9 Ekim protestoları: Kimse barıştan korkmasın

Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılışının 27’nci yılı nedeniyle birçok kentte eş zamanlı protestolar düzenlendi. Açıklamalarda demokrasi ve barış çağrısı öne çıktı.

9 Ekim protestoları: Kimse barıştan korkmasın
9 Ekim protestoları: Kimse barıştan korkmasın
Haber Merkezi
  • Yayınlanma: 9 Ekim 2025 17:06
  • Güncellenme: 9 Ekim 2025 17:14

Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de Suriye’den çıkarılmasının üzerinden 27 yıl geçti.

O dönemde Suriyeli yetkililer tarafından sınır dışı edilen Öcalan, sırasıyla Yunanistan, Rusya ve İtalya’ya geçti. Ardından 15 Şubat 1999’da, Kenya’nın başkenti Nairobi’de ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) ile MİT’in ortak operasyonuyla yakalandı. Öcalan, iş insanı Cavit Çağlar’a ait özel bir uçakla Türkiye’ye getirildi.

Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, 16 Şubat 1999’da yaptığı açıklamayla Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye getirildiğini kamuoyuna duyurdu. Öcalan, o günden bu yana İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor.

9 Ekim komplosuna karşı birçok kentte yapılan eylemlerde, komploya karşı özgürlüğün sesini yükseltmek gerektiği belirtilerek, “Öcalan’ın özgürlüğü, halkların barışı, demokratik bugünü ve geleceği için en somut adım olacaktır” denildi.

Demokratik Kurumlar Platformu (DEKUP) tarafından Abdullah Öcalan’a yönelik düzenlenen uluslararası komplonun başlangıcı olan 9 Ekim’in yıl dönümünde “Bi rêbertîya azad ber bi ciwaka azad ve” sloganıyla birçok kentte eylemler düzenlendi.

Yapılan eylemlerde okunan ortak metinde, 9 Ekim 1998 tarihinin Kürt ve Ortadoğu halklarının barış umuduna yönelik kapsamlı saldırının miladı olduğu belirtildi.

Ağrı

Ağrı kent merkezinde yapılan açıklamaya ilçelerden de siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı.

Demokratik Platformlar Kurumu tarafından yapılan basın açıklamasında,“Bi rêbertîya azad ber bi ciwaka azad ve” pankartı açılırken, “Gayet tabi kudretlidir durumumuz”, “Komploya karşı direniş, direniş ile barış” dövizleri taşındı.

Yürüyüşle basın açıklaması yapmak isteyen kitleyi engellemeye çalışan polisle kitle arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. Polis, valilik kararını göstererek yürüyüşü engellemek istedi.

Buna tepki gösteren kitle, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.

Gerginliğin ardından basın açıklamasını DBP İl Eşbaşkanı Sebih Kaya okudu.

Basın açıklamasının ardından alkış ve sloganlarla Tahir Elçi Caddesi üzerinden yürüyüşe geçen kitle, DBP İl binası önünde yürüyüşünü tamamladı.

Erzurum

Erzurum’un Karaçoban ilçesinde de 9 Ekim protesto edildi. Demokratik Kurumlar Platformu tarafından yapılan basın açıklamasına çok sayıda kişi katıldı. “Özgür Önderlikle özgür topluma” pankartının açıldığı açıklamada, basın metnini DBP İl Eşbaşkanı Ramazan Karakaş okudu.

Iğdır

Iğdır’da da basın açıklaması yapıldı. Demokratik Platformlar Kurumu tarafından yapılan basın açıklamasına DBP, DEM Parti Iğdır İl ve ilçe örgütlerinin yanı sıra çok kişi katıldı. DEM Parti il binası önünde yapılan basın açıklamasında, 9 Ekim kınanırken Demokratik Toplum ve Barış çağrısı sahiplenildi.

Adana

Adana’da da Beşocak Meydanı’nda yapılan açıklamanın metnini DEM Parti Adana Eşbaşkanı Helin Kaya okudu.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin Milletvekili Ali Bozan, Abdullah Öcalan’a yönelik verilen “umut hakkı” ihlali kararına ilişkin adım atılması gerektiğini ifade etti.

Batman

Batman’da, Demokratik Kurumlar Platformu tarafından, DEM Parti İl Binası önünde, “Özgür Önderlikle Özgür Topluma” sloganıyla açıklama yapıldı. Açıklamaya siyasi parti ve kurum temsilcileri de katıldı. Ortak metni Arî Dil Araştırmaları ve Kültür Derneği (ARİ-DER ) Eşbaşkanı Mazlum Tenha okudu.

Açıklama sloganlarla sona erdi.

Dersim

Dersim’de ise 9 Ekim Sanat Sokağı’nda yapılan açıklamayla protesto edildi. Açıklamaya çok sayıda siyasetçi ve kurum temsilcisi katıldı. “Komploya hayır Sayın Öcalan’a özgürlük” pankartının açıldığı açıklamayı, Demokratik Kurumlar Platformu adına Demokratik Alevi Dernekleri (DAD) üyesi Hülya Bozkurt okudu.

Burada söz alan Dersim Milletvekili Ayten Kordu, Kürt halkının 26 yıldır ağır tecrit koşullarına rağmen ne barıştan ne de demokrasiden vazgeçmediğine dikkat çekti.

Bingöl

Bingöl’de Demokratik Kurumlar Platformu tarafından DEM Parti İl Örgütü binası önünde yapılan açıklamayla 9 Ekim’i protesto etti. Açıklamaya platform bileşenlerinin yanı sıra çok sayıda kişi katıldı. “Özgür önderlikle özgür topluma” pankartının açıldığı eylemde ortak açıklamayı DBP Bingöl İl Eşbaşkanı Şevket Kalındamar okudu.

Elazığ

Elazığ’da Demokratik Kurumlar Platformu tarafından 9 Ekim dolayısıyla Hozat Garajı’nda açıklama yapıldı. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada “ Özgür Önderlikle Özgür topluma” pankartı açıldı. Ortak metni Elazığ merkez ilçe Eşbaşkanı Saadet Yavuz, okudu.

Barış Anneleri, 9 Ekim’e dair tanıklıklarını paylaştı

1990’lı yıllarda köyleri yakıldıktan sonra İstanbul’a göç etmek zorunda kalan ve çatışmalı süreçte yakınlarını kaybeden Barış Anneleri İnisiyatifi üyeleri, Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılma sürecine yakından tanıklık ettiklerini belirterek o döneme dair tanıklıklarını anlattı.

‘Üç gün üç gece evden çıkmadık’

Bitlis’in Hizan ilçesinden 1994 yılında köyleri yakıldıktan sonra İstanbul’a taşındıklarını anlatan Barış Anneleri İnisiyatifi üyesi Feleknaz Karabaş, Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiği haberini aldıkları günü “büyük bir acı” olarak tanımladı.

Karabaş, “O gün İstanbul’daydık. Haberi alınca üç gün üç gece evden çıkmadık. Kaynanam üç gün boyunca hiç yemek yemedi. İstanbul sokaklarında eylemler yapılıyordu. Bugün hala o acıyı yaşıyoruz” dedi.

Tüm yaşananlara rağmen bugün Kürt sorununun çözümü ve barışın tartışıldığını söyleyen Karabaş, “Hepimizin bu barışa el uzatması lazım çünkü barış büyük bir onurdur. Ölümle, tutuklamayla bu direniş bitmez. İki-üç çocuğumuzu verdik ama yine de barış diyoruz” ifadelerini kullandı.

‘Çok ağır bir gündü’

Barış Annesi Sebiha Bozan ise o dönemde yaşadıklarını Med TV’de yayımlanan haberlerden takip ettiklerini belirterek, “9 Ekim’de Abdullah Öcalan’dan haber alınamadığı duyurulunca HADEP’e gittim. Herkes partiye gelmişti, yas havası vardı” dedi.

Sonraki süreçte Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edildiğini öğrenen Bozan, “Türkiye’nin bu kadar gücünün olmadığını biliyorduk. Uluslararası komployla teslim edildiğini anlamış olduk. O dönem Ecevit de ‘Nasıl olduğunu biz de anlamadık’ gibi bir konuşma yapmıştı.” ifadelerini kullandı.

Sebiha Bozan, şunları söyledi:

“Karanlık günlerdi ama direnişler bunu tersine çevirdi. Önderlik mahkeme sürecinde de barış ve eşit yaşam istiyordu. Önderlik ‘Demokratik Cumhuriyet’ diyordu. Eğer sessiz kalınsaydı o zaman Önderliği öldüreceklerdi. Biz anneler her yıl o kara günde siyah elbiseler giyip oruç tutuyoruz.”

‘Kimse barıştan korkmasın’

Bozan, güncel sürece de değinerek, “Bahçeli ‘umut hakkı’ dedi. ‘Umut hakkı’ bir haktır. Ancak Erdoğan halen zayıf adımlar atıyor. Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; kimse barıştan korkmasın. Kürtler ve Türkler eşit ve özgür bir şekilde yaşasın. Bundan kimse zarar görmez. Umarım bir an önce devlet adım atar. Ayrıca Meclis’te kurulan komisyon var. Önderlik gelip Meclis’te komisyonlar görüşmez ise bu mesele halledilemez. Bu süreci uzatmasınlar” diye belirtti.

DBP’den açıklama

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) konuya ilişkin “Demokratik Toplum Manifestosu Uluslararası Komployu boşa düşürdü” başlıklı bir açıklama yaptı.

Açıklamada Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkışıyla başlayan sürecin yarattığı sonuçlarla hem uluslararası hem de küresel düzeyde siyasi ve toplumsal gelişmelere yol açmaya devam ettiği belirtildi.

9 Ekim’in ABD, NATO ve bazı Avrupa ülkeleri gibi güçler tarafından planlandığına değinilen açıklamada, “Türkiye de sürecin yöneticisi olarak bu planın bir parçasıydı. Amaç, Kürt halkının meşru mücadelesini ortadan kaldırmak, Ortadoğu’daki demokratik güçleri engellemek ve ulus-devlet güçlerinin merkezi statüsünü korumaktı. Dolayısıyla komplo, yalnızca Kürt halkına değil, aynı zamanda Ortadoğu’nun özgürlükçü halklarına da yönelik stratejik bir saldırıydı.” ifadeleri yer aldı.

DBP, Abdullah Öcalan’ın içerisinde bulunduğu İmralı Cezaevi’ndeki ağır tecrit koşullarına rağmen, ‘Demokratik Toplum’ paradigmasıyla, “uluslararası komployu” yargısal ve siyasi alanda açığa çıkardığını kaydetti.

Açıklamada, “Demokratik Bölgeler Partisi olarak bir kez daha belirtiyoruz ki; Sayın Öcalan’ın ‘Barış ve Demokratik Toplum’ çağrısı, ulus-devletlerin savaş ve yağma politikalarına en güçlü yanıttır. Komplocu güçler, halk için savaşı, yıkımı, yoksulluğu ve işgali meşru görüyor. Ancak Sayın Öcalan, bu sisteme karşılık olarak eşitlik, özgür yaşam ve gerçek demokrasiyi öneriyor” ifadeleri yer aldı.

DBP, açıklamasının sonunda Öcalan’ın “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısının desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, “Öcalan serbest bırakılmadıkça Ortadoğu’da kalıcı barış ve istikrar sağlanamayacağı unutulmamalıdır. Bu tarihi bir gerçektir” ifadelerine yer verdi.

Özgür Kadın Hareketi: Kadına kaybettirerek tüm topluma kaybettirilmek istendi

Özgür Kadın Hareketi de Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasının 27’nci yılına ilişkin yazılı açıklama yayımladı.

“27’inci yılında öfkeyle lanetleniyoruz” denilen açıklamada, amaçlananın Abdullah Öcalan şahsında bir halkın özgürlük umutlarını yok etmek ve mücadelesini tasfiyeye uğratmak olduğu söylendi.

Özgür Kadın Hareket, başta kadınlar olmak üzere ‘Güneşimizi karartamazsınız’ sloganıyla bedenlerini ateş topuna dönüştüren şehitlerin tüm dünyada yankılanan direnişleriyle komplonun amacına varması engellendi” derken, Abdullah Öcalan’ın İmralı koşullarında geliştirdiği Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Toplum Paradigmasıyla tamamen boşa düşürüldüğü kaydedildi.

Açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:

“Amaçlarına ulaşamayan komplocu güçler 27 yıldır onlarca kez halklar arasında dincilik, mezhepçilik ve milliyetçilik üzerinden yeni savaş ve krizler tasarlıyorlar. Komplonun başlangıç yeri olan Suriye’de şimdi benzer güçler farklı senaryolar deniyorlar. Bu senaryoları ve amaçları boşa çıkarmanın en etkili yolu halkların arasına nifak tohumları eken, halkları karşı karşıya getiren milliyetçilikten, dincilikten, cinsiyetçilik ve pozitivizmden arındırılmış bir toplumsal anlayıştan geçiyor. Bu anlayışın adı da Demokratik Toplum Manifestosudur.”

Özgür Kadın Hareket’i açıklamanın sonunda şunları kaydetti:

“Biliyoruz ki bu komplonun bir amacı da özellikle kadın özgürlüğü ve mücadelesiydi. Kürt kadınlarının özgürlük mücadelesinin dünya kadınlarına örnek olmasını engelleyip, kadına kaybettirerek aslında tüm topluma kaybettirilmek istendi. Ne var ki kadınların özgürlük mücadelesin daha da büyümesi bu amacı engelledi. Aynı zamanda Ortadoğu ve halkları savaş cenderesine alarak büyük kaos ve yıkıma sürüklemekti. Bu kaos ve cendereden çıkmanın yolu da Demokratik Toplumu her yerde inşa etmektir. Biz kadınlar barış ve demokratik toplum sürecini umutla ve inançla başarıya götürerek yaşamın her alanında komünlerimizi inşa edeceğimizi; Özgür Önderlik ve özgür kadınla özgür topluma ulaşıncaya kadar mücadelemizi yükselteceğimizin sözünü veriyoruz. Yüreği barış umuduyla atan tüm kadınları bu ruh ve coşkuyla özgür yaşamı hep birlikte örmeye ve öncülük etmeye çağırıyoruz.” (MA)