Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kahramankazan’da “BMC Ankara Tank ve Yeni Nesil Zırhlı Araçlar Üretim Tesisi Açılışı ve İlk Yeni Altay Tankları Teslimat Töreni”ne katıldı.
Erdoğan, konuşmasının başında, “Dün gece Balıkesir’in Sındırgı ilçesinde meydana gelen deprem dolayısıyla Balıkesirli kardeşlerime buradan geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. 6,1 büyüklüğündeki depremde Allah’a hamdolsun can kaybı yaşanmadı. İkincil sebeplerle yaralanan 26 vatandaşımız ise gerekli tıbbi müdahalelerin ardından taburcu edildi. İçişleri Bakanımız ekibiyle birlikte süratle bölgeye intikal etti. Biz de kendisinden gerekli bilgileri aldık ve alıyoruz. Hasar tespit ve yıkılan binaların enkaz kaldırma çalışması devam ediyor” ifadelerini kullandı. Erdoğan, şöyle konuştu:
“Araştırma ve geliştirme merkezleriyle, test alanlarıyla, zırhlı laboratuvarları ve eğitim parkurlarıyla 840 bin metrekarelik alana yayılan bu devasa tesiste inşallah bin 500’ü aşkın nitelikli personelimiz görev yapacak. Robotik kaynak sistemlerinden ileri sensör teknolojilerine, simülasyon altyapısından veri analitiğine kapsamlı bir teknoloji üssü daha savunma ekosistemimize entegre olacak. 63 bin metrekare kapalı alana sahip seri üretim hattımızda her ay sekiz adet Altay tankı ile muharebe sahasının kalesi olarak tarif edilen 10 adet Altuğ imal edilecek. Diğer savunma ürünlerimizde olduğu gibi Altay tanklarından da hedefimiz özellikle kritik malzemelerde kimseye bağlı olmamaktır. Ambargolara rağmen nasıl bugünkü aşamaya geldiysek inşallah bundan sonraki süreci de başarıyla yürüteceğiz.
Şunu bir defa çok net görebiliyoruz. Yeni bir jeopolitik denklem kurulmakta. Uluslararası sistem yalnızca kabuk değil, mecra da değiştirmektedir. Sayısı bir elin beş parmağını geçmeyen güçlerin küresel sistemi domine ettiği düzende ciddi kırılmalar yaşanmaktadır. Yakın tarihte defalarca şahit olduğumuz üzere ne uluslararası kurumlar ne de beynelmilel hukuk insanlara yeterli güveni ve güvenceyi artık veremiyor. Haklı olmanın yetmediği, hakkınızı korumak için güçlü olmanız gerektiği bir dünyada yaşadığımız gerçeğiyle sürekli yüzleşiyoruz. Bunu önce 1990’lı yıllarda Bosna’da gördük. Daha sonra 14 yıl boyunca komşumuz Suriye’de gördük. En son 70 bin masumun hayatını kaybettiği Gazze soykırımında gördük. Çoğu çocuk ve kadın, binlerce, yüz binlerce kardeşimiz buralarda katledildi, toplu kıyıma uğradı. Fakat ne uluslararası hukuk ne de dev bütçeli kurumlar bu zulümlerin ve katliamların önüne geçemedi. Küresel barış ve güvenliği sağlamakla görevli yapılar hiçbir adım atmadı. Bırakın engellemeyi, birçok bölgede eli kanlı zalimleri koruyup kolladılar.”
‘Kurtlar sofrasına dönüşen bu yeni düzende kimse kimseye acımaz’
“Günümüzde onurlu bir şekilde yaşamak istiyorsanız her alanda güçlü olmak, caydırıcı olmak mecburiyetindesiniz. Ekonominizi güçlendirmek, dışa bağımlılığınızı azaltmak, kapasitenizi artırmak yani, kendi göbeğinizi kendiniz kesmek durumundasınız. Aksi takdirde, üzülerek ifade ediyorum, kurtlar sofrasına dönüşen bu yeni düzende kimse kimseye acımaz, gözünün yaşına bakmaz.
Risk ve tehditlerin asimetrik biçimde arttığı bu dönemin farkına en erken varan ülkelerden biri Türkiye olmuştur. İlk günden itibaren değerlendirmelerimizi yaptık, tedbirlerimizi aldık, tabiri caizse dersimize çok iyi çalıştık. Son 23 yılda savunma sanayi, diplomasi ve güvenlik başta olmak üzere attığımız adımlarla Türkiye’yi göz ardı edilemez bir ülke haline getirdik.”
‘Silahlarını üreten bir Türkiye var’
“Savunma sanayinde devletimizin desteği, özel sektörün dinamizmi ile birleşince hamdolsun son yıllarda büyük bir ivme yakaladık. Şöyle sizleri bir 20 yıl, 25 yıl geriye götürmek istiyorum. Ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk, toplu iğne? Silahtan bahsetmiyorum, hayır. Ama şu anda hamdolsun silahlarını üreten bir Türkiye var. Savunma sanayinde yüzde 20’yi bile üretemiyorduk. Ama şimdi yüzde 80’i yakaladık. İnsansız hava araçları, nerede? Böyle bir imkanımız var mıydı? Yok. Ama şimdi insansız hava araçlarını üreten, silahlı insansız hava araçlarını üreten, Akıncı’sını üreten bir Türkiye var.
Son teknolojiye sahip hava, kara, deniz araçlarımızla destan yazmaya devam ediyoruz. Artık yalnızca takip eden değil, takip edilen bir devletiz. Modern silah sistemlerinden kompleks koruma paketlerine, sürüş destek modüllerinden elektronik harp altyapısına kadar her hamlesi, her ürünü merakla beklenen bir ülkeyiz. Sektördeki üç bin 500’ü aşkın savunma sanayi şirketimiz, 100 binin üzerindeki nitelikli personelimiz arı gibi çalışmayı, küresel barış, huzur ve güvenliğe doğrudan katkı yapmayı sürdürüyor.”
‘İHA ve SİHA alanında dünyanın en başarılı ilk üç ülkesi arasındayız’
“Dışa bağımlılık oranımız, az önce ifade ettim, yüzde 80’in üzerindeydi, şimdi artık yüzde 20 bile değil. Güvenlik güçlerimizin neredeyse tüm ihtiyaçlarını yerli ve milli savunma araç ve ekipmanlarımızla temin ediyoruz. Savunma sanayinde bin 400’ün üzerinde projemiz var. İHA ve SİHA alanında dünyanın en başarılı ilk üç ülkesi arasındayız.
Halihazırda dünyadaki en büyük 11’inci savunma ihracatçısıyız. 2024’te dünya ihracat pazarında yüzde 65 ile yerimizi aldık. Yani dünya genelinde satılan her 100 insansız hava aracından 65’ini biz tedarik ettik. Tam 180 ülkeye ürün ihraç ettik. 2025’te bu sayının daha da artacağını öngörüyoruz. Bu rakamları daha da artırmak, çeşitlendirmek, detaylandırmak mümkün.”
‘Riske girmeden statükonun konforlu alanında iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik’
“Geçmişte haksız uygulamalara, çifte standartlara, baskı ve ambargolara maruz kalmış bir ülke olarak kaybettiğimiz zamanı telafi etmeyi başardık. Bunu da ana muhalefetin temsilcisi olduğu komplekslerini bir türlü yenemeyen kifayetsizlerin engelleme girişimlerine rağmen yaptık. Ne diyorlardı? ‘Onlar yapamazsınız’ diyorlardı. Biz, ‘Yaparsa bu ülkenin evlatları yapar’ dedik ve yola koyulduk. Genç mühendislerimize, genç kardeşlerimize, bu ülkenin genç beyinlerine inandık, onlara güvendik. ‘Boynunuzdan büyük işlere kalkışmayın, başımızı belaya sokmayın’ diyenlere rağmen yaptık. ‘Siz teknolojiden ne anlarsınız? Oturun oturduğunuz yerde’ diyenlere rağmen bütün bunları başardık. Yoksa biz de bizden öncekiler gibi davranabilir, hiçbir riske girmeden statükonun konforlu alanında iktidarımızı rahatça sürdürebilirdik. Ama biz bu düzene itiraz ettik. Bu bağımlılık ilişkisine baş kaldırdık. Kelimenin tam anlamıyla, kelle koltukta bir mücadeleyle hamdolsun sadece 23 yılda dünyanın gıptayla baktığı, kimilerinin sevinçle, kimilerinin de endişeyle takip ettiği bir savunma ekosistemini ülkemizde inşa ettik.
Biz ulaştığımız noktayı asla yeterli bulmuyoruz. Şu Altay tanklarını bugün burada görüyoruz. Yeterli mi? Bize göre yeterli değil. Biz çok daha ileri teknolojiyi yakalamak durumundayız. Bu Alman teknolojisiydi, biz şimdi onu çok daha ileri taşıdık. Bugün burada olduğu gibi büyük bir kararlılıkla hamlelerimize devam ediyoruz. 1,5 milyon mühendislik saatiyle 35 bin kilometreyi kapsayan test süreciyle 3 bin 700 fiili atışla tüm aşamaları geçen Altay tanklarımızın ilkini bugün kahraman ordumuza teslim etmenin gururunu yaşıyoruz.”
‘Leopard 2A4 modernizasyon projemizin teslimini önümüzdeki sene yapacağız’
“Güncel muharebe ortamına en yüksek düzeyde adapte olmak üzere yeni sistemlerle donatılan Altay tankımız, en zorlu çevre koşullarına uygun olarak geliştirildi. Gerek atış gücü, gerek devamlılık, gerekse mobilite kabiliyetlerine dönük testleri hamdolsun başarıyla tamamladı. Bu yıl başlattığımız teslimatı önümüzdeki senelerde daha da artan sayılarla gerçekleştireceğiz. Takip eden partilerde ise yerli ve milli imkanlarla geliştirdiğimiz Batu güç grubu ile birlikte Altay tanklarımızı ordumuzun envanterine katacağız. Altay ile birlikte Leopard 2A4 modernizasyon projemizin de teslimini önümüzdeki sene yapacağız.
Dost ve müttefik ülkelerin de yoğun ilgisiyle Altay, yurt dışı pazarlarda Türk savunma sanayisinin etki ve görünürlüğüne önemli bir katkı sunacak. Şunu da özellikle belirtmek istiyorum. Altay ile birlikte tank teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını ardına kadar açmış oluyoruz. Altay’ın üretim ve geliştirme sürecinde edindiğimiz tecrübeyle dijital kontrol sistemlerinden yapay zeka destekli karar alma yapılarına, otonom hareket yeteneklerinden ileri koruma sistemlerine büyük bir yetkinlik kazandık. Bu birikimi en iyi şekilde değerlendirecek, gelecekte dünya sahnesine çıkaracağımız yeni ürünlerimizi inşallah daha da geliştireceğiz.”




