• Ana Sayfa
  • Manşet
  • DEM Partili Çandar: Komisyon’un İmralı’ya gitme ihtimali güçlendi

DEM Partili Çandar: Komisyon’un İmralı’ya gitme ihtimali güçlendi

DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Diyarbakır ziyareti ve verdiği mesajların sürece ilişkin umutları artırdığını söyledi. Çandar, bu ziyaretle Komisyon’un Abdullah Öcalan ile görüşmek üzere İmralı’ya gitme ihtimalinin de güçlendiğini ifade etti.

DEM Partili Çandar: Komisyon’un İmralı’ya gitme ihtimali güçlendi
  • Yayınlanma: 18 Ekim 2025 12:28

Kürt meselesinin çözümüne ilişkin devam eden süreç içerisinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı (TBMM) Numan Kurtulmuş, Diyarbakır’ı ziyaret etti.

Kente gelen Kurtulmuş’a, başkanlığını yaptığı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun üyelerinin eşlik etmesi, bu ziyaretin sembolik önemini daha da artırdı.

Nitekim ziyaret edilen kurumlar arasında Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin yer alması, Kurtulmuş’un katıldığı programlarda Kürt meselesine ve devam eden sürece ilişkin verdiği mesajları, önümüzdeki dönemin bir bakıma yol işaretleri niteliğinde.

Temasları sarısında Kurtulmuş’a eşlik eden isimlerden biri olan, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Diyarbakır Milletvekili Cengiz Çandar, yapılan bu ziyaretin önemini ve Kurtulmuş’un ağzından sürece ilişkin verilen mesajlara ilişkin İLKE TV’nin sorularını yanıtladı.

-TBMM Başkanı ve aynı zamanda Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Başkanı Numan Kurtulmuş’un, Diyarbakır’a yaptığı ziyaret ve burada sürece ilişkin verdiği mesajlar ne anlam ifade ediyor?

Sorduğunuz gibi çok şey ifade ediyor. Çok önemli ve çok değerli. Numan Kurtulmuş, TBMM Başkanı ve aynı zamanda da içinde bulunduğumuz ve sonuca ulaşmasını, barış yolunda bir sonuç vermesini arzuladığımız komisyonun, adı Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu olan, ki o bizim partimizin de müdahalesi ve önerisiyle isim değiştirerek bu ismi alan komisyonun başkanı.

Bu komisyon 5 Ağustos’tan bu yana 15 kez toplandı, 100 küsur kişi ve kurum temsilcisi dinlendi ve sona yaklaşıyor çalışmaları. İlk kez Ankara dışına komisyonla birlikte geliyor. İl milletvekillerini katılması için davet ediyor ve geldiği yer Diyarbakır. Diyarbakır’ın ne olduğunu, önemini, ne isim verildiğini uzun uzun anlatmaya gerek yok.

TBMM Başkanı’nın ve aynı zamanda da bu süreç ile birlikte ortaya çıkmış olan komisyonun başkanının bütün komisyonu davet ederek, Diyarbakır il milletvekillerini de çağırarak özel uçakla Diyarbakır’a gelmesi ve sabahtan akşama kadar çeşitli konuşmalar yapması çok önemli.

Diyarbakır’ın önemini, konunun önemini, konunun önemindeki Diyarbakır’ın yerini ve bu konunun merkezinde Kürtlerin bulunduğunu, Kürt halkının bulunduğunu kendiliğinden simgesel olarak ifade ediyor.

Bunun da ötesinde anlam kazandıran Numan Kurtulmuş’un bugün Diyarbakır’da yaptığı gezide, Dicle Üniversitesi’nin yeni akademik yıl açılışında yaptığı konuşma.

Ben bugüne kadar TBMM Başkanı sıfatı taşıyan herhangi bir kişiden Kürt sorunu bağlamında bu kadar güzel formüle edilmiş cümlelerle, güzel bir mimaride ve çok önemli mesajlar içeren bir konuşma açıkçası dinlemedim.

En önemlisi de Numan Kurtulmuş birtakım eleştirilere uğramıştı, Barış Anneleri’ni komisyonda Kürtçe konuştukları zaman susturmakla. Şimdi adeta onun bir özrü gibi kabul edilecek şekilde Dicle Üniversitesi açılışında yaptığı konuşmada Kürtçe şiir okudu.

Aynı zamanda anadil hakkının öneminden söz etti. Kürt’ün hukuku ve onurunun, Türk’ün gururunun korunmasından söz etti. Yine ısrarla ve inatla Kürt-Türk kardeşliği vurgusu yaparak, bu sürecin mutlaka ama mutlaka bu kez daha öncekilerden farklı olarak başarıya ulaşacağı vurgusunu yaptı. ‘Başaracağız’ diye üst üste haykırdı.

Arkasından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret etti. Biliyorsunuz Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi 10 yıla yakın süre kayyım idaresi altında kalmış ve seçilmiş DEM Partili belediye eş başkanlarının da tepesinde Van’da, Mardin’de olduğu gibi kayyım satırının sallandığı varsayılan en önemli belediyesi ve Kürt halkının seçme ve seçilme hakkının en kuvvetle yerine getirilmesinin vurgulandığı yer.

Şimdi meclis başkanları, başbakanlar, cumhurbaşkanları, daha önce Diyarbakır’a geldiler ama esas olarak Valiliği görüp gidiyorlardı. Şimdi bu Dicle Üniversitesi açılışında yaptığı konuşmadan sonra belediyeye geldi. Bütün heyetle beraber geldi ve orada da konuştu ama daha önemlisi Eş Belediye Başkanları Serra Bucak ve Doğan Hatun’u dinledi. Onlar da Diyarbakır’ın DEM Partili eş belediye başkanları olarak nasıl konuşmaları bekleniyorsa, öyle konuştular.

Arkasından sivil toplumla- ki onların en önemli temsilcilerini zaten komisyon Ankara’da dinlemişti – bir buluşma gerçekleşti. Orada da vali ve meclis başkanının yanı sıra Serra Bucak da konuştu. Diyarbakır’ın siyasi ve sivil toplum şahsiyetleri, Baro Başkanı, Sanayi ve Ticaret Odası Başkanı konuşmalar yaptılar ve Diyarbakır vurgulanmış oldu. Meclis Başkanı ile böyle karşılıklı bir iletişim kuruldu.

– Meclis Başkanı Kurtulmuş konuşmasında Ehmedê Xanî’den Feqiyê Teyran’a, Selahattin-î Kurdî’nin isimlerini zikredip kimi atıflarda bulundu. Bu tarihi isimlere referanslarda bulunmasını nasıl buldunuz?

Bir iki nokta daha ifade etti. Birden fazla kez Diyarbakır’ı tanımlarken ‘Büyük Kürt medeniyetinin merkezi’ dedi. Büyük medeniyet merkezi demedi, ‘Büyük Kürt medeniyetinin merkezi’ dedi. Selahattin Eyyubi’yi birkaç kez ‘Selahattin-i Kürdi’ diye ifade ettikten sonra sonlarda Selahattin Eyyubi dedi. Bilmeyenler, anlamayanlar anlasın gibi adeta. Selahattin Eyyubi’nin en önemli vasfının kılıç şakırtısından çok, fütuhattan ziyade, yönetimini adalet üzerine kurguladığını söyledi ve o adalet kavramını Diyarbakır’da vurgulayarak Kürtlerin hak ve hukukundan, Kürtlerin bu hakkı, hukuku, eşit vatandaşlık imkanlarını kazanmadan Kürt sorunu çözülemeyeceğini söyledi.

Bütün bunlardan şunu anlamamız gerekiyor bizim. Numan Kurtulmuş herhangi birisi değil. TBMM Başkanı. Hiyerarşik olarak Cumhurbaşkanı’nın bir altında duruyor ve ikincisi AK Parti Milletvekili.

Şimdi bu süreç bir tarafında Abdullah Öcalan’ın yerleşik bulunduğu ve o olmadan olamayacağı, öbür tarafında da iktidar olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, onun partisi ve ortak olarak da Devlet Bahçeli’nin ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin yer aldığı bir iktidar var Türkiye’de. Şimdi Numan Kurtuluş böyle konuşuyorsa, bu iktidarın bütün yalpalamalarına rağmen, ağır aksak giden bir süreç görüntüsü vermesine rağmen, sürecin hedefine sahip bulunduğunu ve bundan vazgeçmediğini bize anlatan bir tarafı var ve bu Diyarbakır’da yapılıyor.

Ankara’da bir basın toplantısında ya da İstanbul’da herhangi bir toplantıda, televizyon röportajında değil, Diyarbakır’da yapılıyor. Çeşitli partilerden komisyon üyelerinin beraberliğinde yapılıyor. Bu bakımdan bu ziyaretin, konuşma içeriğinin sizin de soruda işaret ettiğiniz gibi Selahattin-î Kürdî olsun, benim altını büyük harflerle yazarak çizdiğim büyük Kürt medeniyeti merkezi Diyarbakır’dır sözünün bütünlüklü olması, bu sürece ilişkin olarak umutlarımızı itiraf edeyim artırdı.

– Program kapsamında kentteki sivil toplumla örgütlerinin temsilcileri ile de bir araya gelindi. Bu buluşmanın basına kapalı bölümünde neler konuşuldu? STÖ temsilcilerinden sürece dair ne tür geri dönüşler alındı?

Tabii şimdi bu organizasyonun başrolünde valilik yer aldığı için çoğunlukla resmi Türkiye’nin tercihlerini yansıtan STÖ temsilcilerinin davet edildiği görülüyordu. Yani ‘Diyarbakır Anneleri’ denen bir temsilci, Numan Kurtuluş’u ve iktidarı öven, tırnak içinde terörü yeren ama süreci desteklediğini ifade eden cümleler söyledi. Arka arkaya iktidara yakın, iktidarın benimsediği ya da hoşlandığı kuruluş temsilcileri ve şahıslar söz aldı. Sadece onlar söz almadı, Diyarbakır’ı ne kadar temsil ettikleri son derece kuşkulu kişiler de vardı.

Bir de benim yanımda komisyon üyeleri oturuyordu. Mesela Diyarbakır Anneleri adına konuşan hanımefendi, Ankara’da komisyonda konuşmuştu zaten, aynı kişi yine konuştu. Dolayısıyla yani Diyarbakır’da konuşmasının çok fazla bir anlamı yok. Ama dediğim gibi sivil toplum dediğiniz vakit Diyarbakır, Türkiye’nin en dinamik şehri, en bilinçli şehri bir anlamda. Şimdi Diyarbakır sivil toplumunu temsilen, ben de Diyarbakır milletvekili olarak bu şehri tanıyorum, insanlarını biliyorum, zihniyet kalıplarının farkındayım. Şimdi şöyle dinleyince yani Diyarbakır sivil toplumu tam olarak bu değil. Kim yaptı bu tercihleri, kim davet etti bu kişileri? Yani organizasyon valilik tarafından yapılınca, olabilir diyorsunuz. Yani valiliğin tercihleri ile gerçek Diyarbakır’ın sivil toplum yansıması farklı olabilir. Ama o kadar değerli ve önemli bir geziydi ki bu kadar kusur kadı kızında da olur deyip, göz ardı edebiliriz. Çok önemli değil.

– Ulucami önündeki sohbetler sırasında, yurttaşlardan biri Numan Kurtulmuş’a yönelik olarak “Size ve bu sürece güvenebilmemiz için Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması lazım” cümlesini sarf etti. Sürecin geldiği aşama itibariyle özellikle tutuklu siyasetçiler ve anadil önündeki yasak ve engellemeler konusunda önümüzdeki dönemde atılması gerekli adımları nasıl tarif ediyorsunuz?

Yani Kurtulmuş’un yaptığı konuşmanın ruhuna, seçtiği kelimelere, yaptığı vurguları, altını çizdiği hususlara bakarsak, onlara güvenmemizi icap ediyorsa, ki güvenmemek için bir özel sebep icat etmemiz gerekiyor. O yüzden az önce söylediğimi söylemem, tekrarlamam gerekiyor. Bu sürecin devamına ilişkin olarak bugün Diyarbakır’a yola çıktığım andan daha umutlu olduğunu söyleyebilirim.

Yani dolayısıyla sorunuzun cevabı, Numan Kurtulmuş’un işaret ettiği hususta herhâlde önümüzdeki bir, iki ay içinde yol alınacaktır kanısını ifade edebiliriz.

Selahattin Demirtaş vurgusu, ki sık sık Edirne’ye gidip ziyaret ettiğim ve çok özel kişisel ilişkimin, dostluğumun olduğu Demirtaş, Kürt halkı ve bütün Türkiye için çok önemli bir siyasetçi. Selahattin Demirtaş özgürlüğüne kavuşmazsa bu süreç yürüyemez ve nitekim aksak yürüyor.

En azından sizin de işaret ettiğiniz gibi vatandaş güveni, sürecin arkasına yerleşmez. O bakımdan Numan Kurtulmuş’un bunu Diyarbakır’da da duymuş olması önemli. Ki sivil toplum buluşmasında da bu ifade edildi, iyi oldu, önemli oldu. Yani Selahattin Demirtaş’ı ve onun gibileri özgürlüğüne kavuşmuş görmeden, onlar hapisteyken tümüyle umutlu olamayız. Ama işin o raddeye varabileceğine ilişkin olumlu sinyaller aldığımız için umutlu olmaya devam edebiliriz.

– Diyarbakır’a yapılan ziyaret ve verilen mesajlar, DEM Parti’den bu yönde gelen talepler doğrultusunda Komisyon’un Abdullah Öcalan’la görüşmek üzere önümüzdeki günler veya haftalarda İmralı’ya bir ziyaret gerçekleştirilmesinin önünü açabilir mi?

O ihtimal mevcut evet. Yani bugünkü ziyaret öncesinden daha kuvvetli ihtimal diyeyim. Öyle öngörmek istiyorum. Bunu öngörmek zor ama dediğim gibi yani bu ziyaret öncesine oranla bu ihtimalin daha güçlenmiş olabileceğini söyleyebiliriz.