Bugünkü bölümde teori, laf kalabalığı yok, “vakalar” var.
Narin vakasındaki belki de en kritik gün 31 Ağustos’tu, köyün muhtarı da olan amca Salim Güran o gün gözaltına alındı; aracında “Şüpheli DNA” ya da Narin’e ait DNA bulunduğu bilgisini içeriyordu haberler. Çok kritik bir gündü, özellikle Murat Çınar Çatalca adlı bir facebook kullanıcısının aynı gün yaptığı paylaşım, hem medyanın hem sosyal medyanın hem de anlaşılan o ki dosyanın gidişatının yönünü belirleyecekti. Bir ay sonra “fake” olduğu ortaya çıkan ve bir daha kimsenin pek ilgilenmediği bu paylaşımın iki önemli özelliği vardı: Bir, o zamanlar kamuoyunun bilmediği ama soruşturmayı yürütenlerin (ve onlarla temastaki avukat, gazeteci ve siyasetçilerin) bildiği bazı bilgilerin kullanılmasıydı; iki, karar aşamasına kadar gelen “aile fena suçlu” teorisinin temelinin atılmasıydı.
BABANIN ŞİKAYETİ: SOSYAL MEDYADAN BİZİ İNCİTMEYİN
Bu kritik güne ve bu kritik paylaşıma gelmeden önce 27 Ağustos -31 Ağustos 2024 arasındaki dört günün atmosferini anlayabilmek için birkaç nota daha ihtiyacımız var; bazıları tekrar gibi gelebilir fakat devamı okunduğunda önemleri daha iyi anlaşılır. Arif Güran (baba) o gün rencide edici haber ve paylaşımlardan şikayet edecekti:
“Muhtarı (yani Salim Güran’ı) da ifade için çağırırlar, beni de annesini de çağırırlar. Bu karalama niye? Oğlum suçluysa, ben suçluysam bu devletin bileceği bir şey. Biz bekliyoruz. Oğlum için de öyle dediler. Diş Narin’in çıkmış dediler, yalandır.
Köyün muhtarıdır gidip ifade veremez mi, ya da gidip başkası için gidemez mi, kendi ifadesi için gidemez mi? Biz de sizin gibi bekliyoruz. Zaten uyuyamıyoruz, içemiyoruz. Aklımız başımız da değil, sosyal medyadan bizi incitmeyin.”
Arif Güran neden şikayet ediyordu? Sosyal medyada (verilen beyanatların, sızan bilgilerin ve o bilgilerle beyanatların çok hatalı biçimde haberleştirilmesinin etkisiyle) bir teori yavaş yavaş şekilleniyor, aile aleyhine ağır sözler eşliğinde paylaşımlar yayılmaya başlıyordu. Daha 27 Ağustos gibi erken bir tarihte, gazetelerde değilse bile sosyal medya zaten Enes Güran ve dolayısıyla aile aleyhine ağır ithamlarla dolu paylaşımlara başlamıştı. Enes Güran ve iki arkadaşının “esrar içtiğinden” emin, köpeğe zarar verdiğinden (önce eziyetti, sonra işkenceye dönüştü, en son tecavüz oldu atfedilen fiil) daha da emin kullanıcıların sayısı belli bir ritimle artıyordu. Artık doğrudan aile aleyhine hakaretlerin önü açılmıştı.
‘GÖRMEMESİ GEREKEN BİR ŞEYİ GÖRDÜ”
“Narin görmemesi gereken bir şeyi gördü” argümanı da ilk olarak sosyal medyada dillendirilmişti: sosyal medya üzerinde bu lafın en eski kaydı 28 Ağustos’a gidiyor; pek de takipçili olmayan ve “anonim” kalmayı seçtiği anlaşılan bir hesap şöyle yazıyordu: “Ntv de bir gazeteci açıkladı kişiyi. Çok yakın biri. Sanırım narin görmemesi gereken bir şeyi gördü. Umarım yanılırım ve narin bulunur.”
Enes hakkında sızdırılan işlemler ve bilgiler ile bu cevval vicdan şampiyonlarının teorileri günden güne pişiyor, 31 Ağustos ve sonrasında “genel kamu algısı” haline dönüşme yolunda ilerliyordu. Enes ve arkadaşlarının “köpeğe kötülük yaptığı/tecavüz ettiği” yalan bilgisi, sokak hayvanlarına ilişkin hükümet düzenlemeleri aleyhine yürütülen kampanyayla birleştirilme çabası gözleniyor, insanlar 1 Eylül 2024’te Yenikapı’da düzenlenecek mitinge çağırılıyordu.
“Narin görmemesi gereken bir şeyi gördü” formülü özellikle Salim Güran’ın 2 Eylül’de tutuklanmasından sonra hızla yayılacak, adeta “işin özü ve özeti” haline gelecekti.
Şimdi, gün gün 31 Ağustas’a gelmek üzere bazı kritik paylaşımlara yakından bakmakta yarar var:
1 – “COĞRAFYA KENDİ PAÇASINI KURTARMAK İÇİN…”
27 Ağustos, “saygın takipçileri” olan bir hesaptan:
“Köpeğe tecavüz ederlerken görmüştür Narin. Bu türler acaip tehlikelidir demedi demeyin. Coğrafya kendi paçasını kurtarmak için herseyi satar, gözden çıkarır.”
Paylaşım, Eylül’de harekete geçecek olan “oryantalist” ve “kolonyalist” akıl küplerinin kullandığı argümanlara ilişkin ilk işareti düşüyordu “coğrafya” sözüyle.
2 – “ANNE KİMDEN KORKTU DA…”
27 Ağustos, 11 bin takipçili “saygın” bir hesap, 2.3 milyon görüntüleme alan şu paylaşımı yapacaktı:
“Ve anne… Soruşturmanın belki de seyrini değiştirecek bir detayı ekranda konuştu: “İlk defa söylüyorum bizden şüphelenirler diye söylemedim.#Narin kaybolduğu saatlerde ağabeyi ve iki arkadaşı evin arka tarafında tütün içti ve yanlarındaki #köpeğe zarar verdiler.Oğlum yazık günah dedim…” Bu sözlerin ardından soruşturmanın selameti açısından ki böyle olması gerekir annenin sesi yayından kesildi ve jandarmanın tekrar ifadeye çağırdığı anons edildi.
’Tütün’ diye bahsettiği esrar mı?
‘Oğlum yazık, günah’ bu sitemden ne anlamalıyız? Köpeğe te**vüz mü edildi?
Anne kimden/kimlerden korktu da ifadesinde bu ayrıntıya yer vermedi?! Zaman daralıyor parçalar birleşince ortaya çıkan tablo yüreğimi dağlıyor ! 20 haneli bir köy ya! 7 gün ya 7 gün!! Ama sen bana bakma çocuk… Yine de umudumuz diri . Çık gel diyorum! #NariniBulalım #NarinNerede #Kıyamet #NarinGüranNerdesin”
3 – “HAYVANI ÖLDÜREN İNSAN ÖLDÜRÜR”
28 Ağustos 2024 tarihli bir paylaşım: “ #1EylüldeYenikapıdayız #narin Bu iblis (Eylül Yağlıkara isimli küçük çocuğa cinsel saldırıda bulunan ve öldüren kişi kast ediliyor) hayvana tecavüz ettiğinde hapse atılsaydı Eylül’e musallat olamayacaktı. Hayvanı öldüren insan öldürür. Hayvana tecavüz eden insana eder. Bunu bilin,kanunu ona göre şekillendirin ve çocuklarımızı koruyun… Sapıkları,katilleri salmayın…” Az takipçili bir hesaptı bu, az etkileşim almıştı, fakat alıntıladığı 27 Ağustos günlü şu paylaşım 6 bin beğeni, bin yeniden paylaşım ve 400 binden fazla görüntüleme almıştı:
4 – “KÖPEĞE YAPTIKLARI GÖRMEZDEN GELİNEMEZ”
“Minik Eylül’ün (başka bir vakanın mağduru kast ediliyor) katilinin de daha önce köpeğe tec*vüz ettiği ortaya çıkmıştı unutmayın ! Annenin bizden şüphelenirler diye söylemedim dediği oğlunun ve iki arkadaşının köpeğe yaptıkları da görmezden gelinemez #Narin #NarinGüranNerde”
5 – “KÖPEKLERİ ÖLDÜRMEYİ TEŞVİK EDEN … AZMETTİRİCİDİR”
28 Ağustos tarihli bir paylaşım, hayvan haklarına ilişkin eylemle vaka arasında bağ kurma çabalarının örneklerindendi:
“Narin’in Katili
Köpeğe Eziyet eden
TECAVÜZ Eden Abisi Çıkarsa,
Bu Eziyete Tecavüze Sebebiyet Verenler,
Sokakların Köpekler olmayınca Güvenli Olacağını Söyleyenler,
Köpekleri Öldürmeyi Teşvik Edip İnsan Ölümlerinin Önünü Açanlar Bu Cinayetin AZMETTİRİCİSİDİR!!!
#SokakHayvanlariSahipsizDegildir #1EylüldeYenikapidayız “
6 – 9 MİLYON TAKİPÇİLİ HESAP: “AİLE VE AMCA İLİŞKİLERİ BİRAZ KARIŞIK”
Aynı gün, 9 milyondan fazla takipçisi olan hayli ünlü ve hayırsever bir müzisyenin hesabından şu paylaşım yapılacaktı ki diğerlerine göre “nispeten” masum kalıyordu:
“Ahbaplar araştırdı.
#narin
Abisinin kolunda ısırık izleri çıktı.
“Kendim kendimi ısırdım” dedi.
Konu adli tıp’a intikal etti.
Sonuç bekleniyor.
Aile ve amca ilişkileri biraz karışık.
Yetkililer bu özel durumu da araştırıyorlar.
Aile bireylerinin ifadelerinde çelişkiler mevcut.”
Tahmin edileceği gibi 8 milyon görüntüleme, 52 bin beğeni, beş bin yeniden gönderim, iki binden fazla cevap, menşın vs. de almıştı.
Paylaşımın bir özelliği de sadece gazeteciler ve avukatların değil, “sosyal yardım çabasındaki gönüllülerin” de bir takım bilgilere ulaşma imkanı olduğunu göstermesiydi; “ailenin ilişkilerinin biraz karışık olduğu” bilgisi, “yetkililer bu özel durumu da araştırıyorlar” sözüyle beraber bize bunu anlatıyor; hemen belirtelim ki Murat Çınar Çatalca paylaşımında Amca-Ağabey ve Amca-Anne arasında netameli ilişki olduğuna dair imalar, paylaşımı yapan “sahte hesap sahibi”yle dosyanın etrafındaki kimi kişilerin aynı bilgi havuzundan beslendiğini gösteriyor.
Altındaki yorumlarda, “köpek teorisi” dillendiriliyor, İçişleri Bakanı menşınlanıyor, “yanlış aileye doğmuş zavallı kız” bilmişliği yapılıyordu.
7 – “YANLIŞ AİLEYE DOĞMUŞ ZAVALLI KÜÇÜK KIZ”
28 Ağustos tarihli bir başka derin vicdan dolu paylaşım:
“Keşke yaşıyor olsan güzel cocuk, keşke seni o aileden alıp korusalar, keşke! – Hüda-Par sempatizanı babası “cep telefonumu kapattım” dedi dün! Babanın bu durumu ilginç gelmişti bana… Ve anne de baba da ürkütücü derecede soğuk kanlılardi hep! – Bugun de DNA örneği alınmak üzere gözaltına alınan abisinin kolunda ısırık izi olduğu açıklandı. Yani köpeğe eziyet edip tecavüz eden abisi kollarında tırnak izleri olmasına rağmen gözaltına alınıp serbest bırakılmış! Ve sonrasinda da abisi ifadesinde “izi kendim yaptım” diyor! Abinin köpeğe zarar vermek kısmı dedikleri de cinsel istismar, sonrasında öldürmüş olabilirler tabi! Narin maalesef öldürüldü, ailenin en masumu gitti.. Aranan da Narin değil cesedi! İlk saatlerde bulunamayan çocukların canlı bulunma olasılığı yok denecek kadar azdır. Kaybolduğu anda bütün aileyi içeri almalılardı! Babasi, annesi, abisi, hepsini! Yanlış aileye doğmuş zavallı kayıp küçük kız! Geride kalan herkes; ağlayıp zırlayan annesi dahil, beter olursunuz insallah! #NarinGueranıArıyoruz #NarinGüranNerdesin”
Bir milyon görüntüleme, yedi bin beğeni, 650’nin üstünde yeniden paylaşım.
8. – “KIZINIZI DEĞİL OĞULLARINIZI EĞİTİN ÖNCE”
“Demek ki kuran kursuna göndermekle değil aile içinde çocuğuna ahlak dersi vermekle başlıyor her şey. Kızınızı değil oğullarınızı eğitin ilk önce. Abisi olacak şerefsiz narin’e bir şey yapmadıysa bile köpeğe yaptığı bu iğrençlikten dolayı yargılanmalı”
9 – “BÜTÜN AİLE GERÇEĞİ BİLİYOR VE GİZLİYOR”
29 Ağustos tarihli paylaşım:
“Narinin abisi Enes o gün bir köpeğe tecavüz ediyor, Esrar içiyor, Kolunda Narinin diş izi var.
Büyük ihtimalle Narin öldü ve katili abisi. Bütün aile gerçeği biliyor ve gizliyor..
İlk andan itibaren eksik bilgi verdiler. Yüz ifadelerinde üzülmekten çok, şok ve panik vardı.”
“Yüz ifadelerinde üzülmekten çok, şok ve panik vardı” ifadesi, yani aile bireylerinin duygu durumunu kestirmeye çalışarak teori oluşturma meselesinin kamuoyunda öne çıkması, belki de “sızdırmalar”ın yol açtığı en önemli meseleydi. Sonradan hem ana davanın kamusallaşan evrakından hem de “suçu gizlemeye yardım” davasından bu yöntemin soruşturma/kovuturma birimleri tarafından da benimsendiğini görecektik.
10
Kamu yararına işler yapan bir kurumun temsilcisinin 31 Ağustos’’ta yayın yasağına uyma uyarısı vardı:
“Narin hakkında hala devam etmekte olan sepkülatif paylaşımlara ilişkin UCİM Genel Başkanı Saadet Özkan, Genel Başkan Yardımcısı Yücel Ceylan ve derneğin Türkiye Hukuk Koordinatörleri ve Hukuk Müşavirleri dışında hiçbir birimden teyit edilmemiş bilgilerin UCİM adına yayınlanmamasını rica eder; yayın yasağı ihlali durumunda hukuki sorumluluğumuz olmadığını belirtiriz.”
Fakat aynı kişi, 27 Ağustos’taki paylaşımını “teyit edilmemiş bilgilerin yayınlanmaması” ricasına uyarak düzeltme ya da kaldırma gereği görmemişti:
“Anne konuşmaya başladı !! Askere gidecek olan abi ve iki arkadaşı Narinin kaybolduğu saatlerde evin arka tarafında sigara içiyor ve bir köpeğe zarar veriyorlar. Anne “ilk defa söylüyorum bizden şüphelenirler diye söylemedim” Hayvana zarar veren insanlara güvenilmeyeceğini anne de biliyor. Gerçekler geç de olsa ortaya çıkacak,az kaldı.
Paylaşıma cevaben, 23 bin takipçili ve saygın takipçileri olan biri şöyle yazmıştı:
“Onlara göre Köpeğe tecavüz edilmesi o kadar doğal bir olay ki kadın normal bir şekilde anlatıyor, gidip müdahale etmemiş, hep söylüyoruz anlatamadık, bugün köpek diye sessiz kaldığın olayın sadece köpekle sınırlı kalmayacağını anlamışsınızdır umarım.” Buradaki “onlar” vurgusuna dikkat, “coğrafya” sözünde olduğu gibi örtülü bir nefret söylemi tanısı taşıyor.
Hasılı, “köpeğe zarar” yalanı o tarihte nispeten “makul” gibiydi, fakat bizzat programın yayıncısı 28 Ağustos’ta düzeltme yapmıştı, gerçi kime ne? Dahası, “askere gidecek ağabey” Enes de değil di ama önemi mi var? 4.6 milyon görüntüleme alan bir paylaşımı silmek herhalde kimsenin içinden gelmiyordu.
SALİM GÜRAN GÖZALTISI VE EŞLİK EDEN HABERLER
Salim Güran’ın 31 Ağustos’ta alınıp 2 Eylül’de tutuklanmasına eşlik eden bir bilgi de, “araçta DNA bulunduğu” bilgisiydi. Neredeyse bütün gazete ve internet siteleri elbette ilgili haberleri paylaşacaktı; kimi (TRT Haber ya da DW Türkçe gibi) kendi haberi olarak yapacak, kimi meşrebine göre alıntılayacak, “kimi kopyala-yapıştır”la işi bitirecekti. İlgili haberlerin “editoryal olarak en özenli”lerinde şu bilgiler yer alıyordu:
“S.G.’nin kullandığı aracının şoför koltuğunda bulunan DNA ile Narin Güran’ın kıyafetleri ve battaniyesinden alınan DNA örneği eşleşti. Bu gelişme amcayı şüpheli hale getirdi
Ayrıca amca S.G.’nin, yeğeni Narin Güran’ın en son arkadaşlarıyla görüldüğü zamandan 15 dakika sonra hızlı bir şekilde köyden ayrıldığı da tespit edildi.
Jandarma ekipleri, gözaltına alınan amcanın telefonunda da inceleme yaptı. İnceleme sonucunda, S.G.’nin telefonundaki WhatsApp yazışma ve görüşmelerini sildiği belirlendi.”
Besbelli jandarma kaynaklı bilgilerdi bunlar, “Narin Güran’ın en son arkadaşlarıyla görüldüğü zamandan 15 dakika sonra hızlı bir şekilde köyden ayrıldığı da tespit edildi” ifadesi hayli ilginçti; daha da ilginci fake/sahte facebook hesabındaki paylaşımda yazılanlarla bu bilgiler arasında bir “etkileşim” de vardı.
BİR FAKE HABER BOMBASI: MURAT ÇINAR ÇATALCA
Zaman geçince yol açtığı etki unutulan, süreci nasıl yönlendirdiği gölgelenen vakalardan biri de “Murat Çınar Çatalca” vakası oldu. Salim Güran’ın 15 Ağustos’ta facebook’ta yaptığı bir paylaşımın altında 31 Ağustos 2024 günü yorum yazan MÇÇ çarpıcı iddialarda bulunuyordu. Aynı gün 300 takipçili bir hesap, FB paylaşımının görüntüsünü alarak, yorum yapmadan X’te bir paylaşım yapacaktı:
“#NarinGüranBulunsun #NariniBulunArtık
#NarinGüranıArıyoruz
Murat Çınar Çatalca adındaki vatandaşın, Narin’in Amcasının sosyal medya hesabına yazdığı mesaj..”
Kısıtlı takipçi sayısına rağmen 80 bin paylaşım almıştı ama meselenin “kamusallaşması” için bir iki gün daha lazımdı; “anonim” ya da “fake” hesaplardan paylaşılan içeriklerin bir iki gün içinde hızla kamusallaşması elbette bir yandan medyanın içler acısı durumunun bir sonucudur elbette ama öte yandan bu “durum”u bilerek hareket edenlerin var olduğu kuşkusunu uyandıran bir yanı var meselenin. Özellikle bu vaka bunun en tipik örneğidir.
MÇÇ’nin sahte (fake) bir hesap olduğu bilgisini kamuoyu ancak 2 Ekim 2024’te Habertürk’ten Mustafa Şekeroğlu’nun haberiyle öğrendi; o zamana kadar hesapta yazılanları “hakikatin ta kendisi” sayan yüzlerce haber, binlerce paylaşım yapıldı, içerik milyonlarca kişi için gerçeğin en büyük kanıtı haline geldi. Bu paylaşıma, “Salim Güran’ın aracında kan ve kusmuk örnekleri bulundu” yalanı da eklendi.
HABER SAĞANAĞI
Bütün unsurları bir arada kullanan bir haber örneği, 04.09.2024 tarihinde Sabah gazetesinde çıktı; sadece örnek anlamında zikrediyorum çünkü A Haber, Gerçek Gündem, Halk TV, Takvim, CNN Türk, Karar, T24 ve Türkiye dahil birçok kuruluş benzer haberleri yapıyor, daha küçük haber portalları da çeşitli değişikliklerle aynı haberleri çoğaltıp duruyordu.
Haberde, okları amcaya yönelten bir başka “yalan bilgi” de kullanılacaktı: “AHaber muhabiri Sinan Yılmaz, Türkiye’nin konuştuğu olayda Salim Güran’ın ifadesiyle ilgili detayları anlattı. Öyle ki Salim Güran’ın Narin’in babasına “Sana böyle bir acı yaşatacağım, ömür boyu unutmayacaksın” dediği iddiası ortaya atılmıştı.”
Atılmıştı da doğru muydu değil miydi, o kadar önemli görülmeyecekti. MÇÇ’nin yazdıkları da haberde yer alıyordu, elbette “jandarmaya ifade verdiği bilgisine ulaşıldı” ibaresi ihmal edilmeden.
ÇELİŞKİSİNİ İÇİNDE TAŞIYAN İDDİALI HABER
Aynı 4 Eylül günü halktv.com.tr sitesinde imzalı, “özel” kaşeli, “Narin olayında ilk ipucu böyle yakalandı” başlıklı bir haber çıktı. Alt başlıkta Salim Güran’ın tutuklandığı bilgisi veriliyor, “Amca Güran’ın gözaltına alınmasına ise facebook’ta yaptığı bir paylaşım sebep oldu” deniliyordu.
( https://halktv.com.tr/gundem/narin-olayinda-ilk-ipucu-boyle-yakalandi-867385h )
Halk Tv haberini seçmemin bir nedeni imza ile yazılması yani hem kurumsal hem kişisel güvene dayalı olması, ikinci nedeni en erken ve en çok alıntılanan haberlerden biri olmasıydı. Burada da alıntı yapanlar ya da bağımsız haber yazanlarda olduğu gibi editoryal faaliyet hayli kısıtlıydı.
Haberde, “önce Çatalca’nın ifadesi alındı, daha sonra da amca Güran gözaltına alındı” deniliyordu; öne sürüldü, iddia edildi, konuşuldu, söylendi, atıldı, tutuldu demiyordu. Emindi yazan ve yayınlayanlar. Durum da kesindi. Fakat kendi eminlikleri haberin son satırında terse dönüyordu: “Öte yandan olayı soruşturan jandarmanın sosyal medyada yorum yapan Murat Çınar Çatalca adında bir kişinin bilgisine başvurmadıkları öğrenildi.”
Hasılı, ne alıntıladığım iki mecradan ne de onlardan alarak ya da kendi başlarına haber yapan bir mecrada kimse açıp “sosyal medyadaki paylaşım” dedikleri FB paylaşımına bakmamıştı anlaşılan, çünkü kullanıcı hakkında hiçbir şey gözden geçirilmemişti, içerikteki tuhaflıklarla ilgilenilmemişti, olduğu gibi “doğru” kabul edilmişti. Hesabın “fake” olduğu ve yurt dışından paylaşım yapıldığının “kesin olarak öğrenildiği” 2 Ekim’e kadar yağmur gibi haber, video çekimi, program ve paylaşım yapılmıştı. Başka bir mecradaki (koza24) haberde “Çatalca’nın jandarmaya gidip ifade verdiği bilgisine ulaşıldı” cümlesi güvenle kullanılıyordu mesela. AHaber 4 eylüldeki kapsamlı haberinde, amcanın sorgusundan kesitler veriyor, Çatalca’nın iddialarını eleştirisiz tekrar ediyordu, ancak “iddia” olduğunu belirtiyordu.
Yeni Şafak mesela 5 Eylül’de “gidip ifade verdi” bilgisini tekrarlayacak, yazdıklarını eleştiri süzgecinden geçirmeden haberleştirecekti. Başka bir site (TRHaber) 9 Eylül’de aynı şeyleri tekrar edecekti, “ifade verdiği” ayrıntısı yoktu.
Milliyet gibi bir “marka” 10 Eylül’de uzman görüşlerinin de alındığı haberde, şu ifadeyi kullanmakta bir sakınca görülmemişti: “Narin Güran’ı tutuklanan amcası Salim Güran’ın otomobilinin ön koltuğunda Narin’in DNA örneklerine rastlandı. Salim Güran için benzin istasyonunda çalışan Murat Çınar Çatalca, jandarmaya “Narin ya baygın ya da Salim elleriyle boğmuş vaziyette yatıyor ön koltukta ve üstünde koyu kahve renginde bir battaniye vardı” ifadesini vemiş ve ardından amca tutuklanmıştı.”
Nevzat Bahtiyar yakalandıktan sonra, 11 Eylül’te “Benzin istasyonu çalışanının ifadeleri Bahtiyar’ın söylediklerini doğruladı” haberi de yapılacaktı elbette: “Amca Salim Güran‘ın sosyal medya hesabına yorum yapan bir benzin istasyonu çalışanının yazdıkları” Bahtiyar’ın ifadesini doğrulamıştı buna göre.
Artık yalnızca ağabey değil, amca ve anne de “suçlu” heyetine neredeyse kesin biçimde dahil edilmişti. Şimdi artık MÇÇ paylaşımının “içerik ve biçim”ine daha yakından bakabiliriz; fakat o kadar uzadı ki, bunu bir sonraki bölüme bırakıyorum. Bir iki gün içinde çalışmamın “Enformayon bombasının içeriği, dili, üslubu” başlıklı (belki de en kritik) bölümünde buluşmak üzere.




