Ankara’da 29 Mayıs 2018’de üniversite öğrencisi Şule Çet’in bir plazanın 20’inci katından atılarak öldürülmesine ilişkin davada, cinayete yardım, tecavüze yardım ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan Berk Akand’ın tahliye edildiği iddiaları gündeme geldi.
Bu iddialar, Akand’ın nişanlısının X hesabından “Herkese inat, hoş geldin” notuyla paylaştığı bir fotoğrafın ardından ortaya çıktı. Berk Akand, bu paylaşıma “Alayına inad hoşbuldum canım” yanıtını verdi.
Bu paylaşımın ardından sosyal medyada tepkiler yükselmeye başladı.
Berk Akand’ın dışarıda olmasının resmi gerekçesine geçmeden önce, kadın örgütlerinin uzun yıllardır anlattığı bir gerekçeyi hatırlamakta fayda var: Faillerin, onları koruyan ve aklamaya çalışan mekanizmaların yarattığı cezasızlık politikası.
Berk Akand tamamen serbest mi? Hayır. Peki nasıl dışarıda?
Berk Akand tahliye olmadı, ancak Türk Ceza İnfaz Kanunu’nun belirlediği kurallar çerçevesinde “açık cezaevi” geçti. Peki bu süreç nasıl işliyor?
Davanın avukatından edindiğimiz bilgiye göre Akand, 18 yıl 9 ay ceza aldı; ancak yasalar, mahkumların bu cezaların tamamını değil, belirli bir oranını (örneğin cinayette 2/3’ü, cinsel saldırıda 3/4’ü) infaz kurumunda geçirdikten sonra “koşullu salıverilme” (şartlı tahliye) için başvurabileceğini söyler. Dolayısıyla Akand, bu cezanın yaklaşık 12 yıl 8 ayını cezaevinde geçirmesi gerekiyor.
Mevzuata göre, 10 yıldan fazla ceza alan bir hükümlü, cezasının belli bir kısmını “kapalı” cezaevinde geçirdikten sonra, “iyi halli” kabul edilmesi ve diğer şartları taşıması durumunda “açık” cezaevine nakledilebiliyor. Akand da 7 yıl 4 ay 14 gün kapalı cezaevinde kaldıktan sonra bu şartları sağlayarak açık cezaevine geçiş yapmış durumda.
Yani Berk Akand’ın dışarıda olması, açık cezaevine ayrılmasından kaynaklanıyor.
Açık cezaevi nedir?
Açık cezaevleri, güvenlik önlemlerinin asgari düzeyde olduğu, hükümlülerin cezaevi dışındaki işyerlerinde çalışabildiği veya eğitim alabildiği kurumlardır. Buradaki hükümlüler, belirli kurallar çerçevesinde düzenli olarak cezaevinden dışarı çıkıp izin kullanabilirler.
Şule Çet’in ismi kadın mücadelesinin simgesi oldu
Şule Çet davası, başlangıcındaki şüpheli durumlar nedeniyle Türkiye’deki “şüpheli kadın ölümlerinin” örneklerinden biri olarak hafızamıza kazındı. Faillerin iddiaları, Şule Çet’in intihar ettiği yönündeydi. Ancak kadınların ısrarlı ve itirazları, davanın seyrini değiştirdi.
Soruşturma aşamasında savcılığın görevini eksik yaptığı, mahkeme tarafından atanan ilk bilirkişi heyetinin ise tecavüz ve cinayet bulgularını görmezden geldiği iddia edilmişti. Otopsi raporu ve deliller, Şule Çet’in cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürüldüğünü ortaya koydu. Yapılan itirazlar sonucu dosya yeniden ele alındı ve olayın intihar değil, kadın cinayeti olduğu ortaya çıktı.
“Şule Çet için Adalet” diyen kadınların mücadelesi sonucu failler cezalandırıldı.
Mahkeme, Çağatay Aksu’ya “kasten öldürmek, nitelikli cinsel saldırı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Ancak uygulanan ‘iyi hal’ indirimi sonucunda ceza, müebbet hapis cezasına çevrildi. Cinsel saldırı suçundan aldığı ceza da ‘iyi hal indirimi’ ile 12 yıl 6 aya düşürüldü. Berk Akand ise cinayete yardım suçundan 12 yıl 6 ay, tecavüze yardım suçundan 5 yıl ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan 1 yıl olmak üzere toplamda 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. İyi hal indirimlerine itiraz edilse de Yargıtay, bu cezaları 22 Aralık 2022’de onadı.
Şüpheli kadın ölümleri
O günden bu yana birçok şüpheli kadın ölümü yaşanmaya devam etse de, Şule Çet davası önemli bir kazanım da sağladı. Artık kadınlar başta olmak üzere toplumun çoğu kesimi “kadınların yüksekten düşme” olaylarını şüpheli ölüm olarak değerlendirip daha titiz bir soruşturma talep ediyor.
