Özgür Kadın Hareketi’nin (TJA) çağrısıyla, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla “Demokratik Toplumla şiddetsiz özgür yaşama” söylemiyle Diyarbakır’da yürüyüş ve basın açıklaması yapıldı.
Eski Cezaevi önünde bir araya gelen kadınlar “Li hemberê tundiyê em jiyana azad rêxistin dikin”, “Em bi jin, jiyan, azadî xwe diparêzin”, “Eğer bu saldırıların birinci hedefiysek, o zaman en önde direnenler bizler olmalıyız” ve “Kadınların barışı özgür yaşamı savunmaktır” döviz ve pankartlarını açtı.
Kadınlar alkış, zılgıt ve sloganlarla Ofis Semti’nde bulunan AZC Plaza önüne yürüdü. Yürüyüşe, siyasi parti ile sivil toplum örgütü temsilcisinin yanı sıra çok sayıda kadın katıldı.
Diyarbakır’da 25 Kasım kapsamında bir araya gelen kadınlar gece yürüyüşünü başlattı
🔸Kadınların yürüyüşü “Jin Jiyan Azadî” sloganlarıyla devam ediyor
Video: @nucegihan https://t.co/uHMJHEqHvU pic.twitter.com/2lI7Lx6SOi
— İlke TV (@ilketvcomtr) November 25, 2025
Şüpheli biçimde öldürülen üniversite öğrencisi Rojin Kabaiş’in ailesi de yürüyüşe katıldı.

Yürüyüşte Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG) üyesi kadın gazeteciler de katledilen Kürt gazetecilerin fotoğraflarıyla yer aldı.
Rojin Kabaiş’e Adalet Komisyonları kısa bir açıklama yaptı. Açıklamada “Rojin’in şüpheli ölümünü aydınlatmak için çabaladık, her yöntemi denedik. Sesimizi kısmak istediler ama başaramadılar” dedi.
🟣25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde Diyarbakır’da kadınlar sokağa çıktı
Şiddet, taciz, tecavüz sömürü ve kadın cinayetlerine karşı seslerini yükseltti
Video: @nucegihan https://t.co/uHMJHEqHvU pic.twitter.com/unA1aMONWW
— İlke TV (@ilketvcomtr) November 25, 2025
Açıklamada söz alan TJA aktivisti Sebahat Tuncel, 25 Kasım’ın tarihine ve önemine değindi. Katledilen kadınların isimlerini sıralayan Sebahat Tuncel, bu katliamlarının hepsinin politik ve erkek-devlet ortak işbirliğiyle gerçekleşen katliamlar olduğunu kaydetti. Sebahat Tuncel, “ Her gün şüpheli kadın ölümleri karşımıza çıkıyor, kadın katliamları yaşanıyor. Bu cinayetlerin hepsi erkek egemen sistemden kaynaklı. Rojin Kabaiş için intihar ettiği söylendi. Ortaya çıktı ki erkek tarafından katledilmiş, hala failleri meçhul. Narin’in faili hala meçhuldür. Gülistan Doku hala kayıp, failleri hala belli değil. Kadınlar her gün katlediliyor. Aslında biz failleri biliyoruz. Erkek egemen sistemden beslenen erkeklerdir. Bunlar bilerek, isteyerek katlediyor. Bu katliamlara karşı durmak boynumuzun borcu, buna karşı çıkmak görevimiz. Şiddet bütün toplumu sarmış. Mardin’de anne-baba, 5 yaşındaki çocuk katlediliyor. Riha’da bir çocuk yanarak canını verdi. 6 kadın diri diri yandı. Nasıl bir toplum haline geldik? Sayın Öcalan bir görüşmesinde, ‘Çöplüğe dönmüş bir toplumsal gerçeklik’ diyordu. Kapitalizm insanları bu hale getirdi. Biz bunu kabul edemeyiz. Yanı başımızda kadınlar, çocuklar katledilirken, failleri kaybolurken bununla yaşayamayız. Bununla yaşamak demek bu çürümeye, yozlaşmaya ortak olmak demektir. Fuhuş, uyuşturucu, taciz, tecavüz toplumu çürütmüş durumda. Biz TJA olarak artık yeter diyoruz. Bütün bunlara karşı direneceğiz ve kazanacağız. Başka şansımız yok” ifadelerini kullandı.
🟣”Artık yeni bir toplumu inşa edeceğiz. Bu çürümüşlükle, bu yozlaşmışlıkla, bu şiddetle yaşamayacağız. Hayır diyoruz, êdî bes e diyoruz. Demokratik toplumu kadının özgürlüğüyle inşa edeceğiz”
🗣️Siyasetçi Sebahat Tuncel:
◾”Güzel günler göreceğiz. Şiddet bizim kaderimiz değil.… pic.twitter.com/IQulndbW2J
— İlke TV (@ilketvcomtr) November 25, 2025
Abdullah Öcalan’ın 25 Kasım vesilesiyle gönderdiği mesajındaki, “İnsanlığın sırtındaki erkek egemen hançer çıkarılmadıkça yeni bir toplum kuramayız, kadınlar özgür olmadıkça yeni bir toplum kuramayız” sözlerine işaret eden Sebahat Tuncel, “Gerçekten insan öfkeleniyor. Kardeşler birbirini öldürüyor, çocuklar birbirini öldürüyor, anne-baba çocuklarını öldürüyor. Bu kabul edilemez. Kimsenin bunu kabul etmemesi gerekir. Biz o yüzen sokaklardayız. Artık yeni bir toplum inşa edeceğiz. Demokratik toplumu kadın özgürlüğüyle inşa edeceğiz. Artık tabut taşımak istemiyoruz. Artık demokratik bir toplumda, barışçıl bir toplumda yaşayacağız” diye belirtti.
Barış ve Demokratik Toplum Süreci’ne dikkat çeken Sebahat Tuncel, kadınların erkek egemenliğine karşı çıkarken, aynı zamanda barış için mücadele ettiklerini kaydetti.
Sebahat Tuncel, “Bugün Ortadoğu’da, Kürdistan’da ve Türkiye’de yeni bir dönem başlamıştır. Komisyonun İmralı’ya gitmesi önemli ve tarihi süreçtir. Komisyonun tarafları dinleme ve yasal düzenleme yapma sorumluluğu vardır. Dinleme Sayın Öcalan’la tamamlandı. Kadınları koruyan yasalar yok, yasalar erkekleri koruyor. Yasalar çıkarken mutlaka kadın özgürlüğünü esas alan demokratik özgürlükçü yasalar olmalıdır. Barış ortamında özgürce yaşamak istiyoruz. Şiddet, ölüm, savaş bizim kaderimiz değil. Savaşsız, şiddetsiz, sömürüsüz güzel günler göreceğimize inanıyoruz” vurgusunda bulundu.
Son olarak söz alan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, en büyük şiddetin dil üzerinde olduğunu belirtti.
Ayşegül Doğan, Kürt kadınlarının, annelerinin bu noktadaki mücadelesine işaret ederek, bu mücadelenin boşa gitmediğini söyledi. Artık kalıcı bir barış istediklerinin altını çizen Ayşegül Doğan, şöyle konuştu: “Bugün hiç kimse baskı altında olmasın, kardeşlik, özgürlük, demokrasi, barış olsun diyoruz. Kürt Kimliğimize, Kürt kadın kimliğimize saldırı oldu. Kabul edilmedik, dilimiz kabul edilmedi. Toplumu katlettiler fakat kadınlar hedef alındı. Neden kadınlar hedef alındı? Kadınlar fedakar, direnişçi ve öncü bir ruhla topluma öncülük etti. Toplumu kendiyle değiştiriyor. Kadınlar karar verdiğinde kimse onların kararı önünde duramıyor. Bunda kaynaklı, ‘Jin, jiyan, azadî’ sadece slogan değil. Bir duruştur. Şiddete karşı bir duruştur. Haksızlığa, zulme karşı bir duruştur.”
Ayşegül Doğan, “Çok işimiz var, toplum çok daha fazla çürütmek istiyorlar. Hazırlıklı olmamız lazım. Yeni yaşamın inşası için, mücadele için hazırlıklı olmamız gerekiyor. Birliğimizi güçlendirmemiz gerekiyor. Yolumuz uzun. Emek, sabır, mücadele lazım” dedi.
Açıklama, alkış, zılgıt ve sloganlarla sona erdi.




