılması neticesinde ilgili polis hakkında açılan ceza davasının ilk duruşmasını takip etmek için geldik. Savcı, sanık polisin beraatini talep etti. Biz bu cezasızlık politikalarını biliyoruz. Aslında buraya kadar gelmesi, bir polise dava açılıyor olmasını dahi bugünün Türkiye’sinde, AKP yargısında bir mucize gibi değerlendiriyoruz. Ancak biz Halkevci Avukatlar olarak işkenceci polislerin cezalandırılması, onlardan hesap sorulması için gerekeni yapmaya devam edeceğiz. Bir sonraki duruşmada tüm kamuoyunu dayanışmaya bekliyoruz.”