IŞİD’in 10 Ekim 2015’te, “Barış Mitingi’ne” gidenlere dönük Ankara Garı’nda düzenlediği ve 103 kişinin hayatını kaybettiği saldırının üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen, hukuki süreçte hala somut bir ilerleme kaydedilmedi.
10 Ekim Gar Katliamı’nda yakınlarını kaybedenlerin kurduğu 10 Ekim Barış Derneği, katliamın 10’uncu yılında anma etkinlikleri düzenleyecek ve adalet taleplerini bir kez daha dile getirecek.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, 10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 10’uncu yıl dönümü dolayısıyla Mülkiyeliler Birliği’nde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu tarafından hazırlanan, “Katliamdan Bu Yana: Adalet Arayışında 10 Yıl – 10. Yılında 10 Ekim Ankara Katliamı Davası” raporu ve 10 Ekim Barış Derneği tarafından hazırlanan, “Katliamdan Bu Yana: Adalet Arayışında 10 Yıl – İdari Yargı Eliyle Katliam Hukuku – Adalet Arayışındakilere Yargı Ablukası” raporu açıklandı.
10 Ekim’in hesabı hâlâ sorulmadı
“Katliamdan Bu Yana: Adalet Arayışında 10 Yıl” raporunda, katliama ilişkin soruşturmanın sekiz ay boyunca gizlilik (kısıtlılık) kararı altında yürütüldüğü, delillerin saklandığı ve olay yeri incelemesinin usule aykırı biçimde yapılarak delillerin “temizlendiği” belirtildi.
Raporda, katliamdan bir ay önce Ankara Emniyetine gelen “IŞİD’in Türkiye’de büyük bir eylem planladığı” yönündeki istihbaratın sümen altı edildiği, 10 Ekim günü alanda yalnızca 76 polis bulunduğu, toplanma noktası olan Gar önünde hiçbir arama yapılmadığı vurgulandı.
Ayrıca, “Mitingden üç hafta önce hükümet destekli ‘Teröre Karşı Kardeşlik Mitingi’nde 4 bin polis görevlendirilmişken, 10 Ekim mitinginde bu sayının yarıya düşürüldüğü” tespitine yer verildi.
‘İdari yargı eylemi aklandı’
10 Ekim Barış Derneği’nin “İdari Yargı Eliyle Katliam Hukuku – Adalet Arayışındakilere Yargı Ablukası” başlıklı raporunda ise, idarenin ağır hizmet kusuruna dair somut deliller bulunmasına rağmen mahkemelerin bu iddiaları değerlendirmediği, “devlet kusursuzdur” yaklaşımıyla kararlar verildiği belirtildi.
Raporda, yalnızca Ankara 12. İdare Mahkemesi’nin idarenin kusurlu olduğunu tespit eden kararının, üst mahkemece kaldırıldığı ve tüm kararların “tek tipleştirildiği” ifade edilirken, Danıştay’ın, İçişleri Bakanlığı ve Ankara Valiliği’nin verilerini esas alarak, Mülkiye Müfettişleri raporundaki ihbarları görmezden geldiği ve kimyasal gaz kullanımı dahil olay sonrası müdahalelerdeki ihmalleri incelemediği belirtildi. Raporda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de (AİHM) 2024’te “yaşam hakkı ihlal edilmemiştir” kararı verdiği hatırlatılarak, “adalet arayışındakilerin yargı eliyle ikinci kez cezalandırıldığı” vurgulandı.
Toplantıda konuşan komisyon üyesi İlke Işık, “Bu katliamın sorumlularının yargılanmasını istiyoruz” dedi.
’10 yıllık kavga’
Ardından konuşan komisyon üyesi Gülşah Kaya, 10 yıllık ceza yargılaması sürecine değinerek, “Ne kadar basit, açık bir şekilde yaşanmış bu katliamın, 10 yıllık yargı mücadelesi içerisinde yargı eliyle karmaşık hale getirildiğini göreceksiniz” diye belirtti. Gülşah Kaya, 23 Aralık’ta yapılacak duruşmaya çağrı yaptı.
10 Ekim Barış Derneği Eşsözcüsü İshak Kocabıyık, mağdurların yaşadıklarını özetleyen raporu açıkladı. Katliamın 10 Ekim’de yaşanıp bitmediğini, bugüne kadar devam eden bir süreç olduğunu söyleyen Kocabıyık, “Bu katliam devletin bilgisiyle, devletin kimi kurumlarının yol vermesiyle, IŞİD’lilerin sırtının sıvazlanmasıyla yapılmış bir katliamdır” diye konuştu.
Mağdurların yaşadığı tazminat sürecini özetleyen raporu açıklamak için söz alan Sevinç Hocaoğulları ise süreci “idari yargı eliyle katliam hukuku” diye değerlendirerek, “Alanda gaz kullanarak yaralanmaların ağırlaşmasına sebep olan tek bir polis bile yargılanmıyorsa devlet ‘ben kusursuzum’ demiştir. İdari yargıda da durum aynı şekilde işledi. En başından itibaren devlet kusursuzdur denildi” ifadelerini kullandı.
‘Biz bitti demeden adalet mücadelesi bitmeyecek’
Katliamda eşini Uygar Coşgun’u kaybeden 10 Ekim Barış Derneği Eşbaşkanı Mehtap Sakinci ise MA’ya yaptığı açıklamada, adalet anlamında 10 yılda elde edilenin bir hiç olduğunu söyledi.
“Biz bitti demeden adalet mücadelesi bitmeyecek” diyen Mehtap Sakinci, mücadelelerini sürdüreceklerini vurgulayarak, “İliklerimize kadar hissettiğimiz bir anma döneminden geçiyoruz. Sinir uçlarımıza dokunan kararlar, yok sayılan klasörler, getirilmeyen tanıklar. Ortalama insan ömrünü düşündüğümüzde; hepimizin hayatlarında 7’de 1’lik bir kısım gitti. Dile kolay, 10 yılda bu ülke adalet taleplerimizi karşılama noktasında yine bizi şaşırtmadı” ifadelerini kullandı.
Öfkelerini ve saflarını diri tuttuklarını aktaran Mehtap Sakinci, “9’uncu yılla 10’uncu yıl arasında hiçbir fark yok bizim açımızdan. Yani 9’uncu yılda neyse 10’uncu yıl, 11’inci yıl da aynı düşünceyle, aynı öfkeyle, aynı taleplerle, aynı dirayetle giriyoruz. Ancak 10’uncu yılın, 1’inci yıldan bir farkı olmaması çok kötü. Hepimiz gerçekten sözün bittiği noktada, 10’uncu yıldayız. Bu kısım kötü. Bu yüzden tabii bizim tek bir planımız var. O plan da şu; Biz ‘bitti’ demeden adalet mücadelesi bitmeyecek; buna dair verdiğimiz sözü tutmak. 10 yıldır psikolojik anlamda da çok yıpratılmış, terörize edilmiş, haklarının birçoğu yok sayılmış, acısı yok sayılmış insanlar olarak, gerçek adaletin tesisi; gerçek manada doğru cezaların, yeterli cezaların, yasanın öngördüğü bütün hukukun işletilmesi, bütün o cezalandırma noktasında sürecin işletilmesine dair var gücümüzle uğraşacağız ve teşhir etmeye devam edeceğiz” diye konuştu.
‘Gar’dan Ankara Adliyesi’ne yürünecek’
Güçlü ve geniş çaplı bir anma programı gerçekleştireceklerini kaydeden Mehtap Sakinci, “Anma programı saat 09.00’da Ulus Metrosu’nda başlayacak. Kortejler halinde Ankara Gar’ı önüne gelerek 10.04’teki anmamızı gerçekleştireceğiz. Sonrasında 10 yıldır gelmeyen adalete atıfta bulunmak için güzergah olarak da Gar’dan Ankara Adliyesi’ne bir yürüyüşü, geçen yıllardan farklı olarak gerçekleştireceğiz. Bu sene en azından Ankara’nın yaklaşık 2 kilometre bir yolunu arşınlayarak Türkiye ve dünya kamuoyuna adaletin nasıl gelmediğini göstererek teşhir edeceğiz” diye belirtti.
’10 Ekim’i unutma’
Mehtap Sakinci, 10 Ekim Gar Katliamı için gelmeyen adaletin hiç kimse için gelmeyeceğini ifade ederek, Gar Katliamı için adaletin karşılanması durumunda adaletten bahsedilebileceğini söyledi. Mehtap Sakinci, hem bu ülkede en çok adaleti talep eden bir avukat olarak hem de katliamda en sevdiğini, en yakınını kaybetmiş biri olarak şunun altını çizmek istiyorum. Kamuoyunun bu davaya, yargılamaya, mücadeleye ve bu katliama çok daha fazla farkındalık göstermesi, sahip çıkması, bizim yalnız hissetmemize dair elinden geleni yapmasını istiyoruz. O yüzden kamu vicdanına seslenmek istiyorum: 10 Ekim’i unutma, unutturma.” (MA)
10 Ekim Gar Katliamı’nın üzerinden 10 yıl geçti: Hukuki süreçte neler yaşandı?