Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, DEM Parti Kars İl Eş Başkanlığınca düzenlenen “Halklar ve İnançlar Buluşması” çalıştayına katıldı.
DEM Parti Kars İl Eş Başkanları Arzu Savaş Derman ve Ramazan Erkmen’in ev sahipliğinde düzenlenen çalıştaya bazı siyasi partilerin, meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.
Bakırhan, burada yaptığı konuşmada, Kars’ta Türk, Kürt, Azeri, Alevi, Yerli, Terekeme, Şia, Türkmen, Çerkez ve Malakan gibi sayısız halk ve inançtan binlerce insanın kardeşçe yaşadığını dile getirdi.
Kars’ın ortak yaşam kültürünün iç barışı arayan Türkiye’ye güzel bir örnek olarak sunulabileceğini ifade eden Bakırhan şunları söyledi:
“Bizim Cumhuriyet ile herhangi bir sorunumuz yok. Biz, Cumhuriyet’in demokrasiyle barışmasını istiyoruz. Barışık mı? Barışık değil. Cumhuriyet demokratik olsun. Türkiye’de yaşayan bütün renkleri, bütün kimlikleri kapsasın, kucaklasın. Kimse kimliğinden, dilinden, renginden, düşüncelerinden dolayı dışlanmasın. Çok mu bir şey talep ediyoruz? Sadece Kürt’e mi talep ediyoruz, sadece Alevi’ye mi talep ediyoruz? Çerkez’e, Azeri’ye, herkese bunu talep ediyoruz.
Bariyer koyan, ‘barış ülkeyi böler diyen’, ‘dil ülkeyi böler’ diyen, ‘Alevi’nin inancı ülkeyi böler’ diyenler emin olun 3-5 oy uğruna siyaset yapıyorlar. ‘Barış nedir? Nasıldır? Nasıl bir cumhuriyet olacak?’ Sorusunu bize soruyorlar. ‘Nasıl Cumhuriyet, demokratik olacak?’ Biz yasalarda, hukukta, anayasada, devletin her kurumunda bir eşitlik, bir adalet olsun istiyoruz. Devletin hukukunda aynı haklara sahip olalım istiyoruz. Çerkez, devletin hukukunda Kürtle eşit olmayı istiyorsa, tutuklanması mı gerekiyor?
‘Irkçılığı ortadan kaldırmak iktidarımızın görevi değil mi?’
Sayın Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nın kendisini feshetmesi, silahları yakması, en sonunda artık Türkiye sınırları dışına çıkarak Türkiye devletine silah çevirmeyeceğini, artık silah kullanmayacağını belirtmesi çok tarihi bir önemdedir. Bugüne kadar hepimiz ‘Bu silah falan filan diyorduk’. Şimdi yok. O zaman eğer silah sorunsa, bugün devreden çıkmışsa, silahın ortaya çıkmasına sebep olan tekçiliği, ırkçılığı, antidemokratik uygulamaları ortadan kaldırmak da bizim devletimizin, iktidarımızın bir görevi ve bir sorumluluğu değil mi?
‘Silahlı güçlerin çekilmesi ile birlikte birinci aşama bitti’
Caferi, Alevi, Kars’ta yaşayan farklı inanç ve dinlerdeki insanlar devlet tarafından tanınsın. Diyanet İşleri Başkanlığı tek bir inanca hizmet ediyor. Silah devreden çıktı, örgüt kendisini feshetti. Kavga yok, çatışma yok. Bunları gerekçe yaparak bu ülkenin 2-3 trilyon dolarını çatışmaya, savaşa harcayanlar bence artık bu ülkenin bütün renkleri nasıl kapsayacağını hesaplamalı ve buna uygun bir hukuk yaratmalıdır. 1 Ekim’den sonra ve en son Türkiye’den silahlı güçlerin çekilmesi ile birlikte artık birinci aşama bitti. Irkçılara, ayrımcılık yapanlara da artık geçmiş olsun, artık kullanacakları bir şey kalmadı.
‘Geçiş yasaları güvence altına alınmalı’
Şimdi ikinci aşamadayız. Tam o hukuku barışa uygun bir şekilde hayata geçirecek bir dönemdeyiz. Biz çözüm etrafında odaklanacağız. Şu anda verdiğimiz mücadele herkesindir. Biz sadece demiyoruz Kürt’ün dili özgür olsun. Çerkez’in de bir dili yok mu? Azeri’nin Terekeme’nin yok mu? Alevi’nin inanç sorunu, Caferi’nin hiç inancıyla ilgili sorunları yok mu? İşte demokratik cumhuriyetin sadece Kürtlere değil, biraz önce saydığım sorunu olduğunu söyleyen ve sorun yaşayan bütün haklara ve inançlara artık kapsayıcı bir şekilde yaklaşması gerekiyor. Dolayısıyla bu süreç hepimizindir. DEM partinin değil, sadece Kürtlerin değil. Bu sürecin sonunda ülke demokratik olacaksa hepimiz yararlanacağımız için çocuklarımızın tabutu yerine barışı, demokrasiyi, onurlu yasaları ve anayasayı taşıyacağımız bir sürece hepimiz sahip çıkmak durumundayız. Bariyerler artık ortadan kalkmalı. Geçiş yasaları, özgürlükler, haklar güvence altına alınmalı.”




